Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2479 E. 2021/1318 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2479 Esas
KARAR NO: 2021/1318
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/01/2018
NUMARASI: 2016/641 Esas, 2018/63 Karar
DAVA: SIRA CETVELİNE İTİRAZ
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA Davacı dava dilekçesi ile; Müflis … A.Ş.’nin iflas tasfiyesinin yapıldığı İstanbul … İflas Müdürlüğü’nün … dosyasında 24.329,39 TL meri teminat mektubu riski, 1.589,00 TL meri teminat mektubu riski, 17.820.00 TL çek taahhüt riski, 65,94 TL tahakkuk etmiş komisyon borcu olmak üzere toplam 43,804,33 TL tutarında kurum alacaklarının, imtiyazlı alacak olarak sıra cetvelinin 3. sırasına kayıt ve kabulü talep ettiklerini, Ek Sıra Cetvelinde 17.820,00 TL tutarındaki çek taahhüt riski dışında kalan 25.984,33 TL alacaklarının alelade alacak olarak 4.sıraya kayıt ve kabulüne, çek taahhüt riskinden kaynaklanan 17.820,00 TL’nin ise; “doğmamış ve doğma olasılığı bulunmayan bir riske alt olduğundan” bahisle masaya kaydının reddine karar verildiğini, 4389 ve 5411 sayılı yasalar ile imtiyazlı alacak olarak kabul edilen müvekkili TMSF alacağının İİK 206/1 madde gereğince 3. sıraya alınması gerektiğini, çek kanunu gereğince basılı çek defteri bankaya iade edilmediği sürece bankanın tanzim riskinin devam ettiğini, masaya şarta bağlı alacak olarak kayıt ettirdikleri toplam 17.820,00 TL tutarındaki çek taahhüt riskinin nakde dönüşmüş olmaması nedeniyle risk olarak halen mevcut olduğunu, Çek Kanunu’nun bankanın ödemekle yükümlü olduğu çek tutarı dolayısıyla müşteri ile banka arasında bir gayrinakdi kredi sözleşmesi bulunduğunu kabul ettiğini, müvekkili ile müşteri arasında GKS hükümlerine ilave olarak ayrıca kanun gereğince de bir gayrinakdi kredi sözleşmesinin mevcut olduğunu, olayda müşterinin sözleşmeden kaynaklanan hükümlerini yerine getirmediğini, çek koçanlarını iade etmediğini belirterek ek sıra cetvelinin iptal edilerek, red edilen 17.820,00 TL alacaklarının da dahil olmak üzere, alacaklarının tamamının alacaklılar cetvelinin 3. sırasına kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı müflis şirket iflas idaresi vekili cevabında; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2014 tarihli kararı ile müflis şirketin iflasına karar verildiğini, bankaya ibraz edilmeyen ve belki de hiç ibraz edilmeyecek çeklerden dolayı bankanın ödemekle yükümlü olduğu miktar bulunmadığını, çeklerin iflastan önce keşide edilmesi halinde ibraz süreleri geçtiğinden bankanın ödeme yükümlülüğü olmadığını, iflastan önce ileri tarih atılarak keşide edilmeleri halinde ise iflas kararı ile birlikte şirket temsilcilerinin yetkileri kalmadığından yetkisiz temsilciler tarafından imzalanmış çekleri davacı bankanın ödemesinin mümkün bulunmadığını, bu nedenle davacının çeklerden dolayı riski bulunmadığından iflas masasının verdiği kararın yerinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece; davacının çek taahhüt risk alacağı dışında kalan 25.984,33 TL alacağın., imtiyazlı alacak olarak sıra cetvelinin 3. sıraya kaydı talebi yönünden dosyanın tefrikine, 27 çek yaprağı yönünden davacının çek taahhüt risk alacağı 17.820,00 TL’nin şarta bağlı alacak olarak davalı şirketin iflas masasına kaydına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; iflas masasının 25.984,33 TL alacaklarının 4. sıraya kaydına, çek riskinden kaynaklanan 17.820,00 TL alacağın kaydı talebinin ise reddine karar verdiğini, bunun üzerine red edilen 17.820,00 TL alacaklarının da dahil alacaklarının tamamının alacaklılar cetvelinin 3. sırasına kaydına karar verilmesi için bu davayı açtıklarını, hem sıraya hem da esasa ilişkin itirazları inceleme görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğunu, ancak mahkemece 25.984,33 TL alacak yönünden tefrik kararı verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de aslında kısmen kabul ve kısmen görevsizlik kararı verildiğini, tefrik kararı ile sınırlı olmak üzere istinaf talebinde hukuki yararları bulunduğunu belirterek tefrik kararı ile sınırlı olmak üzere tefrik ara kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; çeklerin basım tarihinden itibaren 5 yıl içinde ibraz edilmemeleri halinde bankanın ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğunun sona ereceğini, çeklerde basım tarihi yer almamışsa Çek Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca 30/06/2018 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmemesi halinde bankanın sorumluluğunun sona ereceğini, çeklerin iflastan önce keşide edilmesi halinde ibraz süreleri geçtiğinden bankanın ödeme yükümlülüğü olmadığını, iflastan önce ileri tarih atılarak keşide edilmeleri halinde ise iflas kararı ile birlikte şirket temsilcilerinin yetkileri kalmadığından yetkisiz temsilciler tarafından imzalanmış çekleri davacı bankanın ödemesinin mümkün bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 235 maddesine göre sıra cetveline itiraza ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı TMSF’nin müflis şirketin iflas dosyasında 24.329,39 TL meri teminat mektubu riski, 1.589,00 TL meri teminat mektubu riski, 17.820.00 TL çek taahhüt riski, 65,94 TL tahakkuk etmiş komisyon borcu olmak üzere toplam 43,804,33 TL tutarında alacaklarının, imtiyazlı alacak olarak sıra cetvelinin 3. sırasına kaydını talep ettiğini, Ek Sıra Cetvelinde 17.820,00 TL tutarındaki çek taahhüt riski dışında kalan 25.984,33 TL alacaklarının alelade alacak olarak 4.sıraya kayıt ve kabulüne, çek taahhüt riskinden kaynaklanan 17.820,00 TL’nin ise; “doğmamış ve doğma olasılığı bulunmayan bir riske alt olduğundan” bahisle masaya kaydı yönündeki talebin reddine karar verildiği, bunun üzerine davacının red edilen 17.820,00 TL alacaklarının da dahil alacaklarının tamamının alacaklılar cetvelinin 3. sırasına kaydına karar verilmesi talebi ile eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının çek taahhüt risk alacağı dışında kalan 25.984,33 TL alacağın imtiyazlı alacak olarak sıra cetvelinin 3. sıraya kaydı talebi yönünden dosya tefrik edilmiş, 27 çek yaprağı yönünden davacının çek taahhüt risk alacağı 17.820,00 TL’nin şarta bağlı alacak olarak davalı şirketin iflas masasına kaydına karar verilmiş, taraflar karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; Davacı vekili, dava dilekçelerinde, 4. sırada masaya kaydına karar verilen 25.984,33 TL alacaklarının 3 sıraya kaydını da talep ettiklerini, hem sıraya hem esasa ilişkin itirazları inceleme görevinin asliye ticaret mahkemelerine ait olduğunu, mahkemece anılan alacak yönünden tefrik karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek tefrik ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 167/1. maddesinin ilk cümlesi; “Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir.” hükmünü düzenlemektedir. HMK’nın 341/1.a bendi uyarınca ilk derece mahkemelerinin nihai kararlarına karşı kanun yoluna başvurulabilmesi mümkün olup, davaların ayrılması kararı, ancak hükümle birlikte kanun yoluna götürülebilir (m.168). Somut davada, 4. sırada masaya kaydına karar verilen 25.984,33 TL alacağın 3. sıraya kaydı talebi yönünden dosya tefrik edilmiştir. Yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda tefrik edilen dosya hakkında, yargılama sonunda verilecek karara karşı ve bu kararla birlikte kanun yoluna başvurulabileceği, sadece tefrik kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün olmadığından bu konudaki istinaf talebi yerinde değildir. Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; Davalı vekili, çeklerden dolayı bankanın riskinin bulunmadığını belirterek çek taahhüt riski yönünden masaya kaydına dair kararın kaldırılmasını talep etmiştir.İlk derece mahkemesinde bilirkişiden alınan 06/01/2017 ve 10/10/2017 tarihinde alınan kök ve ek raporlarda özetle; davacı fon tarafından temlik alınan … Merkez Şubesi ile davalı müflis … A.Ş. arasında 06/10/1195 tarihinde 190.000,00 TL (yeni) limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 33.8 maddesi gereğince davacı bankanın davalı müflisten çek depo talep hakkının bulunduğu, banka kayıtlarına göre davacının davalı müflis uhdesinde 27 adet boş çek yaprağı bulunduğu, iflas tarihi itibariyle her bir çek karnesi sorumluluk bedelinin 1.120,00 TL olup 27 adet çek karnesi için davacının davalı müflisten 30.240,00 TL çek depo talebinde bulunabileceği ve şarta bağlı alacak olarak masaya kaydının yapılabileceği belirtilmiştir. Bu durumda bilirkişi raporuna göre, davacının çek taahhüt riskinin devam ettiği anlaşıldığından, mahkemece taleple bağlı kalınarak çek taahhüt riskinden doğan alacağın şartlı alacak olarak masaya kaydına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin usulden reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352. maddesi uyarınca usulden REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/641 Esas, 2018/63 Karar ve 30/01/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/11/2021