Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2820 E. 2021/1508 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2820 Esas
KARAR NO: 2021/1508
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/05/2018
NUMARASI: 2015/72 Esas, 2018/619 Karar
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili 05/06/2014 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirkete … Ltd Şti’nin kullananı olduğu İskenderun Hatay adresindeki iş yerinin Ticari Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalı … Ltd Şti’nin müvekkili şirkete yapmış olduğu ihbar sonucu yapılan incelemede, 18/09/2013 tarihinde etkili yağışlar nedeniyle AVM çatısından akan suların sigortalı iş yerine sızması ile dekorasyon ürünlerinde hasara sebep olduğunun görüldüğünü, ekspertiz incelemesi sonucunda tespit edilen 7.800,00 TL hasar bedelinin müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödendiğini, ödenen hasar miktarından davalının söz konusu hasara sebep olan iş yerinin kullananı olması nedeniyle sorumluluğunun bulunduğunu, tazminatın rücuen tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe yapmış olduğu itirazının haksız olduğunu iddia ederek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; yetki itirazında bulunduklarını, müvekkilinin davacının sigortalısı olmadığını, husumetin yanlış yönlendirildiğini, müvekkili şirketin davacı sigorta şirketinin sigortalısı ile imzalanmış olan kira sözleşmesinin tarafı olmadığını, müvekkili şirketin … Ltd Şti adına ve hesabına vekaleten alışveriş merkezini kiralama yönetme sorumluluğunu üstlendiğini, oysa iddia edilen hasarın yapının inşası ile ilgili bir konu olduğunu, malikten talep edilmesi gerektiğini, kanıt olarak sunulan kira sözleşmesinin ilk sayfasında açıkça görülebildiğini, davanın öncelike husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini savunmuştur.
BİRLEŞTİRİLEN İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2015/649 ESAS, 2015/894 KARAR SAYILI DOSYA;
İDDİA: Davacı vekili 16/06/2015 tarihli dava dilekçesinde; davalı … Limited Şirketine karşı açmış olduğu davada, müvekkili şirket nezdinde sigortalı … Ltd Şti’nin kullananı olduğu … AVM Antakya adresindeki iş yerinin Ticari Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, 18/09/2013 tarihinde etkili olan yağışlar nedeniyle AVM çatısından akan suların sigortalı iş yerinde hasara neden olduğunu, 1.600,00 TL’nin sigortalıya ödendiğini, ekspertiz incelemesi neticesinde 7.800,00 TL’nin 25/11/2013 tarihinde sigortalıya ödendiğini, söz konusu hasardan davalının maliki olması nedeniyle sorumluluğunun bulunduğunu, alacağın rücuen tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu iddia ederek, itirazın iptali ile takiben devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; aynı alacak nedeniyle derdest bir takip ve itirazın iptali davasının mevcut olduğunu, birleştirilme talebini kabul etmediklerini, dosyanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, davacı tarafça müvekkili şirketin adına ve hesabına vekaleten … AVM’deki mağazalarının kira sözleşmelerini akdeden … Limited Şirketi aleyhine başlatılmış olan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün icra dosyasında başlatılan takibe itiraz edildiğini, davacının itirazın iptali davasını açtığını, davacı tarafın davanın sonucunu beklemeden aynı alacak için bu kez bu davayı açmış olduğunu, yoğun yağış nedeniyle çatıdan yağmur suyunun sızması sonucunda dava dışı … Ltd Şti’nin dekorasyon ürünlerinin zarar görmesinde bir kusurunun yada ihmalinin bulunup bulunmadığının davacı tarafça ispatlanması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2014/236 ESAS, 2014/267 KARAR VE 09/06/2014 TARİHLİ KARARI İLE: Görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI. Mahkemece; 30/01/2017 tarihli raporda özetle; asıl davanın davalısının taşınmaz maliki adına vekaleten kira sözleşmesi akdettiğinin anlaşıldığını, vekilin imzaladığı sözleşmeden doğan hak ve borçların vekil eden üzerinde doğacağı, bu kapsamda asıl davanın davalısının sorumluluğunun olmadığı, davalının AVM’nin yöneticisi olsa bile yöneticinin kat malikleri adına vekil sıfatı ile hareket ettiği, bu nedenle sorumluluğunun gündeme gelmeyeceği, tapu senedi içeriğine göre hasar tarihi itibariyle taşınmazın malikinin birleşen dava dosyasının davalısı AVM’nin maliki olması nedeniyle sorumluluğunun gündeme gelebileceği, Hatay Meteoroloji Müdürlüğünün 26/09/2013 tarihli yazısında, 17/09/2013 günü saat 13:15 ile 23:59 arası yağış miktarının 80 kilogram / metrekare olduğu, 18/09/2013 günü 00:00 ile 05:15 saatleri arasında aralıklarla gök gürültülü sağanak yağış olduğu, yağış miktarının 1,2 kilogram / metrekare olarak gösterildiği, yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre TBK’nın 69.madde hükmü uyarınca bir bina veya imar olunan herhangi bir şeyin malikinin o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurdan dolayı sorumlu olduğu, bu maddedeki sorumluluğun objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk hali olduğu, bina çatısının imal olunan şey kavramına girdiği, birleşen davanın davalısının TBK’nın 69.maddesi gereği sorumlu olduğu kanaatine varıldığının belirtildiği, poliçenin beşinci sayfasında seylap muafiyet başlığı altında toplam sigorta bedeli üzerinden %2 oranında tenzili muafiyet uygulanacağı, bir başka anlatımla hasar bedeline %2 tenzili muafiyet olmayıp sigorta bedeli üzerinden %2 tenzili muafiyet uygulanacağı hükmüne yer verildiği, sel ve su basması yönünden sigorta bedelinin tüm gruplarda 38.000.000,00 TL olmasına, hasar tutarının %2’sinin çok altında 7.800,00 TL belirlenmesine göre ödenenin poliçe kapsamında değerlendirilmediği, sigortacı tarafından sigortalıya yapılan ödemenin lütuf ödemesi olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; iddialarını tekrar ederek, asıl ve birleşen dosyadaki davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, birleşen dava yönünden kurulan muafiyetle ilgili hükmün taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişi raporundaki bakış açısı ile yorumlanmasının hatalı olduğunu, seylap’ın yani sigorta konusu riziko civarındaki nehir / ırmak / çay / dere ve kanalların taşması, denizlerin olağan gel git olayları dışında kabarması ve / veya olağanüstü yağışlar sebebiyle husule gelen zararların teminat altına alınması anlamına geldiğini, oysaki olayın dahili su hasarından kaynaklandığını, bununla ilgili bir muafiyetin bulunmadığını, kaldı ki bu koşulda alacağın temliki koşullarına dayanarak dava açma haklarınında mevcut olduğunu, maddenin yanlış yorumlandığını, sigortalıya yapılan ödemenin lütuf ödemesi gibi değerlendirildiğini, sigortalıya ödemenin dahili su hasarı nedeniyle yapıldığını, kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Asıl ve birleştirilen dava; ” Ticari Paket Sigorta Poliçesi ” kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında; sigorta poliçesi, AVM çatısında yağış sonucunda su akması, asıl ve birleştirilen dosyadaki davalılardan birinin kiraya veren, diğerinin kiraya veren adına vekaleten hareket eden dava dışı sigortalı … Ltd Şti’nin ise kiracı olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; asıl dava dosyasında kiraya veren adına vekaleten hareket eden davalı şirketin kiraya veren bina maliki ile beraber zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olup olmayacağı ile davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalıya ödemiş olduğu hasar bedelinin poliçe kapsamında mı yoksa lütuf ödemesi mi olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; dava dışı sigortalı … Ltd Şti ile davacı sigorta şirketi arasında riziko adresi, Türkiye genelinde muhtelif şube adresleri olan, sigorta başlangıcı 10/07/2013, sigorta bitişi 10/07/2014 olan sigorta poliçesinin düzenlendiği, dava dışı sigortalı … Ltd Şti’nin kiracı, asıl ve birleştirilen dosyalarda davalılardan … Limited Şirketinin kiraya veren, davalı … Limited Şirketinin kiraya veren olduğu, kira sözleşmesinin ikinci maddesinde alışveriş merkezinin Antakya’da yer alan … AVM olarak ifade edildiği, kiralanan yerin üçüncü maddede, alışveriş merkezinin ikinci katında yer alan yaklaşık 747,5 metrekare büyüklüğündeki mağaza alanı olarak belirtildiği, kiralanan yerin 4.1.bentte, kaba inşaat halinde teslim edileceğinin ifade edildiği, kira sözleşme süresinin 7.maddede 10 yıl olarak düzenlendiği, kira sözleşmesinin 01/07/2011 tarihli olduğu, 07/11/2013 tarihli ekspertiz raporunda, 18/09/2013 tarihinde sigortalı iş yerinin kapalı olduğu saatlerde bölgede etkili olan şiddetli yağışlara bağlı olarak sigortalı iş yerinin içerisinde yer aldığı … AVM binasının çatısından akan suların sirayeti sonucunda sigortalı iş yerine ait dekorasyon unsurlarında hasar meydana geldiğinin anlaşıldığı, olayın tutanağa bağlanmış olduğu, hasarın çekilen fotoğraflarla görüntülenmeye çalışıldığı, sigortalı tarafın söz konusu hasarların AVM yönetimi tarafından karşılanacağının bu sebeple talepten vazgeçildiğini ifade ettiklerinden dolayı dosyanın daha önceden bedelsiz olarak kapatıldığı, ancak AVM yönetiminin hasarı onarmaktan vazgeçtiği bilgisinin alınmasına bağlı olarak yeniden değerlendirilmesi yönünde talepte bulunulduğu, poliçede sigortalı iş yerinin Türkiye çapındaki tüm şubeleri için global olarak 35.000.000,00 TL demirbaş & dekorasyon teminatının verildiği, ancak poliçede demirbaş & dekorasyon – şube – teminat dağılımının mevcut olmadığı, bu nedenle eksik sigorta sorgulamasının yapılmasının mümkün bulunmadığı, hasar tarihi itibariyle dekorasyon hasarının toplam 7.800,00 TL olduğunun belirtildiği, dava dışı sigortalı şirket tarafından sigorta şirketine hitaben yazılan 21/09/2013 tarihli yazıda, şirkete ait … adındaki iş yerlerinde 18/09/2013 tarihini 19/09/2013 tarihine bağlayan gece iş yerinin kapalı olduğu saatlerde bölgede meydana gelen aşırı yağmurdan dolayı AVM binasındaki çatıdan akan yağmur sularının mağazadaki dekorasyonlara zarar verdiğini belirterek, alçıpan, asma tavan, plastik boyası, ışık maskesine dair hasarı belirtmiş olduğu, yine aynı tarihli teknik personel ve şube müdürünün imzası bulunan tutanak düzenlendiği, el yazılı olarak düzenlenen tutanakta, 18/09/2013 tarihinde gece yağan yağmurdan dolayı mağazanın su aldığı ve maddi zarara uğradığı, asma tavandaki su sızıntısından dolayı barisörün iki taraftan yırtıldığı, içindeki led ışıkların yandığı ve su sızıntısının halen devam ettiğinin ve alçıpanların kabarıp zarar gördüğünün belirtildiği, fotoğraflarla belgelendiğine dair ayrı bir tutanak düzenlendiği, fiyat tekliflerinin alındığı, Hatay Valiliğinin 26/09/2013 tarihli Meteoroloji Müdürlüğünün yağış bilgilerin dair cevabı yazısının dosya içerisinde olduğu, 7.800,00 TL hasar bedelinin davacı sigorta şirketi tarafından 25/11/2013 tarihinde dava dışı sigortalı hesabına yatırıldığı, davacının 7.800,00 TL asıl alacak, 255,80 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.055,80 TL alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında asıl dosya davalısı … Ltd Şti’ne karşı 07/04/2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlunun icra takibine karşı yasal süre içerisinde borca itiraz ettiği, davacının İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde asıl davayı açtığı, davacı alacaklı tarafından davalılardan birleştirilen dosya davalısı … Ltd Şti aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 7.800,00 TL asıl alacak, 936,64 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.736,64 TL alacağın tahsili amacıyla 27/03/2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, takipte İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile tekerrür olmamak kaydının yazıldığı, davalı borçlunun yasal sürede takibe ve borca itiraz ettiği, davacının ise İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde birleştirilen davayı açmış olduğu, sigorta poliçesinde, sigorta teminatlarının arasında sel ve su baskını teminatının yer aldığı, sigorta bedeli olarak 38.000.000,00 TL gösterildiği, poliçe özel şartlarında seylap muafiyeti üst başlığı altında sel veya su basması teminatı kapsamında aşağıda belirtilen grupların her birinin toplam sigorta bedelleri üzerinden %2’si oranında bulunacak tenzili muafiyetin bu grupların her biri için ayrı ayrı uygulanacağının belirtildiği, gruplar olarak a bendinde, bina, sabit tesisat ve dekorasyon, b bendinde emtia, c bendinde makine, teçhizat, demirbaş ve diğer tesisatlar olarak gösterildiği, devamında ise ancak her halükarda uygulanacak toplam muafiyetin 50.000,00 Euro veya TL karşılığını aşmayacağının belirtilmiş olduğu anlaşılmıştır. 30/01/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; asıl davanın davalısının taşınmaz maliki adına vekaleten kira sözleşmesi akdettiğinin anlaşıldığı, vekilin imzaladığı sözleşmeden doğan hak ve borçların vekil eden üzerine doğacağı, hal böyle olunca, bu kapsamda sorumluluk doğmadığı; öte yandan cevap yazısı içeriğine nazaran AVM’nin yöneticisi olduğu kabul edilse bile, yöneticinin kat malikleri adına vekil sıfatıyla hareket ettiği; bu nedenle de sorumluluk gündeme gelmeyeceği, tapu senedi içeriğinden, hasar tarihi itibariyle taşınmazın malikini gösterdiğinin anlaşılması halinde ise, birleşen davanın davalısının AVM’nin maliki olması sebebiyle sorumluluğunun gündeme geleceği, hasar dosyası içeriğinde Hatay Meteoroloji Müdürlüğü’nün 26.09.2013 tarihli yazı içeriğinde 17.09.2013 günü saat 13:15 ile 23:59 arasında yağış miktarının 80 Kilogram / metrekare olduğu; 18.09.2013 günü 00:00 ile 05:15 saatleri arasında aralıklı gök gürültülü sağanak yağış olduğu; yağış miktarının 1,2 kg/meterkare olarak gösterildiği; yerleşik Yargıtay uygulamasına göre TBK’nın 69. maddesi hükmü uyarınca, bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin malikinin, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurdan dolayı sorumlu olduğu, bu maddedeki sorumluğun, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk hali olduğu, binanın çatısının da madde de açıklanan “imal olunan şey” kavramına dâhil olduğu, diğer yandan özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur (kast veya ihmal) unsurlarının bulunmasının zorunlu olmadığı, bu gibi hallerde, zararın, hukuka aykırı bir davranıştan doğması yani objektif koşulunun gerçekleşmesinin yeterli olduğu, ayrıca sübjektif koşula diğer anlatımla kusura ihtiyacın olmadığı, özellikle kusursuz sorumluluk hallerinde durumun böyle olduğu, zararın, ihmalden de kaynaklanabileceği ve ihmali yapanın ayrıca sorumlu olacağı, bu durumda birleşen davanın davalısının TBK.m.69 hükmü uyarınca sorumlu olduğu, 10.07.2013 – 10.07.2014 vade ve … no ile “Ticari Paket Sigorta Poliçesi” kapsamında verilen dahili su basması teminatı nedeniyle, 18.09 2013 günü oluşan riziko sonucu: davacının sigortalısına ödediği hasar tutarını davalıdan olay tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.m.1472 uyarınca istemeye hakkı bulunmakla beraber asıl davanın davalısına taktiri mahkemeye ait olmak üzere sorumluluk/husumet düşmediği sonucuna varıldığı, birleşen davanın davalısının bina maliki sıfatıyla TBK’nın 69.maddesi uyarınca sorumlu olduğu sonucuna varıldığı, hasar tutarı olan 7.800,00 TL’nin gerçek hasar miktarıyla olay tarihi ve yerinin ekonomik koşullarına uygun olup olmadığının belirlenebilmesinin heyetlerinin uzmanlık alanı dışında kaldığı belirtilmiştir. 05/09/2017 tarihli ek bilirkişi heyet raporunda; asıl ve birleşen dava ile tarafların iddia ve savunmaları ve ayrıca önceki rapora karşı itirazları ayrı ayrı yazılarak teknik inceleme sonucunda; dava konusu ile ilgili olarak dosyasında bulunan tüm bilgi ve belgelerin değerlendirildiği, tapu senedi fotokopisinin tetkikinden: Hatay İli, Antakya (Merkez) İlçesi, … Köyünde bulunan, … parsel sayılı, 27.037,00 metrekare yüzölçümlü, “… Alışveriş Merkezi ve Arsası nitelikli gayrimenkulün tamamının; … Ltd. Şti. adına kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, sigortalı işyerinde 18.09.2013 tarihini 19.09.2013 tarihine bağlayan gece işyerinin kapalı olduğu saatlerde bölgede meydana gelen aşırı yağışlar nedeniyle, sigortalı işyerinde dahili su hasarı meydana geldiğinin anlaşıldığı, meydana gelen hasar kalemlerinin giderilmesine ilişkin olarak tespit edilen miktarlara göre giderilme bedeli olarak tespit edilen birim fiyat ile toplam tutarların meydana gelen hasarın miktarına, niteliğine, güncel serbest piyasa malzeme ve işçilik rayiçlerine uygun olduğunun tespit edildiği, yapılan incelemede, davada dayanılan poliçede, (sayfa 5’de Muafiyetler – Koasüranslar – İstisnalar bölümünde) “sel ve su basmasına ilişkin hasarlarda her bir hasarda aşağıda belirtilen gurupların her birinde toplam sigorta bedeli üzerinden %2’si oranında tenzili muafiyet, bu gurupların her biri için ayrı ayrı uygulanacağı, her bir hasarda (a) bina, sabit tesisler ve dekorasyon (b) emtia; (c) makine, teçhizat, demirbaş ve diğer tesisatlar ancak her halükarda uygulanacak toplam muafiyetin 50.000,00 Euro veya karşılığı TL’sini aşmayacağı” hükmü bulunduğunun görüldüğü, muafiyet, bir sigorta hukuku terimi olduğu, sigortalının riskin bir bölümünü üstlenmesi anlamına geldiği, muafiyet genel olarak sigortacı ve sigortalı arasında anlaşılarak belirlendiği, bu belirlemeler sonrasında poliçe üzerine yazılarak resmi hale getirileceği, somut davada, sel ve su basmasına ilişkin hasarlarda her bir hasar için toplam sigorta bedeli üzerinden %2 oranında tenzili muafiyet uygulanacağı, bir başka anlatımla, hasar bedelinden %2 tenzili muafiyet olmayıp, sigorta bedeli üzerinden %2 tenzili muafiyet uygulanacağı; buna göre, sigorta bedelinin %2’sini aşmayan ya da 50.000,00 Euro’ yu geçemeyen hasarlar sigortalı üzerinde bırakmak suretiyle müşterek sigorta düzenlendiği, bir başka anlatımla, %2’yi ya da 50.000,00 Euro ya da karşılığı Türk Lirasını aşan zararlar yönünden ise, sigortacının sorumluluğunun başlayacağının benimsendiği; sel ve su baskını yönünden sigorta bedelinin tüm guruplarda 38.000.000,00 TL olmasına, hasar tutarının %2’nin çok altında 7.800,00 TL belirlenmesine göre, ödemenin poliçe kapsamında değerlendirilmediği; sigorta şirketinin lütuf ödemesi yaptığı sonucuna varıldığı, rücu hakkının bulunmadığı sonucuna varıldığı belirtilmiştir. Davacı vekili, bilirkişilerin hatalı yorumladıklarını, zararın dahili su hasarından meydana geldiğini belirterek taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelere binaen asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Bilirkişi kök ve ek raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK nun 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya geçeceği belirtilmiştir. Yaptığı mal ve mesuliyet sigorta sözleşmesi hükümleri uyarınca rizikonun gerçekleşmesi üzerine sigortalısına ödemede bulunan sigortacı, sigortalısının kendisine zarar verene karşı sahip olduğu tazminat isteme ve dolayısıyla dava hakkına yasa gereği sahip olur ki sigortacı yönünden halefiyetin en önemli hukuki sonucu bu olmaktadır. Rücu davasının kaynağını TTK’nın 1472.maddesinden almış olduğundan halefiyetin gerçekleşmesi için aranılan koşullar, ona dayalı olan rücu davasında da aynen aranacaktır. Bu koşullar ise sigortacı ile sigortalayan arasında bir sigorta sözleşmesinin mevcudiyeti, sigortacının bu nedenle sigortalısına bir ödeme yapmış olması ve nihayet sigortalısının zarar sorumlusuna karşı dava hakkının bulunması halleridir. Sigortacının açtığı rücu davasında TTK’nın 1472.maddesinde anılan halifiyet şartları gerçekleşmemiş olup ta sigortacı, ödeme yaptığı sigortalısından zarar sorumlusuna karşı olan dava hakkını temlik yoluyla almışsa davacı, davacılık sıfatını bu taktirde TTK’nın 1472.maddesinden değil, TBK’nın temlikle ilgili alacağın temlikine dair hükümlerinden almış olacak ve rücu davasında temlik hükümleri çerçevesinde değerlendirme yapılacaktır. Somut davada; öncelikle asıl dosyanın davalısının birleşen dosyanın davalısı olan şirketin vekili olduğu, kira sözleşmesinin diğer davalı adına vekaleten yerine getirdiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda vekil olan davalının yapı maliki olan diğer davalı ile birlikte iş bu zarardan dolayı sorumlu olup olmayacağı hususu üzerinde durulması gerekecektir. 6098 sayılı TBK’nın 502 ve devamı maddelerinde vekalet ilişkileri üst başlığı altında vekalet sözleşmesi düzenlenmiştir. 502/1.fıkrada, vekalet sözleşmesinin vekilin vekalet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşme olarak ifade edilmiştir. Vekaletin kapsamı 504.madde de sözleşmede açıkça gösterilmemişse görülecek işin niteliğine göre belirleneceği, 505.maddenin ilk fıkrasında vekilin vekalet verenin açık talimatına uymakla yükümlüğü olduğu, 509.maddede vekilin kendi adına ve vekalet veren hesabına veren gördüğü işlemlerden doğan üçüncü kişilerdeki alacağın vekalet verenin vekile karşı bütün borçlarını ifa ettiği anda kendiliğinden vekalet verene geçeceği düzenlemelerine yer verilmiştir. Yasal düzenlemeler kapsamında asıl dosya davalısı olan şirketin vekaleten imzalamış olduğu kira sözleşmesi kapsamında dava dışı sigortalının iş yerinde meydana gelen hasardan dolayı sorumlu olacağının kabulü mümkün görülmemektedir. Kira sözleşmesinde vekil olan davalının vekillikten kaynaklanan herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. Diğer birleştirilen dosya davalısı ise TBK 69.maddesinde belirtilen şekilde yapı malikidir. Ancak yapı malikinin sorumluluğundan ziyade davacı sigorta şirketinin yukarıda yer verildiği şekilde halefiyete dayanarak açmış olduğu bu davada halefiyet dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerekecektir. Halefiyet nedeniyle rücuen tazminat davası açan sigorta şirketinin öncelikle sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına hasar bedelini ödemesi gerekmektedir. İş bu davada ise teminatlar arasında yer verilen sel ve su baskını ile ilgili olarak özel şartlardaki düzenleme kapsamında dava dışı sigortalıya ödenen geçerli bir hasar bedelinin olmadığı, yapılan ödemenin lütuf ödemesi olduğu ek bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından her ne kadar bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ve dava dilekçesindeki delilleri arasında ibraname gösterilmiş ve ayrıca hasar bedelinin kendilerine temlik edildiği iddia edilmiş ise de dosya kapsamından temliknameye ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır. Temliknameninde yer aldığı ibranameye dair tarih ve benzeri bilgiye de dosya içerisinde ulaşılamamıştır. Bu sebeple temlikname hükümleri kapsamında davacı alacağının değerlendirilmesi mümkün olmamıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle TTK’nın 1472.maddesi ile dava konusu sigorta poliçesi ve bilirkişi ek raporu kapsamında asıl ve birleştirilen dosyalar yönünden asıl dava dosya davalısının kira sözleşmesinde vekil olarak yer almış olması, birleştirilen dosya davalısı olan bina maliki yönünden ise sigorta poliçesi kapsamında gerçekleştirilen bir hasar ödemesinin bulunmaması nedeniyle ve ayrıca davacı tarafça halefiyetle birlikte ödenen bedelin temlik hükümleri gereğince tahsili cihetine gidildiğine dair delil ibraz edilmediğinden ispatlanamayan ve sübuta ermeyen asıl ve birleştirilen davaların reddi kararında bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/72 Esas, 2018/619 Karar ve 29/05/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/1. bendi gereğince REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL başvuru harcından davacı tarafından peşin olarak karşılanan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/12/2021