Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2761 E. 2021/429 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2761 Esas
KARAR NO: 2021/429
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2018
NUMARASI: 2017/386 Esas, 2018/116 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)|İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatif ile dava dışı yüklenici … A.Ş arasında Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, kooperatif eski yöneticilerinin yetkisi olmadığı halde yüklenicinin davalıdan çektiği krediye karşılık kooperatife ait taşınmazın ipotek verildiğini, 09.07.2011 tarihli genel kurulda eski yöneticilerin bu ipotek yüzünden ibra edilmediklerini, kredinin ödenmediğine ilişkin bir bilgilendirmenin yapılmadığını, davalının haksız olarak Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası ile müvekkili aleyhinde takip başlattığını, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/273 E. sayılı dosyasında davalı bankanın verdiği kredinin sıfırlandığının apaçık ortada olduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/644 Esas sayılı dosyasında sözleşmenin feshine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini belirterek Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile ipoteğin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, talebin zamanaşımına uğradığını, … İnş. firmasının müvekkili bankanın Etimesgut şubesinden kredi kullandığını, davacıya ait taşınmaza ipotek tesis edildiğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe başlanmasının doğal olduğunu, takibe geçilmeden önce hesap kat ihtarı gönderildiğini, davacının davayı yüklenici firma ile kooperatif eski yöneticilerine yöneltmesi gerektiğini, yeni yönetimin eski kooperatif yöneticileri ile arasında olan husumetin müvekkiline yüklenemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 26.01.2017 tarih, 2014/1277 Esas ve 2017/33 Karar sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın yetkili Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Mahkemece; İpoteğin tesis edildiği 09.04.2008 tarihinde davacı kooperatif adına işlem yapan ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan … ve …’a kooperatif genel kurulunda ayni hak kurulması yönünde bir yetki olmaksızın ipotek tesis edildiği, üstelik bu ipoteğin davacı kooperatif değil davacı kooperatife inşaatları yapacakları müteahhit firmanın davalı banka ile imzaladığı genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanılacak kredi borçlarından dolayı verildiği, kooperatif genel kurulunda 3. şahıs durumundaki müteahhit firma lehine ipotek konulması yönünde verilmiş açık bir yetki de bulunmadığı gibi ipotek tesis tarihinden sonra ki genel kurul toplantılarında dava konusu olan ipotek tesisine icazet verilmediği gerekçesi Davanın KABULÜNE, davacının Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında borçlu bulunmadığının MENFİ TESPİTİNE, talep olmadığından İİK’nın 72/4. maddesi gereğince tazminata hükmedilmesine yer olmadığına, Kocaeli ili, Gebze (Çayırova) ilçesi, … köyü … ada … parsel sayılı taşınmazda davacı hissesi olan … payı üzerinde davalı …A.Ş. lehine konulan 1. derece ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1277 E. sayılı dosyasında yetkisizlik kararı verilmeden önce davalı tarafın sunmuş olduğu 16.03.2015 tarihli cevap dilekçesine karşı cevap dilekçesinin netice-i, talep bölümünde 4. Maddede: ”Davalının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine,” şeklinde açıkça ve ayrıca taleplerinin bulunduğunu, mahkemenin bu hususu dikkatten zuhulen kaçırdığını, HMK 141 ve devamı maddeleri gereğince ve Yargıtay kararlarında istikrar kazandığı veçhile öninceleme aşamasına kadar tarafların serbestçe; öninceleme duruşmasında karşı tarafın yokluğunda veya muvafakatıyla iddia ve savunmalarını genişletebileceğini, tazminat şartlarının oluştuğunu belirterek tazminat yönünden ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; huzurdaki davanın nispi harca tabi bir dava olmasına rağmen, davanın açıldığı 2014 yılından karara çıktığı 2018 tarihine kadar aradan geçen 4 yıl boyunca mahkemece eksik harcın tamamlatılmadığını, yerel mahkemenin karar celsesinden bir önceki celsede HMK 334 ve 335. maddelerin açık hükümlerine aykırı olarak “davacının adli yardım talebinin kabulü ve harçtan muaf tutulmasına” karar verildiğini, davacı kooperatifin ipoteğin tesis edildiği ve değeri 10.000.000,00 TL’yi aşkın değerde bir mal varlığına sahip olduğunu, yine çok sayıda üyesi (ödenen aidatlar v.s.) bulunduğunu, HMK 334.maddenin aradığı şartlara haiz olmadığını, mahkemece bu konularda ve başkaca malvarlığı olup olmadığı hususlarında hiçbir araştırma yapılmadığını, davacının beyan ve ibraz ettiği bilanço ile yetinerek karar verildiğini, karara itiraz ettiklerini, mahkemenin HMK 334. madde de düzenlendiği yasal süreçleri işletmediğini, dava açılırken davacı vekilinin dilekçesinde dava değerini 8.570.000,00 TL olarak beyan ettiğini, bu bedel üzerinden müvekkili banka aleyhine harç ve vekalet ücretine hükmedildiğini, tapu kayıtlarında görüleceği üzere davacı kooperatife ait … arsa hissesi üzerinde tesis edilen ipotek bedelinin 6.200.000,00 TL olduğunu, harç vekaletin yanlış hesaplandığını, kabule göre kararın kısmen kabul kısmen ret olması gerektiğini, 6 yıl boyunca tüm hükümlerini doğuran Resmi İpotek Sözleşmesine karşı, davacının icra takibini ve tahsilatı sürüncemede bırakma kastıyla yani kötü niyetle işbu davayı ikame ettiğini, davanın, zamanaşımı sebebiyle reddedilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararının aksine, 26.06.2005 tarihli Kooperatif Genel Kurul Kararının 5. maddesi, 29.06.2006 tarihli Kooperatif Genel Kurul Kararı 5. maddesi gereğince yüklenici ile inşaat sözleşmesi imzalanması hakkında açıkça gündem maddesi ve karar bulunuğunu, 07.09.2007 tarihli Kooperatif Genel Kurulunun 3/c numaralı kararında oybirliği ile “yüklenici lehine arsaya ve kat irtifakı tapularına ipotek konulmasına karar verildiğini, Yargıtay kararlarına göre “lehine ipotek verme” ifadesinin hem alacaklı lehine ipotek kurmayı hem de üçüncü kişinin borcu için (üçüncü kişi lehine) ipotek verme anlamında anlaşılması gerektiğini, davacı Kooperatifin Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 20 Nisan 1995 tarih ve … yevmiye nolu ana sözleşmesinin Görev ve Yetkiler başlıklı 44. maddesinin 11.bendi gereğince yönetim kurulunun aldığı yetki ile kooperatife ait taşınmazı yüklenicinin çektiği kredi için ipotek gösterdiğini, işlemin usul ve yasaya uygun olduğunu, müvekkili banka tarafından borçlular S.S.Yeni Gözde Koop., S.S. Damlapınar Koop., … A.Ş. aleyhine 8.570.000,00 TL üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine geçildiğini, davacı kooperatifin anaparaya itiraz etmediğini sadece faize itiraz ettiği için davacı kooperatif aleyhine itirazın iptali davası açıldığını, davanın, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/273 Esas sayılı dosyasında derdest olduğunu, Yargıtay’ın derdest itirazın iptali davası var ise menfi tespit açılamayacağı yönünde ki yerleşmiş içtihatlarının bulunduğunu, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.11.2013 tarih, 2010/644 Esas, 2013/542 Karar sayılı dava dosyasında görülen İnşaat Sözleşmesinin feshi davasında müvekkili bankanın taraf olmadığını, mahkemenin menfi tespit davası yönüyle hiçbir inceleme yapmadığını, davacı kooperatifin kendine ait taşınmazı, işbu taşımaz üzerinde yapılacak inşaatların finansmanı için yüklenici tarafından kullanılacak kredilere teminat olarak ipotek verdiğinin açık olduğunu, yerel mahkemece, bankacılık konusunda uzman bilirkişilerden, banka, kooperatif ve dava dışı yüklenici firmanın kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırmadığını, mahkemenin borcun sebebini ipotek olarak kabul etmesinin doğru olmadığını, borcun sebebinin dava dışı yüklenici firma ile müvekkil banka arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmelerine dayalı olarak kullandırılan kredi olduğunu, davacının ipotek resmi senedine karşı iddialarının dinlenemeyeceğini, müvekkilinin tapu sicilinde müvekkili lehine tesis edilen ipotekte iyiniyetli olduğunu, TMK’nun 1023. Maddesine göre iyiniyetin korunması gerektiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, takipten sonra açılan menfi tespit ve ipoteğin kaldırılması istemine dayanmaktadır. Dosya kapsamından, Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, davalı alacaklı … A.Ş. tarafından borçlular S.S.Yeni Gözde Konut Yapı Koop., S.S. Damlapınar Dağ Konut Yapı Koop., … İnş.Turz.San. ve Tic. A.Ş. aleyhine 8.570.000,00 TL alacak için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine geçildiği, ödeme emrinin borçlulara tebliğe edildiği, davacının faize itiraz ettiği, taraflar arasında, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/273 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası görüldüğü, İpotek akit tablosuna göre; davacı kooperatifin … hisse sahibi olduğu, Gebze, …, … Ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine … A.Ş. Merkez ve şubeleri özellikle Yıldızevler şubesi tarafından borçlu … İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş. namına açılmış ve açılacak borçlu hesaplardan kredi sözleşmelerinden, kambiyo senetlerinden doğmuş ve doğacak tüm borçlardan dolayı 6.200.000,00 YTL’ye kadar miktarının teminatını teşkil etmek üzere 09.04.2008 tarihinde ipotek tesis edildiği, genel kredi sözleşmesine göre de; davalı bankanın Etimesgut Ankara şubesi ile … İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş. Arasında 10.000. USD bedel ile genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacı kooperatif ile dava dışı yüklenici … San. Tic. A.Ş. arasında Gebze … Noterliğinin 27.06.2007 tarih ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığı, davacı kooperatifin müracaatı ile Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.11.2013 tarih, 2010/644 Esas ve 2013/542 Karar sayılı kararı ile sözleşmenin feshine karar verildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, yüklenicinin davalı bankadan kullandığı kredi nedeni ile davalı banka lehine kurulan ipoteğin tesisinde kooperatifin yetkili organlarınca verilmiş, usulüne uygun bir yetkinin bulunup bulunmadığı, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, ücreti vekalet ve harcın doğru hesaplanıp hesaplanmadığı, mahkemece adli yardım konusunda tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı, davalının iyiniyetinin korunup korunmayacağı noktasında toplanmıştır. Davalı Kooperatifin 07.09.2007 tarihli 2007 yılı Olağanüstü Genel Kurul toplantısının 3. maddesinde yönetim kuruluna yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalama ve yüklenici lehine arsaya ve kat irtifakı tapularına ipotek koyulması ve kaldırılması işlemleri için yetki verilmesine karar verildiği ancak yönetim kuruluna yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapma yetkisi verilirken yüklenici firmanın kullanacağı kredilerde kredi veren Banka lehine yüklenici şirketin borcundan dolayı ipotek tesisi için açıkça yetki verilmediği, İpotek tesis tarihinden sonra ki 26.06.2008 tarihli 2007 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı, 26.06.2009 tarihli 2008 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı, 30.06.2010 tarihli 2009 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı, 09.07.2011 tarihli 2010 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında yüklenici ile inşaat sözleşmesi imzalanması ve ipotek tesisi ya da kaldırılması hakkında gündem maddesi ve karar bulunmadığı; 12.05.2012 tarihli 2011 yılı genel kurul toplantısının 7. maddesi ile kooperatif arsası üzerindeki ipoteğin kaldırılması için yönetim kuruluna yetki verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Türk Medeni Kanununun 858.maddesi hükmü “taşınmaz rehni, tescilin terkini veya taşınmazın yok olmasıyla sona erer. Kamulaştırmaya ilişkin kanun hükümleri saklıdır” şeklindedir. Yasanın bu hükmüne göre taşınmaz rehnini sona erdiren nedenler; tescilin terkini (çizimi), taşınmazın tamamen yok olması ve kamulaştırılmasıdır. Ancak, uygulamada taşınmaz rehnini sonlandıran başka nedenlerin varlığı da kabul edilmektedir. TMK’nun 883.maddesine göre alacak sona erince, ipotekli taşınmaz maliki alacaklıdan ipoteğin terkin edilmesini isteyebilir. Hatta, borçlu (malik), İİK’nun 153.maddesine göre kendi hakkında takip yaparak rehin konusu borcu itfa etmek suretiyle rehnin tapuya yazılacak bir fek müzekkeresiyle terkinini sağlama imkan ve yetkisine sahiptir. Diğer taraftan, taşınmaz rehninin terkinini gerektiren bir neden de borçlunun (malikin) ipotek konusu borcu ödemek suretiyle ipoteği terkin ettirmesidir. Bu sebeple davalının zamanaşımı def-i’sinin yerinde değildir. İİK’nun 72. maddesinde gösterilen bir yıllık hak düşürücü süre icra dosyasının infazen ortadan kaldırıldığı tarihten başlar. Somut davada icra dosyası halen derdesttir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulün niteliğini, yerine ve azami fiyatını, satılacak gayrimenkulün asgari fiyatını belirlemek ( 6. bent) ve imalat ve inşaat işlerinin yaptırılma yöntemini belirlemek (7. bent) genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkileri arasındadır. Aynı Kanun’un 59.maddesinin son fıkrasına göre yönetim kurulu üyeleri ve temsile yetkili şahıslar, genel kurulun devredemeyeceği yetkilerini kullanamaz. Davacı kooperatifin ana sözleşmesinin 23. maddesinin 9. bendine göre gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulün niteliğini, yerini ve azami fiyatını, satılacak gayrimenkulün asgari fiyatını belirlemek, 10. bendine göre imalat ve inşaat işlerinin yaptırılma yöntemini kararlaştırmak genel kurulun görev ve yetkileri arasındadır. Ana sözleşmenin yönetim kurulunun görev ve yetkilerini açıklayan 44. maddesinin 11. bendine göre Genel Kuruldan karar almak şartı ile kooperatifin taşınır ve taşınmaz mallarını satmak, rehine koymak veya mülkiyetine aktarmak ve 13. bendine göre kamu kaynaklı kredi kullanımı için kooperatif gayrimenkullerini ipotek ettirmek yönetim kurulunun görev ve yetkileri arasındadır. YHGK’nın 24.01.2007 tarih ve 11/49 E., 22 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Her ne kadar, kural olarak genel kurul kararlarının sonuçları içe dönük olup, bu kararlar iyiniyetli üçüncü kişiler yönünden sonuç doğurmazlarsa da; bilimsel görüşlerde de ifade edildiği üzere (Bkz. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu; Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, Güncelleştirilmiş 9. Baskı,Beta Yayınları,İstanbul,2003, sayfa: 410 ve devamı Zafer Saka, Anonim Ortaklıklarda Genel Kurul, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2004, sayfa: 204) genel kurul kararının, kooperatif ile üçüncü kişiler arasındaki sözleşmenin geçerlilik koşulu veya unsuru niteliğinde olduğu durumlarda dışa dönük sonuçlar da doğurabildiğinden, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca, kooperatife ait taşınmazın 3. kişi lehine ipotek tesisi konusunda kooperatif genel kurulunun bu konuda karar alması gerekli olup, böyle bir kararın varlığının, üçüncü kişi ile yapılacak ipotek sözleşmesinin geçerlilik koşulunu oluşturduğunun kabulü gerekir. YHGK’nın 04.05.2011 tarih ve 1-18 E., 263 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri de, geçerli bir hukuki sebebin varlığı koşuludur. Bu noktada, sicilin dayanağını oluşturan hukuki işlem geçersiz ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1025. maddesinde ifadesini bulan yolsuz tescil niteliğinde olacak ve böyle bir durumda ayni hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilecektir. Tapuyu iyiniyetle iktisap eden kimsenin bu iyiniyetinin korunması da 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi gereği olduğundan, iptali istenen tapu kaydının tesisine esas olan işlemde satıcı kadar alıcının da iyi veya kötüniyet sahibi olup olmadığı araştırılacaktır. Burada sözü edilen iyiniyetin; tapu sicilindeki kaydın doğruluğuna ilişkin olması gerektiği, tapu sicili kapsamın içine girmeyen konulara ait iyiniyet durumunun 1023. madde hükmü ile korunamayacağı kuşkusuzdur. İptali istenen tapu kaydının tesisine esas işlem esasen yok hükmünde veya batıl olan bir işlem ise, işte bu halde alıcının iyiniyet sahibi olması dahi aslında yok hükmünde veya batıl olan işleme geçerlilik sağlamayacağından, tapu kaydının iptali gerekecektir. Genel kurul kararı yoklukla malûl ise, buna dayanılarak yapılan satış ile alıcı adına yapılan tescilin yolsuz olduğu açıktır. Kural olarak, yolsuz tescilde ilk el durumunda olmayan kişilerin iyi niyetten faydalanması mümkün ise de; tapu sicili kapsamı içine girmeyen konularda, yolsuz tescilin batıl ya da yok hükmündeki işleme dayanması halinde, dayanak belgeden edinen kişi, ilk el durumunda bulunduğundan, iyiniyetten faydalanması olanaklı değildir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/8367 E. 2014/2814 K. Sayılı ilamı) Alacaklı takibinde haksız ve kötüniyetli ise davacı yararına İİK’nın 72/4 maddesi uyarınca tazminata hükmedilmelidir. Mahkemece, davacının kötüniyet tazminat talebi bulunmadığından bahisle tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ne var ki davacı vekili 09.06.2015 tarihli cevaba cevap dilekçesinde kötüniyet tazminat talebinde bulunmuştur. Adli yardım talebinin incelenmesi başlıklı HMK’nun 337. maddesi- (1) Mahkeme, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebilir.(Ek cümle: 11/4/2013-6459/ 23 md.) Ancak, talep hâlinde inceleme duruşmalı olarak yapılır. (Ek cümle: 11/4/2013-6459/ 23 md.) Adli yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarında sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebi açıkça belirtilir. (2) (Değişik : 11/4/2013-6459/ 23 md.) Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir. (3) Adli yardım, daha önce yapılan yargılama giderlerini kapsamaz. Hükmünü düzenlemiştir. Yasa koyucu itiraz hakkını ancak adli yardım talebinin reddedilmesi hali için öngörmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Tüm dosya kapsamına nazaran; davacı kooperatif ile dava yüklenici arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinde davacı kooperatifin, yüklenicinin kullanacağı kredi için kooperatife ait taşınmazın ipotek verilebileceği konusunda kooperatif yetkili organı tarafından alınmış ve yönetime verilmiş bir yetkinin bulunmadığı, dava dışı şirket ile davalı banka arasındaki kredi sözleşmesinde davacı kooperatifin taraf olmadığı, kooperatif genel kurulunun verdiği yetki sınırı aşılarak ve 1163 sayılı yasanın 59. maddesine aykırı olarak yönetim kurulunca düzenlenen ipotek senedinin kooperatifi bağlayıcı nitelik taşımadığı, davacının hem takip gereğince menfi tespit hemde ipoteğin fekki talebinde bulunduğu, takibin dayanağının ipotek olduğu gözönüne alındığında, takip bedeli üzerinden harç ve vekalet ücreti taktirinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının, Kooperatif yönetimi tarafından tesis edilen ipotek gereğince takip başlattığı, davalının kötüniyeti konusunda ispat vasıtası getirilemediği, kötüniyet tazminat şartlarının oluşmadığı, tarafların istinaf başvurularının reddi gerektiği, ancak mahkemece davacı tarafça talep edilen kötüniyet tazminatı yönünden talebin reddi yerine “talep olmadığından İİK’nın 72/4. maddesi gereğince tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,” gerekçesinin yerinde bulunmadığı, bu kısmın düzeltilerek yeniden hüküm tesisi gerektiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/386 Esas, 2018/116 Karar, 08/02/2018 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE, A-Davanın KABULÜNE, Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacının davalıya borçlu bulunmadığının TESPİTİNE, Şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE, Kocaeli İli, Gebze (Çayırova) ilçesi, … köyü … ada … parsel sayılı taşınmazda davacı hissesi olan … payı üzerinde davalı …A.Ş. lehine konulan 1. derece ipoteğin KALDIRILMASINA, Alınması gereken 585.416,70 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanan 135,00 tebligat gideri, 110,10 TL müzekkere gideri toplamından oluşan 245,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında harcanan gider ile karar kesinleşinceye kadar harcanacak giderin mahsubu ile kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan davacının yatırdığı harç miktarı nazara alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gereğince hesap ve taktir edilen 174.325,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, İstinaf yargılama giderleri yönünden; Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 585.416,70 TL harçtan, davalı tarafından peşin yatırılan 146.354,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 439,062,53 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/03/2021