Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/306 E. 2018/2182 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/306 Esas
KARAR NO : 2018/2182
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20/09/2017
NUMARASI : 2017/641 E. (İhtiyati Tedbir & İhtiyati Haciz)
DAVA : ALACAK VE TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı … Şirketi arasında 18/06/2007, 08/03/2010, 22/04/2013 ve 12/07/2016 tarihli Uçak İşletme ve Bakım Sözleşmeleri imzalandığını, 12/07/2016 tarihli sözleşmenin davalı tarafından keşide edilen 22/05/2017 tarihli ihbarname ile tek taraflı olarak feshedildiğini, oysa müvekkili şirketin tüm sözleşmelerden kaynaklı edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, bu konuda taraflar arasında karşılıklı ihtarnamelerin düzenlendiğini, müvekkilinin taraflar arasında akdedilmiş tüm sözleşmelerden kaynaklanan alacakları olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin her türlü hakları ve 12/07/2016 tarihli sözleşmeden kaynaklanan alacaklarına ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 18/06/2007,08/03/2010 ve 22/04/2013 tarihli Uçak İşletme ve Bakım Sözleşmeleri gereğince şimdilik 100.000,00 USD alacağın fiili ödeme günündeki Merkez Bankası döviz kuru üzerinden dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, 18/06/2007 tarihli sözleşme kapsamında müvekkili tarafından bakımı üstlenilen TC-SCR seri numaralı uçağın yönetim giderlerinden kaynaklanan 31/03/2015 tarih ve 070438 seri numaralı 110.836,75 USD bedelli ve 30/06/2015 tarih ve 015505 seri numaralı 7.822,42 USD bedelli 2 adet fatura toplamı 118.659,17 USD alacağın fiili ödeme günündeki Merkez Bankası döviz kuru üzerinden fatura tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, sözleşmeye konu TC-OIL 190 numaralı hava taşıtının kaydının ve işletme lisansının 3.kişilere devri halinde telafisi mümkün olmayan zararların doğacağı aşikar bulunduğundan ilgili hava taşıtının kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, davalı şirketin müvekkilini zarara uğratmak amacıyla T.C. sınırlarındaki mallarını kaçırma ihtimali bulunduğundan davalının borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkul malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 23/03/2017 tarihinde kurulduğunu, davacı şirketin taleplerine dayanak gösterdiği sözleşmelerin ise müvekkili şirket kurulmadan önce tanzim edildiğini, hali hazırda … Türkiye’nin %49 oranında pay sahipliği ile iştigal ettiğini, dava dilekçesinde ifade edildiği üzere davaya konu sözleşmelerin davacı şirket ile … Azerbaycan arasında tanzim ve imza edildiğini, müvekkilinin Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrolleri şirketinin acentesi veya temsilcisi olmadığını, yine müvekkilinin bu sözleşmelere taraf olmadığını, bu nedenle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, sözleşmelerde tahkim şartı bulunduğunu, bu nedenle davacı ile … Azerbaycan arasındaki sözleşmelerden kaynaklı uyuşmazlığın tahkim şartı karşısında tahkim hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için müvekkiline husumet yöneltileceği kabul edilse dahi davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin adresi itibariyle yetkili mahkemenin İstanbul ( Çağlayan ) Adliyesi Mahkemeleri olduğunu, yetki yönünden davanın reddini istediklerini, alacak taleplerine konu edilen faturaların … . şirketi namına düzenlendiğini, bu faturalardan dolayı da müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının sözleşmelerden kaynaklı taleplerinin belirlenebilir nitelikte olup HMK 107.maddesi uyarınca belirsiz alacak davası açma hakkı bulunmadığını, para ve teminat alacakları için ihtiyati tedbir talep edilemeyeceğini, tedbire konu hava taşıt aracının uyuşmazlığın konusunu oluşturmadığını, sözleşmelerde taraf sıfatı bulunmayan müvekkili aleyhine ihtiyati haciz istenmesinin de mümkün olmadığını ileri sürerek davanın öncelikle pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, aksi halde esastan reddine, davacının ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin de reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı … Vekili İstinaf Taleplerinde; Davaya konu sözleşmelerin …Grup Şirketleri yöneticisi…tarafından, müvekkili şirketi zarar uğratmak amacıyla davalı şirket ile işbirliği halinde haksız ve kötüniyetli olarak düzenlendiğini, yapılan denetimler sonucunda, …ın yönetici olarak görev yaptığı … A.Ş.’de emir ve talimatı altında bulunan diğer çalışanlarla birlikte şirketi zarara uğrattıklarının tespit edildiğini, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını, Bakırköy 25.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/273 E. sayılı dosyasında dava açıldığını ve halen yargılamanın devam ettiğini, bu nedenle 6098 sayılı TBK.nun 30-31.maddeleri gereğince, gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşmeyle bağlı sayılamayacağını, müvekkili şirketin iradesinin fesada uğratılması sonucu düzenlenen sözleşmeler ile müvekkilinin zarara uğratıldığını, davalı şirketin mallarını kaçırma, başkaca şirketler üzerine devretme ve müvekkil şirketin haklı alacağına kavuşmasını engellemek maksadı ile tasarruflarda bulunma ihtimalinin bulunduğunu, davalı tarafın milletlerarası tahkim itirazını kabul etmemekle birlikte, bu durumda dahi müvekkilinin alacağına kavuşmak amacıyla ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep etme hakkının mevcut olduğunu, HMK’nun 390. Maddesinin Milletlerarası Tahkim Kanunu ile bir çelişki içermediğinden Yerel Mahkemenin 2017/ 641 E. Ve 20.09.2017 tarihli ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerimizin reddine ilişkin ara kararının istinaf kanun yolu ile incelenerek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf Dilekçesi Davalı … Şirketi’ne İzafeten-… Havacılık A.ş. vekiline 27/10/2017 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Talebine 10/11/2017 Tarihli Dilekçesi İle Cevap Verilerek;
Müvekkili şirketin bu davada taraf sıfatının bulunmadığını, bahse konu 4 (dört) adet sözleşmede de hiçbir şekilde de isminin yer almadığını, müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, davanın esasına girilmeksizin pasif husumet yokluğu yönünden usulden reddedilmesi gerektiğini, davacının, grup şirketlerin yöneticisi …ile ilgili beyanlarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu sebeple dikkate alınmaması gerektiğini, ilgili soruşturma ve kovuşturma dosyalarında da şüpheli ve/veya sanık konumunda olmadıklarını, bu kişilerle hiç bir bağlarının bulunmadığını, somut uyuşmazlığın tahkim hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, mahkeme ara kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Davanın esasını incelemekle görevli dairenin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35-36. Hukuk Daireleri olduğu düşünülerek dairemizin 2017/2573 E. 2017/2002 K.sayılı kararı ile aidiyet kararı verilmiş, 35. Hukuk Dairesinin 2017/3976 E. 2018/39 K.sayılı kararı ile karşı aidiyet kararı verilmesi üzerine dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan Uçak Bakım ve İşletme Sözleşmelerinden kaynaklanan alacak ve tazminat istemine ilişkin olup, derdest davada, sözleşmeye konu TC-OIL 190 numaralı hava taşıtının kaydının ve işletme lisansının 3.kişilere devri halinde telafisi imkansız zararların doğacağından, ilgili hava taşıtının kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, davalı şirketin, davacıyı zarara uğratmak amacıyla T.C. sınırlarındaki mallarını kaçırma ihtimali bulunduğu iddia edilerek davalının borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkul malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davanın, uçak işletme ve bakım sözleşmelerine dayalı alacak davası olduğu gözetildiğinde tedbir konulması istenilen hava taşıtının davanın konusunu oluşturmadığı, 6100 sayılı HMK.’nın 389/3 maddesi uyarınca tedbirin ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceğinden ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin yasal koşulları oluşmadığından, ihtiyati haciz talebi yönünden ise; dava, dava dilekçesinde belirtilen sözleşmelerden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, dosya kapsamı itibariyle alacağının henüz muaccel olmadığı, borçlunun borçlarından kurtulmak maksadı ile mallarını gizlediği yada kaçırmaya tevessül ettiğine dair yeterli delil ibraz edilmediği, İİK.’nın 257-258 maddelerindeki şartların gerçekleşmediği, İlk derece mahkemesince bu gerekçelerle ihtiyati haciz kararının reddine dair kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığında davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.13/12/2018