Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2588 E. 2021/258 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2588 Esas
KARAR NO: 2021/258
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI: 2018/461 Esas, 2018/642 Karar
DAVA: MENFİ TESPİT -MÜLKİYET TESPİTİ
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili 17.12.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı kooperatifin 193 nolu ortağı olduğunu, 11.12.2006 tarihinde kura çekimi yapılıp, kura çekimi sonucunda İstanbul Sarıyer, …, … mevkii … Ada … parselde kayıtlı … arsa paylı … numaralı bağımsız bölümün müvekkiline tahsis edildiğini, söz konusu dairenin müvekkiline teslim edilip 13.06.2014 tarihinde tapuya ferdileşme listesi verilmişse de tapuya devir işlemlerinin çeşitli bahanelerle geciktirildiğini, ancak 23.11.2015 tarihinde tapu devri yapılarak dairenin tapusunun müvekkiline verildiğini, devir esnasında tapu kaydına diğer davalı şirket tarafından ihtiyati haciz konulduğunun öğrenildiğini, söz konusu haczin ferdileşme işleminden sonra 25.07.2014 tarihinde konulduğunu, davalı şirketin hakem kararı ile lehine hükmedilen alacağı tahsil için önce ihtiyati haciz kararı alarak Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı kooperatif aleyhine 12.580.840 TL lik ilamlı icra takibi başlattığını, hakem kararının iptal davasının halen derdest olduğunu , hakem kararının henüz kesinleşmediğini belirterek, 11 nolu bağımsız bölümün mülkiyetinin haciz tarihinde de müvekkiline ait olduğunun tespitine, tapu kaydındaki haczin kaldırılmasına, taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı S.S Boğaziçi Sitesi Konut Yapı Kooperatifi vekili, HMK 14/2 madde gereğince Kooperatifin merkezinin bulunduğu Zonguldak mahkemelerinin kesin yetkili olduğunu, davacıya ait taşınmaz üzerinde haciz uygulamış olan tarafın diğer davalı olduğunu, Hakem Kurulunun iptal davasının Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin ( Ticaret) 2014/432 esas sayılı dosyada halen derdest olduğunu, tüm ortaklara ferdi tapuların devrinin derhal yapıldığını, taraflarınca kooperatifin ve ortakların daha fazla mağdur edilmemesinin önüne geçebilmek için icra takibinin dava sonuna kadar durdurulmasına yönelik tedbir kararı isteminde bulunulduğunu ve 21.01.2016 tarihli duruşmada istemleri doğrultusunda ihtiyati tedbir kararı verilerek Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibinin durdurulduğunu, icra dosyasından hacizli taşınmazların satılarak paraya çevrilmesinin şu aşama da mümkün olmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir. Davalı … A.Ş vekili, davanın menfi tespit ve haczin fekki davası olduğundan nisbi harca tabi olduğunu, harcın tamamlattırılması gerektiğini, ihtiyati hacze davalı kooperatifin itirazının reddedildiğini, davacının ise davayı ikame etmeden önce Ankara 6. İcra Hakimliği nezdinde 2015/1211 sayı ile müvekkili aleyhine aynı taleple ilgili açmış olduğu davasının reddedildiğini, kararın beklenip davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme tarafından 2015/1207 Esas nolu dosyada davalı kooperatif aleyhine açılan dava tefrik edilerek 2018/461 Esas nolu dosyaya kaydedilmiş ve yargılamaya söz konusu dosya üzerinden devam edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI; Mahkemece, davalı kooperatifin yetki itirazının bulunduğu, öncelikle bu yetki itirazının değerlendirilmesi gerektiği, davacının istemlerinden birinin bağımsız bölümün mülkiyetinin tespiti olduğu, taşınmazın İstanbul ili sınırları içerisinde olup HMK’nın 12/1.maddesinde bu tür davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu yazılı ise de, HMK 14/2.maddesinde ” özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık veya üyelik ilişkileri ile sınırlı olmak kaydı ile bir ortağına bir üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. ” düzenlemesinin mevcut olduğunu, dosya içerisindeki emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12/10/2015 tarihli 2015/10708 Esas, 2015/10274 Karar nolu ilamında belirtildiği üzere ” 6100 sayılı HMK’nın 12/1.maddesinde yer alan yetki kuralının aynı kanunun 14/2.maddesinde yer alan yetki kuralı gibi özel ve kesin yetki kuralı olduğu, ancak HMK’nın 12/1.maddesinde yer alan özel yetki kuralının HMK’nın 14/2.maddesinde yer alan yetki kuralına nazaran daha genel bir yetki kuralı olduğu, bu iki yetki kuralının aynı anda uygulanmasının söz konusu olması halinde daha özel yetki kuralı niteliğinde olan HMK 14/2.maddesinde yer alan yetki kuralının öncelikle uygulanması gerektiği ” belirtildiğinden davanın açıldığı tarih itibariyle davalı kooperatifin merkez adresinin Zonguldak olması nedeniyle iş bu davaya bakmakta yetkili mahkemenin Zonguldak Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, dava açıldıktan sonra davalı kooperatifin merkez adresini İstanbul’a taşıdığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/07/2010 tarih, 2009/2043 Esas, 2010/7831 Karar, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26/09/2011 tarih, 2011/1214 Esas, 2011/618 Karar nolu ilamlarında da belirtildiği üzere kooperatif merkez değişikliğinin dava tarihinden sonra yapıldığı, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, HMK 114/2, HMK 114/c, HMK 115.maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Zonguldak Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili kararı yasal süresi içerisinde istinaf etmiştir. İstinaf nedenleri olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ettikten sonra, davanın taşınmazın aynını ilgilendirdiğini, taşınmazın mahkemenin yetki alanı içerisinde bulunduğunu, söz konusu taşınmazın mülkiyetinin kura çekimi ile birlikte müvekkiline geçtiğini, dava tarihinde davalılardan takip alacaklısı … A.Ş.’nin merkezinin Ankara, kooperatifin ise Zonguldak olduğunu, taşınmazın bulunduğu yerin ise İstanbul olduğunu, kooperatif merkezinin davadan sonra İstanbul’a taşındığını, her iki davalınında yetki itirazında bulunduğunu, dava konusu olayda HMK 14/2.maddesinin uygulama yerinin bulunmadığını, ilgili madde hükmünün şirketle ortaklar arasında ya da ortakların veya üyelerin diğerlerine karşı açacakları ihtilaflarda çözüm yerinin ortaklık merkezinin bulunduğu yerdeki mahkeme olduğunu, mahkemeden taleplerinin haczin kaldırılması olduğunu iddia ederek, yetkisizlik kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, menfi tespit, çekişmenin giderilmesi ile haczin kaldırılması istemine ilişkindir. Taraflar arasında, davacı gerçek kişinin davalı kooperatifin ortaklarından olduğu, davalı kooperatifin ticaret sicilindeki adresinin dava tarihinde Zonguldak ili olduğu, dava tarihinden sonra kooperatifin adres değişikliği ile birlikte merkez adresinin İstanbul’a nakledilmiş olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, davacı ile davalı arasındaki iş bu davada, yetkili yer mahkemesinin taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi mi yoksa aksine kooperatifin dava tarihindeki mevcut adresinin bulunduğu yerdeki mahkemenin mi yetkili olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; davalı kooperatifin adresinin Zonguldak merkez iken söz konusu adresin kooperatif genel kurulunun 11/06/2017 tarihli kararı ile Sarıyer / İstanbul’a nakledildiği, söz konusu kararın 18/08/2017 tarihinde tescil edildiği ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 04/10/2017 tarihli sayısında ilan edildiği, davanın ise 14/12/2015 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114.maddesinde dava şartları düzenlenmiştir. HMK’nın 114/1-c bendinde mahkemenin görevli olmasını, d)bendinde ise, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında gösterilmiştir. HMK 12.maddesi gereğince, taşınmazın aynından doğan davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu kabul edilmişse de, iş bu davada HMK 14.maddesined düzenlenen yetkininde değerlendirilmesi gerekecektir. Çünkü dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 14/2. maddesinde, özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileri ile sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu belirtilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gibi her ne kadar taşınmazlarla ilgili davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi de aynı yasada kesin yetkili kabul edilmişse de, bu konu Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2001/10347 Esas, 2002/2688 Karar ve 25.03.2002 tarihli emsal ilamında, davacının, bu dava ile davalının üyelikten ihraç edilmesi nedeniyle, davalı adına tahsis edilen bağımsız bölümün tapusunun iptali ile adına tescilini talep ettiği, kooperatif anasözleşmesinde merkez olarak gösterilen yerin kooperatifin ikametgahı sayılacağı, kooperatif ve ortakları arasında birbirine karşı açacakları davalara (mülga) HUMK 17/son cümlesi gereğince, kooperatif ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılacağı, her ne kadar mahkemece yetki itirazının reddinde aynı yasanın (mülga HUMK) 13/1 maddesine dayanılmış ise de, dairenin yerleşik uygulaması uyarınca (mülga) HUMK nun 17.maddesinin uygulanması gerekeceği, bu yetki kuralınında kamu düzenine ilişkin re’sen göz önüne alınacağı, kooperatifin ana sözleşmesi getirtilerek merkezinin tespit edilip, yetki itirazının buna göre sonuçlandırılması gerektiği şeklinde açıklanmıştır. Söz konusu ilam kapsamında yukarıda ifade edildiği üzere dava tarihinde davalı kooperatifin merkez adresinin Zonguldak ili yargı çevresi içerisinde olduğu anlaşılmıştır. Mahkemenin görevi ve yetkinin kesin olduğu hallerde Mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında yer aldığından ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 115. maddesinde, dava şartlarının mevcut olup olmadığı mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerekeceğine dair düzenleme kapsamında ve açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince davanın yetkinin kesin olduğu hallerde mahkemenin yetkili bulunmasına dair dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115.maddesi gereğince usulden ret kararı ile yetinilmesi gerekirken, ilk itirazlar arasında yer alan yetki itirazında uygulama yeri bulunan HMK 20.maddesinin uygulanarak dosyanın kesinleştirmesi ve talep halinde yetkili yer mahkemesine gönderilmesi kararı isabetli olmamıştır. Ne varki, sonuca etkisi bulunmadığı kanaatine varılarak ve özellikle istinaf talebinde bulunan tarafın sıfatı da göz önünde bulundurularak, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1- İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/461 Esas, 2018/642 Karar ve 24/05/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 253,20 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 134,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 119,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1a-3 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/02/2021