Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2320 E. 2021/1431 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2320 Esas
KARAR NO: 2021/1431
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2018
NUMARASI: 2017/432 Esas, 2018/473 Karar
DAVA:MENFİ TESPİT (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili, 20.04.2017 tarihli dava dilekçesinde, davalı kooperatif tarafından müvekkili aleyhine Gölcük İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasında icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin takip alacaklısı kooperatife böyle bir borcu olmadığını, müvekkilinin 2006 yılında davalı tarafından yayın organlarına verilen ilanlarda, çok düşük miktarlı ödeme taksitleri, konutların makul sayılamayacak bir sürede teslim edileceği ve banka kredi desteği gibi ifadelerle kamu kurum ve kuruluşlarında isimlerini kullanarak, ayrıca aidat miktarları ve ortak sayısının tespitinin kooperatif genel kurulunca karar verilmesi gereken konular olduğu halde, aidatların her yılın haziran aylarında memur maaş artış katsayısı oranında artırılacak olması yönünde açıklamalarda bulunulduğunu, peşinat yatırıldıktan sonra daire alım sözleşmesi yapılacağı vs. gibi açıklamalarla müvekkilinin toplu konut projesi zannettiğini, fakat bu ismin altına gizlenmiş kooperatife1. etap üye olarak kaydı yapıldığını, bahse konu broşür incelendiğinde, bu projenin kooperatif tüzel kişiliği altında yürütüleceğine dair en ufak emare bulunmadığını, davalı ile müvekkili arasında 7.500,00 TL peşinat ödemesi yapıldıktan sonra “ Daire Alım Sözleşmesi “ yapıldığını, sözleşme ile daire özellikleri ve ödeme planının belirlendiğini, müvekkilinin sözleşme ile üzerine düşen tüm edimlerini yerine getirdiğini, iptal ettirilen 30.06.2007 yılında alınan genel kurul kararına istinaden tüm borçlarını ifa ettiğini, daire tapusunu almasına ve borcu yoktur belgesine rağmen, davalı kooperatifin dürüstlük ve hakkaniyet ilkelerini çiğnediğini, davalı kooperatif üyelerinin … ve … etap üyelerinden oluştuğunu, müvekkilinin … etap üyesi olduğunu, 30.06.2007 tarihinde kooperatif genel kurulunca 10 numaralı gündem maddesiyle daire ve tapusunu teslim alan üyelere kooperatife olan borçlarını ödedikleri kooperatife ilişkilerinin kesilmesi hususunda karar alındığını, müvekkilinin bu karara istinaden kooperatife olan tüm yükümlülüklerini yerine getirerek, 04.08.2008 tarihinde kooperatif tarafından verilen ibraname ile ferdi tapulu mülkiyetine kavuştuğunu, 24.04.2009 tarihinde ise davalı kooperatif tarafından müvekkiline hiçbir borcu olmadığına dair belge verildiğini, kararın iptali için 4 yıl sonra Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/143 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, davalı vekilinin … etap üyesi olduğunu, davalı vekilinin ilgili davada savunma yapmak yerine davanın kabul edilmesine karar verilmesini istediğini, kooperatif üyelerinin kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşit olduğunu, müvekkilinin davalı kooperatife olan ilişkisinin borçsuz olarak bitmiş olduğunu iddia ederek, müvekkilinin davalı kooperatifle olan ilişkisinin borçsuz olarak bitmiş olduğunun tespit edilmesine, takibin iptali ile 28.788,28 TL’nin %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, hala Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/316 Esas sayılı yargılamaları devam eden dönemin yöneticilerinin, hakka ve hukuka uygun olmayan neticelere sebebiyet verecek bir kısım üyelerin üyeliklerinin iptali kararı almasının zaten genel kurulda gündem maddesi dahi edilemeyecek bir husus olduğunu, ilgili genel kurul kararının iptalinin danışıklı olduğu iddiasının kanıtlamasının imkansız, borçtan ve üyeliğin tespitinden kaçma gayesiyle ortaya çıktığını, davacının yönetim kurulu kararıyla haksız olarak kooperatif aidat borcunu tamamladığına dair verilen genel kurul kararının Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/143 Esas sayılı dosyasında 2011/315 karar sayılı kararı ile iptal olduğunu ve yine akabindeki genel kurul kararlarıyla tüm üyelerden aidatların toplanılmasına karar verildiğini, davacının kooperatife üye olmadığı, aidat ödeme borcunun bulunmadığı, ödeme dekontlarının borcunun bittiğine İlişkin kanaat oluşturması gerektiği hususlarının, kooperatifle hukuki ve fiili ilişkisinin olmadığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, eşitlik ilkesi gereğince kooperatif amacını yerine getirmeden kendi istediğini aldığında haksız ve hukuka aykırı olarak üyeliğin sonlandığını iddia etmenin teamüllere aykırı olduğunu, davacının söz konusu mahkeme kararıyla üyelikten çıkarılma kararının iptal olmasına rağmen halen üye olmadığının tespitine dair herhangi bir işlem yapmamış olmasının üye olduğunu kabul ettiğine karine olduğunu, genel kurul kararları gereğince bir üyenin kuruluşundan bu yana ödemesi gereken tutarın dosyaya sunulduğunu, Kooperatifler Hukukunda mutlak değil nisbi eşitlik ilkesi geçerli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davalı kooperatif tarafından, davacı hakkında aidat borcu olduğu gerekçesiyle ilamsız icra takibinde bulunulduğu, takibin kesinleşmiş olduğu, davacı tarafından menfi tespit davası açıldığı, davalı kooperatifin 30.06.2007 tarihli genel kurul toplantısında üyelik aidatlarını ödeyenin dairelerini ve tapularını alan üyelerin kooperatiften ayrılmalarını onaylayan kararının Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/143 Esas, 2011/315 Karar sayılı ilamı İle kooperatifte eşitlik ilkesine aykırı gerekçesi ile iptal edilmiş ise de 30.11.2008 tarihli genel kurul kararının 4. maddesinde 1. etap aidatı devam eden üyelerin 30.04.2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişkileri kesilmesi hususunda oybirliği ile karar verildiği, bu kararın iptal edilmediği, dolayısıyla geçerliliğini koruduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, davacı aleyhine başlatılan Gölcük İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, ilamda belirtilen 30.06.2007 tarihli üyelik aidatlarını ödeyen, dairelerini ve tapularını alan üyelerin kooperatiften ayrılmalarını onaylayan genel kurul kararının, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/143 Esas, 2011/315 Karar sayılı kararı İle eşitlik ilkesine aykırı bulunduğu gerekçesiyle iptal edildiğini, kararın kesinleştiğini, davanın kabulü kararında kabul edilen 30.11.2008 tarihli genel kurul kararının 4. maddesinde belirtilen 1. etap aidatı devam eden üyelerin 30.04.2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişkilerinin kesilmesi hususunda oybirliği ile karar verildiği şeklindeki kararın yok hükmünde olduğunu, Kooperatifler Kanununun ilgili maddelerinde belirtildiği üzere genel kurulun toplanıp kararlar alabilmesi için yeterli çoğunluğun sağlanması gerektiğini, 30.11.2008 tarihli tarihli genel kurulun toplanabilmesi için yeterli çoğunluğun sağlanamadığını, genel kurulda alınan kararların hukuken yok hükmünde olduğunu, yeterli çoğunluğun sağlanıp sağlanmadığı hususu mahkemece de araştırılmadan davanın esası hakkında karar verilirken yok hükmünde olan bir kararın nazara alınamayacağını, hala Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/316 Esas sayılı dosyasında yargılamaları devam eden dönem yöneticilerinin hakka ve hukuka uygun olmayan neticelere sebebiyet verecek bir kısım üyelerin üyeliklerinin iptali kararı almasının zaten genel kurulda gündem maddesi dahi edilemeyecek bir husus olduğunu, Kooperatifler Kanunun 23’te açıkça düzenlendiği üzere kooperatif ortaklarının bu kanunun kabul ettiği esaslar çerçevesinde hak ve vecibelerde eşit olduğunu, kooperatiflerin işleyişine dair hukukun bilinmediğinin iddia edildiğini, hukuku bilmemenin mazeret niteliği taşımadığını, ayrıca davacının üyelikten çıkarıldığına dair genel kurul kararının iptalinden bugüne dek her toplantıya davet edildiğini ancak icabet etmediğini, kararın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İcra ve İflas Kanunun 72/3. fıkrası gereğince İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.Taraflar arasında, davacının davalı kooperatif üyesi olduğu, kooperatif ödemeleri ile ilgili genel kurul kararı sonrasında davacı üyenin ödemelerde bulunduğu, üyelikten ayrıldığı, ancak söz konusu genel kurul kararının mahkeme kararı ile iptal edildiği konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, iptal edilen genel kurul kararı sonrasında, davacının kooperatif üyeliğinin ve ödemelerinin hukuki sonucu, davalı kooperatif tarafından başlatılan takip dosyasındaki aidat alacaklarından sorumlu olup olmadığı, kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, “ … “ başlığı altında, tarihsiz broşürde, yapılacak konutların yapılacağı alan, konutların örnek görselleri, ödeme için gerekli evrakların listesinin verildiği, İhsaniye Belediye Başkanının yazılı açıklaması ve fotoğrafına bulunduğu , açıklama kısmında, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra konut ihtiyacı İle ilgili yapılan çalışmalara dair açıklamalar olduğu, ”340 YTL Taksitle Konut “ başlığının büyük puntolarla yer aldığı bilgi ve kayıt için “… “ adresinin gösterildiği, kooperatif adının yalnızca, banka hesap numaraları altında davalı kooperatif adının yer aldığı, broşür örneğinde konutların kooperatif tarafından gerçekleştirileceğine dair herhangi bir bilginin olmadığı, yüklenici firma, pazarlama ve tanıtım organizasyon firmalarının isimlerinin mevcut olduğu, kooperatif yönetim kurulu tarafından 28.03.2016 tarihli karar ile kooperatif üyelerinden … ada …Blok …kat .. nolu dairede oturan … vd kooperatife olan vecibelerini gerçekleştirmediği toplam borcunun 28.767,00 TL olduğunun belirtildiği, davacı tarafça ödemelere dair banka tahsil fiş örneklerinin delil olarak dosyaya ibraz edildiği , kooperatifin 2006 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının yapıldığı 30.06.2007 tarihli genel kurul toplantısının 10 nolu gündemi ile “daire ve tapusunu teslim alan üyelerin kooperatife olan borçlarını ödedikleri takdirde kooperatifle ilişkisinin kesilmesi hususunda yönetim kuruluna tam yetki verilmesi oybirliğiyle kabul edildi” kararı alındığı, yönetim kurulunun 04.08.2008 tarihli kararı ile kat irtifaklı … Blok … kat … nolu meskenin … adına ferdileşme suretiyle tahsisinin yapılmasına dair karar alındığı, aynı tarihli tapu kaydında, tamamı kooperatif adına kayıtlı iken Gölcük … Noterinden 04.08.2008 tarih … sayı İle tasdikli 04.08.2008 sayılı ferdileşme listesinde adı geçen üye adına tahsisinden tescil edildiği açıklamasına yer verildiği, söz konusu kararın Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/143 Esas, 2011/315 Karar ve 04.07.2011 tarihli kararı İle dava dışı … tarafından 28.02.2011 tarihinde açılan dava sonucunda iptal edildiği, kararın kesinleştiği, kooperatif genel kurulu tarafından 2008 yılı olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığı 30.11.2008 tarihli toplantının “4”. maddesinde, 1. etap aidatı devam eden üyelerin 30.04.2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişkisinin kesilmesi hususunun oybirliğiyle kabul edildiği, toplantının, ortaklar listesinde kayıtlı olan …ortağından … ortağın asaleten, … ortağın vekaleten katılımı ile toplam … ortağın katılımı İle gerçekleştirildiği, söz konusu kararın iptaline dair dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin olmadığı, davacının 24.09.2009 tarihli dilekçe ile üyesi bulunduğu … Kooperatifinin .. nolu üyeliğine İlişkin hakkına düşen daireyi eksiksiz aldığını, bütün ödemelerini yaptığını ve bundan dolayı üyelikten istifa ettiğini, gereğinin yapılmasını talep ettiği, yönetim ve denetim kurullarının bu tarihe kadar olan çalışmalarını ayrı ayrı ibra ettiğini beyan ettiği, kooperatif kaşesi ve imzalı şekilde düzenlenen 24.04.2009 tarihli belgede, … ada, … Blok …nolu daireyi alan kooperatif … numaralı …’ın dairesine karşılık kooperatife hiçbir borcunun bulunmadığının belirtildiği, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/18199 soruşturma nolu dosyada, aralarında, davacı ile ilgili alınan 2008 ve 2009 yılları kararlarını alan, kooperatif başkanı…, 2. başkanı … 3. başkanı …’ninde yer aldığı şüpheliler hakkında, 25.09.2013 tarihli, açığa çıkmasını engellemek amacı ile hileli davranışlarda bulunmak suretiyle zincirleme zimmet, nitelikli dolandırıcılık, vb iddialarla kamu davası açıldığı, iddianamede, yönetimde ve denetimde görev aldıkları belirlenen şüphelilerin 21/03/2006-06/12/2009 tarihleri arasında akrabalık, tanıdık olma ve bu nedenle ortak çıkar ilişkisinden kaynaklı birden fazla danışıklı kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve ek sözleşmeler ile protokoller akdedilmesi, bu anlaşmalardan da faydalanarak kurulan kooperatife ait gelirlerin finans kaynağı olarak değerlendirilerek paravan nitelikteki şirkete ve kooperatif ile şirket yöneticilerin uhdesine geçirilmek suretiyle kooperatifinin içinin boşaltılarak nitelikli zincirleme dolandırıcılık ve nitelikli zincirleme zimmet suçlarının işlenmesi, bu kapsamda özellikle mali denetimi güçleştirmek için ve zimmet suçunun ortaya çıkmasını güçleştirmek amacı ile “ hile ” teşkil eden sahte kooperatif yönetim kurulu kararları ve denetim kurulu raporlarının tanzim edilip kullanılması sureti ile ayrıca zincirleme resmî belgede sahtecilik suçlarının işlenmesi ile kooperatifin denetiminde kasten ihmal göstererek zincirleme zimmete neden olma suçlarının işlenmesinin oluşturduğu iddialarına yer verildiği, soruşturmanın 06.12.2009 tarihinde kooperatif denetim kurulu üyeliğine seçilen müşterilerin 24.06.2010 tarihli dilekçe ile şikayette bulundukları, dilekçede, konutlara teslim edilen üyelere yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak borcu yoktur kağıdı verildiği, bu nedenle kooperatifin borç yükü altına sokulduğu, üyelikten çıkan üyelerle kanuna uygun hesaplaşılmadığı, çıkan üyelere yasa ve anasözleşmeye aykırı olarak borcu yoktur kağıdı verildiği, bu nedenle kooperatifin borç yükü altına sokulduğu vb iddialarda bulunulduğu, ayrıca kooperatif tarafından gerçekleştirilen üye tahsilatlarının bilirkişi raporu İle tespitine yer verildiği, Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/316 Esas sayılı dosyasında derdest olduğu, davalı tarafça 31.03.2016 tarihli icra takibi ile davacıdan, 28.767,00 TL alacak, 21,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 28.788,28 TL ‘nin tahsili amacı ile Gölcük İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davacının takibe 06.05.2016 tarihli dilekçe ile itiraz ettiği ve İtirazın süresinde olmadığına dair 30.05.2016 tarihli İcra Müdürlüğü kararı üzerine menfi tespit davasının açılmış olduğu anlaşılmıştır. 04.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davalı kooperatifin 2006-2009 yılları defterlerinin ağır ceza mahkemesinde görülmekte olan dava nedeniyle adli emanette bulunduğu, adli emanetteki defterlerin incelendiği, incelenen defterler arasında kooperatif defterlerinin bulunmadığının görüldüğü, incelenen diğer defterlerde de davacıya ait herhangi bir ödeme, aidat tahakkuk kaydı ve önceki yıldan devreden bakiye tespit edilemediği, kooperatif defterlerinde kayıtların tutarsız olduğu, ödenmesi gereken aidatların ve devreden bakiyelerin defterlerde kayıtlı olmadığı, bu hususun bile defter kayıtlarının tutarsız ve gerçek durumu yansıtmadığını ortaya koyduğunu, defter kayıtlarına göre davalı üyenin kooperatife borcunun tespit edilemediği, davalınında içinde bulunduğu kooperatife borcu bulunan üyelerin icraya verilmelerine İlişkin 28.03.2016 tarihli yönetim kulu kararı, davacı İle ilgili tüm belge ve bilgiler tapu kayıtlarının incelenmesi neticesinde, davacının …Blok … kat …nolu meskenini…’tan devraldığını gösteren 01.08.2008 tarihli yazısı ve kooperatif genel kurul kararlarına göre 30.04.2009 tarihine kadar ödenmesi gereken aidat toplamının 13.260,00 TL olduğu, davacı üyenin ödemelerinin toplamının ise banka havalesi ile toplam 58.843,00 TL olduğu, genel kurul kararına göre ödenmesi gereken aidat ve ek ödemelerle üye ödemelerinin karşılaştırılması neticesinde, ödenmesi gereken aidat + diğer ödeme toplamının 52.510,00 TL olduğu, ödenmesi gereken aidat ve ödemelerin karşılaştırılması neticesinde genel kurul kararlarına göre eksik ödenen aidat tutarının 0,00 olduğu, kooperatif genel kurul kararlarına ve ödeme dekontlarına göre tespit edilen aidat alacağının, yapılan ödemelerin mahsup edilmesi neticesinde, davacının genel kurul kararlarına göre ödemesi gereken toplam tutarın 52.510,00 TL, davacı ödemeleri toplamının 58.843,00 TL olduğu, sonuç olarak, kooperatifte 2 etap bulunduğu, 1. ve 2. etap üye ödemelerinin 2006 yılında başladığı, 2.etap üyelerininde 2006 yılından itibaren aidat ödemesi yapmaya başladığı, dolayısıyla 1. etapta dairelerin yapımı devam ederken, 2. etap üyelerinde ödeme yaptıklarının anlaşıldığı, eşitlik ilkesi gereğince bu durumda göz önünde bulundurulması gerektiği, kesinleşen mahkeme kararının bütün üyeleri bağladığı, davacı üye ödemelerinin takip tarihi itibariyle 58.843,00 TL olduğu, kooperatif belgelerinde yapılan inceleme sonucunda normal bir üyenin ödemesi gereken aidat tutarının kooperatif genel kurul kararlarına göre 52.510,00 TL olarak hesaplandığı, kooperatifin 2010/2015 yılları defterlerinde davacıya ait herhangi bir kayıt bulunmadığı, 30.04.2009 tarihi itibariyle davacı üyenin davalı kooperatife borçlu olmadığı belirtilmiştir.Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz ederek, genel kurul kararının iptal edildiğini, 2009 senesinden sonrası için hesaplama yapılmadığını yeni bir rapor alınmasını talep etmiştir. Davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, müvekkiline yapmış olduğu ödemelere karşılık 24.04.2009 tarihi itibariyle borcu olmadığına dair yazı verildiğini, kooperatifin 30.11.2008 tarihli genel kurul kararının 4. maddesi gereğince 1. etap aidatı devam eden üyelerin 30.04.2009 tarihine kadar aidatlarını kapatanların kooperatifle ilişkilerinin kesilmesi hususunun oybirliğiyle kabul edildiğini, karara karşı herhangi bir davada açılıp iptalde edilmediğini belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu ve genel kurul kararı gereğince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bütün yapı kooperatiflerinin amacı ortaklarını işyeri veya konut sahibi yapmaktır.Başka bir anlatımla kişiler yapı kooperatifine kooperatifin türüne göre işyeri, yada konut edinmek amacıyla ortak olurlar.Bu nedenle ortaklık hakkı belirli bir süre sonra mülkiyet hakkını doğurmaktadır.Genel hükümlere göre taşınmazlarda mülkiyet resmî şekilde yapılacak bir işlemle sağlandığı halde, yapı kooperatiflerinde bu kural istisna teşkil etmektedir.Yani kişiler taşınmaz mal alımında işlemini tapudan veya noterden yaptırmak zorunda oldukları halde, yapı kooperatiflerinde resmî şekil şartı aranmamaktadır.Kooperatife ortak olmakla kooperatif bu ortağı KK’nun 2. maddesine göre kooperatifin kuruluş amacı olan taşınmazı anasözleşme hükümleri çerçevesinde vermeyi taahhüt etmektedir. Yapı kooperatiflerinde ortaklık ilişkisi belirli bir süreden sonra mülkiyet ilişkisini doğurmaktadır.Şöyleki, kooperatifin kuruluşunda ortakların herne kadar bir taşınmaz edinme amacıyla ortak olması söz konusu ise de, bu taşınmazın tapuda ortak adına ferdileşmesine kadar geçen süreçte ortaklık hakkı aynı zamanda mülkiyet hakkını içermiş olmakla birlikte bu ortaklık herhangi bir taşınmazı ifade etmediğinden sadece ortaklık ilişkisi olarak işlem görmekte ve kayıtları kooperatifçe yürütülmektedir. Ancak, kooperatifin amacı olan konutların ferdileştirilmesinden sonra ortaklık hakkı ve mülkiyet hakkı birbirinden ayrılmaktadır. Kooperatifte ferdi ilişkiye geçilmiş ve ortaklarda tapunun verilmesini istemiş ise, borcun tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Yukarıda yapı kooperatiflerinin ortaklarına konut veya işyeri inşa etmek amacıyla kurulduğunu ifade etmiştik. Bu amaçlarının gerçekleşmesi doğrultusunda kooperatif ana sözleşmesinin 21,23/6 ve 61. maddesi gereğince konutun veya işyerinin maliyet bedelini genel kurul kararları doğrultusunda ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Parasal yükümlülük, kooperatife karşı her türlü akçeli yükümlülüğü ifade etmektedir. Kooperatif tarafından yapılan konutların ortaklar adına tapuya tesciline karar verilebilmesi için, kooperatifte ferdileşmeye geçilmesi ve kooperatifin ferdileştirmeyi sağlamaması, ayrıca ortağın kooperatife bir borcunun bulunmaması gerekmektedir. Ferdileştirme, inşa edilen ev veya işyerinin, kooperatifi yapan veya yapmakta olan kurumdan, kooperatif üyeleri adına geçmesi yani tescil edilmesidir. İşlem kooperatif temsilcilerinin isteği ile tamamlanır.Somut davada, davacı üye tarafından, kooperatif genel kurul kararları uyarınca aidat bedellerinin fazlası ile karşılanmış olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında ki bilgi ve belgeler ve özellikle kooperatif genel kurul kararlarında belirlenen aidat bedelleri ve davacı ödemelerinin karşılaştırılması bilirkişi tarafından ayrıntılı şekilde tespit edilerek buna dair rapor dosyaya ibraz edilmiştir.Kooperatif organlarından genel kurul … sayılı Kooperatifler Kanunun … maddesinde düzenlenmiş ve ilk fıkrada, genel kurulun bütün ortakları temsil eden en yetkili organ olduğuna yer verilmiştir. Genel kurul kararlarının bozulması ve şartları 53. maddede düzenlenmiştir.Bilindiği üzere, genel kurul kararları bütün ortaklar yönünden tebliğ koşulu aranmaksızın bağlayıcıdır. İptal veya butlan nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine dair karar alınmadıkça ayakta olan kararlardır. Genel kurulda alınan kararlardan bazıları nisbi butlan bazıları ise mutlak bulan olarak değerlendirilmektedir. Nisbi butlanda alınan kararlar iptal edilinceye kadar hüküm ifade ettiği halde, mutlak butlan durumunda olan kararlar hiç alınmamış hükmündedir. Yasanın emredici hükümlerine, kamu düzenine, ahlaka ve adaba aykırı kararlar İle konusu olanaksız olan genel kurul kararları geçersiz kararlardır. Alınan genel kurul kararı somut davada davalı tarafça iddia edildiği gibi, toplantı yeter sayısı olmaksızın alınmışsa veya temsile yetkili olmayanlar genel kurulda oy kullanmış ise veya ortakların paylarının artırılmasına dair 52. maddeye aykırı karar alınmış ise bu kararlar mutlak mutlanla sakat kararlar olup iptalleri için açılacak davaların 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmaları zorunluluğu yoktur. Ne varki davalı tarafça, mutlak butlanla yok hükmünde olduğu iddia edilen ve davacının aidatlarını tamamlayarak kooperatiften ilişiğini kestiği 30.11.2008 tarihli genel kurul toplantısında alınan “10”. maddeye dair herhangi bir iptal veya iddia edildiği üzere butlanına dair dava açılmamıştır. Gerek yargılama da gerekse de istinaf aşamasında buna dair bir iddiada bulunulmamıştır. Mahkemece, dava konusu olmayan bir konuda re’sen karar tesis edilemeyeceğinden davalı vekilinin buna dair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Yukarıda yer verildiği üzere, iptal veya geçersizliğine karar verilmeyen kooperatif genel kurul kararları tüm üyeleri bağlayıcı niteliktedir. Diğer taraftan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 10. maddesinde belirtildiği üzere her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır. 13. maddede, yönetim kurulunun anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınacak olursa, ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildireceği, bildiri tarihinden itibaren çıkmanın gerçekleşeceği belirtilmiştir. İş bu davada, davacı taraf, genel kurul kararı doğrultusunda, aidat borçlarını karşılayarak borcu olmadığına dair kooperatif kaşe ve imzasınında mevcut olduğu belge alarak istifa iradesini kooperatife yazılı olarak bildirmiştir. Davacının istifasının kabul edilmediğine dair dosyada herhangi bir belge mevcut olmadığı gibi kooperatif yönetim kurulunun, 30.01.2009 tarihli … Karar nolu kararı ile davacı ve dava dışı bir kısım üyelerinin üyelikten çıkarılmasının kabulüne karar verilmiştir. 27.maddede, ortakların yüklendikleri paylar için ödeyebilecekleri para tutarının anasözleşmenin belirteceği, 36. maddede, bir ortağın ayrılmasından veya kooperatifin dağılmasından sonra sorumluluk başlığı altında, ortağın ayrılışının kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl veya ana sözleşme ile tespit edilen daha uzun bir süre içinde kooperatifin İflas ettiği takdirde ayrılmasından önce doğan borçlar için sorumluktan sorumluktan kurtulamayacağı belirtilmiştir. Somut davada kooperatifin İflas durumu söz konusu değildir. Konut Yapı Kooperatifleri Tip Anasözleşmesinin … maddesine göre ise, ortakların, taahhüt ve tediye ettikleri ortaklık payı bedelleri dışında, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak üzere genel kurulca kararlaştırılacak miktarlardaki, arsa, altyapı, İnşaat ve benzeri gider taksitlerini ödemek zorunda olduğu belirtilmiştir. İş bu davada ise takip konusu kooperatif üye aidat alacağı olup, diğer ödemeler değildir. Diğer taraftan, davacının üyelik, daire tahsisi, ödemeleri, üyelikten istifa tarihlerinde görevli bulunan kooperatifin bir kısım yöneticileri hakkında kamu davasının açılmış olması, davacının yapmış olduğu ödemelerin yok sayılması sonucunu veya o kişilerin almış olduğu kararların kendiliğinden geçersiz olduğu sonucunu yaratmayacaktır. Bu bedenlerle, davalı vekilinin aksine iddiaları iş bu uyuşmazlıkta yerinde kabul edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle … sayılı Kooperatifler Kanunun ilgili maddeleri, kooperatifin genel kurul kararı, davacı ödemeleri ve istifası ile buna dair kararlar dikkate alındığında, davacı üyenin davalı kooperatife, genel kurul kararları ile ödemesi gereken bedelden daha fazla tutarda ödemede bulunduğu, bu kapsamda takip tarihi itibariyle davalı kooperatife kooperatif üyeliğinden kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair takdiren aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir. Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 357/1. fıkrası gereğince, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemeyeceğinden ve yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesi kapsamında, davalı vekilinin dosyaya istinaf dilekçesinden sonraki tarihli olarak ibraz etmiş olduğu dilekçedeki yeni iddialarının kamu düzenine ilişkin olmadığıda göz önünde bulundurularak incelenmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/432 Esas, 2018/473 Karar ve 04.07.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının davalı tarafça peşin olarak karşılanan (606,00 TL+ 35,90 TL)= 641,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 582,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine,3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.09/12/2021