Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/271 E. 2020/2049 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/271 Esas
KARAR NO: 2020/2049
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2017
NUMARASI: 2015/637 Esas, 2017/698 Karar
DAVA: KAYIT KABUL
KARAR TARİHİ: 19/11/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 16.06.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı … A.Ş ‘den olan işçilik alacakları için İstanbul … İflas Müdürlüğünün … sayılı dosyasına alacak kaydı yapıldığını, ancak müvekkilinin müflis şirket … A. Ş çalışanı olmaması gerekçe gösterilerek 22.05.2015 tarihinde talebinin reddedildiğini, her ne kadar müvekkili İşçinin … A. Ş adlı firmaya ait fabrikada çalışıyor gözükse de aslında bu şirketin … A.Ş. ‘nin bağlı ortaklığı bulunduğu her iki şirketin ortak ve sahiplerinin aynı şahıslar olduğunu, bağlı ortaklıklardan elde edilen kazanç ve menfaatin gene aynı ortaklar tarafından paylaşıldığını daha açık bir anlatımla ana şirket konumundaki … A.Ş ‘nin ona bağlı olarak faaliyet gösteren tali şirket niteliğindeki … A.Ş ‘den sağlanan gelire ve kara ortak olduğuna göre nimet ve külfette eşitlik ilkesi gereğince tali şirketin borçlarından da birlikte sorumlu olmaları gerektiğinin adalet ve hakkaniyete uygun olduğunu, öte yandan şirketlerin sınırlı sorumluluğu ilkesinin ticari ilişki içerisinde bulundukları gerçek ve tüzel kişilere karşı getirilen bir kural olduğunu, oysa müvekkilleri ile borçlu şirketler arasındaki ilişkinin işçi – işveren arasında oluşan “ hizmet akdi “ ilişkisinden kaynaklandığını, bu tür uyuşmazlıklarda 1475 sayılı İş Kanunu ve mevzuatı kurallarının uygulandığını, TTK yahut ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanma yerinin olmadığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15.05.2006 tarihli, 2005/8774 Esas, 5232 Karar sayılı ilamında davalı şirketin ödeme kabiliyeti olmayan biçimsel olarak farklı tüzel kişiliği bulunan diğer şirkete borçları yüklemeye yönelik çabalarını uygun görmeyerek “ perdeleme “ yapıldığını kabul ettiğini, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.06.2011 tarihli, 2011/30349 Esas, 2011/19150 Kararı ile holdinglerin hukuki sorumlulukları, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve organik bağ kavramları ışığında ele alınmadan eksik inceleme sonucu karar verilmesinin hatalı olduğunun ifade edildiğini, netice itibariyle aralarında organik bağ bulunan davalıların nimet ve külfette eşitlik ilkesi gereğince şirket borçlarından müteselsilen sorumlu olmaları gerektiğinin ortaya çıktığını, Gebze 2. İş Mahkemesinin 2009/427 Esas, 2011/393 Karar sayılı ilamına dayalı olan iş akdinin haksız feshinden doğan alacaklarının ve Gebze 2. İş Mahkemesinin 2009/902 Esas, 2011/717 Karar sayılı dosyasına dayalı alacaklarının olduğunu iddia ederek, müvekkili alacağının İflas masasına kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Müflis … A.Ş vekili, öncelikle davanın İİK 235. maddede belirtilen süre geçtikten sonra ikame edilmiş olduğundan süresinde açılmayan davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müflis şirketin, dava konusu talep ve talebin dayanağı olan işçi alacağı ile herhangi bir alakasının olmadığını, Gebze 2. İş Mahkemesinin kararında müflis şirketin taraf olmadığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, farklı tüzel kişiliğe haiz ve davacı ile uzaktan yakından hukuki bağlantısı bulunmayan müflis şirkete karşı dava açılmasını anlayabilmenin mümkün olmadığını, eğer … A.Ş ‘nin ana şirket olduğu düşünülüyorsa davanın söz konusu şirkete karşı açılması gerektiğini, davacının … A.Ş ‘de, çalıştığının dosya kapsamından sabit olduğunu, müflis şirket hakkında 12.06.2013 tarihinde verilen İflas kararının 04.06.2015 tarihinde kesinleştiğini, zaten ödeme problemi nedeniyle iflası açılan bir şirketin yasalar karşısında ödemekle mükellef olmadığı bir borçtan sorumlu tutulmaya çalışılmasının içerisinde binlerle ifade edilen alacak ve alacaklının yeraldığı İflas masasının da hak ve menfaatlerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu talebin, İflas masasına alacak kaydı yaptıran diğer alacaklıların haklarını tehlikeye düşüreceğinin son derece açık olduğunu savunarak, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, 12.10.2015 tarihli dilekçesinde, İstanbul Ticaret Odası kayıtlarında … ve …‘in her üç şirketin ortağı ve aynı zamanda yönetim kurulu başkan ve yardımcısı olduklarının anlaşıldığını, dava dışı … isimli çalışana … AŞ tarafından 23.03.2005 tarihinde verilen taahhütnameden, … A.Ş ‘nin işyerindeki yaprak yay üretiminin son bulması ve … A.Ş ‘nin Gebze tesislerinde devam edecek olması nedeniyle … A.Ş ile olan iş sözleşmesinin kabul edilmesi halinde 04.04.2005 tarihinde feshedilerek ücret ve yasalardan doğan tüm hakları saklı kalmak kaydı İle 05.04.2005 tarihi itibariyle … A.Ş. ( … A.Ş ‘ye devredilen ) Gebze / Kocaeli adresindeki işyerine girişinin yapılacağının belirtildiğini, adı geçen İşçinin … A.Ş isimli şirkette çalışmaya başladığını, yine dava dışı …’ın 05.04.2005 tarihine kadar … A.Ş. ‘de çalıştığını, o tarihten sonra grup şirketlerden olan U… A.Ş ‘ye geçiş yaptığını belirterek …dan kıdem tazminatının ödenmesi için kayıt yaptırdığını, İstanbul …İflas Müdürlüğünün … sayılı sıra cetvelinin 348,355,362,365,366,368,. sonrasında kayıtlı işçilerin daha önce … A.Ş ‘den … A.Ş ‘ye transfer edildiğinin anlaşıldığını, İflas masasına kaydedilen işçilerin tıpkı müvekkili gibi daha önce davalı … A.Ş. çalışanları olduğunun tespit edildiğini, İflas idaresinin aynı şartlara haiz alacaklı işçilerden bir kısmını kabul ederken bir kısmını reddetmesinin ve böylece hak edenler arasında ayrımcılık yolunu seçmesini anlamanın mümkün olmadığını iddia etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, ana işveren konumunda olduğu kabul edilen … A.Ş ‘nin mali açıdan güçlü olduğunun belirgin olduğu, taraflarca yapılan 31. 07. 2008 tarihli “ İşçi Alacakları Yapılandırma ve Tasfiye Protokolü “ başlıklı belgede bu şirketin garantör şirket olarak belirlenmesinin de mahkemenin bu yöndeki kanaatini güçlendirici nitelikte olduğu, protokolde her iki şirketin çalışanlarının kapsama alındığı, buna bağlı olarak her iki şirketin … Şirketler grubuna bağlı şirketlerden olduğu, şirketlerin ortak yerlerden idare edildiği, muhasebesinin aynı yerlerde tutulduğu, her iki şirket arasında mutlak bağlantının mevcut olduğu, … A.Ş ‘nin paylarının %50,75’ine yani çoğunluğuna … A.Ş. ‘nin sahip olmasının da bu şirket üzerinden kontrol ve hakimiyetin güçlü bir göstergesi olduğunu, sonuç olarak, müflis şirket ile davacının hizmet akdi imzaladığı … A.Ş. arasında asıl işveren alt işveren şeklinde organik bağ bulunduğu kanaatine varılarak işçi alacaklarından her iki şirketin müteselsilen sorumlu olduğu değerlendirilerek, davanın kabulüne, Gebze İş Mahkemesinin 2009/902 Esas, 2011/717 Karar sayılı ilamı yönünden İflas tarihi 12. 06. 2013 itibarıyla 7.507,70 TL ile Gebze 2. İş Mahkemesinin 2009/427 Esas, 2011/393 Karar sayılı ilamı yönünden davacının İflas tarihi 12. 06. 2013 itibarıyla 22.738,75 TL tutarın İstanbul …İflas Müdürlüğünün … sayılı İflas dosyasında ki sıra cetveline kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davalı müflis … A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, dosyaya sunulan itiraz ve beyanlarının hiçbir surette nazara alınmadan ve eksik inceleme ile hakkaniyete aykırı karar verildiğini, her şeyden önce şirketlerin yönetim kurullarının birbirinden farklı olduğunu, … A.Ş. ‘nin traktör üreten bir fabrika olmasına rağmen … A.Ş. ‘nin çeşitli kamyon ve otobüs firmalarına yaprak ray üreten bir yan sanayi olduğunu, tek müşterisinin de … A.Ş. olmadığını, iki ayrı tüzel kişilik ve bunun devamında ticari kazanç sağlama hadisesinin söz konusu olduğunu, davacının … A.Ş. de hiçbir biçimde çalışmadığını, davacı gibi müflis şirkette çalışmadığı halde İflas masasına kayıt yaptıran bazı işçilerin mevcut olduğunu, ancak bahsi geçen işçilerin davacı İle aynı konumda olmadığını, işçi protokolü kapsamında yer alan işçiler olduğunu, aralarında davacının yer almadığı protokolde 303 adet … A.Ş. işçisinin bu işverenden doğan alacaklarının protokol kapsamına alınarak … A.Ş. tarafından da bu alacaklara garantör olduğunu, davacının protokol kapsamında ki işçiler arasında olmadığını, aynı durum ve kapsamdaki bir başka İşçinin İstanbul 13 ATM ‘nin 2015/610 Esas, 2017/548 Karar sayılı dosyasında açılan davada mahkeme tarafından red kararı verildiğini, bu kararın incelenmesi taleplerinin reddedildiğini, her şeyden önemlisinin, … A.Ş. nin İflas masasına bu şirketin doğrudan kendi işçilerinden oluşan 1. 000 kişi civarındaki alacaklı çalışanın tarafından alacak kaydı yapıldığını, bu işçilerin şirketin malvarlığından kendilerine işçilik alacağı ödeneceği yönünden beklenti içinde olduğunu, şirketin kendi işçilerinin mağduriyetine sebep olacağı gibi diğer alacaklılarında zararına yol açacağını belirterek kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, istinaf dilekçesine karşı yazılı beyanda bulunarak, Dairemizin 2018/3262 Esas, 2019/2074 Karar sayılı ilam örneğini dosyaya ibraz etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. m). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, İstanbul … İflas Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu 01.07.2015 tarihli cevabı yazıda, ek sıra cetveli ilanının 31.05. 2015 tarihli … Gazetesinde ve 04. 06. 2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi İle ilan edildiği, alacaklı tarafından masraf yatırıldığı, red kararının 01.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği bildirilmiştir. Davanın, 16.06.2015 tarihinde yani yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir. Dosya kapsamından, davacı tarafından, Gebze 2. İş Mahkemesinin 2009/902 Esas, 2011/717 Karar ve 02.11.2011 tarihli karara esas olan dosyada, … A.Ş. aleyhine, 24.11.2009 tarihinde, davalı işveren tarafından ekonomik gerekçe gösterilerek iş akdinin feshedilmesine rağmen yeni işçi alınarak çalışılmaya devam edildiği gerekçesiyle, işçilik alacaklarının tahsilini talep ettiği, mahkemece, davacının davalının işyerinde 15/09/2003-22/03/2009 tarihleri arasında çalıştığı, iş akdinin ekonomik kriz nedeniyle feshedildiği, davacının İcra takibi başlattığı davalının itiraz ettiği, gerekçesi ile takibin 4.332,50 TL lik bölüm için iptaline takibin devamına karar verildiği, Gebze 2. İş Mahkemesinin 2009/427 Esas, 2011/393 Karar ve 27.01.2011 tarihli dosyada, davacının kıdem, ihbar, tazminat ve alacak talebi ile 05.06.2009 tarihinde dava açtığı mahkemece, davalı işveren tarafından iş akdinin ekonomik kriz nedeniyle reddedildiği, davacının tazminat ve alacağı hak ettiği gerekçesiyle, 7.018,90 TL kıdem tazminatı, 2.373,90 TL ihbar tazminatı, 3.088,80 TL ikramiye alacağı, 100,00 TL fazla mesai ücretinin kabulüne karar verildiği, kararın kesinleştiği, davalı müflis … A.Ş. hakkında, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/415 Esas sayılı dosyasında 12.06.2013 tarihinde iflas kararı verildiği, davacı tarafından 15.07.2014 tarihli dilekçe ile mahkeme kararı ile 37. 786,63 TL alacağın masaya kaydını istediği, masa tarafından, dosya borçlusunun müflis şirket olmadığı, borçlu şirketin … A.Ş. ( Bu şirketin İflas dosyasının İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğünün … numarada kayıtlı olduğu) ünvanlı şirket olduğu, alacaklının müflis şirketin alacaklısı olmadığı, evrak eklerinde müflis şirketin borca kefil olduğuna dair kefalet sözleşmesi vb herhangi bir belgenin de bulunmadığı gerekçesiyle 22.5.2015 tarihinde alacağın tamamının reddine karar verildiği, davacının yasal süre içerisinde kayıt kabul davası açtığı, şirketlerin yönetim kurulu başkanının aynı kişi olduğu, ortaklık ilişkidi bulunduğu, müflis şirket tarafından dava dışı … adına 23. 03. 2005 tarihli, … A.Ş. işyerindeki yaprak yay üretiminin son bulması … A.Ş. Gebze tesislerinde devam edeceğinin belirtilerek kabul edildiği takdirde iş sözleşmesinin 04.04.2005 tarihinde feshedilerek aynı ücret ve tüm hakları saklı kalmak kaydıyla 05.04.2005 tarihi itibariyle … A.Ş. ‘deki işyerine girişinin yapılacağının belirtildiği, 31.07.2008 tarihli, her iki davalının işveren dava dışı işveren temsilcileri tarafından, 3 adet listedeki, … çalışanı 604 liste, …den emekli olan 46 işçiden oluşan liste, .. çalışanı 295 işçiden oluşan liste için, işverenin, işçilerin hak edilmiş, ücret vb borçlarının garanti taahhütlerini amaçlayan protokol düzenlendiği, davacının listede olmadığı ancak … çalışanı iken iş akdinin feshedilip işçilik haklarının kesinleşen mahkeme kararları ile hüküm altına alındığı ve masanın red kararı üzerine iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. Davacının çalıştığı şirket, iş akdinin feshi, mahkeme kararı, davacının çalıştığı şirket hakkında da İflas kararı verilmiş olması, protokol ve diğer bilgi ve belgeler hakkında taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, müflis şirket ile davalı şirket arasında organik bağ olup olmadığı, bu anlamda, müflis çalışanı olmayan davacı alacağının müflis masasına kayıt ve kabulüne dair verilen hükmün usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. 21.06.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak, müflis … A.Ş. ile davacının hizmet akdi imzaladığı … A.Ş. arasında organik bağ bulunduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin yerleşik kararlarına göre, işveren ile organik bağı bulunan şirketlerin işçilik alacaklarından müteselsilen sorumlu olduğu, dosya kapsamında bulunan verilerden şirketler arasında organik bağ bulunduğu tespit edildiği bu nedenle iş mahkeme ilamları alacağının müflis şirket masasına kaydının gerektiği belirterek, mahkeme kararına esas masaya kaydı gereken alacak miktarı tespit edilmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilirkişi heyet raporunda da ifade edildiği üzere, organik bağın genel ve kapsayıcı bir tanımı bulunmamakla birlikte, organik bağın her somut olayın özelliğine göre tespit edilmesi gerekir. Emsal Yargıtay kararlarında, şirketlerin ortaklarının aynı olması, şirketlerin iç içe geçmiş olarak ticari faaliyet yürütmeleri, firmalar arasında sıklıkla işçi geçişi olması, şirketin faaliyet konularının aynı olması gibi durumlarda şirketler arasında organik bağın bulunduğu kabul edilmektedir. Emsal Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.11.2016 Tarihli, 2016/29064 Esas, 2016/20166 Karar sayılı ilamında, tüzel kişilik perdesinin aralanması sureti ile gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenlerin sorumlu tutulması gerektiği, organik bağın ise şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından, aralarındaki hukuki ilişkilerin tespitinden anlaşılacağı, bu şirketler arasında bulunan organik bağ sebebiyle davalının da işçilik alacaklarından sorumlu olduğu belirtilmiştir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi doktrinde genel olarak, ” tüzel kişilik tülünün veya perdesinin kaldırılması “ şeklinde ifade edilmektedir. Bu teori, tüzel kişiliğin, sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü yükümlülük ve borçlarından kurtulmak için bir araç olarak kullanılması karşısında geliştirilmiş bir teoridir. Hukuk sistemimizde, tüzel kişilik kimliğinin ortaklarının kimliğinden tamamen farklı bir kimlik olduğu, ortaklarından bağımsız kendine ait kimlik olduğu fikri üzerine oturmuştur. “ Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması “ teorisi bu sistemi sorgulamakta ve hakkın kötüye kullanıldığı bazı durumlarda bu iki ayrı kimliğin, birbirinden bu denli keskin hatlarla ayrılmaması gerekeceğini ortaya koymaya çalışmaktadır. ( Marmara Üniversitesi, Sempozyum No 1, Tüzel kişilik perdesinin aralanması “ sayfa 240 vb 2 Şubat 2008). Açıklanan tüm nedenler ve özellikle müflis şirket ile davacı şirket yönetim kurulu başkanlarının aynı olması, müflis şirketin davacının çalıştığı ve dava dışı grup şirketlerle ilgili işlemleri, dava dışı grup şirket çalışanı hakkındaki tasarrufu, protokol, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi, şirketler arasında ki organik bağ, masaya kaydı istenen işçi alacağı İle ilgili bu konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin emsal ilamları ve Dairemizin 2018/3262 Esas, 2019/2074 Karar ve 14.11.2019 tarihli emsal kararı gereğince mahkemenin kabulü ve işçi alacağının masaya kayıt kabulünde usul ve yasaya aykırılık olmadığı kanaatine varılarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/637 Esas, 2017/698 Karar ve 20.09.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı müflis … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davalının peşin olarak yatırmış olduğu 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 115,00 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19/11/2020