Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2195 E. 2021/1246 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2195 Esas
KARAR NO: 2021/1246
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/01/2018
NUMARASI: 2014/1226 Esas, 2018/79 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirkette 31/12/2012- 31/12/2013 vadeli … nolu muhtelif sorumluluk sigorta poliçesi bulunan … AŞ’nin boya üretimi yapan firma olduğunu, sigortalı şirketin ürettiği boyayı kumaş üretimi yapan … A.Ş’ ye sattığını, … A.Ş.’nin kumaşlarının da … şirketi tarafından tshirt üretiminde kullanılıdığını, …’in imal ettiği t-şhirlerin Almanya’da yerleşik alıcı firmanın talep ettiği toksik testlerden geçemediğini, …’in satışını gerçekleştirmediği ürünlere ilişkin zararını … AŞ’ye, … AŞ’nin de müvekkili sigorta şirketinin sigortalısı …’ya fatura ve tahsil ettiğini, sigortalı şirketten söz konusu zararın tahsil edilmesi sebebiyle müvekili şirkete yapılan başvuru sonucunda ekspertiz incelemesi yaptırıldığını ve 09/09/2014 tarihinde tespit edilen 100.341,00 TL tazminatın sigortalı …’ya ödediğini, …’in üretime geçmeden önce kumaşların alıcı firmanın talep ettiği kritere uygunluğu konusunda davalı firmadan toksik test hizmeti aldığı ve test sonucunda çıkan onaya istinaden üretime geçtiğini, yeterli kriterlere uygun üretilmeyen malların iade edilmesinden doğan zarardan, test hizmetinde geçer rapor veren davalı test firmasının sorumluluğunun bulunduğunu belirterek 100.341,00 TL tazminatın sigortalıya ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; müvekkili şirket tarafından yapılan testlerin dünya standartlarına ve yasal düzenlemelere uygun olarak gerçekleştirildiğini, test sonuçlarının doğru olduğunu, 26/07/2013 tarihinde dava dışı … şirketi tarafından müvekkili davalı şirkete baskılı siyah kumaşın numune olarak gönderildiğini ve test talep ettiğini, test sonucunda ise numunede geçer olarak numunelendirildiğini, 11/09/2013 tarihinde … firmasının siyah kumaşla ilgili iyileştirme çalışmaları yaptığını belirterek müvekkiline 2 adet siyah kumaş gönderdiğini ve yapılan iki adet kumaş üzerindeki testte biri geçer biri kalır sonuçlarının elde edildiğini, yine … firmasının 26/09/2013 tarihinde müvekkili şirkete 1 adet siyah kumaş gönderdiğini ve bu kumaş yapılan testinde geçer olarak sonuçlandığını, müvekkili şirkete gönderilen numunelerin kumaş olduğunu ve bitmiş bir ürün olmadığını, üretimin her aşamasında müvekkili şirkete test yaptırılmadığını, test sonuçlarının sadece test edilen numuneler bakımından geçerli olduğunu, iddia olunan zarar ile müvekkilinin yapmış olduğu test işlemi arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, müvekkili şirketin faaliyeti neticesinde doğacak zarardan sorumluluğunun, sözleşmede talep edilen hizmet bedelinin 10 katından fazla olamayacağı ile sınırlandırıldığını, iddia edilen zarardan boya üretiminde yasaklı madde kullanan sigortalı …’nın ve … Kimya’nın uygulama şartlarına uymadan kumaşı boyayan … AŞ’nin, ayrıca basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek bitmiş ürünleri test ettirmeden seri üretime geçen …’in sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesi; davalı tarafından yapılan testin teknik olarak doğru olmadığı ve testin kusurlu şekilde gerçekleştirildiğinin ispatlanamadığı, davacının davalı tarafa verilen kumaşta TCP ve TeCP belirtilen sınırlar üzerinde kimyasal ve toksik madde bulunmadığı hususunu teknik olarak ispatlamaya yarayacak numune kumaşı da resmen tespit ettirmediği gibi davalıya kumaşlardan sadece bir numune verilerek test yaptırılıp geriye kalan kumaşlarında da zehirli kimysal madde olup olmadığı yönünden tespit yapılmadığı, davalının test hizmeti ile zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; … Tekstil’in üretime geçmeden önce kumaşlarda davalı şirkete test yaptırdığını ve test sonucu üretime geçtiğini, mahkemece alınan ilk heyet raporunda; davalının yaptığı test sonrası sadece dikim işlemi yapıldığı, dikimin PCP ve TECP değerlerini artırmayacağı, bu nedenle zarar nedeniyle davalının kusurlu olduğunun belirtildiğini, alınan ikinci raporda ise; davalının kendisine verilen kumaşı hatalı olarak test ettiğine dair somut bir veriye ulaşmanın mümkün olmadığı, sunulan numunenin yeterli olmaması nedeniyle TCP ve TECP analizlerinin yapılamayacağı, dava dosyasında bulunan numunenin, PCP ve TCEP analizlerinin olumsuz sonuç verdiği numunelerle aynı partiden olup olmadığının belli olmadığının belirtildiğini, ikinci rapora göre eksikliklerin tamamlanması talep edilmeli iken, müvekkili şirketin davalıdan rücu hakkının olmadığı kanaatine varıldığını, alınan iki raporun birbirlerine zıt olup yeni rapor alınması taleplerinin reddedildiğini ve belirsizliklere dayala ikinci rapora göre hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücu’en tazmini istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür. Dosya kapsamından, davacı sigortacı ile dava dışı sigortalı arasında 31/12/2012/3 31/12/2013 vadeli … nolu muhtelif sorumluluk sigorta poliçesi düzenlendiği, sigortalı … AŞ’nin boya üretimi yapan firma olduğu, sigortalı şirketin ürettiği boyayı kumaş üretimi yapan … A.Ş’ ye sattığı, … A.Ş.’nin kumaşlarının da … şirketi tarafından t-shirt üretiminde kullanılıdığı, …’in imal ettiği t-şhirlerin Almanya’da yerleşik alıcı firmanın talep ettiği toksik testlerden geçemediği, …’in satışını gerçekleştirmediği ürünlere ilişkin zararını … AŞ’ye, … AŞ’nin de davacı sigorta şirketinin sigortalısı …’ya fatura ve tahsil ettiği, davacı sigortacının eksepr incelemesi ile sigortalıya 100341,00 TL ödediği ve ödediği hasar bedelinin rücuen tahsili için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesi yukarıda yazılı nedenler ile davanın reddine karar vermiş, davacı taraf karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigortalının imal ettiği boyaların kullanıldığı tekstil ürünlerinin PCP ve TECP yönünden geçer not alamaması nedeniyle iade edilmesinden doğan zararda, kumaşın uygunluğu yönünden numune üzerinde test yapan ve numuneye geçer not veren davalı şirketin sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde kimya, tekstil ve sigortacı bilirkişilerden alınan 03/06/2016 tarihli raporda; davalı şirketin baskılı ve taş işlemeli kumaşta test yaptığını, test sonrası sadece dikim işlemi yapıldığını, dikiş işleminin PCP ve TECP değerlerini artırmayacağını, …’in teste güvenerek kumaşları diktiğini, ürünlerin iade edilmesinden doğan zarardan davalının sorumlu olduğunu belirtmişlerdir. Bilirkişi heyeti ek raporlarında da aynı hususları tekrarlamıştır. Mahkemece ayrı bir kimya, tekstil ve sigortacı bilirkişilerden alınan 19/12/2017 tarihli raporda ise; her test için laboratuvarlara gönderilen test numunelerinin birebir her şeyi ile ayniyeti olduğunun tespitinin, test raporları üzerindeki verilerden söylemenin mümkün olmadığı; davalı … firmasının aynı numuneler için diğer iki test firması olan … ve … firmalarından farklı ve yanlış sonuçlar vermiş olduğu sonucuna varılamayacağı; davalının yaptırdığı analiz sonucu ile diğer analiz/test firmalarının yaptıkları analizlerin sonuçlarının, aynı eşit koşullar altında yapılması doğrultusunda ( aynı zamanda ve aynı parti kumaşı ve aynı zamanda yapılan baskı prosesi) karşılaştırılmasının yapılmasının doğru olacağı; dava dosyasında bulunan numunenin, PCP ve TeCP analizlerinin olumsuz sonuç verdiği numunelerle aynı partiden olup olmadığının tespitinin dosya içeriğindeki sunulan deliller kapsamında belirsiz olduğu; davalının delil olarak sunduğu kumaş numunesinde PCP ve TeCP analizlerinin yapılmasının numune miktarının yetersiz olması nedeniyle mümkün olamayacağı; Analiz yapılabilir olsa bile 4 yıl önce alınmış bir numuneden elde edilecek sonuçların netice açısından sağlıklı sonuçlar vermesinin beklenmeyeceği; davalının kendisine verilen kumaşı hatalı test ettiğine dair somut bir veriye ulaşmanın dava dosyası içeriğindeki eldeki veriler ışığında mümkün olmadığı belirtilmiştir. Sigortacının açtığı rücu davasında davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya aittir. Mahkemece alınan ilk raporda; davalı şirketin baskılı ve taş işlemeli kumaşta test yaptığı, test sonrası sadece dikim işlemi yapıldığı, dikiş işleminin PCP ve TECP değerlerini artırmayacağı belirtilmişse de, aynı raporda davalının testini yaptığı numune ile PCP ve TeCP analizlerinin olumsuz sonuç verdiği numunelerin aynı partiden olup olmadığı yönünden bir açıklama olmadığı gibi bu raporda davalının kendisine verilen kumaşı hatalı test ettiğine dair bir tespitte de bulunulmuş değildir. Ayrıca davalı tarafından testi yapılan numunenin, PCP ve TeCP analizlerinin olumsuz sonuç verdiği numunelerle aynı partiden olup olmadığının belirsiz olduğu anlaşılmaktadır. Yine davalının test ettiği kumaş numunesinde PCP ve TeCP analizlerinin yapılmasının numune miktarının yetersiz olması nedeniyle mümkün olmadığı gibi analiz yapılsa bile 4 yıl önce alınmış bir numuneden elde edilecek sonuçların sağlıklı sonuçlar vermeyeceği görülmektedir. Bunun yanında davalının kendisine verilen kumaşı hatalı test ettiğine dair dosyada somut bilgi ve belgede bulunmamaktadır. Bu durumda davaya konu zarar nedeniyle davalının kusuru olduğu ispatlanamadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılı görülmediğinden davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1226 Esas, 2018/79 Karar ve 29/01/2018 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04/11/2021