Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2759 E. 2022/34 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2759 Esas
KARAR NO: 2022/34
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/03/2018
NUMARASI: 2015/915 Esas, 2018/391 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 13/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’ın İstanbul 4. İş Mahkemesinde kıdem tazminatının tahsili amacı ile dava açtığını, dava sonucunda verilen 12/07/2012 tarih, Esas 2011/841, Karar 2012/536 sayılı kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, müvekkili aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden ilamlı icra takibi başlatıldığını, davalının müvekkili aleyhine dava açılmasına sebebiyet verdiğini, bu sebeple 1.902,30 TL yargılama gideri ödemek zorunda kaldıklarını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile müvekkili tarafından ödenen 27.154,09 -TL’nin ödeme tarihi olan 24/10/2014 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte, 1.902,30 TL’nin ise ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıdan tahsil edilen işçilik alacaklarının sadece davalının şirket nezdindeki çalışmalarını değil başka alt işverenler bünyesindeki çalışmalarını da kapsadığı, her ne kadar teknik şartnamenin 8.23. Maddesine atıfta bulunulmakta ise de sorumluluğun nihai olarak hangi tarafa ait olacağı noktasında açık bir düzenleme bulunmadığı, kök rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne 329,81-TL’nin 24/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, 23,75-TL’nin ise 24/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşme ve eki teknik şartname hükümlerine göre tüm masraflardan yüklenicinin sorumlu olduğunu, açık düzenlemeye rağmen mahkemenin “sözleşmede sorumluluğun nihai olarak hangi tarafa ait olacağı noktasında açık düzenleme bulunmamaktadır,” şeklinde ki tespitinin hatalı olduğunu, Yargıtay yerleşik uygulamaları gereğince, ihale yolu ile işveren sıfatı kazanan taşeron firma işçilerinin iş akdinin zincirleme iş akdi olarak kabul edildiği ve işyerinin devri olarak nitelendirildiği, dolayısıyla işçilik alacaklarından son işverenin yalnızca kendi dönemi ile değil, çalıştırdığı işçinin tüm çalışma süresinden en başından beri sorumlu tutulduğunun açık olduğunu, alınan ek rapordaki tespitlerin doğru olduğunu, hatalı değerlendirme ile hüküm tesis edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, iş mahkemesi kararında hüküm altına alınan tazminat ve alacak, icra takibi sonucu hak sahibine ödenmesi nedeniyle, ödenen bedelin hizmet sözleşmesi kapsamında alt işverenden tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Dosya kapsamından, taraflar arasında posta gönderilerinin, 952 işçi personelle dağıtım işi hizmetlerinin 1 ay süreli (nisan 2011) yaptırılması işi için 01.04.2011-30.04.2011 tarihlerini kapsayan sözleşme yapıldığı, daha sonra sözleşmenin 01.07.2011 tarihine kadar uzatıldığı, dava dışı işçinin davalı şirket nezdinde dağıtım elemanı olarak çalıştığı, iş akdinin 01.06.2011 tarihinde davalı şirket tarafından feshedildiği, dava dışı işçinin davacı aleyhinde İstanbul 4. İş Mahkemesinin 2011/841 E. Sayılı dosyasında haksız fesihten kaynaklı kıdem tazminatının tahsili amacı ile dava açtığı, mahkemece 12/07/2012 tarih, 2011/841 E, 2012/536 K. Sayılı ilamı ile davanın kabulü ile 15.709,79 TL’nin faizi ile davacıdan tahsiline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı işçinin ilamı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden takibe koyduğu, davacı tarafça kıdem tazminatına işletilen faizin fahiş olduğu gerekçesi ile icra emrine karşı şikayet yoluna gittiği, İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/19070 . Sayılı dosyasında işlemesi gereken faiz miktarının 2.232,94 olduğuna karar verildiği, davacı lehine taktir edilen vekalet ücreti ve yargılama gideri 741,90 TL’nin mahsubu ile davacının icra dosyasına 26.412,1 TL yatırdığı, davacının ayrıca İstanbul 4. İş Mahkemesinin 2011/841 E. Sayılı dosyasında 1.902,30 TL yargılama gideri yaptığı anlaşılmıştır Taraflar arasında, gerçekleştirilen sözleşme, sözleşme ekleri, iş mahkemesi kararı, takip dosyaları konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının ödediği bedelden davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 12.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacıdan tahsil edilen işçilik alacakları, dava dışı işçinin sadece davalı şirket nezdinde ki çalışmasını değil, dava dışı diğer alt işverenler nezdindeki çalışmalarını da kapsadığı, işçinin çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işverenin sorumlu olduğu, davalı alt işverenin sorumluluğunun da sadece kendi dönemiyle sınırlı olduğu, dava dışı işçinin davalı nezdinde ki çalışmasının 60 gün olduğu, davalının son işveren olmasının durumu değiştirmeyeceği, davacının ödediği 26.412,19,-TL için davalının sorumlu olduğu tutarın 329,81.-TL, 1.902,30.-TL için 23,75,- TL olduğu belirtilmiştir. 23.08.2017 tarihli ek raporda; davalının son işveren olarak davacının ödediği 26.412,19.-TL ile 1.902,30.-TL masraf ve 741,90.-TL mahsup toplamı 29.056,39.-TL’den davalının sorumlu olduğu ifade edilmiştir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin dayanağı “Posta Gönderilerinin Ayrım, Kayıt, Düşüm ve Dağıtımına İlişkin Teknik Şartname'”nin 8.19 maddesinde; ‘‘ihale konusu işin bitiminde veya her hangi bir nedenle işten ayrılan işçinin /işçilerin her türlü ücret ve sosyal haklarının, hafta ve genel tatil günlerine ait fazla mesai ücretlerini, hak etmesi halinde yıllık izin ücretleri ile ihbar ve kıdem tazminatlarını öder ve bunların ödendiğine ve hiçbir alacakları kalmadığına dair işçiler tarafından imzalanan ve usulüne uygun düzenlenmiş (mutlak suretle üzerinde yazı ve rakamla miktar belirtilmiş) ibranameyi imzalayarak işçi/işçilerin işten ayrılış tarihlerinden itibaren beş (5) iş günü içerisinde idareye teslim eder. 8.23 maddesinde, “Hizmet sözleşmesi, 5530 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununu, 4857 sayılı İş Kanunu ve diğer kanun, tüzük ve yönetmeliklerden doğacak bütün yükümlülükler yükleniciye aittir. Kanunlar gereği idarece ödenmek zorunda kalınan her türlü meblağın (işçi alacağı, tazminat, idari para cezası vb.) yükleniciye rücu hakkı saklıdır. 4737 sayılı Kamu İhale Kanunun 3/g Maddesi Kapsamında Yapılacak Posta Gönderilerinin Dağıtımına ilişkin Hizmet Alımına Ait İdari Şartname” nin Diğer Hususlar Başlığı altındaki 45.1 maddesindeki, “İdare yüklenicinin çalıştıracağı işçinin iş vereni muhatabı ve sorumlusu değildir, Yüklenicinin kendisi veya çalıştıracağı işçi ile ilgili İş Kanunu ve diğer mevzuattan doğan sorumlulukları yükleniciye aittir.” düzenlemelerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Aynı düzenleme Hizmet Alım Sözleşmesinin 24.3. Maddesinde de tekrar edilmiştir. Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Somut olayda dava dışı işçilerin başka yükleniciler nezdinde de çalışmaları mevcuttur. Kıdem tazminatı alacaklarının tamamından sadece son işveren davalının sorumlu tutulması doğru değildir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 20.01.2020 tarih, 2019/493 E. 2020/250 K. Sayalı kararı) Bu sebeple, mahkemece kıdem tazminatı yönünden dava dışı işçinin davalı nezdinde çalıştığı süre ile orantılı olarak davalıyı sorumlu tutmasında ve tesis edilen hükümde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/01/2022