Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2628 E. 2021/1396 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2628 Esas
KARAR NO: 2021/1396
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2018
NUMARASI: 2016/210 Esas, 2018/718 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Şirketin danışmanlık sözleşmesi gereğince davalıya hizmet verdiğini, … ve … numaralı fatura bedellerinin ödenmediğini, davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının haksız yere takibe itiraz ederek durdurduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında, … ve …’ın istihdamı için anlaşma yapıldığını, hizmetin karşılığı kesilen fatura bedellerinin de davacı tarafa ödendiğini, taraflar arasında başkaca bir ticari ilişki kurulmadığını, takibin dayanağı faturalar gereğince hizmet alınmadığını, davalı tarafın dava dilekçesinde belirttiği … ve … numaralı sözde faturaların müvekkili şirkete gönderildiğini ve müvekkili tarafından iş bu faturaların, 08.01.2016 tarihinde Noter kanalı ile davacı şirkete iade edildiğini belirterek davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, bilirkişi raporu doğrultusunda; takibe konu edilen faturaların davalı şirket kayıtlarında yer almadığı, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davacı tarafça istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı ile yapılan e-mail yazışmalarının hizmetin verildiğini kanıtladığını ve delil başlangıcı niteliği taşıdığını, kaldı ki müvekkili şirket tarafından bu hizmetin davalı tarafa sunulmuş olduğuna birçok kişinin tanıklık ettiğini, yazılı delil başlangıcı niteliğindeki belgeler gereğince tanıklarının dinlenmesi durumunda hizmetin verildiğinin açıklığa kavuşacağını, İnsan Kaynakları Seçme ve Yerleştirme Danışmanlığı Hizmetleri Anlaşmasının, “Hizmet Bedeli”ni düzenleyen 6. Maddesi gereğince müvekkili Şirket tarafından davalıya daha önceden başka pozisyonlar için sunulan hizmetler için de bahsi geçen hüküm uygulanarak fatura kesildiğini, bu faturaların karşı tarafça ödendiğini, tarafların miktarın hesaplanması üzerinde mutabık olduklarını, iptale ilişkin fatura bedelinin neye göre hesap edileceğinin ise yine bahse konu sözleşmenin 5.1.7 no.lu maddesinde açıkça düzenlendiğini, dilekçe ekinde yer alan e-mail yazışmasından da (EK-3) görüleceği üzere normal şartlarda pozisyon yerleştirme gerçekleşseydi, adayın yıllık brüt ücretinin % 10’u oranında hak edişin gerçekleşeceğini, pozisyon iptali halinde ise hesaplanan bu ücretin % 50’sinin müvekkili şirket tarafından kazanılmış olduğu hususunun karşı tarafça da kabul edildiğini, dosyada mevcut e-mail yazışmaları ve taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir önceki tarihli faturaların yerel mahkeme tarafından yeterince incelenemediğini, eksik inceleme neticesinde hatalı olarak hüküm tesis edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacının dayanak 01.12.2015 tarihli … nolu 6.036,88 TL bedelli ve … nolu 3.788,98 TL bedelli faturalar gereğince, 15.01.2016 tarihinde toplam 9.825,86 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, davalının takibe itiraz ederek durdurduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, davacının sözleşme gereğince davalıya hizmet verip vermediği, davacının takip tarihi itibari ile davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, uyuşmazlık konuları hakkında bilirkişi raporu alınmıştır. 30.10.2017 tarihli bilirkişi raporunda; takibin dayanağı faturların davalı tarafından 08.01.2016 tarihinde Beşiktaş … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi aracılığıyla iade edildiği, dosyaya sunulan “İnsan Kaynakları Seçme ve Yerleştirme Danışmanlığı Hizmetleri Anlaşması”nın imzalı olmadığı, dava dosyasında davacı yan tarafından davalı yana verilen hizmete ilişkin e-posta yazışmalarının sunulduğu, davacı şirkete ait 2015 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı oldukları, davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 15.01.2016 takip tarihi itibarıyla davalı yandan 9.825,86 TL alacaklı olduğu, davalı yanın ticari defterlerini ibraz etmediği, ibraz etmediğini, dava dosyasına sunulu anlaşma metni imzalanmamış olmakla birlikte, anlaşmanın taraflar arasıma fiilen uygulandığının kabul edilmesi halinde dahi, anlaşmanın “hizmet bedeli” başlıklı 6. Maddesinde ” işe yerleşme işlemi gerçekleşen pozisyonlar için danışmanlık hizmet bedeli ödeneceği” hususunun belirlenmiş olduğu, bu anlamda dava dosyasında, davacı yanın hizmeti vermiş olduğundan bahisle düzenlemiş olduğu faturalara konu pozisyonlar için, e-posta yazışmalarında adı geçen kişilerin davalı şirkette istihdam edildiklerini gösteren herhangi bir belge bulunmadığından, faturaların verilen hizmet çerçevesinde düzenlenip düzenlenmediklerinin tespit edilemediği belirtilmiştir. 18.05.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; davalı tarafından ibraz edilen defterlerin usulüne uygun tutulduğu, takibe konu faturaların davalı yan ticari defterlerinde kayıtlı olmadıkları, davalının ticari defterlerine göre davalının davacıya borucunun bulunmadığı, Taraflar arasındaki cari hesap farklılığının, davacı yanın davalı yan unvanına düzenlemiş olduğu, takibe konu edilen A-… sıranolu 01.12.2015 tarihli 3.788,98 TL bedelli ve … sıra nolu 01.12.2015 tarihli 6.036,88 TL bedelli faturaların, davalı yan ticari defter kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, davacının, faturaların pozisyon iptalini düzenleyen 7.5. maddesine dayalı olarak düzenlediğine dair herhangi bir detay açıklamanın bulunmadığı, bu anlamda faturaların sözleşmenin 7.5 maddesine dayalı olarak düzenlendiklerinin anlaşılamadığı, bununla birlikte, davacı yan savlarının kabul edilmesi ve yine davacı yanın takibe konu ettiği faturaları, hangi adaylar için düzenlediğini, bunlara ilişkin net ücret taleplerinin ne olduğunu, buna mukabil olarak sözleşmenin 7.5 maddesinin hangi bendine dayalı olarak (verilen hizmetin hangi aşamada sonlandınldığmın tespiti), hangi hesaplama yöntemi ile faturaları tanzim ettiğini belirtmesi halinde, faturaların sözleşme şartları çerçevesinde düzenlenip düzenlenmediğine ilişkin değerlendirme yapılabilmesinin mümkün olabileceği ifade edilmiştir. Dosyaya ibraz edilen sözleşmede imzanın bulunmadığı, taraflar arasında daha önce … ve …’ın istihdamı için anlaşıldığı ve hizmetin karşılığı kesilen fatura bedellerinin davacıya ödendiği, takibin dayanağı faturaların davalı tarafından iade edildiği, davalının ticari defterlerinde yer almadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı vekili icra takibi dayanağı faturalara konu hizmetin “…” pozisyonuna yönelik olduğu, bu pozisyon için adaylarla görüşüldüğü, adayların yerleştirilmesi durumunda müvekkilinin sözleşmenin 6. Maddesi gereğince ücrete hak kazanacağını, ancak yerleştirme olmadığı için sözleşmenin 5.1.7. Maddesinde”…müşteri mülakatları başladıktan sonra gerçekleşen pozisyon iptali durumunda pozisyonun tarifi sürecinde belirtilen maaş hesabı dahilinde, işin bitiminde hak edilecek ücretin %50’si, KDV eklenerek müşteriye profera tarafından fatura edilecektir.” hükmü gereğince ücrete hak kazandığını iddia etmiştir. Dava konusu edilen bir hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların (olguların) var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir. İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir [6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 187/1 maddesi]. Vakıa (olgu) ise, 03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kendisine hukuki sonuç bağlanmış olaylar şeklinde tanımlanmıştır. İspatı gereken olaylar, olumlu vakıalar olabileceği gibi olumsuz vakıalar da olabilir. Diğer taraftan hâkim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini kural olarak kendiliğinden araştıramaz. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir. Bir davada ispat yükünün hangi tarafa ait olacağı hususu ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde düzenlendiği gibi, usul hukukunun en önemli konularından biri olan ispat yükü kuralı, HMK’nın 190. maddesinde de “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/13-597 E. 2020/501 K. Sayılı kararı) Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, davacı tarafın danışmanlık hizmeti kapsamında düzenlediği faturaların davalı defterlerine kaydedilmediği, davacı tarafından ibraz edilen mail içeriklerinde taraflar arasında “…” pozisyonuna yönelik görüşmelerin yapıldığı, davacının bu doğrultuda davalı tarafa isim önerdiği yönünde görüşmelerin bulunduğu anlaşılmışsa da, pozisyonun davalı tarafından iptal edildiğine ilişkin ve davacının sadece seçme ve yerleştirme halinde ücrete hak kazanmayacağı pozisyon iptali halinde mülakat hizmeti ile ilgili ücrete hak kazanacağı yönünde usulüne uygun yazılı ispat vasıtası getirilemediği, bu sebeple, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davecının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/12/2021