Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2457 E. 2021/1308 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2457 Esas
KARAR NO: 2021/1308
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/07/2018
NUMARASI: 2017/181 Esas, 2018/713 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 24/02/2017 tarihli dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili arasında akdedilen 06/06/2016 tarihli sözleşme ile müvekkilinin davalı şirkete danışmanlık hizmeti verdiğini, verilen hizmetlerden Ekim 2016 ayı sabit danışmanlık ücreti için serbest meslek makbuzu düzenlendiğini ve şirkete gönderildiğini, ancak bedelin süresinde ödeneceği belirtilmiş olmasına rağmen ödenmediğini, hizmet verilmeye devam edildiğini, Kasım – Aralık 2016 ayları sabit danışmanlık ücretine ilişkin 02/01/2017 tarihli serbest meslek makbuzununda düzenlenerek borçlu şirkete gönderildiğini, borçlu şirket tarafından 13/01/2017 tarihli noter ihtarnamesi ile taraflar arasında akdedilen sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini ve Kasım – Aralık dönemi hizmet bedeli serbest meslek makbuzunun müvekkilden bu dönem içerisinde herhangi bir hizmet alınamamış olmasının sebep gösterilerek ihtarnamenin iade edildiğini, davalının söz konusu danışmanlık hizmet bedellerini ödemeyerek gerçek dışı mesnetsiz iddialarla sözleşmeyi feshetmesinin haksız davranışa mazeret yaratma gayretini açıkça ortaya koyduğunu, sözleşmenin dördüncü maddesi gereğince davalının sözleşmenin 90 gün önceden haber vermek koşulu ile feshedileceği hükmünü ihlal ettiğini, davalı borçlu şirkete ihtarname gönderilerek Ekim ayı sabit danışmanlık serbest meslek makbuz bedeli, Kasım ve Aralık sabit danışmanlık serbest meslek makbuz bedelinin fesih tarihi itibariyle on üç günlük sabit danışmanlık bedelinin ve sözleşmenin dördüncü maddesi gereği 90 günlük bildirim yükümlülüğüne uyulmamasından dolayı üç aylık sabit danışmanlık bedeli olan 37.500,00 TL olmak üzere toplam 79.666,00 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, ancak bedelin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalı borçlunun takibe yapmış olduğu itirazının haksız olduğunu iddia ederek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediği için sözleşmenin müvekkili şirket tarafından haklı sebeple feshedilmiş olduğundan davanın mesnetsiz bulunduğunu, sözleşme uyarınca davacının periyodik toplantılar ile müvekkili şirkete yapılan işlere ilişkin, pazarlama vs. konusunda bilgi verme borcu altına girmiş iken Kasım ve Aralık ayları itibariyle müvekkili şirketin hiçbir toplantı talebini kabul etmediğini, müvekkili şirketin kendisinden sözleşme çerçevesinde talep ettiği hiçbir hizmeti de gereği şekilde sunmadığını, müvekkili tarafından keşide edilen 13/01/2017 tarihli ihtarnamede, feshin haklı sebeple yapıldığının açıkça ifade edildiğini, haklı sebeplerin sözleşmede davacıdan beklenen asli edimlerin hiçbirinin yerine getirilmemesi ve bu aşamadan sonra sözleşme ilişkisine devam etmenin müvekkili şirkete hiçbir menfaat sağlamayacağı bahisle dürüstlük kuralı karşısında beklenememesi nedeniyle doğduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; taraflar arasında aktedilen sözleşme kapsamında mevcut ticari ilişkide davacının 01.07.2016 tarihli makbuzla başladığı, davalının ise 13.01.2017 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmeyi toplantı taleplerinin geçiştirildiğinden ve hizmet alınamadığından bahisle fesih ettiği, davacının talebinin fesih tarihine kadar ödenmeyen sözleşmeyle kararlaştırılan aylık ücret ve sözleşmenin 4. Maddesi kapsamında yer alan 90 günlük ihtar süresine tekabül eden ücret olduğu hususlarının belirlendiğini, davacının 04.11.2016 tarihli 12.250,00 TL bedelli makbuz sebebiyle alacaklı olduğunun davalının kabulünde bulunduğu, taraflar arasındaki ihtilafın Kasım – Aralık aylarına ve fesih tarihine kadar olan 13 günlük süreye ilişkin 12.250,00 TL Ekim ücreti + 29.916,00 TL (Kasım – Aralık + 13 gün ) toplam 42.166,00 TL tutarında ücrete ve fesihten sonraki 90 gün için 37.500,00 TL olmak üzere toplam 79.666,00 TL alacağa ilişkin bulunduğu, davalı tarafça keşide edilen Beyoğlu … Noterliği 13.01.2017 tarihli ihtarnamesi ile akdedilen sözleşme ile yapılan işlerin pazarlama vs konusunda bilgi verme borcu altına giren muhatabın son 3 aydır hiçbir toplantı talebini kabul etmeyip bahanelerle geçiştirdiği, sözleşme çerçevesinde talep edilen hiçbir hizmeti sunmadığı hususunun neden gösterilerek sözleşmenin fesih edildiğinin görüldüğü, davalı tarafça feshe dayanak iddiaların ispat edilemediği, bu nedenle dürüstlük kuralına aykırı olarak gerçekleştirilen fesihte haklı fesih olgusunun ispat edilemediği, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca tarafların 90 gün önceden haber vermek koşulu ile olağan fesih yapabileceğinin öngörüldüğü, davalı tarafça bu süreye de riayet edilmeksizin feshin gerçekleştirildiği, davalının 12.250,00 TL Ekim ücretine ilave fesih tarihine kadar olan 42.166,00 TL ve 4.madde süresi olan fesih öneli 90 gün için 37.500,00 TL’nin toplamı 67.416,00 TL birlikte talep edilen kısım toplamı 79.666 TL tutarı ödemekle yükümlü olduğu, takip konusu alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, mahkemece itirazın iptali davasında genel hükümlere göre borcun miktarı ve varlığının araştırılmak zorunda olduğunu, bilirkişi raporuna istinaden sunulan deliller incelenmeden karar verildiğini, sözleşmenin feshinin davacının edimini yerine getirmemesi sebebine dayandığını, dürüstlük kuralı ve iyi niyet karineleri uyarınca sözleşme gereğince ifa etmesi gereken edimleri davacının ifa isteminde bulunabilmesi için öncelikle kendi edimini ifa etmiş olması veya önermiş bulunması gerektiğini, mahkemenin davacının edimlerini yerine getirmediğine ilişkin sundukları delilleri değerlendirmeden hüküm kurmasının ve hüküm kurulurken esas alınan bilirkişi raporunun müvekkili aleyhine kısımlarının gerekçe yapılmasının yerinde olmadığını, mahkemenin fesih öneli adı altında hükmettiği miktarın sözleşmede dayanağının olmadığını, belirlenen 90 günlük sürenin müvekkilce yapılan olağanüstü fesih olduğundan geçerli olmadığını, davacı ile kurulmuş olan sürekli borç ilişkisinin davacı tarafından verilmesi gereken hizmetin verilmemesine binaen güven ilişkisinin çökmesi nedeniyle sözleşmenin olağanüstü fesih yolu ile haklı olarak sona erdirildiğini, tanıkların dinlenilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; sözleşme kapsamında alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında; yazılı sözleşmenin kurulduğu, davalı şirketin sözleşmeyi feshettiği hususlarında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; davalının sözleşmeyi haklı nedenle fesih edip etmediği, davacının sözleşme kapsamındaki edimlerini yerine getirip getirmediği, davacının takip konusu yapmış olduğu alacak kalemlerinin yerinde olup olmadığı, bilirkişi raporunun isabetli olup olmadığı ile kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; taraflar arasında 06/06/2016 tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmenin konusunun ikinci maddede düzenlendiği, ikinci madde içeriğinde, 1.1 bent üst başlığında, proje geliştirme / gözden geçirme süreci, 1.2 bentte, etap lansmana hazırlık süreci, 1.3 bentte, satış sürecine yer verildiği, 3.maddede, sözleşme konusu işin toplam süresinin 15 ay olduğu, ilk üç ayın proje geliştirme ve lansman hazırlık süreci olarak planlandığı, çalışma süresinin 15 ayı geçmesi durumunda belirtilen tutarların uzayan süreye göre hesaplanarak hak edişin ödeneceğinin ifade edildiği, hizmet bedelinin iki bölümden oluştuğu, birinci bölümün aylık sabit danışmanlık bedeli 12.500,00 TL / Ay + KDV olduğu, ikinci bölüm satış priminin her ay yapılan toplam satış tutarı üzerinden binde bir oranında prim + KDV başarı primi olarak ödeneceğinin belirtildiği, yine aynı maddede iki bölümden oluşan toplam tutarın her ayın en geç son iş günü fatura edilerek ödemenin takip eden beşinci iş günü içerisinde gerçekleştirileceğinin belirtildiği, dördüncü maddede, özel şartlara yer verildiği, maddenin son fıkrasında tarafların sözleşmeyi 90 gün önceden haber vermek koşulu ile tek taraflı olarak feshedebilecekleri, bir üst fıkrada ise sözleşme süresi olan 15 ay içerisinde gerçekleşen tüm satışlardan 3.maddedeki başarı primini davalı şirketin davacıya ödemekle yükümlü olduğunu, bununla birlikte davalı şirketin sözleşmeyi bitim tarihinden önce bir tarihte fesih etmesi durumunda, fesih tarihinden itibaren altı ay içerisinde davacının danışmanlığı süresince görüşmüş olduğu şahıs veya şirketlerin satın almaları durumunda hizmet bedeline denk gelen başarı primi tutarını üçüncü maddedeki skala doğrultusunda satışın olmasından itibaren en geç on beş gün içinde ödemekle yükümlü olduğu, sözleşmenin on beş aylık sürenin sona ermesinden itibaren yapılan satışlarda herhangi başarı primi olmayacağının belirtildiği, davacı tarafça davalı şirket adına serbest meslek makbuzları düzenlendiği, davalı şirketin Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye nolu, 13/01/2017 tarihli davacıya göndermiş olduğu ihtarname ile 06/06/2016 tarihli sözleşmenin haklı sebeplerin ortaya çıkması neticesinde fesih edildiğinin bildirildiği, ihtarnamenin içerisinde sözleşme uyarınca periyodik toplantılar ile şirkete yapılan işlerin pazarlama vs konusunda bilgi verme altına girildiği, ancak son üç aydır davacının hiçbir toplantı talebini kabul etmeyip bahanelerle geçiştirdiği, şirketin kendisinden sözleşme çerçevesinde talep ettiği hiçbir hizmeti sunmadığı, müvekkili şirketin müteaddit taleplerine rağmen muhataptan arzu edilen bir şekilde hizmet alınamadığı, buna rağmen sözleşme altında vermesi gereken hizmetleri ve toplantı taleplerine dahil icabet etmemesine rağmen şirkete 02/01/2017 tarihli Kasım – Aralık dönemi hizmet bedeli faturasının gönderildiği, belirtilen dönem içerisinde herhangi bir hizmetin alınamamış olması nedeniyle faturanın ihtarname ile birlikte iade edildiğinin ve ihtarname tarihiyle sözleşmenin şirket tarafından fesih edildiğinin belirtildiği, davacının ise davalı şirketin göndermiş olduğu ihtarnameye cevaben Üsküdar … Noterliğinin … yevmiye nolu, 18/01/2017 tarihli cevabı ihtarnamesi ile iddiaları kabul etmediği, hizmet karşılığı Ekim – Kasım ve Aralık dönemine ilişkin ücret ödemesinin gerçekleştirilmemiş olduğu, ihtarnamede yer alan beyanın asılsız, mesnetsiz, gerçeklerle bağdaşmayan ve en önemlisi de alacağın tahsilinin önlenmesine çalışıldığı hususunun belirtilerek, takip konusu alacağa ilişkin tutarın ödenmesinin talep edildiği, söz konusu ödemenin davalı şirket tarafından yapılmaması üzerine davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 08/02/2017 tarihinde 79.666,00 TL sözleşme alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun takibe karşı asıl alacak ve ferilerine itiraz ettiği, davacı alacaklının ise İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu itirazın iptali davasını açmşış olduğu anlaşılmıştır. 10/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşme kapsamında mevcut ticari ilişkide davacının 01.07.2016 tarihli makbuzuyla başladığı, davalının 13.01.2017 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmeyi toplantı taleplerinin geçiştirildiğinden ve hizmet alınamadığından bahisle fesih ettiği, davacının talebinin fesih tarihine kadar ödenmeyen sözleşmeyle kararlaştırılan aylık ücret ve sözleşmenin 4. maddesi kapsamında 90 günlük ihtar süresine tekabül eden ücret olduğu hususlarının belirlendiği, davacının 04.11.2016 tarihli makbuz sebebiyle davalıdan alacaklı kaldığının davalı kayıtlarında da mevcut olduğu, davalının Kasım – Aralık aylarına ilişkin kesilen makbuzu ödemek istemediği, Ocak ayında keşide ettiği ihtarname ile Kasım – Aralık ücretine itiraz ettiği ve sözleşmeyi fesih ettiği hususun belirlendiği, fesih tarihine kadar 12.250,00 TL Ekim ücreti * 29.916,00 TL (Kasım – Aralık + 13 gün ) toplam 42.166,00 TL tutara ilişkin ve fesihten sonraki 90 gün için 37.500,00 TL olmak üzere toplam 79.666,00 TL alacakla ilgili; davacının ihtilafsız 12,250,00 TL Ekim 2016 ücreti alacağının belirlendiği, ihtilaflı olan fesih tarihine kadar ki 2 ay + 13 gün için ve 90 gün için 4.madde kapsamında talep edilen 67.416,00 TL tutarların davalı feshinin haklı olduğu kabul edildiğinde talep edilemeyeceği hususunun taktirinin mahkemeye ait olduğu, davalının fesih sebebi olarak ileri sürdüğü hususların “toplantı talep edildiği halde davacı tarafından sözleşme kapsamında gerekli desteğin ve bilginin toplantı talebinin geçiştirilerek yerine getirilmediği hususunda “ davalının delili davacıya yazılı bir bildirimi ve sair değerlendirme yapılabilecek fesihten önce dayanak bulunmadığının Sayın Mahkemece değerlendirilmesi kapsamında bu defa davalının 12.250,00 TL Ekim ücretine ilave fesih tarihine kadar olan 42,166,00 TL ve 4.madde süresi olan fesih öneli 90 gün için 37.500,00 TL nin toplamı 67.416,00 TL birlikte talep edilen kısım toplamı 79,666,00 TL tutarı ödemekle yükümlü olacağı sonucuna varılacağı ve sonuç olarak, dosya, sözleşme, karşılıklı keşide edilen ihtarnameler, faturalar, davacı, davalı tarafça sunulan kayıt ve belgeler kapsamında; davacı kayıtlarında talebe konu aylara ilişkin faturaların kayıtlı olduğu, davalı kayıtlarında sunulanlarında davacının Ekim 2016 faturası tutarı 12.250,00 TL alacağının mevcut olduğu, davalı kayıtlarında davacının Kasım Aralık ayları 24.500,00 TL’lik fatura edilen kısma ihtarname ile itiraz edildiği, davalı tarafından yapılan fesih bildirim tarihine kadar fatura edilmemiş Ocak ayı 13 gün için KDV hariç 5.416,00 TL tutar hesaplandığı, Sözleşmenin 4.maddesindeki 90 gün öncesinden fesih öneline uyulmaması sebebi ile hesaplanan KDV hariç tutarın 37.500,00 TL olduğu; takibe konu edilen tutarın, tespit edilen yukarıdaki alacaklar toplamının 79.666,00 TL olduğu, davalı feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesinin mahkemeye ait olacağı belirtilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı yazılı dilekçesinde; önceki iddialarını tekrar ederek, ek rapor alınmasını talep etmiştir. Davacı vekili ise, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. 6100 sayılı HMK’nın 2.kısmında belge ve senetler düzenlenmiş, 200.maddesin üst başlığı senetle ispat zorunluluğudur. Maddede, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldığı zamanki miktar veya değerleri 2.500,00 TL’sini geçtiği taktirde senetle ispat olunması gerekeceği belirtilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakatı halinde tanık dinlenebileceğine yer verilmiştir. Somut davada, dava konusu uyuşmazlık yazılı sözleşme ilişkisinden kaynaklanmakta olup, sözleşmenin hukuki işlem olduğu çekişmesizdir. Ve dava konusu edilen miktarda yasada belirtilen miktarın çok üzerindedir. Davalı vekilinin tanık dinlenilmesi talebine yönelik olarak, 18/04/2018 tarihli duruşma zaptına geçen beyanında davacı vekili, maddi vakıalara yönelik tanık dinlenilmesine muvafakat etmediklerini beyan etmiştir. Bu durumda, davanın niteliği itibariyle davalı vekilinin tanıklarının dinlenilmediğine yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın, birinci kısım, birinci bölüm, birinci ayrımının başlığı, sözleşmeden doğan borç ilişkileridir. 1. Maddede, sözleşmenin, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulacağı ifade edilmiştir. Serbest iradeleri ile sözleşme gerçekleştiren tarafların, sözleşmenin kendilerine yüklediği edimleri yerine getirmeleri gerekir. Aksi halde taraflar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden dolayı zararlarının karşılanmasını talep edebilecek veya taraflardan biri haklı nedenle sözleşmeyi fesih edebileceği gibi zararlarını da talep edebilecektir. Somut davada olduğu gibi, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, tarafların sözleşme konusu edimlerini yerine getirmeleri ile birlikte diğer taraftan kendi edimini yerine getirmesini talep hakkı doğacaktır. Davacı tarafça sözleşme kapsamında yerine getirilen edimler sonucunda yine sözleşmede belirlenen alacağa dair serbest meslek makbuzlarını düzenlemiştir. Sözleşmenin davalı tarafça feshedildiği tarihe kadar olan takip konusu ücretlerin ödenmediği, davacının davalı tarafa fesih tarihinden önce göndermiş olduğu faturanın davalı şirket tarafından kabul edilmeyerek iade edildiği ve aynı ihtarnamede davacının edimlerini yerine getirmediği iddiasında bulunulduğu ve sözleşmeyi fesih etmiş olduğu görülmektedir. Ne var ki, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığının tespiti yönünden davalı tarafın ihtarnamede ileri sürmüş olduğu hususları iş bu yargılamada usule uygun deliller ile ispatlaması gerekmektedir. HMK’nın 190.maddesinde ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğuna dair düzenlemesi kapsamında davalı şirket tarafından fesih ihtarında iddia edilen fesih sebeplerine yönelik herhangi bir somut delil dosyaya ibraz edilememiştir. Bu durumda, davalının sözleşmede belirlenen süreden önce sözleşmeyi fesih etmiş olmasına yönelik iddialarını ispat etmiş olduğunun ve feshin haklı olduğunun kabulü mümkün olmayacaktır. Ve bu durumda davacının yapmış olduğu hizmetlere karşılık olarak 6102 sayılı TTK’nın 20.maddesi gereğince uygun bir ücret isteyebileceğinden, somut davada ise isteyebileceği ücret sözleşme ile belirlendiğinden yine sözleşme ile belirlenen süreden önceki fesih nedeniyle ödenmesi gereken alacak miktarı yönünden talebinin kabulü gerektiğinden mahkemenin davacı talebinin kabulüne yönelik hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle taraflar arasında düzenlenen yazılı sözleşme ve TBK ile ilgili yasal mevzuat kapsamında, davacının takip konusu alacağının sübuta erdiği, davalının feshin haklılığına yönelik sebeplerini ispatlayamadığı ve mahkemenin davacının alacak kalemlerine yönelik kabul şeklinin isabetli olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/181 Esas, 2018/713 Karar ve 04/07/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.360,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.301,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4- Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/11/2021