Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2976 E. 2018/2177 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2976 Esas
KARAR NO : 2018/2177
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2018
NUMARASI : 2014/1280 2018/238
DAVA : İFLAS (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin avukat olduğunu, davalı aleyhine Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2006/257 Esas sayılı dosyası ile açılan tazminat davasında davalıyı temsil ettiğini, yedi yıl süren yargılamanın davalı lehine sonuçlandığını, vekâlet ücretinin tamamına hak kazanıldığını, taraflar arasındaki 08.10.2001 tarihli vekalet sözleşmesine dayanan vekalet ücreti alacağı için Beyoğlu … Noterliğinden 21.06.2003 tarihli ve .. yevmiye no’lu ihtarnameyi keşide ettiğini, fakat davalı ile yapılan görüşmelere rağmen davacıya ödeme yapılmadığını, bu nedenle 158.954 TL + KDV tutarındaki alacağın 83.954 TL’lik kısmı için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile iflaslı takip başlatıldığını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirtilerek davacının itirazın kaldırılarak iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı kötüniyetli şekilde iflas yoluyla müvekkili aleyhine takip başlattığını, davacının asıl niyetinin davalıyı iflas tehdidiyle ödeme yapmaya zorlamak olduğunu, davalının davacıya borcu bulunmadığını, 2 yıl hiç danışmanlık almamasına rağmen aylık ücretlerinin ödendiğini, davacının vekalet ücreti iddiasına dayanak yaptığı Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın değerinin 10.000 TL olduğunu, hükmedilen 1.200 TL vekalet ücretinin de harca esas bu değer üzerinden hesaplandığını ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinin m. 5.3 hükmünün “… lehine ve aleyhine herhangi bir dava açıldığı takdirde avukat dava tutarının %10’u oranında bir vekalet ücretine hak kazanacak…” ve m. 5.4 hükmünün de: “Avukat tarafından yürütülen dava ve icra takipleri nedeni ile … lehine takdir olunacak yasal vekalet ücreti ve/veya yukarıda belirtilen vekalet ücreti karşı taraftan tahsil edildiği takdirde avukata ait olacaktır… tahsil edilen tutar %10’u bulduğu takdirde .. avukata ayrıca vekalet ücreti ödemeyecektir” şeklinde olduğunu, sözleşme maddelerine göre Sakarya Asliye Hukuk Mahkemesinde yürütülen davanın değerinin 10.000 TL olması sebebiyle davacının %10 üzerinden 1.000 TL vekalet ücretine hak kazanacağını, fakat davacının karşı taraftan 1.200 TL vekalet ücreti tahsil etmesi ve tahsil edilen ücretin % 10’dan fazla olması nedeniyle, sözleşme gereği davalının davacıya ücret ödeme yükümlülüğü olmadığını, davacı tarafın vekalet ücreti talebine dayanak gösterdiği dava dilekçesinde zararın 654.840 Euro ve 50.670 TL olarak belirtildiğini, fakat davanın 10.000.00 TL üzerinden harç yatırılarak açıldığını ve bu şekilde karara bağlandığını, davacının Sakarya Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın davalı aleyhine sonuçlanması durumunda 2013 yılında ödenmesi gereken rakamın 3.000,000 TL’yi bulacağı yönündeki iddiasının sadece varsayımdan ibaret olduğunu, dosyada bu miktarda tespit edilmiş bir zarar bulunmadığını, vekalet ücretine dayanak olan davanın ise 2006 yılında açıldığını ve ücret alacağının zamanaşımına uğradığını, belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; alacağın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın esastan reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde;
1-Avukat olan müvekkilinin yıllarca takip ederek başarı ile sonuçlandırdığı bir dava bulunduğunu, davanın reddi ile birlikte davalı şirketin milyonlarca liralık bir zarardan kurtulduğunu, böyle olmasına karşın müvekkiline, kendisine kazandırılan menfaat üzerinden vekalet ücreti vermeyi reddettiğini, bilirkişi rapor ve ek raporunda müvekkilinin talep ettiği bedele çok yakın bir bedelin hak edildiğine dair görüş bildirildiğini, dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdi edildiğini, bu karar üzerine hakimin reddi taleplerinin reddedildiğini, red kararının da Yargıtay tarafından onandığını, devamında rapor veren 3 kişilik bilirkişi heyetinde bulunan iki bilirkişinin (edindikleri bilgilere göre muhtemelen) FETÖ terör örgütü bağlantıları nedeni ile görevden uzaklaştırıldığını, dosyanın yeniden bilirkişi heyetine verildiğini, bu raporda her ne kadar yanlış sonuca ulaşılsa da gerekçelendirme açısından yapmış olduğu kesin hükme ilişkin yorumla ve devamındaki ifadeler ve Yargıtay kararlarıyla davalarının haklılığının bir kez daha dile getirildiğini, ilgili kararlardan kesin hükme ilişkin olanlara katıldıklarını, davanın tamamının reddinin sağlandığını, davanın reddi ile elde edilen kazancın hesaplanabilir olduğunu, raporun 8. Sayfasında 2 numaralı başlıkta verilen örnek ve kanun değişikliği ile müvekkilinin huzurdaki davada talep etmiş olduğu vekalet ücretine hak kazandığını açıkça ortaya koyduğunu, taraflarınca depo kararı verilmesi için hesabın icra iflas müdürlüğünce yapılabileceği önerisi sunulduğunda mahkemece bilirkişi raporlarının hiçbirine itibar edilmeksizin karar verildiğini, bilirkişi raporuna neden itibar edilmediğinin açıklanmadığını,
2-Her ne kadar taraflar arasında yapılan avukatlık sözleşmesinde “vekalet ücretinin yarısının davanın başında alınacağı” belirtilmiş olsa da bu ücretin ancak esas dava kazanıldıktan sonra hesaplanabilir hale geldiğini, dolayısıyla da zamanaşımına uğramasının söz konusu olmadığını, çünkü dava başında hesabı yapılabilecek olan miktarın davanın açılış değeri olan 10.000 TL’nin yüzde 5’i olan 500 TL olup, geri kalan miktarın Sakarya Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kesinleşmesi ile birlikte belirlenebilir hale geldiğini, sadece 500 TL’lik bir alacağın zamanaşımına uğradığını, kalan bedelin halen talep edilebilir nitelikte olduğunun kabul edilebileceğini, davalı tarafın müvekkiline verdiği danışmanlık ücretini bu davaya dair verilmiş bir ücret olarak göstermeye çalışmasının da kabul edilemez olduğunu, ödenen bedelin davaya ilişkin verilmiş gibi gösterilmeye çalışıldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf Dilekçesi Davalı …ş. Vekiline 18/06/2018 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Talebine 30/06/2018 Tarihli Dilekçesi İle Cevap Verilerek; Davacı taraf, dava dilekçesinde dava değeri 10.000,00-TL olan davayı takip etmesi sebebiyle müvkkili davalı … milyonlarca liralık zarardan kurtardığını iddia etmiş ise de öncelikli olarak takip edildiği belirtilen davanın dava değerinin 10.000,00-TL olduğunu, davalı müvekkili şirket tarafından dava konusu vekalet ücretine konu davanın yargılaması boyunca davacı tarafa toplamda 120.920,43-TL ödeme yapıldığını, yine müvekkili davalı şirketin grup şirketi olan …. ve Tic. A.Ş. adına da davacı tarafa ayrıca 91.823,74-TL ödeme yapıldığını, ödemenin herhangi bir danışmanlık hizmeti vermemesine karşın yapıldığını, ödemenin yapıldığı sıralarda sadece vekalet ücretine konu Sakarya 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/257 E. 2010/510 K. sayılı dava dosyasının takip edildiğini, dava değeri 10.000-TL olan dava konusu vekalet ücretine dayanak dava için davacı taraf dava devam ederken sadece müvekkili davalı şirketten 120.920,43-TL ödeme almış olmasına karşın şimdi de sözleşmeye göre vekalet ücreti talep hakkı olmamasına karşın haksız ve kötü niyetli olarak iflas takibi ile 83.954,00-TL talepte bulunduğunu, davacı tarafın taraflar arasındaki avukatlık sözleşmesine aykırı işbu talebinin eski BK 19.maddeye, dürüstlük kurallarına (MK 2.madde), hak ve nesafete, ahlak kurallarına aykırı olduğunu, Yargıtay kararları ve taraflar arasında imzalanan sözleşmenin sarih ve açık hükmü karşısında davacının davasının reddine yönelik Yerel Mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, İİK.nun 154 ve devamı maddelerine dayalı iflas davasıdır.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na 155089 sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Ataşehir Ümraniye/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile 30/07/2013 tarihinde 83.954,00.-TL (vekalet ücreti) üzerinden iflas yoluyla icra takibi başlattıktan sonra iflas ödeme emrinin (Örnek No:11) borçlu/davalıya tebliğine ilişkin tebligat parçası bulunmadığından dosyanın dairemizin 11/10/2018 tarih ve 2018/1861 E. 2018/1578 K.sayılı ilamıyla geri çevrilmesine karar verildiği, tebligat parçasının bulunarak dosyaya eklendikten sonra tekrar istinaf incelemesi için dairemize gönderilmesi üzerine dosyanın öncelikli olarak ele alındığı, gönderilen tebligat suretinin iflas ödeme emrinin davalı borçluya 13/08/2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 19/08/2013 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına ve faize itirazı sonucu takibin durduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, ancak icra dosyasında İstanbul Anadolu 21.Ticaret Mahkemesine verdiği 07/11/2013 tarihli dilekçede itirazdan haberinin olduğunu beyan ettiği, davanın da zaten 05/11/2013 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dışı şirket tarafından iş bu dosyanın davalısı aleyhine dava açıldığı, davacı avukat bu dosyada davalıyı vekil olarak temsil ettiği, davacı avukat temsil ettiği dosyada nispi vekalet ücretine hak kazandığını beyan ederek iş bu davayı açtığı, uyuşmazlık, açılan ve red ile sonuçlanan kısmi davada davalıyı vekil olarak temsil eden avukatın talep edileceği vekalet ücretinin nasıl hesaplanacağına ilişkindir.
Yasal vekalet ücreti Avukatlık Kanununda düzenlenmiş olup dava değerine göre belirlenir. Bu nedenle davacı avukatın, davalı firma adına takip ettiği dava sonucunda Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/257 E. 2010/510 K. sayılı kararın verildiği 09/12/2010 tarihinde yürürlükte olan 2010 yılına ait avukatlık asgari ücret tarifesinin uygulanması zorunludur.
Kesinleşen Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi kararında, davalı vekilinin lehine 1.200,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği, taraflar arasındaki sözleşmeye göre dava değeri üzerinden hesaplanan ve davacının Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında vekil olarak yapmış olduğu hizmetten dolayı 1.000,00 TL vekalet ücretini hak ettiği, mahkeme kararında hükmedilen vekalet ücretinin, davacının kendi sözleşmesine göre hak ettiği 1.000,00 TL’den daha fazla olduğu, davalının davacıya ayrıca ücret ödeme yükümlülüğü olmadığı yönündeki ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Zira taraflar arasında imzalanan vekalet sözleşmesinin 5.4.maddesinde “Avukat tarafından yürütülen dava ve icra takipleri nedeni ile … lehine takdir olunacak yasal vekalet ücreti ve/veya yukarıda belirtilen vekalet ücreti karşı taraftan tahsil edildiği takdirde, avukata ait olacaktır, ancak böyle bir durumda bu tutar, yukarıda belirtilen tutarın altında kaldığı takdirde eksik tutar, … tarafından avukata ödenecek, şayet tahsil edilen tutar yukarıda belirtilen % 10’u bulduğu takdirde …, avukata ayrıca bir vekalet ücreti ödemeyecektir” hükmü bulunmaktadır.
Davacı taraf, davalıya karşı açılan dava da, müvekkilini 654.840 Euro ve 50.670 TL miktarında tazminat ödemekten kurtardığını beyan ederek bu miktarlar üzerinden vekalet ücreti hak ettiğini iddia etmekte ise de, harcı yatırılarak, somutlaştırılmamış bir tehdit olmadığından, soyut bir tehditten yola çıkılarak vekalet ücreti talep edilmesi mümkün değildir. Dava değerinin düşük olmasına rağmen işin zorluğu dikkate alınarak yüksek vekalet ücreti talep edilebilmesi, taraflar arasında düzenlenecek vekalet sözleşmesi ile mümkündür. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi yerinde olduğundan davacının istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile, İİK’nun 164. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/12/2018