Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2935 E. 2021/1517 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2935 Esas
KARAR NO: 2021/1517
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/05/2017
NUMARASI: 2015/207 Esas, 2017/578 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olduğunu ve 05.03.2010 tarihinde istifa ettiğini, istifasının da kabul edildiğini, istifa tarihi itibariyle ödemiş olduğu aidat miktarının 81.540,00 TL olduğunu, bu alacağının ödenmemesi üzerine davalı aleyhinde istanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, % 20 İnkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalı kooperatif tarafından kaşe ve imzayla onaylanan cari hesap ekstresine göre davacı tarafından ödenen toplam aidat miktarının 81.540,00 TL olduğu, icra dosyasında mevcut bulunan 12/03/2011 tarihli genel kurul toplantı tutanağının 11. Maddesinde ortaklıktan ayrılan ortaklara yapılacak ödemelerin üç yıla kadar ertelenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği, bu kararın Kooperatifler Kanunu’nun 17/2 maddesi ile uyumlu olduğu, fakat bu hükme göre ortaklıktan ayrılan ortağa yapılacak ödemenin ertelenebilmesi için ödemenin kooperatifin varlığını tehlikeye düşürmesi gerektiği, ancak davalı kooperatifin bu haklılığını, kooperatifin ödeme aczi ve yetersizliği içerisinde olduğu, ödeme yapması halinde varlığını tehlikeye düşüreceği hususunu kanıtlaması gerekeceği, davacının 05/03/2010 tarihinde ortaklıktan ayrıldığı, ayrıldığı yılın bilançosunun 12/03/2011 tarihli genel kurul toplantısının 6. Maddesinde kabul edilmiş olduğu, Kooperatif ana sözleşmesinin 15/1. Maddesinde, ”Devir dışında bir nedenle ortaklığın sona erenlerin sermaye ve diğer alacaklarının o yıl bilançosuna göre hesaplanarak bilançonun kesinleştiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde iade edilmesi gerektiği hükmünün bulunduğu, buna göre, davacının istifasının 05/03/2010 tarihinde kabul edildiğine, 2010 yılı bilançosunun 12/03/2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında kabul edildiğine göre, 81.540,00 TL ana para alacağının, bilançonun kesinleştiği tarihin bir ay sonrasına isabet eden 12/04/2011 tarihinde muaccel hale geldiği, bu durumda davacının takip tarihi itibariyle 81.540,00 TL ana para alacağının bulunduğu, son bilanço tarihine göre kooperatifin yaptığı cari harcamalardan davacının payına düşen miktarın saptanması ve bu miktarın mevcut ortaklık sayısına bölünerek davacıya isabet eden miktarın, 81.540,00 TL.den düşülmesi gerekmekte ise de, bu hususun davalı tarafından ispat edilemediği, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre davacının 12/04/2011 – 23/12/2013 tarihleri arasında 20.079,22 TL faize hak kazandığı gerekçesi ile Davanın Kabulü ile İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafın itirazının asıl alacak bakımından tamamen, işlemiş faiz bakımından ise 20.079,22 TL’lik kısım yönünden İPTALİ ile takibin 81.540,00 TL asıl alacak ve 20.079,22 TL işlemiş faiz bakımından DEVAMINA, Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz UYGULANMASINA, Asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, işlemiş faiz bakımında fazlaya ilişkin talebin REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafın dava açmakta herhangi bir hukuki yararı bulunmadığını, müvekkilinin Kooperatifler Kanunu ve Kooperatif Ana Sözleşmesi uyarınca üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kendi ihmal ya da kusurundan kaynaklanmayan birtakım gerekçelerle 3. şahıslar ile hukuki ihtilaflara düştüğünü, ancak hiçbir şekilde davacı dahil herhangi bir üyesinin hakkına tecavüz etmediğini, hukuka aykırı hükmünün onanması durumunda davacı tarafın herhangi bir menfaat elde edemeyeceğini aksine Kooperatifler Kanunu’nun 17/II hükmünde ifade edildiği gibi müvekkili kooperatifin mevcudiyetinin tehlikeye düşeceğini, müvekkili kooperatifin 2010 yılına ilişkin 12.03.2011 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan genel kurul kararının 11. maddesinde ve ayrıca sonraki tarihli muhtelif genel kurul kararlarında “2009 ve 2010 bütçe dönemleri içerisinde çıkan ve çıkarılan ortaklara yapılacak iade ödemelerin kooperatifimizin mevcudiyetini tehlikeye sokacak, kooperatifimizin amacını tehlikeye sokacak, kooperatifimizin amacına ulaşmasını engelleyecek ve bütçemin bu ödemeleri yapamayacak durumda olması dolayısı ile bu ödemelerin Kooperatifler Kanunu’nun 17/2 maddesi uyarınca 3 yıla kadar ertelenmesi …” şeklinde karar verildiğini, davacının davasının yasal süresi içerisinde açılmadığını, kabul anlamına gelmemek koşuluyla bir alacağı varsa bile bunun muaccel olmadığını, dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi raporu ve aynı doğrultuda oluşturulan hükmün müvekkili kooperatifin ticari defter ve hesapları incelenmeksizin yalnızca davacı tarafından sunulmuş olan bilgi ve belgeler çerçevesinde oluşturulduğunu, ödemenin yapılması halinde kooperatifin varlığını ve faaliyetlerini devam ettirmesinin oldukça zor olacağını kanıtlayacak olan defter ve kayıtlar incelenmeden karar verildiğini, davacının, müvekkilinin ticari defterlerine delil olarak dayandığını, vazgeçmesinin bulunmadığını, kaldı ki, delilden vazgeçmenin karşı tarafın muvafakatine bağlı olduğunu, böyle bir izin vermediklerini, davacı alacağından son bilanço tarihine göre kooperatifin yaptığı cari harcamalardan (genel giderlerden) davacı payına düşen miktarın defterler incelenmeden belirlenemeyeceğini, davacının sebepsiz zenginleşeceğini, alacağın likit bulunmadığını, takipten önce temerrüdün gerçekleşmediğini, müvekkili lehine kötüniyet tazminat şartlarının oluştuğunu, müvekkilinin kusurlu bir eyleminin bulunmadığını, İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/300 E., İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/64 E., 2014/931 E. Ve 2015/476 E. Sayılı dosyalarında, müvekkili kooperatifin, dava konusu taşınmazların tekrar Kooperatif unvanına tescil edilmesi amacıyla, gerek kendi haklarını gerekse üyelerinin mağdur olmaması adına gereken her türlü hukuki mücadeleyi verdiğini, davaların kabul ile sonuçlandığını, fakat davalı tarafların temyiz başvuruları nedeniyle kararların henüz kesinleşmediğini, bu dosyaların celbi ile sonuçlarının bekletici mesele yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte kararın kısmen veya tamamen onanmasına karar verilse dahi; bu ödeme hakkında bir ödeme planı düzenlenmesi, ödemenin ileri bir tarihte alınacak aynı konulu başka bir genel kurul kararının bulunmaması halinde, 21.10.2017 tarihli olağan genel kurul tarihinden itibaren üç yıl sonrasından başlamak suretiyle yapılmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, kooperatif üyeliğinden istifa eden davacının çıkma payı alacağı ile ilgili başlattığı takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası incelendiğinde; davacının 23.12.2013 tarihinde davalı aleyhinde 81.540.00 TL asıl, 33.829.04 TL işlemiş faiz olmak üzere, toplam 115.369.04 TL üzerinden takip başlattığı, davalının takibe itiraz ederek durdurduğu, itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamından; davacının kooperatif üyeliğinden istifa ettiği, istifanın 05.03.2010 tarihinde kabul edildiği, ayrıldığı yılın bilançosunun ise 12.03.2011 tarihli genel kurul toplantısının 6. maddesinde kabul edildiği, 12.03.2011 tarihli toplantı tutanağının 11.maddesinde; “2009 ve 2010 bütçe dönemleri içerisinde çıkan ve çıkarılan ortaklara yapılacak iade ödemelerin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye sokacak, kooperatifimizin amacına ulaşmasını engelleyecek ve bütçemizin bu ödemeleri yapamayacak durumda olması dolayısıyla bu ödemelerin kooperatifler Kanununun 17/2.maddesi uyarınca 3 yıla kadar ertelenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi” yönünde karar alındığı, bu hususlarda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlık, davacının çıkma payını isteme hakkının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Mahkemece uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 07.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda; mahkemenin yerinde inceleme yetkisi gereğince davalı vekilinden ticari defterlerin yerinde hazır edilmesinin talep edildiği, davalı vekili tarafından bir dönüş olmadığı, dosyadaki bilgi ve belgeleri üzerinden inceleme yapıldığı, cari hesap ekstresine göre davacının 81.540,00 TL ödemesinin bulunduğu, bu duruma davalının itirazının olmadığı, ödemelerin 3 yıl süreyle ertelendiği iddiasını ileri sürdüğü, genel kurulda erteleme ile ilgili alınmış karar bulunduğu, davalı kooperatifin, davacının kooperatiften ayrıldığı yıla isabet eden 2010 yılı ticari defter kayıtlarının ve mali tablolarının irdelenmesi suretiyle kooperatifin mevcudiyetinin tehlike altında bulunup bulunmadığının tespiti gerekeceği, ne var ki davalı kooperatifin, geri ödemelerin 3 yıl süre ile ertelenmesine dayanak gösterdiği 12.03.2011 tarihli genel kuruldaki 2010 yılı mali durumunu gösterecek herhangi bir kayıt veya belge ibraz etmediği, davacının istifasının kabul edildiği tarihin 05.03.2010 tarihi olduğu, 2010 yılı bilançosunun 12.03.2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında kabul edildiği, 81.540,00 TL ana para alacağının, bilançonun kesinleştiği tarihin 1 ay sonrasına isabet eden 12.04.2011 tarihi itibariyle muaccel hale geldiği, bu nedenle de davacının takip tarihi itibari ile 81.540,00 TL alacağının bulunduğu sonucuna varıldığı, ancak uygulamalara göre son bilanço tarihine göre kooperatifin yaptığı cari harcamalardan (genel giderlerden) payına düşen miktarın saptanması ve bu miktarın, mevcut ortaklık sayısına bölünerek davacıya düşen genel tutar miktarının, 81.540,00 TL alacaktan düşülmesi gerektiği, Kooperatifin 12.03.2011 tarihi itibariyle 94 ortağı bulunduğu, bilanço kayıtları sunulmadığından genel gider payı tespit edilemediği, bunun ispatının davalı kooperatife ait olduğu, davalı kooperatif bu hususta da genel-gider hesapları sunmadığı, geri ödemelerde temerrütün, bilançonun kabul edildiği tarihten 1 ay sonrasına isabet eden tarih olduğu, bu tarihin 12.04.2011 tarihi olduğu, temerrüt için ihtarnameye gerek bulunmadığı, davacının yasal faiz talep edebileceği, 12.04,2011 – 23.12,2013 takip tarihi arasında asıl alacağa 20.079.22 TL faiz işlediği belirtilmiştir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1. ve anasözleşmenin 15/1. maddesi gereğince, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda bu alacak temerrüt ihtarına gerek kalmaksızın muaccel olur ve talep edilebilir. Aynı Kanun’un 17/2. maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıl geçmemek üzere belli bir süre ile geciktirilmesine ilişkin alınan kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce açılan dava, ödemeleri geciktirme süresinden önce (erken) açıldığı gerekçesiyle reddedilmelidir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/6431 E. 2017/108 K. Sayılı ilamı) Somut davada, bilirkişiler davalının ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği gerekçesi ile dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler üzerinden hesap yapmışlar, mahkemece de davalının ispat külfetini yerine getiremediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacının istifasının 05.03.2010 tarihinde kabul edildiği, ayrıldığı yılın bilançosunun ise 12.03.2011 tarihli genel kurul toplantısının 6. maddesinde kabul edildiği, 12.03.2011 tarihli toplantıda, ödemelerin kooperatifler Kanununun 17/2.maddesi uyarınca 3 yıla kadar ertelenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği, davacının 3 yıllık süre dolmadan 23.12.2013 tarihinde takip başlattığı anlaşılmıştır. Mahkemece yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm tesis edilmiştir. mahkemece, davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde defter ve kayıtların incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise bilanço ve gelir gider cetvelleri ile yönetim ve denetim kurulu raporları, anasözleşmenin 40. maddesi uyarınca ilgili Ticaret Sicil Memurluğu’ndan ya da 41. maddesi gereğince belgelerin gönderildiği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden getirtildikten sonra, çıkan ya da ihraç edilen üyelere yapılacak ödemelerin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmediği hususunda, kooperatif gelirleri de dikkate alınarak ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bilirkişi raporu aldırılıp erteleme kararının usulüne uygun olup olmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre davacının alacağının mevzuat ve anasözleşme gereğince hesaplanıp karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır. Bu sebeple ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/207 Esas, 2017/578 Karar, 16/05/2017 tarihli kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcının davalı tarafından peşin yatırılan 1.735,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.675,70 TL harcın davalıya İADESİNE, 6-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/12/2021