Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/284 E. 2020/1970 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/284 Esas
KARAR NO: 2020/1970
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/10/2017
NUMARASI: 2017/428 Esas, 2017/1022 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında işveren mali mesuliyet sigorta poliçesi düzenlendiğini, müvekkiline ait işyerinde hizmet akdi ile çalışan işçinin geçirdiği iş kazasının 06/08/2012 tarihinde davalıya bildirildiğini, akabinde açılan iş davasının da davalı … şirketine ihbar edildiğini, davalının Bakırköy 13. İş Mahkemesi 2012/616 esas sayılı dosyasında ihbara karşı cevap dilekçesi sunduğunu, iş mahkemesi kararının kesinleşmesi ve icra takibiyle bedelin kendilerinden tahsilinin talep edilmesi üzerine sigorta şirketinden ödeme yapılmasının istendiğini, ancak davalının, aradan geçen 5 yıldan sonra, poliçenin sigortalının Bursa/İnegöl’deki işyerindeki iş kazalarını temin ettiği, iş kazasının anılan adreste gerçekleşmediği ve bu nedenle zararın poliçe kapsamında olmadığı gerekçesiyle ödeme yapmadığını, sigortalının poliçede yazılı faaliyet konusu dışındaki faaliyetleri sonucu oluşabilecek hasarlar ve sigortacıya bildirilen adresler dışındaki faaliyetleri sonucu oluşabilecek hasarların teminat dışı olduğunu, iki şartın birlikte gerçekleşmesi halinde hasarın teminat dışında olacağını, iş kazasının müvekkilinin faaliyet konusu içindeki bir işte oluşması nedeniyle hasarın teminat harici olmadığını, kazaya uğrayan işçinin poliçeye ekli listede adının bildirildiğini, poliçede okunmayacak şekilde küçük puntolarla yazılan hükümlerin genel işlem koşullarına ve dürüstlük kuralına aykırılık içerdiğini, mahkeme ilamına konu tutarların kendileri tarafından ödendiğini, ödenen bedelin tahsili için davalı hakkında başlatılan takibe davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaliyle takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zaman aşımı itirazında bulunduklarını, takibe konu edilen alacağın işveren sorumluluk sigortası genel şartları ve poliçe özel şartları gereği teminat dışı olduğunu, poliçede bildirilen adreste meydana gelebilecek ve yine poliçede bildirilen faaliyet adresinde çalışan işçiler için poliçe limitleriyle sınırlı olarak teminat öngörüldüğünü, davacının alacak talebini dayandırdığı kazanın poliçede belirtilen riziko adresinde meydana gelmediğini, basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davacı şirketin poliçede mevcut özel şartın geçersizliğini ileri süremeyeceğini, alacağın dayanağını oluşturan Bakırköy 13.İş Mahkemesi dosyasında taraf olmadıklarından kendilerini bağlamadığını, davacının ödediğini iddia ettiği tutarların gerçek miktarın çok üzerinde olduğunu, talep edilen faiz ve faizin işletildiği tarihi de kabul etmediklerini belirterek davanın reddiyle, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk derece mahkemesi; poliçede, davacının faaliyet adresi olarak bildirdiği adreste ahşap doğrama imalatı ile ilgili olağan işletme faaliyetlerinin teminat altına alındığı, poliçede bildirilen adres dışındaki faaliyet sırasında oluşacak zararların teminat kapsamında olmadığı, davacı tacir olup, genel işlem şartından sözedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; prim ödeme borcunun 103 işçi esas alınarak belirlendiğini ve bu işçilerin hiçbirinin İnegöl’deki işyerinde çalışmadığını, buna rağmen sadece İnegöl’deki işyerinde meydana gelecek iş kazalarının teminat altında olduğunun söylenemeyeceğini, poliçede riziko yerinin sabit bir adres bildirimi ile sınırlı olmadığını, işçilerin işverenin sağladığı taşıtla işin yapıldığı yere getirilip götürülmesi sırasında meydana gelen iş kazalarının, işçilerin başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen iş kazalarının ve ülke sınırları dışında meydana gelen iş kazalarının teminata dahil olduğunu, buna göre işverene ait işyerinde meydana gelen kazanın teminat dışı sayılmasının çoğun içinde azında olduğu kuralına aykırı olacağını, sigortalının poliçede yazılı faaliyet konusu dışındaki faaliyetleri sonucu oluşabilecek hasarlar ve sigortacıya bildirilen adresler dışındaki faaliyetleri sonucu oluşabilecek hasarların teminat dışı olduğunu, iki şartın birlikte gerçekleşmesi halinde hasarın teminat dışında olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf talebinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, İK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında; davacının davalı hakkında ilamsız takip başlattığı, davalının takibe süresinde itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, davacının itirazın iptali icin açtığı eldeki davanın yasal süresinde olduğu görülmektedir. Davacı, davalı tarafça düzenlenen işveren mali mesuliyet sigorta poliçesi uyarınca davalının ödemekle yükümlü olduğu tutarı ödemediğinden bahisle başlattığı takibe itirazın iptali ve tazminat istemiyle dava açmıştır. Davalı taraf ise takibe konu edilen alacağın işveren mali sorumluluk sigortası genel şartları ve poliçe özel şartları uyarınca teminat dışı olduğunu, poliçe ile poliçede bildirilen faaliyet adresinde meydana gelebilecek ve yine poliçede bildirilen faaliyet adresinde çalışan işçiler için poliçe limitiyle sınırlı olarak teminat verildiğini, davaya konu olayın poliçedeki riziko adresinde meydana gelmediğini, bu nedenle sorumlulukları olmadığını savunmaktadır. Taraflarca düzenlenen işveren mali mesuliyet sigorta poliçesinin incelenmesinden sigortalının davacı olduğu, poliçede davacının adresinin Organize Sanayi Bölgesi … Sk. İnegöl Bursa olarak gösterildiği, poliçede “işin tarifi”başlığı altında “sigortalının yukarıda yazılı adresdeki ahşap doğrama imalatı ile ilgili olağan işletme faaliyetleri”, yine “işin tanımı”başlığı ile de “sigortalının yukarıdaki adreste kayıtlı faaliyetlerini temin eder”ifadelerinin yer aldığı, poliçenin istisnalar başlığı altında teminat harici hallerin belirlendiği ve buna göre “işveren sorumluluk sigortası genel şartlarında kayıtlı teminat dışında kalan hallere ilave olarak aşağıda kayıtlı hallerde iş bu poliçe üzerinde aksi belirtilmediği sürece teminat kapsamı dışındadır…..emf kaynaklı zararlar teminat haricidir. Sigortalının poliçede yazılı faaliyet konusu ve sigortacıya bildirilen adresler dışındaki faaliyetleri sonucu oluşabilecek hasarlar teminat haricidir.”denildiği görülmüştür. Davalı taraf, bu düzenleme nedeniyle riziko adresinde meydana gelmeyen iş kazalarının teminat harici olduğunu, davacının sigorta poliçesini bizzat imzaladığını, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü nedeniyle mevcut özel şartın geçersizliğini ileri süremeyeceğini savunmuştur. Davacı taraf ise kazanın iş kazası olup, kendisine ait işyerinde meydana gelmiş olması nedeniyle poliçe kapsamında olduğunun tartışmasız olduğunu, poliçeye konulan şartın poliçenin asıl amacıyla tümden çeliştiğini, okunamayacak şekilde yazılan gerekçenin dürüstlük kurallarına ve bilgilendirmeye yönelik yönetmelik hükümlerine dahi aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Taraflar arasında düzenlenen poliçede sigortalının adresi İnegöl/Bursa olarak belirletilmiş, işin tarifi”başlığı altında “sigortalının yukarıda yazılı adresdeki ahşap doğrama imalatı ile ilgili olağan işletme faaliyetleri”, “işin tanımı”başlığı ile de “sigortalının yukarıdaki adreste kayıtlı faaliyetlerini temin eder” ifadeleri yer almıştır. İş kazasının ise davacı sigortalı şirkete ait İstanbul/Başakşehir ilçesindeki işyerinde geldiği uyuşmazlık konusu değildir. Buna göre poliçede sigortalının Bursa/İnegöl’de bulunan işyerindeki ahşap doğrama imalatı ile ilgili faaliyetlerinin temin edildiğine ilişkin şart, yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilmiş olup, tacir olan sigortalı davacı şirketin poliçedeki açık hükmün genel işlem şartlarına aykırılık teşkil ettiğini ve okunamayacak şekilde yazılan gerekçenin dürüstlük kurallarına ve bilgilendirmeye yönelik yönetmelik hükümlerine dahi aykırı olduğunu savunması yerinde değildir. Davacı taraf istinaf talebinde, poliçede 103 işçi esas alınarak prim ödeme borcunun belirlendiğini, işçilerin ekli liste ile sigortalıya bildirildiğini ve bu işçilerin hiçbirinin İnegöl adresinde çalışmadığını ileri sürmüşse de, belirtilen poliçenin dava konusu tazminat talebine dayanak işveren mali mesuliyet sigorta poliçesi olmayıp, davacı tarafın aynı gün düzenlendiğini beyan ettiği ferdi kaza poliçesi olduğu değerlendirildiğinden, bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Kaldı ki HMK’nın 357. maddesi uyarınca istinaf mahkemesinde, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ileri sürülemez ve yeni delillere dayanılamaz. Öte yandan işveren mali mesuliyet sigorta poliçesi genel şartlarında; aksine sözleşme yoksa, 1-İşçilerin işverenin sağladığı taşıtla işin yapıldığı yere getirilip götürülmesi sırasında meydana gelen iş kazaları, 2-İşçilerin başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen iş kazaları ve 3- Ülke sınırları dışında meydana gelen iş kazalarının taminat harici olduğu belirtilmiştir. Davaya dayanak poliçede ise belirtilen hususların teminat kapsamına alındığını görülmektedir. Davacı taraf, teminat kapsamına alınan bu hususlar nedeniyle, çoğun içinde azında yer alacağına dair kural gereği, dava konusu iş kazasının teminat kapsamında olması gerektiğini ileri sürmüştür. Ne var ki davaya dayanak poliçede teminat kapsamında sayılan anılan hususların, somut olayla ilgisi bulunmadığından, davacının bu yöndeki istinaf talebi de yerinde değildir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukaka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 117,10 harçtan mahsubu ile bakiye 115,00 TL harcın davacı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.05/11/2020