Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2316 E. 2018/1643 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2316 Esas
KARAR NO : 2018/1643
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2017
NUMARASI : 2016/46 2017/948
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 25/10/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin İstanbul Ticaret Sicilinde … sicil numarası ile kaydı bulunduğunu, 4. Levent Sanayi Mah., … Giriş Kat Kağıthane İstanbul adresinde ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü ve son yıllarda şirketin mali durumunun bozulduğunu, borca batık durumda olan şirketin ibraz ettikleri iyileştirme projesinin uygulanması halinde ekonomik dar boğazdan çıkacaklarını, şirketin ekonomik yapılarının düzeleceğini beyanla müvekkil şirketin TTK 377 İİK’nun 179, 179/a ve 179/b maddeleri çerçevesinde iflasının karar tarihinden itibaren 1 yıl süre ile ertelenmesini, ihtiyati tedbir talepleri doğrultusunda gerekli tedbirlerin alınmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Müdahil vekilleri ayrı ayrı sunmuş oldukları muhtelif tarihli dilekçelerinde; görülmekte olan davanın, müvekkilleri alacaklıların durumunu doğrudan etkileyeceğinden davaya müdahil olarak katılmalarında hukuki yararlarının mevcut olduğunu beyan etmişler ve müdahale talepleri yerinde görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; 673 sayılı KHK’nın 10. maddesi gereğince iflasın ertelenmesi kararı verilemeyeceğinden davacı yanın iflasın ertelenmesine ilişkin talebinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı …. Ltd. Şti. vekili istinaf taleplerinde;
Yukarıdaki dosya numarası ile İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde OHAL ve KHK gereği davanın reddine karar verildiğini, kararın Anayasa’ya, usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira davanın 673 sayılı KHK’dan önce 14/01/2016 tarihinde açıldığını, müvekkili yönündün kazanılmış hak oluştuğunu belirterek İlk Derece Mahkemesinin 02/11/2017 tarihli kararının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf dilekçesi müdahil … A.Ş. vekiline 09/07/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 23/07/2017 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek, olağanüstü halin ilan edilmesinden önce ve olağanüstü halin devamı süresince davacı taraf iflas erteleme talebinde bulunduğundan, mahkemece iflasın ertelenmesinin reddine karar verilmesinin hukuka uygun olduğundan istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na 674577 sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Kağıthane/İSTANBUL olduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuş, mahkemece 673 sayılı KHK’nın 10. maddesi gereğince iflas erteleme kararı verilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince yukarıda açıklanan gerekçeyle istinaf edilmiştir.
İlk derece mahkemesince ülke genelinde 20/07/2016 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal Kapsamında çıkarılan 669 ve 673 sayılı Kanun Hükmünde Kararname Hükümleri gereğince olağanüstü halden önce açılmış davalar hakkında OHAL süresi içinde iflas erteleme kararı verilemeyeceği belirtilmiş, olağanüstü hal içinde açılan davaların ise reddedileceği emredilmiştir. Huzurdaki davanın ise OHAL ilanından önce 14/01/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece iflas erteleme kararı verilemiyorsa davanın reddine karar vermede sakınca görülmediği anlaşılmaktadır.
İflas erteleme kurumu, bilançosu borca batık sermaye şirketleri ve kooperatifleri, borca batıklıktan kurtulma ümidinin olması halinde kanun koyucu tarafından tanınmış bir haktır. Ekonominin dinamiği olan bu kurumların yüklendikleri görev sadece bu şirketlerin kendileriyle değil toplumla da ilgilidir. Yapılan işlerin kendileriyle ilişkili bir çok şirket, kurum, işçi vb. çevreleri ilgilendirmesi nedeniyle bu durumdaki şirket ve kooperatiflere imkan tanınması halinde borca batıklıktan kurtulabilecek iseler, iflaslarının kanunda tanınan haklar çerçevesinde ertelenmesine karar verilmelidir. Bilindiği üzere mahkemelerce verilen iflas erteleme kararları yargı yolundan geçmeden veya geçerek kesinleşmiş veya kesinleşme aşamasında erteleme sürelerinin dolması nedeniyle yapılan uzatma talepleri dahi yeni bir dava değil, kanunda çerçevesi çizilen iflas erteleme kurumu içerisinde bir taleptir. Bu nedenle iflas erteleme kararının uzatılması taleplerini dahi yeni bir talep gibi görerek olağanüstü hal ilamından sonra çıkartılan 669 ve 673 sayılı K.H. Kararnameler kapsamında reddine karar verilmesi ne iflas erteleme kurumunun ruhuna, ne de K.H.Kararnamelerinin amacına uygun düşmemektedir. Yargıtay ve dairemiz görüşüne göre OHAL içinde açılan uzatma davaları bile kazanılmış hak ilkesinden hareketle yeni bir dava değil, eski davanın devamı olarak kabul edildiğinden, davacı vekilinin OHAL ilanından önce açılmış olan davası da kazanılmış hak niteliğindedir.
İflas erteleme talebinin 20/07/2016 tarihinden önce yapılmış olması halinde; talepte bulunan şirketin veya kooperatifin borca batık olması ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görülmesi, kayyım tarafından üç aylık dönemlerde ibraz edilen raporlara göre şirketin durumunun iyiye giderek iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunması izleniyor ise, bu durumda iflas erteleme kararı da verilemeyeceği için dosyanın olağanüstü halin kalkmasına veya İİK’nın 179/b-4’te belirlenen sürenin dolmasına kadar elde bekletilmesi, bu süreler sonunda mevcut duruma göre karar verilmesi, ancak iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görülmemesi, bekleme süresinde alınan kayyım raporlarına göre şirketin iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunmaması ve nihayet İİK’nın 179/b-4 maddesinde belirlenen sürenin dolması halinde ise şirketin veya kooperatifin İİK’nın 179/b-5 maddesi uyarınca iflasına karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 22/03/2017 Tarih ve 2016/9664 E. 2017/888 K. Sayılı kararı bu yöndedir. Bu görüş dairemizce de benimsenmiştir.
Somut olaya gelince iflas erteleme talebinin 20/07/2016 tarihinden önce yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı ilkeler doğrultusunda 673 sayılı KHK’nın 10. maddesinin 2/c fıkrası göz önüne alınarak davacı şirketin bu şirketlerden olmaması halinde iyileştirme projesi bilirkişi ve kayyım raporları gözönünde bulundurularak halihazır durumda iflastan kurtulması mümkün ise iflas kararı verilmeyerek şirketin olağanüstü hal süresince (ki olağanüstü hal 19/07/2018 tarihi itibariyle sona ermiştir) ve en nihayet İİK’nın 179/b-4 maddesinde belirlenen süreler de nazara alınarak izlenmesi, bu süre içerisinde durumunun kötüye gitmesi veya sürenin dolmasına rağmen borca batıklık halinin devam etmesi halinde İİK’nın 179/b-5 maddesi uyarınca iflas kararı verilmesi veya şartlarının bulunması halinde iflas erteleme kararı verilmesinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçeye ile sırf OHAL nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; Davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf taleplerinin KABULÜNE,
2- İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2017 Tarih ve 2016/46 E. 2017/948 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/10/2018