Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2763 E. 2021/1506 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2763 Esas
KARAR NO: 2021/1506
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI: 2015/769 Esas, 2018/853 Karar
DAVA: KOOPERATİF (Genel Kurulun Olağanüstü Toplantıya Çağrılması İstemli)
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili, 27.07.2015 tarihli dava dilekçesinde, davacıların davalı kooperatifin ortakları olduğunu, binaların tamamının tamamlanıp ve 29.05.2011 tarihinde Beyoğlu … Noterliğinin düzenleme şeklinde tutanağı ile kura çekildiğini ve konutların sahiplerini bulduğunu, anasözleşmenin 61-63-64 maddelerinde konutların dağıtımından itibaren uygulanması gereken prosedürün gösterildiğini, buna göre kesin maliyet hesabı yapılması ve her ortağın payına düşen borcun kesin bir şekilde tespit edilerek bildirilmesi gerektiğini, 30.07.2011 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısında fizibilite çalışması yaptırılıp kesin maliyetler hesaplanarak 18 ayda eşit taksitlerle ödenmesine karar verildiğini, ancak davalı kooperatif yönetiminin bu genel kurul kararını ilan etmekten kaçındığını ve ardından maliyeti bilinmeyen aidatlar ile süreklilik arzeder şekilde üyeleri borç altına sokmayı sürdürdüğünü, bu kez müvekkilleri tarafından ihtarname ile gündeme ilave edilmesi istenilen kesin maliyet hesabı yapılması ile ilgili maddelerin görüşülmesinin gerekçesiz olarak red olunduğunu, gündemin 8. maddesinde binaların iç ve dış sıvalarının üyeler tarafından yapılmasına karar verildiğini, bu kapsamda gündemin 13 ve 14. maddelerinde tamamen kötüniyetle red olunduğunu ve bu kararların, anasözleşmenin 61 ve devamı maddeleri ile ilan olunmayan genel kurulda alınan kesin hesap kararına aykırı bulunduğunun kuşkusuz olduğunu, üyelerin kendi sıvalarını kendileri yapacağına göre kooperatifin neyi yapacağının açıklanması ve aradan çekilmesi gerektiğini, alınan kararların anasözleşmeye aykırı olduğunu, KK ve anasözleşmenin 61-63-64 maddeleri ile iyiniyet kurallarına aykırı olan 28.06.2015 tarihli genel kurulda alınan kararların 8-13-14. maddelerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davalı kooperatifin 28.06.2015 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların 8-13-14. maddelerinin iptaline davasının, İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde devam etmekte olan 2014/138 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ettiklerini, davacıların kooperatife borçlu olup ihraç edildiklerini, borçlu oldukları için haklarında İcra takipleri başlatıldığını, davaların birleştirilip İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1048 Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, davacıların açmış oldukları ihraç kararlarının iptal davalarının birleştirilip İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/748 Esas sayılı dosyasında yargılamalarının devam ettiğini, kooperatifin feshi ve tasfiyesi iddiası ile açılan davanın İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/625 Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, iptal istemi için aranan koşulların olmadığını, davacılardan yalnızca, …, …, …, …’e ait şerh ve imzaların bulunduğunu, …’ın ismi yazılı olmasına rağmen imzasının mevcut olmadığını, genel kurul kararlarının 22 kabul ve 4 ret oyu İle kabul edildiğini, toplantıda ret oyu vermeyen ve tutanağa şerh de verdirmeyen davacıların dava haklarının bulunmadığını, iptali istenen maddelerin usule ve yasaya uygun olduğunu, 62,63 ve 64. maddelerden bahisle kesin maliyet hesabı yapılması gerektiği iddialarının haklı olmadığı gibi aidat toplanmasının da yasaya uygun ve kooperatifin devamı için bir zorunluluk olduğunu, davalı kooperatifin İnşaat işlerinin kuraların çekildiği 29.09.2011 tarihinde tamamlanmadığı gibi aradan 4,5 yıl geçmesine rağmen bugün itibariyle dahi tamamlanmadığını, kooperatifin inşaatı emanet usulüyle ve kendisinin yaptığını, davacılarında katıldığı 11.11.2012 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında oybirliğiyle 2013 yılında inşaat işleri için aidat toplanmasına dair karar alınmış olmasının inşaatların tamamlanmadığını açıkça gösterdiğini, 2013,2014 ve 2015 yıllarında yapılan genel kurullarda da inşaat işleri nedeniyle üyelerden aidat toplandığının görüldüğünü, davalı kooperatifte, hangi üyeye hangi konutun isabet ettiği ve bu konut için ne miktarda şerefiye ödeneceğinin inşaat devam ederken belirlenmemiş olsa idi o zaman inşaatın tamamlanmaması sonrasında ana sözleşmenin 61,62,63 ve 64. maddelerin uygulanmasının gündeme geleceğini, kesin maliyet hesabı çıkarılmasının ancak ve ancak kooperatifin tüm inşaat ve işlemlerinin tamamlanmasından sonra mümkün olduğunu, davacıların aidat ödememekle birlikte, bağımsız mülkiyet sahibi olma talebinde bulunduklarını, bu amaçlarına ulaşabilmek içinde çok sayıda ve mesnetsiz davalar açma yolunu seçtiklerini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacıların, davalı kooperatifin 30.07.2011 tarihli genel kurulunda öncelikle kesin maliyet hesabı çıkarılmasını talep ettiklerini, ancak kooperatif genel kurulunda gerekçe sunulmadığından red kararı verilmesi 13-14. maddelerinin kooperatif ana sözleşmesinin 61-63-64. maddelerine aykırı olarak red edildiği iddiası ile bu madddelere İlişkin alınan red kararının iptalini talep ettikleri, kooperatif genel kurulunda 8. madde ve anasözleşmenin 23. maddesine uygun bir şekilde bütçe oluşturulduğu, nisabada uyulduğu, bu açıdan TTK ve anasözleşmeye herhangi bir aykırılık olmadığı, genel kurulda 13. ve 14. maddeleri açısından değerlendirme yapıldığında bu maddelerin gündeme alınmasının bir kısım ortakların talebiyle olduğu ve oylama neticesinde de 22 red 4 kabul oyu çıktığı, yani karar nisabına uyulduğu, bu itibarla 8,13,14. maddelerde karar nisabına uyulduğundan afaki iyiniyet kurallarınada aykırı bir durum söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinaf nedenleri olarak, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini, mahkemece bilirkişi raporunun gerekçeli karara derc edilmek suretiyle gerekçeli karar yazıldığını, HMK 297. maddesi gereğince hiçbir şekilde iddialarının özetlenmediğini, delillerin değerlendirilmediğini, davada kooperatif anasözleşmesinin 61-63-64. maddelerdeki prosedürün incelenmesi ve uygulanması gerektiğini, bilirkişi raporuna karşı itirazlarında İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/748 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasının talep edildiğini, taleplerinin kabul görmesine rağmen ara karardan gerekçesiz bir şekilde rücu edilerek anılan mahkeme kararına tamamen aykırı yeni bir karar verilmesinin hükmün kaldırılmasını gerektirdiğini, davalı kooperatif yönetiminin hiçbir şekilde kesin maliyet hesabı yapmamasından dolayı toplanan aidatların akibetini belirlemek mümkün olmadığı gibi bu husustaki itirazları üzerine GOP C.Başsavcılığının 2016/7140 soruşturma nolu evrakında alınan bilirkişi raporlarında da ibraz edilmiş olmasına karşılık hiç değerlendirilmeksizin, diğer raporlar aynı kooperatifle alakalı değilmiş gibi karar verilmesinin şaşırtıcı olduğunu, kaldı ki konusu ve tarafları aynı olan dava dosyalarınında birbirine çelişkili kararlar çıkmaması için Yargıtay inceleme sonucunun bekletici mesele yapılmasının adil olacağının kuşkusuz olduğunu, sadece toplantı nisabının uygun bulunduğunun belirtilmesi suretiyle verilen kararın hukuksuzluğunun gözetilmesi gerektiğini, kararın hukuka aykırı, gerekçesiz ve eksik incelemeye dayalı olduğunu iddia ederek, kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde, toplantıda hazır bulunupta kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçiren veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen yahut toplantı çağrısının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veyahut tebliğ edilmediğini yahutta genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış olduğunu iddia eden pay sahiplerinin, yönetim kurulunun ve yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyelerinin şahsi sorumluluklarına mucip olduğu takdirde her birinin kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine toplantıyı kovalayan günden itibaren bir ay içinde mahkemeye başvurabileceği, kararların bozulması ve şartları üst başlığı ile düzenlenmiştir. Yasadaki sürenin hak düşürücü süre olduğu aynı madde metninde ifade edilmiştir. Bu nedenle iptal davalarının bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının resen incelenmesi gerekir. Somut davada, iptali talep edilen genel kurul toplantı tarihi 28.06.2015, dava tarihi ise 27.07.2015 ‘dır. Davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Yasa gereğince, ortakların iptali kabil kararlara karşı genel kurula katılıp alınan kararlara muhalefet şerhi koydurmaları dava şartıdır. Taraflar arasında, davacıların davalı kooperatifin üyeleri oldukları, kooperatif üyeliklerinden ihraç kararları sonrasında ihraç kararının iptali davası açtıkları, davaların birleştirildiği ve ihraç kararlarının iptal edildiği, hukuki uyuşmazlıkların ve soruşturma dosyasının mevcudiyeti konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, kararın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesi gereğince gerekçesiz olup olmadığı, kooperatif ana sözleşmesinin 61-63-64. maddelerindeki prosedürün dava kapsamında incelenip incelenmediği, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/748 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olup olmadığı, soruşturma raporunun değerlendirilmemesi ve tarafları aynı olan dosyaların beklenmemesinin isabetli olup olmadığı, kararın usul ve yasaya aykırı olup olmadığına ilişkindir. Davacılar vekili tarafından, 15.10.2018 tarihli dilekçeye ekli olarak, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/7140 soruşturma nolu, 2018/8911 Esas nolu, 04.10.2018 tarihli, Gaziosmanpaşa Asliye Ceza Mahkemesine hitaben düzenlenen iddianame örneği ibraz edilmiştir. İddianamenin incelenmesinden, davacılardan, …, … ve … tarafından, görevi kötüye kullanma iddiası ile dava dışı şüpheli gerçek kişiler hakkında şikayette bulundukları, iddialarında özetle, SS Yeşil Doğa Villaları Konut Yapı Kooperatifinin kurucu üyesi olduklarını, 2004 ve 2006 yılları arasında yönetim kurulu denetleme kurulunda bulunan şüphelilerin kooperatif sözleşmesine aykırı hareket ederek aidat artırması yoluna gittikleri, kooperatifin yönetim kurulunun yapması gerektiği sorumlulukları yerine getirmedikleri, kooperatifi zarara uğrattıkları, ana sözleşmede kura çekildikten sonra kesin hesabın yapılarak ortaklara dağıtılacağının hüküm altına alınmasına rağmen yönetim kurulu tarafından bunların hiçbirinin yerine getirilmediği, kooperatifi zarara uğrattıklarını beyan ettikleri, dosyadaki üç bilirkişi raporu, bakanlık inceleme raporu, müşteki ifadeleri ve delilleri sonucu, şüphelilerin görev yaptığı süre boyunca bilirkişi raporlarında ve bakanlık raporunda belirtildiği şekilde görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetlerine yol açtıkları, kooperatifi zarara uğrattıkları ve bu şekilde üzerlerine atılı suçu işledikleri gerekçesiyle, suç tarihinde, kooperatifin yönetim kurulu başkanı, yönetim kurulu üyeleri, mühasip üye ve denetim kurulu üyelerinin cezalandırılmalarının istenmiş olduğu görülmüştür. Dosya kapsamından, davalı kooperatifin 12.03.2007 tarihinde kurulmasına izin verildiği, ana sözleşmesinin 61. maddenin ilk fıkrasında, konut bedellerinin tespitinin düzenlendiği, maddede, arsa bedeli ile yapı masrafları, okul, kütüphane, satış mağazaları, bahçe ve spor alanı gibi genel hizmet tesis bedellerinden her konuta düşecek olan miktar İle genel giderler ve yönetim masraflarından ortaklara düşecek payların hesaplanmak suretiyle konutların geçimi maliyetlerinin bulunacağı, bundan sonra yönetim kurulu kararı ile oluşturulacak en az üç kişilik bir teknik heyet tarafından konutların yeri, yapı durumu ve sair özelliklerine göre kıymet takdir olunacağı, 62. maddede, konutların ortaklara dağıtımına yer verildiği, maddede, konutların maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla noter huzurunda çekilecek kura ile dağıtılacağı, ancak 59. maddenin 2. fıkrası uyarınca konutların ortaklara önceden dağıtılması halinde kuraya başvurulmayacağı, 63. maddede, konut bedellerinin ödenmesinin düzenlendiği, ortağın, bu sözleşmenin 21’ci maddesi uyarınca yatırdığı paraların toplamının konutun kesin maliyet bedelinden indirilerek geri kalanı genel kurulca kararlaştırılan taksitlere bağlanacağı, 64. maddede, kredi borçları ve konutların mülkiyeti başlığı ile yapılan konutların ortaklara dağıtıldıktan ve kesin maliyetle ödenecek taksitler belli olduktan sonra, kooperatifin aradan çekilmesi ve borç miktarı kadar kredi veren kuruluş lehine ipotek tesisi suretiyle konutların mülkiyetlerinin de ortaklara aktarılarak ferdi münasebete geçiş muamelesine başlanacağı, muamelenin tamamlanması ve kendi borcunu kabullenmiş olması ile ortağın artık kredi borcu bakımından kooperatifle ilgisinin kesilmiş olacağı, yapı kullanma izninin alınmasına müteakip en çok bir yıl içinde ortakların Kat Mülkiyeti Kanununa göre ferdi münasebet işlerinin sonuçlandırılmasının şart olduğunun belirtildiği, 30.07.2011 tarihli davalı kooperatifin olağanüstü genel kurul toplantısında, ortaklar listesinde kayıtlı 28 ortaktan 9 ortağın asaleten ve 9 adet ortağın vekaleten katılımı ile toplam 18 ortağın hazır bulunduğu, gündemin 3. maddesinde, istinat ve çevre duvarlarının yapım şeklinin emanet usulü ile yapılması ve şerefiye paylarından elde edilen 1.427.000 TL gelirin istinat duvarlarının yapımında kullanılması hususunun oybirliğiyle kabul edildiğine ilişkin olduğu, 4. maddede, 29.05.2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı 10. maddesinde görüşülen ve hazırlanan tahmini bütçeye göre 01.07.2012 tarihine kadar aylık 2.000 TL aidat alınması ve şerefiye paylarından doğan 1.427.000 TL ‘nin üye başına düşen meblağın 18 ayda eşit taksitler halinde 01.12.2012 tarihine kadar ödenmesi hususunun oybirliğiyle kabul edildiği, davalı kooperatif adına yaptırılan 30 adet villanın kura çekimi ile ilgili olarak Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye, 29.05.2011 tarihli düzenleme şeklinde çekiliş tespit tutanağı düzenlendiği, tespit tutanağı ekinde davacıların adının ve davacılara çıkan villaların numaralarının yer aldığı, davacı kooperatif üyelerine, davalı kooperatif tarafından, aidat borçlarının ödenmesi aksi halde Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşme kapsamında ortaklıktan çıkarılacaklarına dair 2014 yılında noter ihtarnameleri gönderildiği, davacıların ihtara cevap verdiği, davalı kooperatif tarafından davacılar hakkında verilen ihraç kararının iptali amacı ile açılan davaların birleştirilmesi neticesinde, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/748 Esas, 2015/694 Karar ve 25.11.2015 tarihli kararı ile iptaline karar verildiği, söz konusu kararın kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması kararından 27.03.2018 tarihli ara kararla rücu edildiği, aynı ara kararda İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/138 Esas sayılı dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasından da rücu edildiği, söz konusu davanın, davalı kooperatifin 30.06.2013 tarihli olağan genel kurul kararında alınan kararların iptaline dair davacılar tarafından açılan dava olduğu, mahkemece davanın reddine karar verildiği, bir kısım davacılar tarafından davalı kooperatif yöneticileri hakkında şikayette bulunduğu, İstanbul Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/7140 soruşturma nolu dosyasında istinaf dilekçesine ekli olarak ibraz edilen ve yukarıda yer verilen iddianame ile kooperatif yöneticileri hakkında kamu davası açıldığı, dava konusu 28.06.2015 tarihli davalı kooperatifin 2014 yılı olağan genel kurul toplantısına, ortaklar listesinde kayıtlı 31 ortaktan toplam 26 ortağın katıldığı, iptali talep edilen gündemin “8”. maddesinin, tahmini bütçenin görüşülmesi olduğu, maddede, tahmini bütçenin revize edilmesine, villaların iç sıva ve şaplarının üyelerin kendilerince karşılanması şeklinde daha önceden alınan genel kararında olduğu gibi, villaların dış boyalarının da üyelerin kendileri tarafından yaptırılmasına, 4 üyenin red oyuna karşılık 22 üyenin kabul oyu ile kabulüne karar verildiği, kararda üyelerden alınacak olan ara ödemelerin ayrı ayrı belirtilerek ara ödeme toplamının 4 red oyuna karşılık 22 üyenin kabul oyu İle kabul edildiğinin belirtildiği, gündemin 13. maddesinde, bir kısım üyeler tarafından Beşiktaş … Noterliğinden 08.08.2015 tarihli bildirilen ilave gündem maddesi olan kooperatifte kuraların çekilmiş olması nedeniyle kesin maliyet hesaplarının yapılarak gerçekleşen ödemeler düşüldükten sonra her bir ortağın ne kadar borçlu bulunduğuna ilişkin işletme projesi tanzimi maddesinin görüşülmesi olduğu ve söz konusu gündem maddesinin 22 red oyuna karşılık 4 üyenin kabulü ile oy çokluğu ile kabul edildiği, 14. gündem maddesinde ise bir kısım üyeler tarafından Beşiktaş …Noteliğinden 08.06.2015 sayılı ihtarname ile bildirilen ilave gündem maddesi olan kooperatifin aradan çekilmesi sürecinin takvime bağlanması maddesinin görüşülmesi olduğu ve gündem maddesinin 22 üyenin red oyuna karşılık 4 üyenin kabulü ile oy çokluğu İle reddine karar verildiği, davacılar …, …, …, …, … tarafından divan kurulu başkanlığına sunulan dilekçe ile genel kurula ait maddelere şerh koyduklarını, kabul etmediklerini belirterek, kooperatifte kuraların çekilmiş olduğu, kesin maliyet hesaplarının yapılarak gerçekleşen ödemeler düşüldükten sonra her bir ortağın ne kadar borçlu olduğuna dair İşletme projesi tanzimi, genel kurulda daha önceden alınan fizibilite raporuna istinaden ödemelerin tanzim edilmesi, kooperatifin aradan çekilme sürecinin takvime bağlanmasını belirterek, 2 maddenin tüm maddelerine şerh yazılmasını istedikleri ve yasal sürede iş bu iptal davasının açılmış olduğu anlaşılmıştır. 04.04.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davacıların, 28.06.2015 tarihli genel kurulda, 8,13 ve 14. maddesiyle alınan kararların iptali İstemi ile İş bu davayı açtıkları, tutanağa göre kooperatife kayıtlı 31 ortaktan, 12 ortağın asaleten, 14 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 26 ortağın katılımı ile bakanlık temsilcisinin huzurunda genel kurul toplantısının yapıldığının görüldüğü, iptali istenen gündem maddelerinin 8, 13 ve 14.maddeler olduğu, …, …, …, … ve …’in yazılı olarak muhalefet şerhi verdiklerinin görüldüğü, davanın süresinde açıldığı, ortaklar pay defterinde, davacı …’in 17.05.2011 tarihinde, diğer davacıların 2007 yılında kooperatife ortak oldukları, 28.06.2015 tarihli genel kurul tutanağının 22. ve 23. sayfaya yapıştırılmış olduğu, …, …, …, …, … tarafından genel kuruldaki kararlara muhalif kalındığı, kesin maliyet hesaplarının yapılması gerektiği, kooperatifin aradan çekilme sürecinin takvime bağlanmasının istendiği hususların tüm maddelere muhalefet şerhi olarak yazılmasının istendiği dilekçenin eklendiğinin görüldüğü, muhalefet şerhinde adı bulunmayan … ve …’in dava açma hak ve yetkisinin bulunmadığı kanaatinde olduklarını, genel kurulda alınan bütün kararların karar yeter sayısıyla alındığı, bu yönü ile iptali gerektirir bir hususun bulunmadığı, yeter sayı ile alınan bir kararın iptal edilebilmesi için kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet esaslarına aykırı olması gerektiğini, 8. madde ile tahmini bütçenin kabul edildiği, 13 ve 14. maddelerde, bir kısım ortakların genel kuruldan önce çektiği ihtar üzerine, gündeme alınması istenen hususların genel kurul gündemine alındığı, bu maddelerin gündeme ilave edildiğinin anlaşıldığı, karara yeter sayısı İle bu maddelerle önerilen hususlar reddedildiğinden karar yeter sayısı bakımından iptal koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Davacılar vekili bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunarak, dosyaya sunulan delillerini, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/748 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunu ve kura tutanağı ile ana sözleşme hükümlerini değerlendirmeyerek genel kurulun takdirinde olan konuların iptale muhtaç olmadığını mütalaa eden raporun geçersiz sayılarak İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasının bekletici mesele yapılmasını ve sonucuna göre yeni bir bilirkişi heyeti ile inceleme yapılmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davacı … ve … ile birlikte …’ın davasının aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini ve ayrıca yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektirmediğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece bekletici mesele yapılan dava dosyalarının beklenilmesi ara kararından, mahkeme dosyasına tesir etmeyeceği, dosyanın geldiği aşama ve usul ekonomisi ilkesi gerekçesi ile 27.03.2018 tarihli ara kararla rücu edilerek rapor gibi davanın reddine karar verilmiştir. Anayasa’nın 138. ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kuralı bağlanmıştır. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. ‘ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6’ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur.Hukuki dinlenilme hakkı gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık şekilde gerekçelendirmek zorundadır. Eksik, şekli ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma ( hukuki dinlenilme hakkının ), ihlalidir. HMK 297. maddesinde de verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantıda ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde kararların doğruluğunun denetlenmesi mümkün olacaktır. Somut davada, gerekçeli kararda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesi ve yukarıda yer verilen yasal mevzuata uygun bir şekilde yer verildiğinin kabulü mümkün olmamıştır. Kararda, bilirkişi heyet raporuna yer verilmekle yetinildiği, davacıların iddialarının, kanun, ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına göre irdelenmediği, bilirkişi raporundaki davacıların dava açma hak ve yetkisine dair açıklamaya aynen kararda yer verilmesine rağmen, bu konunun değerlendirilmediği, sonuç olarak davacıların tümü yönünden davanın esastan reddine karar verildiği, kararda yer verilen raporun kabulü ile farklı bir sonuç oluştuğu, bu konuya açıklama getirilmemiş olması da kabul şekline göre isabetli olmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 165. maddede bekletici mesele düzenlenmiştir. Maddede, bir davada hüküm verilebilmesinin, başka bir davaya, idare makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamının kararına kadar yargılamanın bekletilebileceği belirtilmiştir. Yasal düzenleme emredici nitelikte değildir. Her davanın özelliğine göre mahkemece değerlendirilmesi gerekecektir. Ancak, bir davada hüküm verilebilmesi görülmekte olan bir başka davanın sonuçlanmasına bağlı ise mahkemenin o davanın bekletilmesine karar vermesi isabetli olacaktır. Somut davada, bekletici mesele yapılmışken buna dair ara karadan rücu edilen davalardan olan, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/748 Esas, 2015/694 Karar sayılı dosyası, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Davacılar vekili söz konusu dosyanın bekletici mesele yapılmasını talep etmiştir. Kararın gerekçesinde, davacıların davalarına dayanak olarak gösterdikleri anasözleşmenin 62-63-64. maddelerine yer verildiği görülmektedir. Diğer yandan, iş bu davanın görülebilme koşulu, yargılamanın her aşamasında davacıların ortaklık sıfatının devam ediyor olmasına bağlıdır. Şu halde, iş bu davada davacıların talebi olmasa dahi işin esasına geçilebilmesi için davacılar hakkında verilen ihraç kararının iptaline dair davanın sonucunun beklenmesi gerekmektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde, kooperatif genel kurul kararların bozulması ve şartları düzenlenmiştir. Maddede, iptal isteyebilecekler belirtilmiştir. Talebin butlan istemine ilişkin olmadığı ve iptal talep eden davacı ortakların, yargılamanın her aşamasında ortaklık sıfatının devam ediyor olmasının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/2. fıkrasında ki diğer kanunlarda yer alan dava şartı olarak kabulü İle ihraç kararının iptali davasının sonucu beklenilerek karar verilmemiş olması da isabetli görülmemiştir. Çünkü kooperatif ortaklığından ihraç edilen ve ihraç kararı kesinleşen bir ortağın, genel kurul kararının iptalinde dava şartları arasında yer alan hukuki yararı olmayacaktır. Bir diğer önemli husus ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 204/1. fıkrasında yer alan, ilamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetlerinin, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılacağı düzenlemesidir. Bu durumda ise davacıların iddiaları arasında yer alan anasözleşme hükümlerinin değerlendirildiği kararın, kesinleşmesi İle kesin delil niteliğine sahip ilama aykırı karar verilmesi gibi bir netice ile karşılaşılması da söz konusu olacaktır. O halde öncelikle, söz konusu davanın kesinleşmesinin beklenip, davada dava şartlarının değerlendirilmesi, dava şartlarının mevcudiyeti halinde, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, kooperatif yöneticileri aleyhine başlatılan soruşturma sonucu açılan kamu davası ve soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporları ve taraflar arasında görülen davalarda alınan bilirkişi raporları ile ihraç kararının iptali davasında hükme esas alınan bilirkişi raporlarıda değerlendirilerek ve varsa çelişkilerinin ve taraf itirazlarının değerlendirileceği bilirkişi raporu alınarak, uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli olduğu kabul edilemeyecek rapora göre karar verilmesi isabetli olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kararın gerekçesiz ve delil değerlendirilmesi hiç yapılmadan verilmiş olması, gerekçe ile hüküm kısmının çelişkili olması ve kabule göre ise eksik ve hatalı görülen diğer usulü eksiklikler nedeniyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/769 Esas, 2018/853 Karar ve 19.07.2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4. Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL harçtan davacılardan … tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile 23,40 TL bakiye harcın adı geçen davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, davacılar …, …, …, …, … ve … tarafından istinaf karar harcı peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 5- İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/12/2021