Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2755 E. 2022/88 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2755 Esas
KARAR NO: 2022/88
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2018
NUMARASI: 2017/512 Esas, 2018/706 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili; insan kaynakları ile iştigal eden müvekkili şirketin 06/05/2016 tarihli Seçme ve yerleştirme Sözleşmesini kapsamında davalıya ihtiyaç duyduğu uzmanlık alanında ve tecrübede personel temin ederek, bu anlamda hizmet verdiğini, ancak sunulan hizmet karşılığı düzenlenen fatura bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, borcun ödenmesi için davalıya ihtarname tebliğ edildiğini, davalının cevabı ihtarnamede; müvekkil şirketin alacağının ancak adayın işe başlatılması durumunda ödeneceği, gönderilen hiçbir adayın işe alınmadığını, bu nedenle ödeme yapılamayacağının beyan edildiğini, müvekkilinin sözleşmenin 3. maddesi kapsamında kendisine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini, davalıya çok sayıda personel temin ettiğini, davalının işe alım yapmaması, personel ihtiyacını askıya aldığını bildirmesi ve sonradan yeniden aday temini talep etmemesi üzerine, davalı için personel arayışının yapılamadığını, davalının tutumu nedeniyle müvekkilinin edimini ifa etmesinin imkansız hale getirildiğini, alacaklarının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; sözleşme uyarınca müvekkilinin ödeme yükümlülüğünün doğması için davacı tarafından gönderilmiş adayın işe alınması gerektiğini, müvekkilinin davacının gösterdiği hiçbir adayı işe almadığından ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, sözleşmenin 4.4 maddesi uyarınca gazete ilanı için müvekkilinin onayının gerektiğini, müvekkilinin bu hususta onayının bulunmadığını, sözleşmenin 4.5, 4.6 ve 4.7 maddesinde belirtilen şartların da gerçekleşmediğini, davacının keşide ettiği faturaya süresinde itiraz ettiklerini, sonrasında ihtarname ile alacak talebinde bulunmasının kötü niyeti gösterdiğini belirterek, davanın reddi ile davacıdan icra tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; tarafların 2016 yılı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı kayıtlarına göre takip tarihi itibarıyla davalının 3.540,00 TL borcu bulunduğu, davalı kayıtlarına göre davacının alacağının bulunmadığı, sözleşmeye göre davacının işe yerleştirilen kişi sayısına göre hizmet bedelini davalıya faturalandırması gerektiğini, ancak davacının davalı şirkete personel temin ettiğine dair bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve şartları oluşmadığından davalının icra tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; taraflar arasındaki sözleşme iki taraflı olup kimi zaman bazen hizmet alan şirketin sunulan adaylara onay vermeyebildiğini, böyle durumlarda müvekkili şirketin hizmet verdiği şirket için uygun aday bulma amacıyla harcamış olduğu emek ve mesainin karşılıksız kalmaması amacıyla da hizmet bedeli belirlendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.2 maddesinin “MANPOWER, her bir pozisyon için 1.000,00 TL + KDV tutarında bir ön ödemeyi, MÜŞTERİ’nin pozisyon için çalışma onayı verdiği tarih itibarıyla faturalandıracaktır. Kalan hizmet bedeli ön ödeme tutarı düşüldükten sonra seçilen adayın iş teklifini kabul ettiği gün itibarıyla MÜŞTERİ’ye fatura edilir” hükmünü düzenlediğini, bu hüküm gereği müvekkili şirketin eleman temini için emek ve mesaisinin karşılığı olarak müşterinin ön ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, madde ile personel arayışı için onay verildiği tarih itibarıyla her pozisyon için faturalandırma yapılabileceğinin düzenlendiğini, davalının da satış alanında ihtiyaç duyduğu 3 kişilik personel alımı için müvekkiline çalışma onayı verdiğini, müvekkilinin de bu kapsamda çalışma yaptığını ve davalıya 6 aday gösterildiğini, bilirkişi rapor ve ek rapora itirazlarına rağmen sözleşmenin 4.2 maddesinin değerlendirilmediğini belirterek, bu hususta itirazda bulunduklarını, mahkemece de itirazları doğrultusunda kararın kaldırılması gerektiğini iddia ederek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, Seçme ve Yerleştirme Hizmet Sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; taraflar arasında düzenlenen 06/05/2016 tarihli Seçme ve Yerleştirme Sözleşmesi kapsamında davacının davalıya ihtiyaç duyduğu uzmanlık alanında ve tecrübede personel temin etme edimini yüklendiği, davacının sözleşme gereği ödenmesi gerektiğini belirterek toplam 3.699,79 TL alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının süresinde takibe itirazı üzerine itirazın iptali ve takibin devamı için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu ve davalının personel arayışı sürdürdüğü pozisyonlar için davacının temin ettiği personelin işe yerleştirilemediği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının ücrete hak kazanabilmesi için temin ettiği personelin işe yerleşmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. TBK’nın 1. maddesi; “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.” hükmünü, aynı yasanın 19/1 fıkrası ise; “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.” hükmünü düzenlemektedir. Davaya konu sözleşmenin 4.1 maddesi; “MANPOWER, işbu Sözleşmede tanımlanan Seçme ve Yerleştirme hizmeti kapsamında MÜŞTERİ’nin arayışını sürdürdüğü pozisyona/lara doğru adayı/ları yerleştirmesi durumunda 31 Aralık 2016’ya kadar işe yerleştirilen kişi sayısına göre aşağıdaki tabloda belirtilen oranlarda hizmet bedelini adayın iş teklifini kabul ettiği gün itibariyle MÜŞTERİ’ye faturalandıracaktır” düzenlemesini, 4.2 maddesinde ise; “MANPOWER, her bir pozisyon için 1.000,00 TL + KDV tutarında bir ön ödemeyi, MÜŞTERİ’nin pozisyon için çalışma onayı verdiği tarih itibarıyla faturalandıracaktır. Kalan hizmet bedeli ön ödeme tutarı düşüldükten sonra seçilen adayın iş teklifini kabul ettiği gün itibarıyla MÜŞTERİ’ye fatura edilir” düzenlemesini içermektedir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.1 maddesi uyarınca davacının hizmet bedelini faturalandırması için temin edilen adayın işe yerleştirilmesi gerekmektedir. 4.2 maddesinde ise davacının temin ettiği adaya davalının çalışma onayı vermesi halinde, davacıya ön ödeme yapılacağı kararlaştırılmıştır. Ancak somut davada, davalının arayışını sürdürdüğü pozisyonlarla ilgili davacının temin ettiği adaylara, davalının onay vermediği anlaşılmaktadır. Tarafların imzalayarak kabul ettiği sözleşme hükümleri her iki tarafı da bağlar. Sözleşmenin 4.2 maddesinde kararlaştırılan ön ödeme bedeli için de, davacının temin ettiği adaya davalının çalışma onay vermesine bağlandığına ve davalının işe alım için gösterilen adaylara onay vermediğine göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 6098 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri ile taraflar arasındaki sözleşme maddeleri dikkate alındığında, davacı tarafın sözleşme kapsamında alacak hakkının doğmamış olduğu anlaşılmış olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair taktiren aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.27/01/2022