Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2744 E. 2019/457 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2744 Esas
KARAR NO : 2019/457
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2018
NUMARASI : 2014/313 2018/120
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 07/03/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 14/10/2009 – 14/10/2010 tarihlerini kapsar 11816578/0 nolu Yangın Ticari Sigorta Poliçesi yapıldığını, riziko adresinde 24/01/2010 tarihinde yangın çıktığını, Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/16 D.iş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu verilen bilirkişi raporu ile zararın 621.694,22 TL olarak tespit edildiğini, davalının hasar bedelini ödememesi üzerine Şişli … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında başlatılan icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu sigortalı yerdeki yangının kasten çıkarıldığını, zira Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/14 D.iş sayılı dosyasında yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporunda, meydana gelen yangının elektrik kaynaklı ısı enerjisi sonucu oluşmadığını, 4 ayrı noktadan başlamış olduğunu, olay mahallinde tiner tenekelerine rastlandığını şeklinde tespitler bulunduğunu, bu durumun hem davacı tarafça yapılan tespitte hemde kendilerince alınan eksper raporunda dile getirildiğini, TTK.nun 1304/2.maddesi uyarınca da meydana gelen hasarın teminat dışı olduğunu, hasar bedeline ilişkin bilirkişi tespitinin davacının usulüne uygun tutulmayan tasdiksiz defter kayıtlarına dayalı olduğunu, tüm bu nedenlerle davacı defterlerin usulsüz tutulduğunu, yangının kasten çıkarıldığının kabul edilmemesinde dahil zarar miktarının 16.000 TL olabileceği ve bu miktar üzerinden de kötüniyetli hareketler klozu nedeniyle %20 muafiyet uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince, davalı savunmasının büyük oranda ispatlandığı, ancak davacının kötü niyetli olduğunun da ispatlanamadığı kabul edilerek ve bilirkişi raporlarındaki tespitler doğrultusunda zararın ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı ….tic.ltd.şti Vekili İstinaf Taleplerinde; 1-Mahkemenin yangına ilişkin tepsitlerinin, gerek Çorlu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğünün…. kayıt numarasıyla düzenlendiği raporla gerekse Çorlu 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/229 E. 2010/349 K. sayılı beraat kararı ile çeliştiğini,2-Mahkemenin depolamaya ilişkin tespitlerinin, dosyada aldırılan 08.05.2013 tarihli depolama uzmanı raporuyla çeliştiğini, müvekkilin depolama kapasitesi hiç yokmuş gibi karar verildiğini,3-Mahkemenin zarara ilişkin tespitlerinin Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/16 D.İş sayılı dosyasıyla yapılan tespitle çeliştiğini, 4-Stok ve fatura giriş çıkış kayıtlarının Vergi Dairesi kayıtlarıyla da uyuşmaktayken, defter kayıtlarının lehlerine delil teşkil etmediğinden bahisle mahkemenin bu resmi kayıtları delil olarak kullanmamasının hatalı olduğunu, BA ve BS formlarına bakıldığında müvekkilinin defterlere uygun bir şekilde alış veriş yaptıklarının görüldüğünü ancak Yerel Mahkemenin defterlerin delil olamayacağını kabul ettiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. İstinaf Dilekçesi Davalı … Şirketi Vekiline 09/10/2018 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Talebine 24/10/2018 Tarihli Dilekçesi İle Cevap Verilerek; Davacı tarafından, dava konusu yangın anında davacıya ait mahalde ne kadar emtia bulunduğu ve zarara uğradığının ispat edilemediğini, bunun ispatının da davacı tarafın defter kayıtlarına göre belirlenemeyeceğini, bilirkişi raporlarında da davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil olarak nitelendirilemeyeceğinin tespit edildiğini, davacı tarafından hasara uğradığı iddia edilen miktarda kağıdın, davacıya ait mahalde depolanma imkanının bulunmadığının son bilirkişi raporuyla ortaya konulduğunu, farklı çeşitlerdeki 501 ton kağıdın depolanmasının mümkün olmadığı sonucuna varıldığını, yerel mahkemece delillerin değerlendirilmesi ve takdirinde hata bulunmadığını belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla; Dava, davacının, davalı sigorta şirketine Yangın Ticari Sigorta Poliçesi ile sigortalı deposunda çıkan yangın nedeniyle meydana gelen hasar bedelinin ödenmemesi üzerine davalı sigorta şirketinden tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı Şişli … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 23/03/2010 tarihinde 621.694,22.-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin borçlu/davalıya 24/03/2010 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 29/03/2010 tarihinde hiçbir borcu olmadığı belirtilip, borcun tamamına itiraz edilerek takibin durdurulduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair dosyada bir belgeye rastlanmadığı, davacının da 27/09/2010 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 14/10/2009 – 14/10/2010 tarihlerini kapsar şekilde 11816578/0 nolu Yangın Ticari Sigorta Poliçesi yapıldığı, sigortadaki riziko adresinde 24/01/2010 tarihinde bütün emtianın yok olacağı şekilde yangın çıktığı iddiasıyla huzurdaki davanın açıldığı hususunda anlaşmazlık bulunmamaktadır.Uyuşmazlık, istinaf eden tarafın iddia ettiği sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemeye göre zararın ispatı noktasında toplanmaktadır. Dosyaya aldırılan ve kağıt emtia uzmanı …, endüstriyel yanıcı patlayıcı maddeler uzmanı …, sigorta hukukçusu … ve malimüşavir … tarafından sunulan bilirkişi raporuna göre; davacı tarafa ait 2009 ve 2010 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yapıldığı, 2009 yılı ticari defterleri hesap dönemi sonunda görülmüştür tasdikinin yapıldığı, 2010 yılına ait yevmiye defterinin görülmüştür tasdikinin yapıldığı, envanter defterinin ise tasdikinin yapılmadığı, 2009 yılı defterinde dönem başı mal mevcudunun 22.783,34 TL, dönem sonu mal mevcudunun 621.694,22 TL ve 501.839 kg olduğu, davacının yevmiye defteri kayıtlarıyla envanter defteri kayıtlarının kümülatif olarak birbirini teyit etmesine rağmen detay olarak birbirini teyit etmediği belirtilmiştir. Ek raporda ise 382 m2’lik depolama alanına 501 ton kağıdın depolanmasının mümkün olmadığı, mali açıdan yapılan itirazların da yerinde olmadığı belirtilmiştir.Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca davacı şirket temsilcisi … hakkında 11/09/2010 tarihinde 2010/1159 Srş.No, 2010/814 E., 2010/405 iddianame no ile Taksirle Yangına Nedan Olmak suçundan Kamu Davası açıldığı, iddianame içeriğinden sanığa yüklenen kusurlu eylemin nelerden ibaret olduğunun anlaşılamadığı, yargılama sonunda Çorlu 2.Sulh Ceza Mahkemesinin 11/06/2010 tarih ve 2010/229 E. 2010/349 K.sayılı Kararı ile 5271 sayılı CMK.nun 223/2-c.maddesi gereğince, Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması gerekçesi ile beraatına karar verilmiştir. Bu karar, zararın ispatlanmış sayılacağı hususunda kesin delil teşkil etmemektedir. Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/14 D.iş sayılı dosyasında bilirkişi Yard. Doç. Dr. … tarafından verilen 28/02/2010 tarihli bilirkişi raporunda; “meydana gelen yangının elektrik kaynaklı ısı enerjisi sonucu oluşmadığı, yangının 4 ayrı noktada başlamış olduğu, olay mahallinde tiner tenekelerine rastlandığı, sonuç itibariyle yangın mahallinin hızlandırıcı kullanılarak yakıldığı”nın açık olduğu belirtilmiştir.Mahkemece depolama uzmanı … alınan 08/05/2013 tarihli raporda: dava konusu depolama alanının 455+553 m2=1008 m2 olduğu, piyasada kullanılan palet ölçülerinin 100×120 m2 olduğu ve bu alana 840 palet sığabileceği ve her paletin üzerine 4palet daha konulabileceği, deponun yüksekliğinin 6,5 metre olduğu dikkate alındığında maksimum üst üstte 4palet konulabileceği, 1 paletin ortalama 1.500 kg (1,5 ton) olabileceği ve buna göre de 840 palet X 4 sıra X 1.500 kg = 5.040.000 kg eşyanın depolanabileceği belirtilmiştir.Bunun üzerine tekrar kağıt uzmanı araştırma görevlisi … alınan 02/03/2015 havale tarihli raporda da: forklift yol alanı hesaplandığında takribi 382 m2 alana depolama yapılabileceği ve 501 ton kağıdın depolamasının mümkün olmadığı, deponun ve yanan kağıtların yanan fotoğrafları incelendiğinde bir takım yanan malzemenin beyaz renkte kül bırakmasından dolayı kağıt ve karton türevi malzeme olabileceği, ayrıca depo dışarısındaki görsellerde büyük oranda siyah küllerden oluştuğu ve bunların teller ile paketlendiği için kırpıntı kağıt olabileceğine ilişkin kanaat belirtmiştir.Bu raporlardan sonra tekrar ilk bilirkişi heyetinden görüş istenmiş, 19/07/2017 tarihli raporda: 501 ton kağıdın depolama alanına depolanmasının mümkün olmadığı, hasarın oluştuğu 24/01/2010 tarihinde davacı yanın ilk madde ve malzeme stoklar hesabının 621.694 TL olduğu, rizikonun gerçekleşmesinden bir önceki iş günü piyasa alım fiyatı esas alınarak tespit yapılması gerektiği, sürfit kağıt için faturalarda belirtilmiş olan kg fiyatının faturanın kesildiği tarih dikkate alındığında piyasa rayiçlerinin çok üstünde olduğunu, emtiaların yangının gerçekleştiği tarihten bir gün öncesi olan 23/01/2010 tarihindeki piyasa rayiçlerine göre değerinin KDV hariç 856.349,30 TL olabileceği, tüm bu nedenlerle 28/12/2011 tarihli kök bilirkişi raporu,10/12/2012 tarihli ek bilirkişi raporunda yer alan gerek sigortalının poliçe kapsamında sorumluluğu, gerekse mali açıdan tespitlerini değiştirecek bir durumun bulunmadığı belirtilmiştir. Bu rapora yapılan itirazlar üzerine mahkemece, bu heyete Dr. … ve … da eklenerek toplu olarak rapor sunmaları talep edilmiş, bunun üzerine oluşan heyet tarafından 06/12/2017 tarihinde sunulan raporda: mali yönden sigorta, yangın uzmanlık alanları çerçevesinde kök rapordaki görüşlerini değiştirecek herhangi yeni belge bulunmadığından aynı görüşlerini koruduklarını, 08/05/2013 tarihli bilirkişi raporunda depolama alanında 5.040.000 kg (5,04 ton) eşyanın depolanabileceği sonucuna varıldığı, fakat bunun alanın aynı tür ürünlerin paletlenmiş halleriyle doldurulduğu düşünülerek deponun kapasitesinin ne kadar olduğunun belirlendiği, emtiaların kroma kağıt, kraft kağıt, fluting kağıt, renkli karton, kroma, baskılı kağıt, sülfit kağıt ve gri bobin kağıt olmak üzere 7 farklı kalem emtia olduğu, bunların palet yada bobinler halinde farklı özelliklerde olduğu ve ayrıca bu emtiaların yüklenmesi ve boşaltılması sürecinde depo alanında olması gereken düzenin ve erişim esnasında kullanılacak forklift yada transpalet çalışma payını düşünülerek hesaplama yapılması gerektiği, bu hesaplama yöntemi ve kriterleri dikkate alındığında farklı çeşitlerdeki 501 ton kağıdın depolanmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir. Buna göre; ilk derece mahkemesince, davalının, söz konusu yangının kasıtlı çıkarıldığı, bu nedenle dava açıldığı sırasında yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 1304/2 maddesi uyarınca davacı talebinin teminat dışında kaldığı, yangının çıktığı yerin metrekaresi dikkate alındığında davacının belirttiği miktarda bir stoğunun olamayacağı, davacının depoda hurda malzemenin bulundurduğu, daha önce Temmuz 2009’da şirket merkezinde yangın çıktığı, dava dışı … sigortadan hasar bedelinin çok yüksek talep edilmiş olmasına rağmen 5’de 1’e yakın bir ödeme ile yapılan tazminat ödemesinin kabul edilerek bakiye kısımdan vazgeçildiği ancak bu hasara ilişkin kayıtların davacının ticari defterlerinde düşümünün yapılmadığı, alınan tazminatın deftere işlenmediği, davacı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, birbirini teyit etmediği, delil olamayacağı, ibraz edilen faturaların daha önceki yangında yananlarla aynı olduğu, defterlerinde yangın tarihine yakın tarihlerde mal alımının olağanın dışında artmasına rağmen, satışın çok az olduğu ve bunun poliçenin düzenlendiği tarih itibariyle anlamlı olduğu, alışlara ilişkin ödeme kaydına rastlanmadığı ve nakliyenin nasıl gerçekleştiğine dair kayıtlarına yansımadığı, mal alınan birçok firmanın kapalı veya o kapasitede olmadığı, … olarak alım yapılan şirketin adresinden kısa bir süre sonra ayrıldığı, 9.ve 10.aylarda davacı şirkete 500.000 TL’lik satış gerçekleştirildiğine ilişkin fatura kesilmesine rağmen 12.ayda iade faturalarının düzenlendiği, şirket yetkilisi … bilgi olarak alındığı yönündeki iddialarının yukarıda açıklanan bilirkişi raporları ile ispatlandığının kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle davacı tarafın istinaf başvurusu HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubuna, bakiye 32,30 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/03/2019