Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2676 E. 2018/2168 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2676 Esas
KARAR NO : 2018/2168
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2018
NUMARASI : 2015/1223 Esas, 2018/617 Karar
DAVANIN KONUSU: Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili, 18.12.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkillerinin murisi … ile davalı sigorta şirketi arasında kredili hayat sigortası olarak, 16.130,00 TL ve 16.326,00 TL tutarlı kredilerden dolayı toplam 32.456,00 TL hayat sigortası akdedildiğini, sigorta ettiren …’nın 19.12.2013 tarihinde vefat ettiğini, sağlığında bahsi geçen poliçeye dair yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, vefatının ardından müvekkilleri tarafından davalı şirkete başvuru yapıldığını bu güne dek herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı şirketin yasal sürede cayma iradesini göstermemesine rağmen, haksız ve hukuka aykırı olarak ölüme sebebiyet veren hastalıkların poliçenin başlangıç tarihi öncesine dayandığı gerekçesi ile tazminat talebinin yerine getirilmeyeceğini bildirildiğini, ret kararının haksız olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, kredili hayat sigorta poliçelerinden kaynaklanan toplam 32.326,00 TL nin ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, kredili hayat sigortası katılım sertifikasında, daini mürtehin …Bankası ibarelerinin açıkça yer aldığını, davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, müteveffanın beyanları dikkate alınarak kredili hayat sigorta poliçesi ile sigortalandığını, müteveffanın mevcut olan beyansız hastalıkları ile vefat sebebi arasında illiyet bağı olduğunu, poliçe öncesi rizikoların teminat kapsamına alınmasının mümkün olmadığını, poliçenin hükümsüz olduğunu savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, rapor nazara alındığında murisin ölümü sonrasında kredi sözleşmesinin teminat kapsamında kaldığı gerekçesiyle , davanın kabulüne, 32.456,00 TL tazminatın 25/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili kararı yasal süre içerisinde istinaf etmiştir. İstinaf nedenleri olarak, poliçe öncesi mevcut rahatsızlığın beyan edilmeyerek , yasanın ve ilgili genel şartların öngördüğü beyan yükümlülüğünün ihlal edildiğini, müvekkili şirketin risk değerlendirmesi yapmasına engel olduğunu, rapora itirazlarında belirtildiği üzere ,müvekkili şirket tarafından tahsil edilen prim ile müvekkili şirketin tazminat tutarlarında bu oranda indirim yapılması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi halde ödenmesi gereken prim arasındaki fark oranında indirim yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, “Kredili Hayat Sigorta Poliçesi“ vefat teminat bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Poliçenin ve davanın niteliği, tarafların sıfatı ile dava tarihi dikkate alınarak, öncelikle dava şartları arasında yer alan mahkemenin görevi ile ilgili dava şartının incelenmesi uygun görülmüştür.
Dosya kapsamından, davacıların murisi … tarafından dava dışı …. Bankasından kullanmış olduğu kredilerin teminatı olarak davalı sigorta şirketi ile kredili hayat sigorta poliçeleri düzenlendiği, murisin vefatı ile davalı sigorta şirketi tarafından davacıların tazminat taleplerinin reddedilmesinden sonra iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87.maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Dava tarihi 18.12.2015 dir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3.maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet , bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73.maddesi bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.”düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir. Somut uyuşmazlık, davacıların miras bırakanı ile davalı sigorta şirketi arasında gerçekleştirilen kredili hayat sigortasından kaynaklanmaktadır. Açıklanan yasal düzenlemer kapsamında uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından davaya bakmakta görevli mahkeme tüketici mahkemesidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1.maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğuna yer verilmiştir. Aynı yasanın 114/1-c bendinde Mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmıştır. Mahkemenin görevi ile ilgili yasal düzenlemeler sonucunda görevle ilgili konular taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmaz. Çünkü dava şartlarının mevcut olup olmadığı, mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır ve dava şartı noksanlığının tespitin halinde, davanın HMK 115. maddesi gereğince usülden reddine karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmiş olması yerinde görülmediğinden, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak, mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usülden reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun, esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1223 Esas, 2018/617 Karar ve 12.06.2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-a)Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendinde düzenlenen mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2. fıkrası gereğince usülden REDDİNE,
b)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde taraflardan birinin başvurusu halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
c)Aksi halde davanın açılmamış sayılmasına,
d)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 331/2. fıkrası uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcı ile 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı olmak üzere toplam 153,30 TL harcın, davalı tarafça peşin olarak yatırılan 688,27 TL harçtan mahsubu ile bakiye 534,97 TL harcın ve talep halinde davalı tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ,hükmün kaldırılma gerekçesi de dikkate alınarak taktiren davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Dosyanın gerekli işlemlerin gerçekleştirilmesi için ilk derece mahkemesine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/3 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/12/2018