Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2231 Esas
KARAR NO : 2021/302
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2017
NUMARASI: 2017/448 Esas, 2017/1094 Karar
DAVANIN KONUSU: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ 04/03/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili kurumun 31.851,43 TL vergi alacağının masaya kaydını talep etmişse de, davalı müflis şirket iflas idaresinin, vergi alacağının tarh, tebliğ aşamalarına uymadığı gerekçesiyle reddettiğini, ticaret mahkemelerinin vergi alacağını inceleme yetkisinin sınırlı olduğunu, alacağı yargılama yetkisinin idari yargıya ait olduğunu, vergi alacağı ödenmemiş veya mükerrer kaydedilmemişse davanın kabulü gerektiğini, iflasın açılması ile müflisin borçları muaaccel olduğundan, kesinleşmemiş kamu alacakları için tebligat yapılmasına gerek olmadığını ve vergi alacağının muaccel hale geleceğini belirterek 31.851,43 TL vergi alacağının iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı müflis şirket iflas idaresi vekili cevabında; kaydı talep edilen alacağın 9.411,10 TL ve 10.362,50 TL’sinin antrepo harçları olup ödendiğini, diğer alacak kaynağı olarak gösterilen yargı harçlarının da ödenmiş olabileceğini, iflasın açılmasından önceki dönemle ilgili iflasın açılmasından sonra idarece tarh edilen vergilerde vergiye ait ihbarnamenin iflas idaresine tebliğinin gerektiğini, henüz tarhiyatı yapılmamış vergi alacağının iflas masasına bildirilmesinin tarhiyat yerine geçmeyeceğini, bu nedenle iflas idaresinin ret kararının doğru olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, kamu alacağının haklı olup olmadığını, iflas idaresinin ya da kayıt kabul davasına bakan mahkemenin inceleme yetkisinin bulunmadığını, bu konuda yetkinin idari yargıya ait olduğunu, vergi dairesi yazısına göre müflis şirketin iflas tarihi olan 14/04/2014 tarihi itibarıyla vergi borcunun 3.265,55 TL vergi aslı ile 1.901,88 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 5.167,43 TL olduğu gerekçesiyle toplam 5.167,43 TL’nin iflas idaresinin idari yargı yoluna başvurma hakkı saklı kalmak üzere iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf talebinde, 10.362,50 TL’lik makbuzun 02/02/2015 tarihine ilişkin olmasına rağmen borç miktarının tespitinde dikkate alındığını, müflisin borç miktarının tarihlere göre farklılık arzetmesine rağmen bu hususun araştırılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir. Davalı müflis iflas idaresi vekili, istinaf talebine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir.Mahkemenin 09/11/2016 tarihli kararı ile davanın kabulü ile 31.851,43 TL’nin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 2017/428 Esas, 2017/493 Karar sayılı kararı ile, davalının ödeme savunması ve sunduğu ödeme belgeleri dikkate alınmadan karar verildiğine değinilerek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Kararın kaldırılmasından sonra mahkemece, yukarıda yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiş, karara karşı davacı taraf istinaf yoluna başvurmuştur. İİK’nın 164. maddesi uyarınca kayıt kabul talebi hakkında verilen kararlara, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. HMK’nın 103/1-e bendi uyarınca bu davalar adli tatilde de görülebileceğinden, istinaf süresi adli tatilde de işlemeye başlar. Ancak mahkemece istinaf süresi karara iki hafta olarak yazılmıştır. Anayasa Mahkemesi 26.02.2015 tarihli kararında, tarafların kararda bu şekilde yanıltılmaları sonucu hukuki bir hakkın kullanılamamasını “hak ihlâli” olarak nitelemiştir. Bu nedenle Dairemizce mahkemenin istinaf süresini iki hafta olarak belirtmesi ve davacı vekilinin de kararı 10 günlük süre geçtikten sonra ve fakat mahkemece belirtilen iki haftalık süre içinde istinaf ettiği nazara alınarak istinaf incelemesi yapılmıştır.İflas masasına yazdırılan bir amme alacağı o konudaki amme alacaklarının tahakkuku usulüne göre iflastan önce kesinleşmişse veya iflası açıldıktan sonra kesinleşirse, bu kesinleşme, iflas idaresi için de bağlayıcıdır; o (kesinleşmiş) amme alacağının sıra cetveline kabul edilmesi gerekir. İflas idaresi, kesinleşmiş bir amme alacağını sıra cetveline kabul etmezse (reddederse), amme alacaklısı, sıra cetveline itiraz davası açabilir (İİK. m.235, II c.1)…İflas masasına yazdırılan bir âmme alacağı o konudaki âmme alacaklarının tahakkuku usulüne göre kesinleşmiş değilse, iflas idaresinin, o âmme alacağını, hakkında hiçbir karar vermeden, sıra cetveline yazması gerekir. Bu halde müflisin o âmme alacağına karşı başvurabileceği idari yargı yoluna (idare veya vergi mahkemesinde itiraz yoluna), müflis yerine, iflas idaresi başvurur. Buna rağmen, iflas idaresi, kesinleşmemiş bir âmme alacağının sıra cetveline yazılması talebini reddederse, âmme idaresi, iflas idaresi aleyhine (m.235, II c.1 hükmüne göre) ticaret mahkemesinde sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davası açabilir. Bu davada, ticaret mahkemesi, âmme alacağının esası (mevcut olup olmadığı) hakkında bir inceleme yapamaz; iflas idaresinin âmme alacağına karşı idari yargı yoluna başvurmak (idare veya vergi mahkemesinde dava açma) hakkı saklı kalmak üzere, âmme alacağının sıra cetveline kaydına karar verir (Yargıtay 23. HD’nin 2014/6312 Esas, 2015/6689 Karar sayılı kararı) Kamu alacağının haklı olup olmadığını iflas idaresinin ya da kayıt kabul davasına bakan mahkemenin inceleme yetkisi olmayıp, bu konuda yetki idari yargıya aittir. Ancak ödeme ya da mükerrer kayıt iddialarının asliye ticaret mahkemelerinde incelenmesine yasal bir engel bulunmamaktadır.Somut alayda davacı hazine, amme alacağı olan vergi alacağının masaya kaydını talep etmişse de, iflas idaresi, henüz tarhiyatı yapılmamış vergi alacağının iflas masasına bildirilmesinin tarhiyat yerine geçmeyeceği, iflas sonrası verginin de tahakkuk aşamasında olduğu gerekçesiyle kayıt talebini reddetmiş, davaya cevabında da kaydı istenen bir kısım alacağın ödendiğini savunmuştur.Davalı tarafın sunduğu ödeme belgeleri eklenerek vergi dairesine yazılan müzekkereye verilen cevapta, iflas tarihi itibarıyla müflisin vergi borcunun 3.265,55 TL vergi aslı ile 1.901,88 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 5.167,43 TL olduğu belirtilmiştir. O halde mahkemece, toplam 5.167,43 TL’nin iflas idaresinin idari yargı yoluna başvurma hakkı saklı kalmak üzere iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Davacı hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,davacı hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunn 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 04/03/2021