Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2290 E. 2021/1316 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2290 Esas
KARAR NO: 2021/1316
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/07/2018
NUMARASI: 2015/922 Esas, 2018/846 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 02/06/2014 tarihinde Kurbağılıdereden taşan sular nedeniyle, müvekkili şirkete “Tüm İşyeri Paket Sigorta Poliçesi” ile sigortalı bulunan işyerinde hasar oluştuğunu, sigortalıya hasar tazminatı olarak 21/07/2014 tarihinde 7.369,49 TL ödendiğini, davalı … İnşaat tarafından yapılan Kurbağalıdere dere yatağı ıslah çalışmaları sırasında, dere yatağına konulmuş malzemeler ve iş makinelerinin dere akışını engellemesi sonucu derenin taştığını, bu nedenle davalının hasardan sorumlu olduğunu belirterek 7.369,49 TL’nin ödeme tarihi olan 21/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; haksız fillerden doğan davalarda yetkiyi düzenleyen HMK’nın 16. maddesi uyarınca yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, davacının hukuki yararı bulunmadığını, müvekkilinin ıslah çalışmalarına başlamasından öncede derede sel ve taşkınlar yaşandığından, taşkının müvekkilinin ıslah çalışmaları ile ilgisi bulunmadığını, dere kesitine çok yakın imarsız yapıların bulunduğunu, taşkının yıllarca var olan sebeplerden ve olay günü afet boyutundaki aşırı yağışlardan kaynaklandığını, daha önce yaşanan taşkınlar nedeniyle sigortalının da gerekli önlemleri alması gerektiğini, hasar miktarını fahiş belirlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece; ıslah çalışmalarını üstlenmiş bulunan davalı şirketin dere kesitinde yapılan çalışmalarının dere kesitini daraltarak yağan şiddetli yağışlarla birlikte biriken suların derenin taşıyamayacak ölçüye ulaşıp taşması, oluşan sel veya taşkındaki yayılım süresi ve etki alanını şekillendirdiği ve çevreye verdiği zarar öngörüsüzlüğü sebebi ile % 50 oranında, dere yatağındaki yapılan ıslah çalışmalarında olası sel veya taşkına karşı gerekli önlemlerin alınması konusunda denetim mekanizması olarak görevli kurum ve kuruluşların, ( davalı şirket dışındaki ) bu tür taşkınların yaşanmasına sebebiyet vermesi nedeni ile % 50 oranında kusurlu olduğu; 7.369,49 TL hasar bedelinin sigortacılık tekniğine ve mevzuata uygun bir biçimde tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 3.684,74 TL tazminatın 21/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde davalı vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, bilirkişilerin kök rapora itirazlarını değerlendirmediğini, olay günü yaşanan şiddetli yağışa ilişkin beyanlarının dikkate alınmadığını, jeoloji bilirkişisinin taşkının yoğun yapılaşma, çevri kirliliği ve değişen iklim şartları neticesinde meydana geldiği görüşüne rağmen müvekkiline kusur yüklendiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf talebinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, İşyeri Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. 30.10.2014-30.10.2015 tarihleri arasını kapsayan işyeri sigorta poliçesiyle teminat altına alınan dava dışı sigortalıya ait işyerinin 02.06.2014 tarihinde meydana gelen yağışta dereden taşan su nedeni ile hasarlandığı, davacının hasar nedeniyle sigortalıya 1/07/2014 tarihinde 7.369,49 TL ödediği, olay tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile davalı arasında derenin ıslahı konusunda sözleşme bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davalının taşkın nedeniyle % 50 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle 3.684,74 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, davalı taraf karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, mahkemenin yetkili olup olmadığı, zararın mücbir sebepten kaynaklanıp kaynaklanmadığı ile kusur/zarar ve zararın miktarı noktalarında toplanmaktadır. Davalı taraf, davada yetkili mahkemenin haksız fillerden doğan davalarda yetkiyi düzenleyen HMK’nın 16. maddesi uyarınca İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu savunmuşsa da; dava dışı sigortalı (ve dolayısıyla halefi olan davacı) HMK’nın 6. maddesine dayanarak davalının yerleşim yeri mahkemesi olan genel yetkili mahkemede de dava açabileceği ve davalının adresinin Beşiktaş/İstanbul olduğu gözetildiğinde, mahkemece davalının yetki itirazının reddedilmesine isabetsizlik bulunmamaktadır. Bunun yanında davalı taraf, taşkının yıllarca var olan sebeplerden ve olay günü afet boyutundaki aşırı yağışlardan kaynaklandığını, hasar miktarının fahiş belirlendiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesinde alınan kök raporda; hasarın davalı şirket tarafından ıslah çalışmaları yapılan yerin ıslah çalışmaları sırasında araç geçişinin sağlanması amacı ile konulan büzlerin dere yatağının kesitini daraltması, derenin yağan yoğun yağmurlardan oluşan suyu taşımayarak taşmasından kaynaklandığı, ekspertiz raporunun ve ekindeki belgelerin incelenmesi sonucunda belirlenen 7.369,49 TL tutarındaki hasar bedelinin sigortacılık tekniğine ve mevzuatına uygun bir biçimde tespit edildiği belirtilmiştir. Jeoloji bilirkişisi ise ayrık raporunda; taşkınların önceden tedbir alınmaksızın süregelen kaçak ve plânsız yapılaşma, köprü, menfez ve alt yapı hacimlerinin yetersizlikleri, dere yataklarının doğal sedimantasyon ya da kentsel atıklarla tıkanması sonucu gerçekleştiği belirtilmiştir. Aynı bilirkişiler ek raporlarında; ıslah çalışmalarını üstlenmiş bulunan davalı şirketin dere kesitini daraltması ve yağan şiddetli yağışlarla birlikte biriken suların derenin taşıyamayacak ölçüye ulaşıp taşması sebebi ile % 50 oranında kusurlu olduğu; dere yatağındaki yapılan ıslah çalışmalarında olası sel veya taşkına karşı gerekli önlemlerin alınması konusunda denetim mekanizması olarak görevli kurum ve kuruluşların, ( davalı şirket dışındaki ) bu tür taşkınların yaşanmasına sebebiyet vermesi nedeni ile % 50 oranında kusurlu sayılması gerektiği belirtilmiştir. Buna göre olay günü, dere ıslah çalışmalarını üstlenmiş bulunan davalı şirketin dere kesitini daraltması ve yağan şiddetli yağışlarla birlikte biriken suların derenin taşıyamayacak ölçüye ulaşıp taşması sebebi ile hasarın gerçekleştiği anlaşıldığından davalının hasarda kusurları bulunmadığına yönelik savunması yerinde görülmemiştir. Bunun yanında sigortalıya ödenen 7.369,49 TL tutarındaki hasar bedelinin sigortacılık tekniğine ve mevzuatına uygun bir biçimde tespit edildiği ve belirlenen miktarın sigortalının gerçek zararı olduğu anlaşıldığından davalının hasar miktarına yönelik savunması da yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/922 Esas, 2018/846 Karar ve 04/07/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/11/2021