Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2422 E. 2021/1307 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2422 Esas
KARAR NO: 2021/1307
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/05/2018
NUMARASI: 2016/70 Esas, 2018/440 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 16/05/2014 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin konutunu davalı sigorta şirketine konut sigortası poliçesi ile sigortaladığını, düzenlenen poliçe ile fırtına, sel, su baskını, deprem ve benzeri tüm rizikolar ile hasar nedeniyle yapılacak ulaşım giderlerinin teminat kapsamına alındığını, 18/05/2012 tarihinde konutun bulunduğu Gebze’de meydana gelen sağanak yağış sırasında konutun çatısı ve yağmur oluklarında kırılma ve delinmeler meydana geldiğini, bu suretle bina içine sızan sulardan bina tavanı, salon ve oda zeminleri, duvar, sıva ve boyaların hasara uğradığını, hasarın duyulması üzerine müvekkilinin çalıştığı İsviçre’den Türkiye’ye gelerek davalıya ihbarda bulunduğunu, seyahat nedeniyle zorunlu olarak geliş uçak bileti, gidiş uçak bileti ücreti ödediğini, eksperin hasar mahallini incelemiş olmasına rağmen rapor düzenlemediğini, hasar bedelinin belirlenmediğini ve müvekkilline herhangi bir ödeme yapılmadığını iddia ederek, belirsiz alacak olarak daha sonra toplam alacağa tamamlanmak üzere şimdilik 1.000,00 TL hasar bedeli, 996,50 TL tespit ve 553,50 TL yol giderlerinin 03/08/2012 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 02/01/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 25.350,00 TL hasar bedeli ile 996,50 TL tespit ve 553,50 TL yol giderlerinin ihtar tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davaya konu Gebze / Kocaeli adresindeki konutun müvekkili sigorta şirketine konut sigorta poliçesi ile sigorta örtüsü altına alındığını, dava konusu konutta, 18/05/2012 tarihinde dolu yağması ve sonrası yağan yağmur sebebiyle doğan hasar talebi ile sigortalı davacının müvekkili şirkete ihbarda bulunduğunu, aynı gün eksperin yönlendirildiğini, eksperin 09/07/2012 tarihinde rapor tanzim ettiğini, incelemelerde sigortalı konuttaki hasarın poliçe kapsamında dolu hasarının teminat kapsamında bulunmaması gerekçesiyle dolu sonrası yağan yağmurdan dolayı oluşan hasarlar için alınan teklifler doğrultusunda toplam teminat kapsamında kalan, parke, sıva, boya işi için 815,00 TL, karyola için 350,00 TL, yatak için 280,00 TL ve halı için 150,00 TL olmak üzere toplam 1.595,00 TL hasar ödemesinin davacı sigortalı adına bankaya ödeme talimatı çıkarıldığını, davacının ödemeyi kabul etmeyerek almadığını, huzurdaki davanın haksız ikame edildiğini, talep edilen hasar tazminatının mevcut konut sigortası poliçesi özel şartları ve bu poliçenin tabi olduğu yangın sigortası genel şartları çerçevesinde teminat kapsamı dışında kaldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEBZE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2014/386 ESAS, 2015/797 KARAR VE 01/10/2015 TARİHLİ KARARI İLE: Gebze’de Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulmuş olması gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; alınan son bilirkişi heyet raporunda, ilk iki raporun değerlendirildiği, karşılaştırmaların yapıldığı, gerçek hasar bedellerinin tespit edildiği, hasarın meydana geldiği tarihteki rayiç değerlerin dikkate alındığı, gerçek hasar bedeli yönünden hükme esas alındığı, son alınan bilirkişi heyet raporunda, poliçeye ilişkin bilgilendirmenin yapılmamasından ötürü dolunun vermiş olduğu zararında teminat kapsamında olduğu belirtilmiş ise de sigorta sözleşmelerinde bilgilendirmeye ilişkin yönetmeliğin 7.maddesinde belirtilen durumların sigorta ettirenin kararında etkili olması gerektiği, ancak dosyada buna ilişkin bir delilin bulunmadığı gibi davalı sigorta şirketi vekilinin cevap dilekçesinde dolu nedeniyle oluşan hasarların sigorta teminatı dışında olduğunu, poliçe kapsamında hasarın 1.595,00 TL olduğunun beyan edilmesine karşılık davacı vekili tarafından cevaba cevap dilekçesinin verilmediği, tüm bu nedenlerle, cevap dilekçesi ile dolunun teminat dışı olduğu belirtilmiş olmasına karşılık davacı tarafça bu konuda Sigorta Sözleşmelerinden Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik’in 7. Maddesinde belirtilen bilgilendirmenin sigortalının kararında bu durumun etkisine yönelik müspet yada menfi bir beyanının bulunmaması ( Yargıtay 11. HD 2013/11663 Karar), konut sigortası genel ve özel şartlarında dolu hasarının teminat dışı olması, dolu hasarı teminat dahilinde kabul edilse dahi çatı hasarının teminat dışı olması, uçak biletlerinin tarihleri ile rizikonun meydana geldiği tarih aralığının 2 yılı aşmış olması nazara alındığında, yağmur sularının vermiş olduğu zarar kalemleri için ( toplam hasar bedeli olan 6.958,00 TL den 3.213,00 TL çatı ile dolu hasarı çıkarıldığında bulunan bedel ) ihtar tarihinden itibaren 8 iş günü sonrasından başlamak üzere yasal faiz ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, dava dilekçesinde delil tespiti için harcanan bedelin talep edildiği, talep edilen bedelin yargılama gideri kabul edildiği, kalem olarak hesaplanarak kabul red oranına göre kısmen kabul edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 3.745,00 TL’nin davalı sigorta şirketinden 12/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, davalı sigorta şirketinin bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatlaması gerektiğini, fakat bu hususta ne yazılı ne de diğer başka türlü delil olmadığını, sigorta poliçesinde yağmur veya dolu yağışının teminat dışında kalan hallerden olduğunun belirtilmediğini, Darıca bölgesinde meydana gelen yoğun fırtına, yağmur ve dolu neticesinde birçok yerde zarar meydana geldiğini, dolu ile mi fırtına ile mi çatının işlevsiz hale gelmiş olmasının tartışması yapıldığında sigorta ettiren lehine yorum yapılması gerektiğini, poliçenin 1 ve 4.sayfa izolasyon yetersizliğinin özel şart ile teminat kapsamına alındığını, fırtına ve yağmurla birlikte dolu yağmasının değerlendirilmesi halinde dahi çatı hasarının ve diğer tüm hasarların poliçe kapsamında olduğunu, mahkemenin dosyaya sunulan delil tespit raporuna itibar etmediğini, Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/77 Değişik İş sayılı delil tespit dosyasına sunulan raporda, mahallinde keşif yapıldığını, bu sebeple delil tespit dosyasındaki rapora üstünlük tanınması gerektiğini, mahkemece üstünlük tanınan 09/10/2017 tarihli üçüncü ve son bilirkişi raporunda tespit edilen malzeme ve işçilik fiyatları incelendiğinde reel piyasanın çok çok altında olduğunun görüldüğünü, ikinci bilirkişi raporunda bedelin tespit edilirken gerçek hayattan çok fazla uzaklaşıldığını, gerçek zararın ancak yapım işinin bir inşaatçı firma yada şahsa iade edilmesi karşılığında kaç TL’ye yapacağı olduğunu iddia ederek, çatı hasarı bedelinin reddine ve delil tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporunu destekleyen 05/06/2015 tarihli birinci bilirkişi raporunun hüküm altına alınması talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; Konut Sigorta Poliçesi kapsamında hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında; sigorta poliçesi, meydana gelen yağış konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; davacı konutunda meydana gelen hasarın sigorta poliçesi teminat kapsamında olup olmadığı, davalı sigorta şirketinin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği ile hükme esas alınan bilirkişi raporunun ve kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı ve davalı sigorta şirketi arasında başlangıç tarihi 14/10/2011, bitiş tarihi 14/10/2012 olan Gebze / Kocaeli’de bulunan konutun Konut Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, sigorta poliçesinde teminat kapsamındaki sözleşme maddeleri arasında dahili su, fırtına, duman, kar ağırlığı ve benzerine yer verildiği, dolu hasarının bulunmadığı, yine poliçe üzerinde ek sözleşme maddeleri olarak sel, su baskınına, yer kaymasına yer verildiği, ancak burada da dolu yağışının mevcut olmadığı, klozlar ve özel şartlar bölümünde izolasyon yetersizliği özel şartının yer aldığı, ilgili bölümde izolasyon yetersizliği ve / veya kaybı nedeniyle yağmur ve kar sularının binanın dış cephe veya terasında veya pencere kapı ve pervazlarından sızması ve / veya girmesi neticesinde oluşan zararların teminata dahil edilmiş olduğunun belirtilerek teminat kapsamında bulunan durumlara yer verildiği, bu durumlar arasında dış cephe ve çatıda meydana gelen hasarların yer aldığı, sel veya su baskını klozunun mevcut olduğu, poliçede ayrıca sigortalı binanın 2,5 kattan oluştuğu, her kat için ayrı deprem sigortalı binada mazot ile çalışan kalorifer kazanının olduğu, teminat altında bulunduğu hususuna yer verildiği, konut paket sigortası bilgilendirme formunda genel bilgiler üst başlığı altında birinci maddede, bu sigortayla aşağıdaki teminatların tarafların anlaşmasına bağlı olarak sağlanabileceği belirtilerek söz konusu teminatlar olarak yangın, yıldırım, infilak, hırsızlık, sel veya baskını, dahili su, fırtına, yer kayması, duman, kar ağırlığı, kara taşıtları çarpması ve benzerine yer verildiği, dava konusu konutta 09/07/2012 tarihli ekspertiz raporunda belirtildiği üzere, 18/05/2012 tarihinde Gebze, Tuzla ve yakın çevresinde etkili olan dolu yağışı sırasında konut binasının çatı örtüsünün ondülinler ve yağmur derelerinde kırık ve deliklerin meydana geldiği, çatıda oluşan zafiyet nedeniyle dahili alana akan yağmur sularınında sıva ve mobilya tahribatına neden olduğu, rizikolu taşınmazın zemin katında yer alan yatak odasına çatı kaplamasının dolu nedeniyle zafiyet görmesinden mütevellit akan yağmur sularının sirayeti ile tavan ve duvarlardan süzülen yağmur sularının yatay ve düşey alanlarda sıva / boya tahribatına neden olduğunun saptandığı, bahse konu alanın üzerini kapsayan ve üst örtüsü ondülün olan çatıda ve çatı etrafındaki pimaj malzemeden mamul yağmur derelerinde dolu yağışıyla meydana geldiğinin saptandığı, irili ufaklı delik ve kırıkların meydana geldiğinin tespit edildiği, hasara konu olan çatı alanının 80 metrekare civarında olduğu, dokuz yıl önce konsttrüksiyon ve izolasyonu yenilenerek imal edildiğinin öğrenildiği, konutun yatak odasında kullanılmakta olan eşyaların maruz kalan yağmur sirayetinin etkisiyle çürüyerek kullanılamaz hale geldiğinin tespit edildiği, taşınmazın dış cephe yalıtım zafiyeti kaynaklı dahili su risklerine karşı artı değerde olduğu, ancak dolu yağışı akabinde çatı kaplaması ve derelerde meydana gelen kırıklar neticesi dahili alana yağmur sirayetine karşı eksi değerde olduğunun belirlendiği, sonuç olarak şiddetli dolu yağışının etkisiyle çatı örtüsü ondilün ile yağmur dere ve oluklarda delinme ve kırılmalar şeklinde tahribat meydana gelerek dahili alana yağmur sirayetine imkan vermesi sonucunda dahili su hadisesinin meydana geldiği görüşünün bildirildiği, toplam hasar bedeli olarak 3.785,00 TL’nin tespit edildiği, rapora ekli olarak hasar gören konutta ve konutun içerisi ile ilgili fotoğrafların ekli olduğu, davacı sigortalı tarafından 16/07/2012 tarihli dilekçe ile Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/77 Değişik İş dosyasında tespit talebinde bulunulduğu, 16/07/2012 tarihinde mahallinde tespit gerçekleştirildiği, tespit sonucunda düzenlenen tespit bilirkişi heyet raporunda, tespit konusu binanın üç katlı betonarme bina olduğu, binanın kademeli olarak bodrum kat, zemin kat, normal kattan oluştuğu, ön taraftaki teras üstü saçakları, yağmur olukları ve derelerin kırılmış olduğu, pek çok noktadan delindiği, çatı kaplaması yüzeyinin pek çok yerinden kırıldığı ve delindiği, salonun balkon kapısının şişmesinden dolayı kapanmadığı belirtilerek, hasar gören konuta ve hasarlı yerlere dair fotoğrafların eklendiği, sonuç olarak, 18/05/2012 tarihinde yağan dolu yağışı nedeniyle çatı kaplaması, su olukları ve derelerin kırıldığı, delindiği ve yağan yağmur sularının bina içlerine sızarak binada malzeme ve eşyalara zarar verdiğinin belirlendiği, gerek binada gerekse eşyalarda önemli hasarların meydana geldiği, oluşan hasarın tamiri ve yapımı ile eşyaların tekrar kullanılabilmesi için yapılması gereken harcama tutarının rayiç fiyatlara göre toplam 25.350,00 TL olduğunu belirlendiği, davacı tarafça davalı sigorta şirketine 03/08/2012 tarihinde ihtarname gönderildiği, ihtarnamede dava konusu taleplere ve tespit raporundaki hasar miktarına yer verilerek söz konusu toplam 27.300,00 TL tazminatın karşılanmasının talep edildiği, davalı sigorta şirketi tarafından 11/10/2012 tarihinde dolunun çatıda meydana getirdiği hasarın değerlendirmeye alınmaması sonucunda yağmur sularının konutta ve eşyada meydana getirdiği hasar toplamı 1.595,00 TL tazminatının davacıya banka kanalıyla ödendiği, ancak davacı tarafça yapılan ödemenin kabul edilerek tahsil edilmediği ve iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. 05/06/2015 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda; 18/05/2012 tarihinde yağan dolu yağışı ve ardından yağmur yağışı nedeniyle çatı kaplaması ve su oluklarının kırıldığı, delindiği ve yağmur sularının bina içlerine sızarak binadaki malzeme ve eşyalara zarar verdiği, tespit raporunda piyasa rayiçlerine göre 25.350,00 TL zararın tespit edildiği, diğer taraftan poliçede doludan kaynaklı zararların kapsam dışında olacağının yazılmadığı, olay tarihinde yağan dolunun ceviz büyüklüğünde olup bu dolunun çatıda kaplamaya, derelere ve oluklara zarar verdiği, yağan yağmurun etkisiyle suların çeşitli yerlerden sızarak içeri girmesi durumunun söz konusu olduğu, poliçede fırtına, kar ağırlığı, sel su baskının teminat kapsamına alındığı, ancak izolasyon yetersizliği özel şartında yağmur ve kar sularının binanın dış cephe ve terasından veya pencere kapı ve pervazlarından sızması neticesinde oluşan zararların teminata dahil edildiği, dava konusu taşınmazda daha önce yağan ceviz büyüklüğündeki dolunun çatı elemanlarına zarar vermesi, akabinde yağan yağmur suyunun içeriye sızması sonucunda hasarın oluştuğu, poliçede kar ve yağmur suyundan söz edildiği, ancak doludan söz edilmediği, bilindiği gibi dolu, yağmur ve karın aynı kategoride yağışlar olduğu, dolununda yağarken oluşturduğu yağmur suyu etkisini gösterdiğinin değerlendirildiği, bu nedenle dolunun yağmur ve kar suyu gibi değerlendirilebileceği kanaatine varılarak oluşan hasarın teminat kapsamında olacağı görüşü belirtilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı yapmış olduğu itiraz dilekçesinde; sigorta poliçesinin ikinci sayfasında yer alan teminat kapsamına giren rizikoların tahdidi olarak sayıldığını, yağmur sebebiyle oluşacak su baskının teminat kapsamında kalmasına karşın dolu yağmasının teminat kapsamı içinde belirtilmediğini, teminata dahil olduğu açıkça öngörülmüş bulunan hallerin dışındaki hiçbir halin ayrıca sayılmış olmasa dahil kesinlikle sigorta koruması altında olmadığını, davacının hasarı sigorta şirketine ihbarına dair şartlara ve süreye uyup uymadığının göz ardı edildiğini, bu haliyle raporun eksik ve hatalı olduğunu, davacının ihbar süresine uymadığı için teminatın poliçe kapsamı dışında olduğunu, ayrıca müvekkili sigorta şirketi tarafından yağmur hasarı sebebiyle davacı sigortalıya toplam 1.595,00 TL’lik ödemeninde mahsup edilmediğini, davacının hem dolu hasarının hem de yağmur hasarlarının poliçe teminatı kapsamında olduğunu iddia ettiğini savunarak, yeniden rapor alınmasını talep etmiştir. 04/11/2016 tarihli ikinci bilirkişi heyet raporunda; davacı tarafın hasara ilişkin taleplerinin üç farklı riskinin bulunduğunu, bunların dolu yağışı nedeniyle zarar gören çatı elemanları, doluda hasar gören çatıdan giren yağmur suyu nedeniyle oluşan parke, boya vs hasarlar, dolu ve yağmurdan bağımsız olarak meydana gelen eskimeye bağlı hasarlar olduğunu, sigorta poliçesinin yangın ve ek teminatları içeren poliçede dolu teminatının bulunmadığını, bu nedenle çatı elemanlarında oluşan hasarların teminat dışında bulunduğunu, ek teminat grubunda yer alan dahili su teminatının teminat dahilinde olduğunu, bu belirlemelere göre poliçe kapsamında istenebilecek hasar kalemlerinin odanın ahşap parkeleri, boya, badana masrafı ve eşya bedelleri olmak üzere toplam 1,595,00 TL olduğu, davacı tarafın yakıt kazanı yenileme talebinin incelenmesinde kalorifer kazanının oldukça eski olduğunu, yağış nedeniyle kazan dairesine su basıp kazan işlevsiz hale gelmişse de kazanın eski ve yıpranmış olduğunun dikkate alınması gerekir. Bu tip cihazlarda servis raporu olmadan hasarın dahil edilemeyeceğini, davacının yol masrafı talebinin incelenmesinde ise sigortalının hasardan sonra hasar ile ilgili yaptığı yol masrafını makul süreyi aşmayacak şekilde ispat etmesi gerektiği, bu sürenin sigorta genel şartlarına göre beş gün olduğu, ancak sigorta şirketinin bu süreyi makul biçimde iyi niyetle genişletebileceği, dava konusu olayda bu sürenin yaklaşık iki yıl olduğu nazara alındığında yol masrafı talebinin bu kapsamda mümkün bulunmadığı, sigorta şirketi tarafından ekspertiz incelemesi sonucunda çatıda meydana gelen dolu hasarının değerlendirmeye alınmadığı, yağmur sularının konutta ve eşyada meydana getirdiği hasarın 1.595,00 TL olarak tespit edildiği, davacı tarafa bildirildiği, banka hesabından alınabileceğinin beyan edildiği, sonuç olarak taraflar arasındaki sigorta poliçesi kapsamında talep olunabilecek hasar miktar tutarının 1.595,00 TL olduğu beyan edilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde; fırtına ve yağmurla birlikte dolu yağması değerlendirildiğinde, çatı hasarının dahil tüm hasarın sigorta poliçesi kapsamında olduğunu, ilk bilirkişi raporunun tam ve denetime uygun biçimde tespit yaptığını belirterek, talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili talebini ıslah etmiş, davalı vekili ise davacının ıslah etmiş olduğu talebine karşılık zamanaşımı definde bulunmuştur. 09/10/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; 18/05/2012 tarihinde sağanak yağışla çatıdan sızan sularla hasar meydana geldiği, 09/07/2012 tarihli ekspertiz raporuna göre 3.785,00 TL toplam tazminatın hesaplandığı, sigortalı ile sözlü mutabakata varıldığı, hasarın şiddetli dolu yağışının etkisiyle çatı örtüsüyle yağmur dere ve oluklarda delinme ve kırılmalar şeklinde tahribat meydana gelerek dahili alana yağmur sirayetine imkan vermesi sonucu dahili su hadisesinin meydana geldiği görüşünün oluştuğu, sigortalı ve sigorta şirketi tarafından dosyaya ibraz edilen poliçe ve ekleri incelendiğinde sigortalıya bilgilendirme yönetmeliğine uygun olarak bir bilgilendirme formunun imzalattırılmamış olduğu, dava konusu olayda sigortalıya gerekli bilgilendirmenin yapılmadığı kanaatinin hasıl olduğu, sigorta sözleşmelerinde bilgilendirmeye ilişkin yönetmelikte bilgilendirme yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesinin madde 7’de düzenlendiğini, sigortalının dava konusu hasar bedelini isteme hakkının doğduğu görüşünde olduklarını ve toplam hasar bedelinin 7.458,00 TL olduğunu belirtmişlerdir. Davacı vekili bilirkişi raporuna kısmi olarak itirazda bulunmuş ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyan dilekçesinde, TTK’nın 1423/2.maddesine göre aydınlatma açıklamasının verilmemesi halinde sigorta ettirenin sözleşmenin yapılmasına on dört gün içinde itiraz etmemişse sözleşmenin poliçede yazılı şartlarla yapılmış olacağını, davacı tarafça on dört gün içerisinde herhangi bir itirazın yapılmış olmaması nedeniyle poliçenin mevcut özel şartları ile yapılmış sayıldığını savunarak, rapora itirazlarının kabulünü ve ek rapor alınmasını talep etmiştir. 21/03/2018 tarihli dördüncü bilirkişi heyet raporunda; yapılan incelemede 18/05/2012 tarihinde meydana gelen dolu ve sonrası yağan yoğun yağmur nedeniyle mekanik tesislerde oluşan hasar toplamının 1.350,00 TL olduğu, çatı hasarının değerinin 2.013,00 TL, iç mekanda oluşan hasar değerinin 5.445,00 TL, toplam hasarın ise 7.458,00 TL olduğu, önceki raporlarda belirtildiği gibi çatıda oluşan hasarın tamamen dolu yağışından kaynaklanan hasar olduğunu, dolu yağışından sonra çatı kaplamasının bozulması ve ardından fırtına ile birlikte yağan yağmur ile dolunun erimesinden kaynaklanan su sızıntılarının iç mekandaki hasarı oluşturduğu, çatı hasar bedelinin toplam 3.212,00 TL, iç mekan hasar bedelinin 3.745,00 TL olmak üzere toplam hasarın 6.958,00 TL olduğu, sigortalı ve sigorta şirketi tarafından dosyaya sunulan poliçe ve ekleri incelendiğinde sigortalıya bilgilendirme yönetmeliğine uygun olarak bir bilgilendirme formunun imzalatılmamış olduğu, yönetmeliğin 7.maddesi gereğince sigortalının dava konusu tazminatı isteme hakkının doğduğu belirtilerek toplam hasar bedelinin 6.958,00 TL olduğu ifade edilmiştir. Mahkemece, son bilirkişi raporunda tespit edilen çatı hasar bedeli mahsup edilerek, iç mekan hasar bedelinin kabulüne karar verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1401. maddesin de, sigorta Sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Sigorta Sözleşmesi çift taraflı bir sözleşmedir. Her iki tarafında borç ve yükümlülükleri mevcuttur. Sigorta ettirenin borç ve yükümlülükleri arasında, TTTK’nun 1448. maddesinde, zararı önleme, azaltma ve sigortacının rücu hakkına yer verilmiştir. TTK ‘nun 1409. maddesinde ise, sigortacının sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olduğu, sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükünün sigortacıya ait olduğu belirtilmiştir. Sigortacının borç ve yükümlülükleri arasında, “ aydınlatma yükümlülüğü” 1423. maddede düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin karşılığı, 6102 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile yürürlükten kaldırılan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunun ‘da mevcut değildir. 6102 sayılı TTK ‘nun 1423. hükmü “ (1) Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar. (2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi halinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir. (3)Hazine Müsteşarlığı, çeşitli ülkelerin ve özellikle Avrupa Birliğinin düzenlemesini dikkate alarak, tüketiciyi aydınlatma açıklamasının şeklini ve içeriğini belirler “dir. Hükmün yer aldığı, 6102 sayılı yasanın yürürlük tarihinden önce gerçekleştirilen sigorta poliçelerinde aydınlatma yükümlülüğü, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 11/9. bendinde ki düzenleme kapsamında, Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik hükümleri kapsamında gerçekleştirilmektedir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 11/9. bendinde, bilgilendirilmeye İlişkin hükümlerin yönetmelikte düzenleneceğine yer verilmiştir. Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik ise, 28.10.2007 tarihli Resmî Gazetede yayınlanmış, yönetmeliğin “3”. maddesinde, yönetmeliğin 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 11. maddesinin üçüncü fıkrasına göre dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir.5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 11/3.maddesindede, sigorta şirketleri ve sigorta acenteleri tarafından gerek sözleşmenin kurulması, gerekse sözleşmenin devamı sırasında sigorta ettiren, lehtar ve sigortalıya yapılacak bilgilendirilmeye ilişkin hususların yönetmelikte düzenleneceği öngörülmüş, anılan yasa hükmüne dayanılarak Hazine Müşteşarlığı tarafından çıkarılan 28.10.2007 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan, Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirme Yönetmeliğinin de detaylı açıklama yapılmış, 7. maddesinde, bilgilendirme formu gereği gibi teslim edilmemiş veya bilgiler gerçeğe aykırı düzenlenmiş ise bu hallerden herhangi birinin sigorta ettirenin kararına etkili olmuş ise sigorta ettirenin sigorta sözleşmesini feshedebileceği ve uğradığı zararın tazmini talep edebileceği belirtilmiştir. Somut davada, sigorta poliçesinin düzenlendiği tarihte geçerli olan yönetmelik hükümlerine göre davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen bilgilendirme formunda davacı sigortalının imzasının bulunmadığı, bu hususun bilirkişilerce düzenlenen raporlarda belirtildiği, buna göre davacı tarafın yasal mevzuat kapsamında usulüne uygun şekilde bilgilendirildiğinin kabulü mümkün olmayacağından, davacı tarafın bilirkişi raporunda tespit edilen ve dolu yağışının neden olduğu belirlenen zararı da talep etme hakkının yerinde bulunduğunun kabulü gerekecektir. Ne var ki, davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmakla birlikte 02/01/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırmış olduğu, hasar bedeline karşı davalı tarafça yasal süre içerisinde zamanaşımı definde bulunulmuştur. 6102 sayılı TTK nun 1420. maddesinde zamanaşımı düzenlenmiştir. Düzenlemede “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482’nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar. Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır “ ifadelerine yer verilmiştir. Bu alacağın muacceliyet tarihi ise, TTK nun 1427/1. madde hükmü yollaması İle 1446. maddesi hükmü uyarınca yapılacak ihbar borcunun doğduğu tarihten itibaren olacaktır. 1446. maddede, sigorta ettirenin rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildireceği, 1427/2.fıkrada ise, sigorta tazminatı ve bedelinin, rizikonun gerçekleşmesine müteakip ve riziko ile ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmalar bitince ve herhalde 1446 ‘ncı maddeye göre yapılacak ihbardan 45 gün sonra muaccel olacağı belirtilmiştir. Bu durumda, davacı sigortalının hasarı en geç davalı sigorta şirketine ihtar tarihi olan 03/08/2012 tarihinde öğrenmiş olduğunun kabulü halinde dahi ıslah tarihine kadar olay tarihinden itibaren 4 yıldan fazla bir sürenin geçmiş olduğu, dolayısıyla ıslahla talep edilen istemlerin zamanaşımına uğradığı anlaşılmıştır. Bu anlamda, her ne kadar davacının aydınlatma yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle dolu hasarından kaynaklanan 3.213,00 TL çatı hasar bedelini talep hakkının mevcut olduğu kabul edilse dahi davalı tarafın zamanaşımı defi ve bu defin yerinde olması nedeniyle davacının talebi doğrultusunda hüküm tesisi mümkün görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 6102 sayılı TTK’nın Sigorta Hukuku’na dair düzenlemeleri ile bilgilendirme yönetmeliği ve tüm dosya kapsamı sonucunda davacının dolu hasarından kaynaklanan çatı hasar bedelini talep hakkınında mevcut olduğu, bu bedelinde sigorta poliçesi teminatı kapsamında kabulünün yerinde olacağı, ne var ki ıslah tarihi itibariyle davadaki talep hakkının zamanaşımına uğradığı ve davalı tarafın usulüne uygun şekilde zamanaşımı definde bulunduğu, bu durumda davacı lehine kabul edilen tazminat tutarından fazlasının zamanaşımına uğramış olması nedeniyle ve her ne kadar mahkemece zamanaşımı defi ile ilgili olumlu yada olumsuz bir karar verilmeksizin ıslahla arttırılan bir kısım tazminatın kabulüne de karar verilmiş ise de HMK 26.maddesi gereğince taleple bağlılık ilkesi de göz önünde bulundurularak istinaf kanun yoluna başvurun davacı aleyhine hüküm tesis edilemeyeceğinden davacının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1- Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/70 Esas, 2018/440 Karar ve 16/05/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.18/11/2021