Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/3129 E. 2022/80 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3129 Esas
KARAR NO: 2022/80
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2018
NUMARASI: 2017/279 Esas, 2018/638 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 27/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili 14/09/2015 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirkete Tüm İşyeri Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı …’e ait Beşiktaş adresindeki sigortalı iş yerinde 27/03/2015 tarihinde bina ana rögarından pis suların geri tepmesi ve pis suların sigortalı iş yerine sirayet etmesi sonucunda maddi hasar meydana geldiğini, dava konusu hasarın …’nin gerekli bakım ve onarımı yapmamış olması nedeniyle rögarın tıkanıp pis suların geri tepmesi neticesinde meydana geldiğini, davalının bakım ve onarımı yapmakta sorumluluğu nedeniyle kusurlu olduğunu, 7.810,00 TL hasar tazminatının 15/06/2015 tarihinde müvekkili şirket tarafından ödenmesi ile TTK 1472.maddesi gereğince sigortalının haklarına halef olduğunu iddia ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 7.810,00 TL’nin ödeme tarihi olan 15/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava konusu iddianın dayanağının hizmet kusuru niteliğinde olduğundan idare mahkemesinin görevli olduğunu, davanın zamanaşımı ve husumet nedeniyle reddi gerektiğini, … Caddesindeki yağmur suyu hattının bakım ve onarımının İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait olduğunu, … Kuruluş Kanunun birinci maddesi gereğince, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Su ve Kanalizasyon Hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek ile aynı kanunun ikinci maddesinin b fıkrası gereğince kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak hükümlerini içerdiğini, bu kapsamda binalarda her türlü su, atık su ve yağmur suyu ile ilgili işlemlerin parsel sınırı içerisinde bulunan tüm tesislerin yaptırılıp güvenli bir şekilde bağlantılarının sağlanması sorumluluğunun bina sahip veya bina yapım yüklenicilerine ait olduğunu, kanal ve mecra ekleri için …’den izin ve ruhsat alınması gerektiğini, adreste yapılan inceleme sonucunda söz konusu tarihte binanın cephe aldığı … sokaktaki ve bina bağlantısının olduğu … Bulvarındaki atık su hatlarının sağlıklı çalıştığının tespit edildiğini, bina atık su parsel bağlantısında oluşan tıkanıklık sebebiyle bina içi atık suların kendi bodrum katına dolduğu, bodrum kata dolan suların müvekkili kurum ile ilgili müdürlük tarafından motomomp kurulum deşarj edilerek sorunun giderildiğini, bina bağlantısının müvekkili idare teknik şartnamesine aykırı olarak parselin yüz aldığı … Cephesinden bağlanmadığı, 21 metre ilerisinde bulunan … Bulvarına yeşil alandan geçirilerek fenni olmayan bir şekilde bağlantısının yapıldığı, şifai yapılan görüşmeler ile fenni bir sokak bağlantısına uygun hale getirecek şekilde hazırlanması gerektiğinin ilgilisine ifade edildiğini, ayrıca yazı ile bildirildiğini, ayrıca binanın kanalizasyon sisteminde herhangi bir su baskınında geri tepmeyi önleyen çekvalf sisteminin olmadığını, baskına uğrayan dairenin yol seviyesinin altında kaldığını, müvekkili idarenin olayda kastının, kusurunun veya ihmalinin bulunmadığı gibi zarar ile müvekkili idare arasında illiyet bağının kurulmasınında mümkün olmadığını savunarak, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTANBUL 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2015/393 ESAS, 2015/357 KARAR VE 16/09/2015 TARİHLİ KARARI İLE; Görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Görevsizlik kararının davacı vekili tarafından temyizi sonucunda ise; YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİNİN 2016/10286 ESAS, 2016/10578 KARAR VE 17/11/2016 TARİHLİ İLAMI İLE; Görevsizlik kararının onanmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacı tarafça açılan davada davalı işletme …’nin geri bakım onarımını yapmamış olması nedeni ile rögarın tıkanıp pis sularının geri tepmesi sonucu meydana geldiği iddiası bulunmakla birlikte, olay günü dava dışı sigortalı işletme dışında aynı yerde hiçbir işletmede su baskını hadisesinin yaşanmamış olması, binada çekvalfın takılmamış olması nedeninin bu hadisenin meydana geldiğinin en büyük göstergesi olduğu, çekvalf takılması sorumluluğunun da müteahhit ve apartman yönetiminin sorumluluğunda olduğu, ayrıca binanın çatısından gelen borunun kaçak yapması sonucu oluşan hasarın davalı ile ilgili bulunmadığının beyan edildiği, hükme esas alınabileceği kanaati oluşan bilirkişi raporuna göre rögar tıkanmasından değil binanın yapım eksikliğinden kaynaklanan bir nedenle hasarın oluşmuş olması nedeni ile davacının rücu talebinin yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; eksik inceleme ile karar verildiğini, kararın gerekçesiz olduğunu iddia ederek, dava dilekçesindeki iddialarından sonra 2560 sayılı …’nin görev ve yetkilerini düzenleyen yasal düzenleme kapsamında meydana gelen olayda davalı idarenin gerekli bakım ve onarımları yapmaması nedeniyle hizmet kusuru bulunduğunu, bu kusurun yok sayılmasının idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı karşılayacağına ilişkin anayasal hükme, genel ilkelere aykırı olduğu gibi hakkaniyete de uygun olmadığını, bilirkişi raporunda çekvalf sisteminin bulunmadığı varsayımı ile …’nin sorumlu olmadığı görüş ve kanaatinin hatalı olduğunu, bina ana rögar bağlantısında atık su drenaj ve çekvalf sisteminin tespit edilip edilememesinin idarenin sorumluluğuna etki etmediğini, …’nin sorumluluğunun kanuni sorumluluk olduğunu, yönetmelik hükümlerinin mevcut olduğunu, bilirkişi raporunda olay günü dava dışı sigortalı işletme dışında hiçbir işletmede su baskını hadisesinin yaşanmamış olmasının çekvalf takılmamış olmasının nedeni ile müteahhit ve apartman yönetiminin sorumlu olduğunun belirtildiğini ve bu kapsamda meydana gelen zararın sorumlusunun … olmayacağının sabit olduğunun karara gerekçe olarak gösterildiğini, yerinde inceleme yapılmaksızın çekvalf sisteminin bulunmadığı varsayımına dayanıldığını, bilirkişinin …’nin kusuru olmadığı kanaatini getirmesinin kabul edilemeyeceğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, Tüm İşyeri Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında; sigorta poliçesinin varlığı, sigortalı iş yerindeki meydana gelen hasar, sigorta ödemesi konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; dava konusu olayda davalı …’nin kusurunun olup olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun isabetli bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı sigorta şirketi ile dava dışı … arasında faaliyet konusu spor salonu olan iş yeri için başlangıç tarihi 26/06/2014, bitiş tarihi 26/06/2015 olan sigorta poliçesinin düzenlendiği, sigortalı iş yerinde dahili su ve beklenmedik yağmur yağması sebebiyle 28/03/2015 tarihinde hasar meydana geldiği, 25/05/2015 tarihli ekspertiz raporunda, sigortalı beyanına göre iş yerine 27/03/2015 günü geldiklerinde salonu lağım sularının basmış olduğunu gördüklerini, tüm etkinlikleri iptal edip, yetkili firma ile irtibata geçtiklerini, dışarıda ana pis gider kuyusunun tıkanmış olduğunu fark ettiklerini beyan ettikleri, sigortalı mahalde yapılan incelemede iki ayrı hasarın meydana geldiği, dahili su hasarının … ana giderinin tıkanması olduğu, hasarın sigortalı iş yerinin içinde bulunan bina ana rögarından pis suların geri tepmesi ile içeriye yayılması sonucunda meydana geldiğinin tespit edildiği, yapılan inceleme ve araştırmada sigortalı iş yerinin bulunduğu binanın ana gider borusunun sokaktan geçen …’ye ait ana gidere bağlandığı bölümde tıkanması ile suların iş yeri içerisindeki rögardan bodrum kat konumlu olan iş yerine dolduğu bilgisinin edinildiği, ekspertiz sırasında sigorta iş yerinde suların temizlendiği, ancak sokak kısmındaki giderin tam olarak açılamadığı için dalgıç pompa ile kullanım sonucu iş yeri içindeki rögara dolan suların tahliye edildiği bilgisinin edinildiği, pis lağım sularının sirayeti ile sigortalı iş yerinin zemininde bulunan derzli laminant parkelerin sökülerek atılması ve yeni parke döşenmesi, duvar ve kolon alt kısımların boyanması, genel temizlik yapılmasının belirlendiği, ikinci hasarın dahili su hasarı olduğu, bina ana iniş borusunun kaçak yapması sonucunda oluştuğu, yapılan incelemede, hasarın sigortalı iş yerinin bulunduğu binanın çatısından gelen borunun kaçak yapması ile suların sigortalı iş yerine tavandan akması sonucu meydana geldiği bilgisinin edinildiği, çatıdan inen borunun tamir edildiğinin taraflarına bildirildiği, suların tavandan akması ile salon ve ofis tavan boyalarının kazınması, alçı ve onarımı yapılarak yeniden boyanması gerektiği, toplam tazminat tutarının 7.810,00 TL olduğunun belirtildiği, davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya hasar bedelinin ödendiği ve iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin hasar bedelinin tahsiline yönelik talebine ilişkin olarak, … Genel Müdürlüğü Abone İşleri Avrupa 1. Bölge Daire Başkanlığı tarafından verilen 11/07/2015 tarihli cevabı yazıda; söz konusu adreste bulunan bina ile alakalı tespitler yapıldığı, binanın 28/03/2015 tarihinde kanal arıza müracaatı üzerine müdahale edilerek arızanın giderildiği, binanın ana kanal bağlantısının bina önündeki … Sokak’a bağlı olmadığı, gayri fenni bir şekilde yeşil alandan geçirilerek … Bulvarındaki kanala bağlandığının tespit edildiği, … teknik şartnamesine göre binanın ana kanal bağlantısını cephe aldığı sokakta bulunan kanala bağlı olması gerektiği, bu şartın yerine getirilmediği, açıklanan nedenlerle hizmet kusurlarının bulunmadığını belirtmiş olduğu görülmüştür. 21/05/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda: Beşiktaş ilçesi, … Mahallesi, … sokak, … apt. No … bulunan binaya emsal teşkil edecek şeklide aynı gün yağan yağmurda başkaca hasar görmüş bir binaya dair benzer bir su baskını vakasının sunulmamış olduğundan, meydana gelen hadisenin bina ana logar bağlantısında çekvalf ( geri tepme ventili) bulunmaması ve kanal bağlantısının fenni olmayan bir şekilde yapılmış olmasından kaynaklandığının düşünüldüğü, mevzu bahis kanalın fenni yapılmaması durumunda bile çekvalfın mevcutluğu durumunda geri tepmenin %99 oranında suyun gelmesini engelleme durumu oluştuğundan bina ana logarına çekvalf takılması sonucunda bu şekilde bir hadisenin büyük oranda önüne geçilmiş olunacağı, binaya çekvalf takılması sorumluluğunun öncelikli olarak yapı müteahhitinin sorumluluğu olmakla birlikte, çekvalf konusunun Kat Mülkiyeti Kanunun 4. Maddesi içesinde belirtilen ortak yerlerden olan bina logarı ile ilgili olduğu için apartman yönetiminin sorumluluğunda bulunduğu, dosyaya sunulan ekspertiz raporunda bahsi geçen hasara ait tutarın sigortalıya 15.06.2015 tarihinde hasar tazminatı olarak ödenen 7.810,00 TL’nin piyasa koşullarına uygun ve yerinde bir meblağ olduğu, çekvalf pis su ya da atık su borusuna takılan, tek yönlü çalışan, bina dışına atık suyun geçişine müsaada eden, ancak dışarıdan gelen su baskını, lağım faresi, koku yada herhangi bir şeyin gelmesini engelleyen, kendiliğinden kapağı açılan kapanan ve her evin kanalizasyon tesisatında olması gereken bir aparat yada kanalizasyon tesisatı elemanı veya parçası olduğu, dosya içerisindeki belgeler incelendiğinde, 25.05.2015 tarihli kesin hasar ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere, 27.03.2015 tarihinde meydana gelen yoğun yağışın Riziko adresinde sebep – neden ilişkisinde iki farklı durumun meydana geldiğinin görüldüğü, 1) Bina ana rögarından tıkanma sebebi ile pis sularının geri tepmesi sonucu sigortalı mahalde meydana gelen maddi hasar, 2) Binanın çatısından gelen borunun kaçak yapması sebebi ile sigortalı mahallin tavanında meydana gelen lekelenme ve kabarma deformasyonları olduğu, davacı şirket tarafından 15.06.2015 tarihinde ödenen 7.810,00 TL hasar tazminatının bu 2 farklı olayın oluşturmuş olduğu neticeye göre ayrılmasının uygun olacağı kanaatine varıldığı, buna göre; 1) Birinci sebepten dolayı meydana gelen tazminatın 7.360,00 TL, 2) İkinci sebepten dolayı meydana gelen tazminatın 450,00 TL olduğu, bina ana rögarından tıkanma sebebi ile pis sularının geri tepmesi sonucu sigortalı mahalde meydana gelen maddi hasarın, ödenen toplam tazminat tutarından 7.360,00 TL’sinin davalı kurum olan …den tahsil edilemeyeceği, C) Binanın çatısından gelen borunun kaçak yapması sebebi ile sigortalı mahalin tavanında meydana gelen lekelenme ve kabarma sonucu oluşan hasar tutarı 450,00 TL’nin davalı kurum olan … ile bir ilgisinin bulunmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı yazılı itirazda bulunarak; raporla ekspertiz raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, ek rapor alınmasını veya talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçeye istinaden davanın reddine karar verilmiştir.Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. 6102 sayılı TTK ‘nun 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir.Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. ‘nci maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür. Somut davada, davacı sigorta şirketi, davalının bakım ve gözetiminde olan rögarın tıkanıp pis suların geri tepmesi nedeniyle hasarın oluştuğunu iddia etmiş ise de dosya içerisindeki …’ye ait cevabı yazılar ve bilirkişi raporundan, dava dışı sigortalıya ait binada çekvalf sisteminin mevcut olmadığı gibi binanın ana kanal bağlantısının bina önündeki … Sokağa bağlı olmadığı, gayri fenni bir şekilde yeşil alandan geçirilerek … Bulvarındaki kanala bağlı olduğu, binanın ana kanal bağlantısının cephe aldığı sokakta bulunan kanala bağlı olması gerekmekte iken bu şartın yerine getirilmediği, davalı şirketin olayda kusur veya ihmalinin bulunmadığı, bu anlamda bakım ve onarımından dolayı sorumluluğunu gerektiren hizmet kusurunun mevcut olmadığı sübuta ermiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve gerekçeli olması ile aradan geçen zamanda dikkate alındığında olay mahallinde keşfen inceleme yapılmasında hukuki yarar olmadığı gibi sonuca etkili görülmediğinden, mevcut delillere göre davalının kusurunun ispat edilememiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İstanbul8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/279 Esas, 2018/638 Karar ve 02/07/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1.maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.