Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2410 E. 2020/1480 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA : 2018/2410 Esas
KARAR NO : 2020/1480
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2018
NUMARASI : 2014/1041 Esas, 2018/624 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/07/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 01/01/2012 tarihinde bir yıllık süreli sözleşme imzaladığını, davalı şirketin sözleşmeyi 04/05/2012 tarihinde haksız yere fesh ettiğini, müvekkil şirketin düzenlediği 9 adet faturaya karşılık 23.182,90 $ hakettiğini ve davalının bu borcunu ödemediğini, davalı yana bakiye borcu ve haksız fesihten dolayı 90 günlük sözleşme bedelini ödemesi için ihtarname çekildiğini, davalı yanın yine borcunu ödemediğini, davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının akdi yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin 04/05/2012 tarihinde haklı nedenlerle feshedildiğini, sözleşmenin 9. ve 10. maddeleri gereğince talepte bulunamayacağını savunarak davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, bilirkişi raporu doğrultusunda; taraflar arasında reklam ve tanıtım hizmeti verilmesine yönelik danışmanlık sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafın sözleşmenin bitim süresinden önce olağanüstü fesih gerçekleştiği fakat sektörel anlamda yaptırılan ayrıntılı bilirkişi incelemesi sonucunda davacı tarafın halkla ilişkiler kapsamında yükümlülüklerini yerine getirdiği, yapılan feshin haksız olduğu davacı tarafın sözleşmeden kaynaklı verilen hizmetin bedeli olan bakiye alacağını talep etmekle haklı olduğu, yaptırılan ticari defter incelemesi sonucunda davacı tarafın usulüne uygun tutulan defterlerinin kendi lehine kesin delil teşkil ettiği, 34.982,90 USD alacağı bulunduğu, takip tarihi itibariyle TL karşılığı olan 62.619,39 TL’nin talep edilebileceğinden bahisle, Davanın KABULÜNE, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin 62.619,39 TL asıl alacak 2.898,76 TL işlemiş faiz olmak üzere 65.518,15 TL toplam alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasa gereği yıllık % 10,50 ve değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, Kabul edilen asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsiline, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişinin sadece davacının ticari defter ve belgelerini incelediğini, müvekkilinin yargılama esnasında defterlerinin incelenmesi için hazır olduğunu bildirmesine rağmen davalının ticari defter ve belgelerinin incelenmediğini, mahkemenin eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm verdiğini, davacının hizmet verip vermediğinin araştırılmadığını, davacının, sözleşmenin 10. maddesinde tanımlanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, bilirkişinin, hatalı ve eksik inceleme yaptığını, mahkemenin rapora karşı itirazları dikkate almadığını, bilirkişi raporuna dayanak olan, mprnin dosyaya sunmuş olduğu “sözde” toplantı tutanaklarının davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirdiğinin kabulü anlamına gelmediğini, söz konusu tutanakların, müvekkili şirkete gönderilmediğini, tutanaklarda müvekkili şirketin hiçbir imza veya ifadesinin bulunmadığını, davacının tek taraflı olarak düzenlediği belgeler gereğince hizmetin verildiğine kanaat getirilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından toplantıya katıldığı iddia edilen tanık nazire ulusoy karacaoğlu ve mete bastırmacının dinlenmesi konusunda taleplerinin mahkemece reddedildiğini, tanıkların dinlenmesi durumunda olayın aydınlanmış olacağını, bilirkişi, raporunda hatalı olarak müvekkili şirketin iade etmiş olduğu 11.800,00 USD bedelli 42626 numaralı faturayı da hesabına dahil ettiğini, raporun fahiş hata içerdiğini, faturaların müvekkiline tebliğ edilmiş olmasının alacağın doğduğu veya hizmetin alındığı anlamına gelmediğini, iade edilen söz konusu faturanın, bilirkişinin de bizzat ikrar etmiş olduğu üzere, “haziran temmuz 2012 danışmanlık hizmet faturası” olup; taraflar arasındaki sözleşmenin, 04/05/2012 tarihinde sonlandığını, bir an için davacının müvekkiline sözleşmenin yürürlük süresi boyunca gereği gibi hizmet verdiği varsayılacak olsa dahi davacının sözleşmenin feshini müteakip haziran ve temmuz aylarında müvekkiline hizmet vermeye devam etmiş olmasının, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, davacının sözleşmeden kaynakla alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhinde giriştiği takibe karşı davalı itirazının iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı alephinde 04/12/2012 tarihinde 62.619,39TL Asıl Alacak (34.982,90 USD karşılığı), 2.898,76 TL islemiş faiz (1,619,42 USD karşılığı) olmak üzere toplam 65.518,15 TL takip başlattığı, ödeme emri davalı tarafa 10/12/2012 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafın 13/12/2012 tarihinde yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Sözleşme ilişkisi yanlar arasında çekişmesiz olup uyuşmazlık, feshin haklı olup olmadığı, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirip getirmediği, davacının takip tarihi itibari ile davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Taraflar arasında akdedilen 01/01/2012 tarihli hizmet anlaşması incelendiğinde;SORUMLULUK başlığı altında 9. maddesi:a)Taraflar kanun, ilgili mevzuat, işbu sözleşme ticari örf ve adetlerin kendilerine yüklediği görev ve yükümlülükleri bilerek sözleşmeye taraf olmuşlardır. Bu itibarla, yükümlülüklerinin kasıt, kusur veya ihmal neticesi gereği gibi veya hiç yerine getirilmemesi sorumluluğu ve tazmini gerektirir.b)Faaliyet konusunda kullanılan ürün ve bilgilerin doğruluğunu ispat yükümlülüğü ve riski Kuruluş’a, Danışman’ın verdiği hizmet ve iş sebebiyle doğabilecek riskin hukuki ve cezai sorumluluğu Danışman’a aittir.DANIŞMANDAN BEKLENEN HİZMETLER başlığı altında 10. maddesi:Danışman, Anlaşma’nın kapsamı içinde kısaca “halkla ilişkiler hizmetleri” şeklinde ifade edilen konularda aşağıdaki profesyonel hizmetleri etkin ve verimli bir şekilde sağlar:-Kuruluş’un politika ve stratejileri doğrultusunda Entegre İletişim Stratejisi ve Planı’nın oluşumuna katkıda bulunur. Bu Planının ayrılmaz bir parçası olarak “Halkla İlişkiler Planı”nı Kuruluşla birlikte oluşturur, uygulamasını üstlenir. Uygulamanın her aşamasında maliyet ve süre konusunda Kuruluş ile mutabakat sağlar.-Yeni ürün ve hizmetlerin basına ve halka tanıtımıyla ilgili program ve projeleri Kuruluşla birlikte planlar ve onay sonrası uygular. Bu bağlamda, çeşitli tüketici promosyonları önerir; istenirse promosyon malzemelerini tedarik eder, promosyon ve tanıtım faaliyetleri ile ilgili tüm izinleri alır. Tanıtıma yönelik seminer ve toplantılar düzenler.-Basın bülteni ve haber yazılarının, Kuruluş’un onayladığı biçimiyle ve hedef kitleye yönelik, gazete ve dergilerde yayınlanmasın; sağlar.- Sözlü, yazılı ve görsel tüm basın ile Kuruluş’un menfaatleri gereği, iyi ve kalıcı ilişkiler kurar ve geliştirir.-Kuruluş’un ürünleriyle ve rakipleriyle ilgili basında yer alacak haberleri önceden saptamaya çalışır, Kuruluş’a zamanında gerekli uyanlarda bulunur.-Kuruluş’un faaliyet alanı kapsamında, hem genci hem de Kuruluş’un rakipleri hakkında medyada çıkan haberleri (rakiplerin halkla ilişkiler etkinlikleri dahil) izler; düzenli bir şekilde ve zamanında Kuruluş’u bilgilendirir; konuyla ilgili uzman kişi ve kurumlarla temas ve iyi ilişkiler kurar ve sürdürür.-Kriz olasılığı görülüp Danışman’a bildirilen konularla ilgili olarak süratle bir aksiyon planı hazırlar. Gerektiği takdirde, Kuruluşla mutabakat sağlayarak uygulamaya koyar.-Basında tüketici köşeleri yöneticilerine ulaşmış şikayetlere verilecek cevaplar Kuruluş ilgilileriyle birlikte hazırlar, gerekli kişi ve kurumlara ulaştırır ve şikayetin yayınlanmaksızın giderilmesini sağlamaya çalışır. Medyaya yansımış şikayetler karşısında nasıl bir tutum izleneceğini Kuruluş ilgilileriyle birlikte oluşturur, uygular ve Kuruluş’un zarar görmesini engeller.-Yukarıdaki hizmetleri etkin bir şekilde sunabilmek için gerekli yetkin insangücü ve donanım yatırımlarını gerçekleştirir.ÇALIŞMA KOŞULLARI başlıklı 12. Maddesi: 12.1.Kuruluş, Danışman’ın sağladığı hizmetlerin karşılığı olarak:A) İnsan kaynakları giderlerinin karşılığı olarak ve medya danışmanlığı hizmetleri için aylık 5.000,00 USD (BeşbinAmerikanDoları) ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Bu ücrete Katma Değer Vergisi dahil değildir.ANLAŞMANIN SÜRESİ başlıklı 13. maddesi:13.1.Bu Anlaşma’nın süresi bir yıldır. Bitim tarihinden 90 gün önce yazılı olarak iki tarafça da iptal edilmediği sürece yürürlükle kalır ve kendiliğinden bir yıllık sürelerle yenilenir ve uzar.13.2.Her iki taraf da bu Anlaşma’yı 90 günlük bir avans süreyle aşağıdaki şartlar oluştuğu takdirde iptal edilebilir:13.3.Tarafların iflası veya tasfiyeye girmesi Anlaşma’nın sona erme nedenidir.13.4.Anlaşma’nın haksız veya nedensiz feshi halinde karşılıklı zarar ve ziyanın tazmini söz konusudur.13.5.Anlaşma’nın uygulanmasına engel olan kanunen kabul edilen mücbir sebeplerin (savaş, tabii afet, vs, gibi) oluşması halinde taraflar Anlaşma’dan dönebilir.13.12.İş bu Anlaşma imza tarihinden itibaren yürürlüğe girer hükümlerini içerdiği, davalının sözleşmeyi 04/05/2012 tarihinde feshettiği, davacı tarafından düzenlenen 31/01/2012 tarih, …numaralı danışmanlık hizmet bedeli 5.900,00 USD, 29/02/2012tarih, … numaralı danışmanlık hizmet bedeli 5,900,00 USD, 30/03/2012 tarih, …numaralı danışmanlık hizmet bedeli 5,900,00 USD, 02/04/2012 tarih, …numaralı danışmanlık hizmet bedeli 5.900,00 USD, 05/04/2012tarih, …numaralı kurumsal katolog hizmet bedeli 12.968,34 USD, 10/04/2012 tarih, … numaralı kurum içi dergi avans hizmet bedeli 3.265,00 USD, 27/04/2012tarih, ….numaralı kurum içi dergi bedeli 2.216,40 USD, 02/05/2012 tarih, … numaralı danışmanlık hizmet bedeli 5.900,00 USD, 31/08/2012 tarih, 42626 numaralı haziran-temmuz ayı danışmanlık bedeli 11.800,00 USD bedelli faturalar gereğince davacının davalı aleyhinde takip başlattığı, kesilen faturaların bir kısmının danışmanlık hizmeti, bir kısmınında yaptığı hizmetler karşılığı düzenlendiği anlaşılmaktadır.Mahkemece16/02/2016 tarihli celsede tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, davalının tanık dinletme talebi reddedilmiştir. Davalı inceleme günü ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiştir.Bilirkişi heyeti 13/03/2017 tarihli raporlarında; davacının ticari defter ve belgelerine göre davacı tarafından düzenlenen toplam 59.750,24 USD tutarındaki 9 adet faturanın yurt İçi kargo aracılığı ile davalı trafa iletildiğini, dava konusu faturalardan 31/08/2012 tarih ve 42626 no.lu 11.800 USD bedelli Haziran-Temmuz 2012 danışmanlık hizmet faturasının davalı tarafından iade edildiğini, dava konusu faturalara ait 02/05/2012 tarihinde davalı tarafından 12.967,34 USD ve 1/06/2012 tarihinde 11.800,00 USD ödeme yapıldığını, 11.800.00 USD iade faturasının dikkate alınması halinde davacının 23.182,90 USD, faturanın davalı tarafça iadesinin kabul edilmemesi halinde 34.982,90 USD tutarında alacaklı olduğunu, davacının sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirdiğini, davalının sözleşmeyi feshinin haklı sayılamayacağını, davacının sözleşme gereğince davalıdan takip tarihi itibari ile 34.982.90 USD karşılığı 62.619,39 TL alacaklı olduğunu bildirmişlerdir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/06/2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nun m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nun 222. (6762 sayılı TTK’nun 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı ilamı)Somut olayda, faturaların davalıya tebliğ edildiği, davalının kabulündedir. Davalı sadece 11.800,00 USD bedelli Haziran-Temmuz 2012 danışmanlık hizmet faturasını iade etmiştir. Davacı dava dilekçesinde haksız fesih nedeni ile sözleşmenin 13. maddesi gereğince sözleşmenin feshinden itibaren 90 günlük danışma ücretini de (Mayıs-Haziran-Temmuz ayı) fatura ederek davalıdan istemiştir. Davalıya tebliğ edilen faturalar gereğince davalı, davacıya 02/05/2012 tarihinde 12.967,34 USD ve 1/06/2012 tarihinde 11.800,00 USD ödeme yapmıştır. Davalının bir kısım ödemesi fesihten sonradır. Faturaları tebliğ alıp süresinde itiraz ve iade ettiğine ilişkin savunma ve delil ileri sürmeyen bu davranışı ile hizmeti aldığını kabul eden davalının, davacının sözleşmedeki edimini yerine getirmediğinden bahisle sözleşmeyi haklı olarak feshettiği yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir. HMK’nun 190. maddesi ve TMK’nun 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Davalının sözleşmeyi haklı olarak feshettiği yönünde ispat vasıtası getiremediği, faturaların davalıya tebliğ edildiği, süresinde itiraz edilmediği, davacının bir kısım hizmet faturaları yanında verdiği danışmanlık hizmet faturaları gereğince davalıdan alacaklı olduğu, sözleşmenin 13. maddesi gereğince davacının Mayıs-Haziran-Temmuz ayı danışmanlık ücretini de talepte haklı olduğu, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1- Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 4.475,54 harçtan peşin alınan 1.119,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.356,54 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.07/07/2020