Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2894 E. 2020/1876 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2894 Esas
KARAR NO: 2020/1876
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2018
NUMARASI: 2017/156 Esas, 2018/824 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında akdedilen işveren sorumluluk sigorta poliçesi gereğince davalının, müvekkiline ait iş yerinde çalışan personel başına bedeni zararlar için 156.250,00 TL teminat verdiğini, iş yerinde çalışan … isimli işçinin geçirdiği iş kazası nedeniyle Bursa 10. İş Mahkemesinin 2013/46 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, akabinde aldığı ilamı Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe koyduğunu, ilamın kesinleşmesi üzerine 25/02/2015 tarihli haricen tahsilata ilişkin protokol gereğince müvekkilinin bu iş kazası nedeniyle işçiye 88.805,00 TL ödeme yaptığını, sözleşme gereğince bedelin davalıdan talep edildiğini, davalının ödeme yapmadığını, davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını, davalınan takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya uğrayan işçinin davacının işçisi olmadığını, davacı tarafından iş kazasının 11/09/2009 tarihinde medana geldiğinin bildirildiğini, kaza tarihini kapsar bir sigorta poliçesinin bulunmadığını, Bursa 10. İş Mahkemesinin 2013/46 Esas sayılı dosyasında davacının taraf olmadığını, sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini savunmuştur.
CEVABA CEVAP: Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında … poliçe numaralı işveren sorumluluk sigortası poliçesi imzalandığını, müvekkilinin işçisi olan …’ın 11/09/2009 tarihinde iş kazası geçirerek yaralandığını, kaza geçiren işçi tarafından Bursa 10. İş Mahkemesinin 2013/46 Esas sayılı dosyasında husumetin sehven … A.Ş.’ne yöneltildiğini, bu sebeple haricen tahsilata ilişkin protokolde borçlu olarak … A.Ş.’nin gözüktüğünü bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi, Davacının açmış olduğu dava ile dava dışı …’ın iş yerinde geçirdiği kaza sonucu Bursa 10. İş Mahkemesinin 2013/46 Esas sayılı dosyasında hükmedilen tazminatı yapılmış olan protokol ile ödediği ve ödediği bu miktarı davalı sigorta şirketinden, sigorta poliçesi kapsamında rücuen tahsili için icra takibi başlattığı, takibe itiraz üzerine takibin durduğu, davalı sigorta şirketi savunmasında, İş Mahkemesinde görülen davada davacının değil dava dışı firmanın davalı olduğu, dolayısıyla bu davalı ile aralarında imzalanan bir poliçe bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini talep ettiği,, yine davalı cevap dilekçesinde, dava dışı …’ın davacı …’un işçisi olduğunu kabul ettiği, Bu bakımdan her ne kadar İş Mahkemesinde görülen dava, davacının yetkilisi olduğu şirket aleyhine açılmış ve sonuçlandırılmış ise de sigorta poliçesine konu edilen rizikonun gerçekleştiği ve İş Mahkemesince hükmedilen tazminatın davacı yanca karşılandığı dosya kapsamından anlaşıldığına göre, davalının takibe yapmış olduğu itirazın iptali gerektiği, alacağın likit olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, İcra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirket nezdinde, sigortalı … adına tanzim edilmiş … nolu İşveren Sorumluluk Sigorta poliçesi bulunduğunu, kazanın 11/09/2009 tarihinde meydana geldiğini, kazada yaralanan …’ın sözleşmenin tarafı olmayan … A.Ş.’nin işçisi olduğunu, bu şirket adına tanzim edilmiş olan kaza tarihini kapsar bir sigorta poliçesinin bulunmadığını, işveren Sorumluluk Sigortası Poliçesi Teminatın Konusu ve Kapsamı Bölümü A maddesi uyarınca; “işverene bir hizmet akdi ile bağlı ve sosyal sigorta kanununa tabii işçiler ve bunların hak sahipleri tarafından işverenden talep edilecek ve sosyal sigortalar kurumunun sağladığı yardımların üstündeki ve dışındaki tazminat taleplerine” teminat verildiğini, kazada yaralanan işçinin işverenenin … olduğunu, ilamsız takibe esas Bursa 10. İş Mahkemesinin 2013/46 E. sayılı dosyasında davanın işveren … A.Ş.’ne açıldığını, mahkemece tesis edilen hükümde bu hususların incelenmediğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: İnceleme HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, işveren mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, kazaya uğrayan işçi …’ın davacının işçisi olup olmadığı, kaza tarihi itibari ile geçerli bir sigorta sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, hasarın miktarı ve hasardan davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında, 04/01/2009-04/01/2010 tarihlerini kapsayan … poliçe numaralı işveren sorumluluk sigortası poliçesi imzalandığı, riziko adresinin … Mevkii, … caddesi, No…., … Beldesi/Nilifer/Bursa adresi olduğu, bu poliçe konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, kaza geçiren işçinin Bursa 10. İş Mahkemesinin 2013/46 E. sayılı dosyasında husumeti … A.Ş.’ne yönelterek tazminat isteminde bulunduğu, ilamın Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe konulduğu, davacının 25/02/2015 tarihli protokol gereğince işçiye ödeme yaptığı, ödediği bedelin tahsili konusunda İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhinde takip başlattığı anlaşılmaktadır. Sigorta sözleşmesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1401/(1). maddesinde: “Sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir. Sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. … A.Ş. İle davalı sigorta şirketi arasında bu konuda her hangi bir sözleşmenin bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; işçinin müvekkilinin işçi olduğunu, kazanın riziko adresinde gerçekleştiğini, işçinin açtığı davada husumeti sehven müvekkil …’un diğer şirket olan … A.Ş.’ne yönelttiğini, bu durumun dava bitiminde fark edildiğini belirtmiştir. Mahkemece 03/04/2018 tarihli celsede; “Davacı vekiline dava dışı … A.Ş.’nin 25/02/2015 tarihli protokol aslını ve …’ın davacı tarafın işçisi olduğunu gösterir belgeleri sunması için 1 aylık süre verilmesine,” yönünde ara kara tesis edilmiş, davacı vekili 13/04/2018 tarihli dilekçesinin ekinde, kaza geçiren işçinin davacı nezdinde işe giriş ve çıkış bildirgelerini ibraz etmiştir. Mahkemece bu belgeler hükme dayanak yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı 25/02/2015 tarihli protokol gereğince dava dışı işçiye ödediği bedeli mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında davalıdan talep etmiştir. Davacı vekili daha sonra kazanın riziko adresinde gerçekleştiğini, işçinin kendi işçisi olduğunu, işçinin açtığı davada husumeti yanlış gösterdiği iddiasına dayanmıştır. Davacı protokole göre, işçinin aldığı ilamın dayanak yapıldığı Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyadaki borcu ödemiş olup, yine protokolde borçlu olarak … A.Ş.’ gösterilmiştir. … A.Ş.’nin olay tarihi itibari davalı nezdinde düzenlenmiş mali sorumluluk sigorta poliçesi ve alacağının bulunmadığı, kaldı ki, davacının takip ve davanın temlik hükümleri gereğince açıldığı konusunda bir iddiasınında olmadığı, davacının … A.Ş. adına ödediği bedeli davalıdan talep etmesinin mümkün görülmediği anlaşılmıştır. Bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır. İlk derece mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunu KABULÜ İLE, HMK’nın 353/1b-2 maddesi uyarınca İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/156 Esas, 2018/824 Karar, 17/07/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davanın REDDİNE, 3-Alınması gerekli 54,40 TL harcın davacı tarafından yatırılan 1.516,57 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.462,17 TL harcın istem halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince 12.344,65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine. 6-Karar kesinleştiğinde HMK 333. maddesi kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine,
İstinaf Giderleri Yönünden; 1-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davalı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 1.516,57 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 1.283,90 TL harcın istem halinde davalıya İADESİNE, 2-Davalının istinaf yargılaması aşamasında yapmış olduğu 330,20 TL istinaf harcı ile 41,90 TL posta giderinden oluşan toplam 372,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1, 361/1 maddeleri gereğince kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde ilgili Yargıtay dairesi nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/10/2020