Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2870 E. 2021/1509 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2870 Esas
KARAR NO: 2021/1509
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI: 2016/1092 Esas, 2018/630 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili 09/11/2016 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirketin araçlara … üzerinden merkeze yer ve konum bilgisi veren, içerisinde sim kartı bulunan cihaz montajı ve satışı ile satış sonrası araç güvenliğini teminen telefon hatları aracılığıyla takip hizmeti veren bir şirket olduğunu, davalı ile müvekkili şirket arasında 05/06/2013 tarihinde araç takip sistemi kira hizmet sözleşmesinin imzalandığını, müvekkili şirketin üzerine düşen edimlerini yerine getirdiğini, davalıya fatura ettiğini, ancak davalının borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalının takibe ve borca itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu, davalının araç kiralama olarak bilinen adı ile… işi ile iştigal ettiğini, talepleri doğrultusunda gerek sözleşmenin imzalanması ile bir çok kere farklı zamanlarda farklı plakalı araçlar olmak üzere muhtelif araçlar için araç takip sistemi cihaz montajı yapılmasını talep ettiğini, müvekkili şirketin davalının tüm taleplerini yerine getirerek mülkiyeti kendisine ait olan cihaz kurulumlarını yaptığını ve sözleşmede kararlaştırılan hizmeti eksiksiz sunduğunu iddia ederek, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı tarafça satışı yapılan araç takip sistemi için müvekkili ile satışı hususunda görüşme yapıldığını, müvekkilince satın alınmak istenmemiş olsa da davacı tarafın ısrarı üzerine araç takip sisteminin satın alındığını, davacı tarafça dile getirilen sistemin satın alınmasının ardından bir haftadan kısa bir süre geçmesine rağmen sistemin bozulduğunu, ve davacı ile anlaşmaları neticesinde sözleşmeyi fesih ettiğini, araç takip sistemlerinin iade edildiğini, davacının kötü niyetli olarak takip başlattığını, müvekkilinin borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; tarafların ticari defter ve belgelerinin incelendiği, davalı tarafın tebligata rağmen ticari kayıtlarını sunmadığı, davacı kayıtları üzerinde yapılan incelemede; davacının TTK’ nun 70-72 ve 82. Maddelerine (Yeni TTK.64-65 ve 82.) göre 2013-2014 ve 2015 takvim yılına ait yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin Noterlikçe yasal süresinde yapıldığı ve yine aynı takvim yılına ait kapanış tasdiklerinin de yasal süresinde yapıldığı davacı şirketin ticari defterlerinin Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine göre lehine delil teşkil ettiğinin anlaşıldığı, mülkiyeti davacıya ait olan takip cihazlarının davalı araçlarına takıldığı, aylık 40,00 TL + KDV tutarı üzerinde anlaşma yapıldığı, ayrıca devreye alma ve eğitim bedelinin de 30,00 TL + KDV olduğu, kullanım süresine istinaden aylık ücretlerden kaynaklanan cari hesap alacağının 4.817,33 TL olduğu, ancak ayrıca talep edilen 375,00 USD konusunda ise cihaz bedeli olduğu anlaşılan bu tutara ilişkin belge bulunmadığı, itirazlar açısından alınan 2 ayrı ek raporda ise; 5 adet cihaza ilişkin herbiri 75 USD olan cihazlardan kaynaklanan alacağın 375,00 USD olduğunun anlaşıldığı, davalı tarafın cihazların arızalı olduğu sökülmediği, iade edilemediği yönünde savunmasına karşın kanıtlarını sunmadığı gibi ayıba yönelik delil bildirmediği, dosyada da ayıp ihbarına rastlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı istinaf nedenleri olarak; kararın hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, takip alacağının doğru olmadığını, davacı şirketten beş adet araç takip cihazı aldığını, tanesini 35,00 TL’den aldığını, toplam cihaz bedelleri olarak 175,00 TL ödeyeceğini, ancak cihazlar arızalı çıktığında iade ettiğini, ustalarının cihazları alıp gittiğini, önceki düzenlenen sözleşmeye istinaden takip başlatıldığını, cihazları dolar bazında almadığını, satan satış elamanın buna şahit olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; sözleşme kapsamında alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında; sözleşme ilişkisinin olduğu, davalının cihaz satın alarak hizmetten yararlandığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; davacı tarafın sattığı ve sunduğu hizmetlerin yazılı sözleşme kapsamında olup olmadığı ve davalının savunması kapsamında cihazların arızalı olup iade edilip edilmediği ile mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; tarafların imzasını taşıyan 05/06/2013 tarihli araç takip sistemi kira ve hizmet sözleşmesinin gerçekleştirildiği, sözleşmede müşteri / abonenin davalı olduğu, araç bilgilerinin sözleşme içerisinde yer aldığı, ayrıca sözleşmede alarm durumunda bilgi verilecek kişilerin isim ve yakınlık dereceleri ile telefon numaralarınında gösterilmiş olduğu, sözleşmenin konusunun ikinci maddede müşterinin ayırt edici özellik ve nitelikleri bildirdiği araçlarına mülkiyeti davacıya ait cihazların ve sistemin davacı veya yetkili satıcısından kiralanmasına, montajına, hizmetlerin kullanımına ve bedellerin ödenmesine ilişkin esaslarla birlikte tarafların hak ve yükümlülüklerini gösterdiği şeklinde belirtildiği, müşterinin yükümlülüklerinin 4.maddede düzenlendiği, sözleşme süresinin 8. madde de 12 ay olarak belirlendiği, 6.madde de hizmetlerin belirlenmesi ve ödenmesine yer verildiği, 6.1.bentte müşterinin davacının veya teknik servisin gerçekleştireceği montaj çalışmaları için belirlenen maliyeti peşin veya ön yüz bilgi formunda kararlaştırılan tarihte ödeyeceğinin belirtildiği, davalıya ait cari hesap ekstre örneğinin takip dosyasında mevcut olduğu, 01/01/2015 – 31/12/2015 tarihli cari hesap ekstresinde, verilen hizmet faturası başlıklı olarak faturaların yer aldığı, 01/06/2015 tarihi itibariyle toplam fatura tutarının 4.817,33 TL olarak gösterildiği, davacı şirket tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 19/10/2015 tarihinde 4.817,33 TL asıl alacak, 2.248,05 TL işlemiş faiz ( vade farkı ), 375,00 USD araç takip sistemi cihaz bedeli alacağı olmak üzere toplam 7.065,42 TL ile 375,00 USD toplamı 8.172,34 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlunun takibe karşı süresinde itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67.maddesi gereğince yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açmış olduğu anlaşılmıştır. 25/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava ve icra dosyası ile davacı defterlerinin tetkiki sonucunda, taraflar arasında 05/06/2013 tarihli ve … numaralı bir Araç Takip Sistemi Kita ve Hizmet Sözleşmesi’nin akdedildiği, sözleşmenin altında her iki yanında imzasının mevcut olduğu, sözleşmenin 11, maddesinin Delil Sözleşmesi niteliğinde olduğu ve “sözleşmeden kaynaklanabilecek ihtilaflarda … defter ve kayıtları ile bilgisayar kayıtlarının HUMK 287, maddesi anlamında muteber, bağlayıcı, kesin ve münhasır delil teşkil edeceğinin” taraflarca kabul edildiği, buna göre davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 4.817,333.-TL alacaklı durumda olduğu, davacının 375,00.-USD’lik talebine ilişkin olarak, gerek dosyada ve gerekse de taraflar arasında akdedilen sözleşmede, sözleşme konusu cihazların bedeline ilişkin olarak herhangi bir bilgi yer almaması nedeni ile davacının bu talebine ilişkin olarak taraflarınca herhangi bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, davalının; “.. .cihazların ayıplı olduğu, sözleşmenin taraflarca anlaşılarak feshedildiği, cihazlardaki ayıpların davacıya bildirildiği,” yönündeki iddialarına ilişkin olarak dosyanın tetkikinde herhangi bir delile rastlanılmadığı, bu hususlardaki ispat yükünün davalıya ait olduğu, davacının, takip talebinde asıl alacak yanında işlemiş faiz talebinde de bulunduğu, ancak davacı vekili tarafından davaya 4.817,33.-TL’lik asıl alacak tutarını ve 375,00.-USD’lik Araç Takip Sistemi Cihaz Bedeli tutarını konu edildiği, davacıya ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu ve defterlerinin birbirlerini teyit eder şekilde tutulmuş olduğunun görüldüğü, buna göre davacı defterlerinin delil vasfında olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı yazılı beyanda bulunarak, araçlara monte edilen ve mülkiyeti müvekkili şirkete ait olan, alarm izleme cihazlarının yurt dışından satın alındığını, sunulan fatura içeriklerinden de sabit olduğu üzere, her bir cihaz maliyetinin 142 USD, 104 USD şeklinde değiştiğini, sonraki tarihlerde ise cihaz fiyatlarının düştüğünü, davacıyla sözleşme imzalandığı 2013 yılında satın alınan cihazların maliyetinin 75 USD olduğunu, davalı tarafından iade edilmeyen 5 adet cihaz bulunduğu, 75 USD *5= toplum;375 USD cihaz bedelinin talep edildiğini belirterek, taleplerin kabulüne karar verilmesini istemiştir. 06/11/2017 tarihli duruşmada, davalının duruşma zaptına geçen beyanında, cihazları davacı yana teslim ettiklerini, zaten arızalı olduğunu beyan etmiş , aynı duruşma zaptına geçen davacı vekili ise beyanında, kendilerinin sadece cihazlardan ikisini iade aldıklarını diğer beş cihazı ise iade almadıklarını beyan etmiştir. 09/01/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; yapılan inceleme neticesinde; davacı tarafından sunulan belgelerin ve davacı beyanlarının kabulü halinde, davacı tarafından davalıya ait araçlara ilk aşamada 8 adet araç takip sistemi cihazı monte edildiği, akabinde ise bu cihazlardan 3 tanesinin davacı tarafından söküldüğü, yani davacı tarafından davalıya toplamda 5 adet cihaz teslimi yapıldığı, davacının itirazlarının da işbu 5 adet cihaz bedeli yönünden olduğu, ancak rapor içerisinde de belirtildiği üzere her ne kadar davacı vekilinin sunmuş olduğu beyan ve itiraz dilekçelerinde, dilekçe eklerinde söz konusu araç takip sistemi cihazlarının bedeline ilişkin faturalar olduğunu beyan etmekte ise de, gerek söz konusu dilekçelerin ekinde ve gerekse dosya mevcudunda, davacının söz ettiği faturalara rastlanılmadığı, bu nedenle davacının talep ettiği 375,00.-USD’lik tutara ilişkin taraflarınca herhangi bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili ek bilirkişi raporuna karşı yazılı beyan dilekçesinde, cihazların müvekkili şirkete maliyetini gösterir, 2008 ve 2012 tarihli iki adet faturanın numaralandırılarak sunulduğunu belirterek, ek rapor alınması hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir. 16/04/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; taraflar arasındaki sözleşmenin 6.5. maddesinde araç takip sisteminin ve sisteme ait tüm ekipmanların mülkiyetinin, davacı şirkete ait olduğunun katarlaştırıldığı, yine sözleşmenin 7.2. maddesine göre sözleşmenin sonlandırılması durumunda davalının söz konusu araç takip cihazlarını iade etmesi gerektiği, iade edilmezse ve cihazlara zarar verilmesi halinde cihaz bedeli kadar tazminat ödenmesinin kararlaştırıldığının görüldüğü, davacı yanın sunmuş olduğu faturalara göre cihazların maliyetinin 75. USD olduğu, kök ve ek raporda belirtildiği üzere 5 adet cihazın davalı tarafından tesliminin gerçekleştirilmemiş olduğu, buna göre davacının davalıdan cihaz bedelleri için talep edebileceği tutarın ( 75.USD x 5 cihaz — ) 375,00.USD olduğu ve sonuç olarak davacının davalıdan 4.817,33.-TL asıl alacak ve (375.USD cihaz bedeli karşılığı 1192,23.-TL) olmak üzere toplam (4.817,33.-TL * 1.192,23.-1L — ) 6.009,56.-TL talep edebileceği belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna göre ve dava değeri de dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi rapor ve ek raporları, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 222. maddesinin üst başlığı “ Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması “ dır. 222/2. fıkrada, ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu, 3. fıkrada ise ikinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinde ki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiğine yer verilmiştir. Somut davada, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak düzenlenmiş olmasıyla birlikte, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11. maddesi gereğince, davacının defter ve kayıtları ile bilgisayar kayıtlarının muteber, bağlayıcı, kesin ve münhasır delil teşkil edeceği kabul, beyan ve taahhüt edilmiştir. Diğer taraftan davalı taraf, davacının ticari defter ve kayıtlarına karşılık olarak kendi defter ve kayıtlarını ibraz etmediği gibi savunmasında dile getirmiş olduğu cihazların arızalı olduğuna veya tamamının iade edildiğine dair iddiasını da usulüne uygun şekilde ispata yarar delili dosyayı ibraz etmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK nun 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Davalı taraf bu anlamda savunmasında ileri sürdüğü iddialarını ispat edememiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle taraflar arasındaki imzalanan sözleşme hükümleri ve davacı defter ve delilleri ile davalı tarafın savunmasında ileri sürmüş olduğu hususların ispat edememiş olması nedeniyle, bilirkişi raporu doğrultusunda verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varılarak, davalanın istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1092 Esas, 2018/630 Karar ve 05/06/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar harcının davalının peşin olarak yatırmış olduğu 100,00 TL harçta mahsubu ile 40,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.23/12/2021