Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2153 E. 2019/38 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2153 Esas
KARAR NO : 2019/38
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2018
NUMARASI : 2016/462 2018/459
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/01/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı …’un müvekkili kooperatifin ortağı olduğunu, davalının 06/09/2007 tarihli genel kurul kararı ile 30/09/2007 tarihinden başlamak üzere 12 ay boyunca her ay için m² başına 1,20 TL, 08/03/2009 tarihli genel kurul kararı ile 31/03/2009 tarihinden başlamak üzere 12 ay boyunca her ay için m² başına 1,20 TL, 02/10/2010 tarihli genel kurul kararı ile 31/10/2010 tarihinden başlamak üzere 12 ay boyunca her ay için m² başına 1,50 TL ilave yatırım aidatı ödemekle yükümlü olduğunu, davalının toplam 4.212,00 TL ilave yatırım aidatı borcu olmak üzere sonuçta, kooperatife takip tarihi itibariyle 264.251,60 TL asıl alacak, 153.289,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 417.540,60 TL borçlu olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini belirterek davalı tarafından yapılan itirazın iptali takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin iş yerini kocasından devraldığını, kooperatif kayıtlarına dayandıklarını, dava konusu 1. blok 18 nolu işyeri ile ilgili olarak davacının hesap tetkik komisyonunun raporuna dayandığını, raporda, işyeri ile ilgili yönetim kurulu karar defterinin 357. Sayfasında, 2321.sıra ve 22/02/2012 tarihli kararda kooperatiften alacaklarına karşılık kendisinin elinde 223.163,68 TL tutarlı kooperatif senedi bulunduğundan bahisle, bu alacaklarına karşılık senetleri iade etmek koşulu ile bu işyeri için ortak olunduğuna dair bir kararın mevcut olduğuna atıfta bulunularak eğer bu miktar alacak olduğu tespit edilirse ödeme olarak kabul edilebileceği ifadesine yer verildiğini, tasfiye kurulunun görev sınırlarının belli olduğunu, tasfiyeyi sağlamak yerine temeli olmayan davalar açıldığını belirterek davanın reddi ile karşı tarafın %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davalının pasif husumeti olmadığından davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı Tasfiye Halinde S.S. Orhanlı Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi Vekili İstinaf Taleplerinde;
1-Davalının Ayrancı Noterliğinin 02/05/2016 tarih ve … yevmiye nolu vekaletnamesi ile kooperatif ortağı olduğunu, Kartal … Noterliğinin 18/05/2016 tarih ve …yevmiye nolu ihtarnamesi ile ortak sıfatıyla anlaşma talebinde bulunduğunu, 06/03/2016 tarihli dilekçesi ile ortak sıfatı ile kooperatifi olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasını talep ettiğini, ayrıca 31/05/2015 ve 06/03/2016 tarihlerinde yapılacak Kooperatif Genel Kurul Toplantılarına katılmak üzere vekaletname verdiğini, Kooperatif aidat borçlarına mahsuben ödemeler yaptığını, bunlara ilişkin makbuz ve senet teslim bordrolarının da dosyada olduğunu, davaya cevap dilekçesinin 3. bendinin 3. Paragrafında, kooperatif üyeliğini kabul ettiğini, zira kooperatifin ortağı olan davalıyı çağırıp anlaşma zemini aramaksızın husumet yaratıldığını ileri sürdüğünü, Ön İnceleme Duruşmasında uyuşmazlığın tespiti sırasında, davalının kooperatif ortağı olduğu yönündeki ifadeleri kabul ettiğini, uyuşmazlık tespitine itirazda bulunmadığını, dolayısıyla davalı tarafın, kooperatif üyeliği konusunda bir anlaşmazlık olmadığını, uyuşmazlığın alacak iddiasına ilişkin olduğunu, davalıya İ Blok 18 nolu taşınmazın kooperatif üyeliğine istinaden tahsis edildiğini,
2-Davalının ön inceleme duruşmasından sonra savunmasını değiştirerek, kooperatif ortağı olmadığını iddia etmeye başladığını, bu iddianın ödeme yükümlülüğünden kaçma amacıyla ileri sürüldüğünü, bu beyanlarından dönmesinin mümkün olmadığını, davalı tarafın son iki celsedir beyan ettikleri “üyelik zannı ile hareket etme” iddiasının gerçekçi olmadığını, davalının kooperatif ortağı gibi hareket ettiğini,
3-Öte yandan, üyelik devrinin gerçekleşmesi için, kooperatif yönetim kurulunun karar almasının bir geçerlilik şartı olmadığını, taraflar arasında devir iradesi bulunduğunu, Kooperatife bildirim ve kooperatif yönetim kurulunun karar alması geçerlilik değil ispat bakımından önemli olduğunu, Yargıtay 23.HD.nin 16/01/2013 Tarih ve 2012/6148 E. 2013/131 K. İle 2014/2051 E. 2014/6905 K. Vb.içtihatlarının da bu yönde olduğunu belirterek Yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf Dilekçesi Davalı … Vekiline 23/07/2018 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Dilekçesine Cevap Vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 28/01/2016 tarihinde toplam 419,954,40.-TL (asıl alacak ve işlemiş faiz) üzerinden icra takibi başlattıktan sonra ödeme emrinin borçlu/davalıya 19/02/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 12/02/2016 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına ve faize itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 12/04/2016 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.
İcra takibine konu alacak iddiasının temelinin, davalı adına tapuda kayıtlı Tuzla İlçesi, …no’lu iş yeri nedeniyle, davalının kooperatif üyeliğinden kaynaklanan ve 26/09/2005 tarihli kesin maliyet raporu uyarınca maliyet bedeli ile devamındaki genel kurullara ilişkin aidat ödemeleri için toplam 419.954,40 TL alacak için başlatılan takip olduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, davalının kooperatif üyesi olup olmadığı, başka bir deyişle kooperatif üyesi sayılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Öncelikli olarak çözümlenmesi gereken sorun budur.
Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 30/11/2017 tarih ve 2016/3313 E. 2017/3556 K. sayılı kararı ile benzer içtihatlarda da açıklandığı üzere, kooperatif üyeliği ve mülkiyetin devri hususları ayrı ayrı kavramlar olup, kooperatif üyeliğinin devrinin, mutlaka o üyeye ait veya tahsisi yapılmış dairenin de devrini gerektirmeyeceği gibi tam tersi durumda da bir üyeye ait veya tahsisi yapılmış dairenin de devrinin mutlaka kooperatif üyeliğinin devri anlamına gelmez veya bu tür sonuçlar çıkarılamaz. Kooperatif üyeliğinin de ayrıca devri ile devir alanın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. maddesi uyarınca ortaklığa kabul edilmesi gerekmektedir. Aksi halde üyelik devam eder.
Her ne kadar davacı kooperatif vekili istinaf dilekçesinde işaret ettiği hususlara dayanarak, davalının, kooperatif ortağı gibi hareket ettiğini ve üye olmadığını ileri sürmemesi nedeniyle üye olduğunun zımni olarak kabulü gerektiğini ileri sürmekte ise de zımni üyelik, kooperatifçe üyelik kaydı yapılmamasına rağmen, sanki üye imiş gibi işlem yapılıp, sonradan çıkan uyuşmazlıklarda üyelik sıfatının kooperatifçe reddedilerek hakkın elde edilmesinin önüne geçilmesinin engellenmemesi amacına yöneliktir.
Bilindiği üzere, Kooperatifler Kanununa göre, kooperatif ortaklığı ancak, ortağın ortaklıktan çıkartılması, yasada öngörülen sürelere uyularak yazılı bildirim yapılmak suretiyle ortaklıktan istifa edilmesi veya kanunun 14.maddesi uyarınca ortaklığın devrinin yönetim kurulunca kabul edilmesi halinde sona ermektedir. Davacı kooperatifin ana sözleşmesinin 11.maddesinde, ortaklığa kabul şartları düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre; kooperatife ortak olmak isteyenlerin yazılı olarak yönetim kuruluna başvurmaları zorunludur. Ortaklığa kabul yönetim kurulunun kararı ile gerçekleşir. Yönetim kurulu ortaklar ile ortak olmak için başvuranların 10.maddede gösterilen şartları taşıyıp taşımadığını araştırmak zorundadır.
Davacı kooperatife ait 1. Blok 18 no’lu işyerinin tapu kaydına göre bu taşınmaz 08/03/2012 tarihinde …’dan …’a devredilmiştir. Bu devir ile birlikte davalının otomatik olarak davacı kooperatifin ortağı haline geldiği kabul edilemez. Ortaklık payının ayrıca devri yapılmadığı hallerde, ortağın (yani dava dışı …’un) kooperatif ortaklığı devam eder ve kooperatife karşı borçlardan tapuda kayıtlı kişi değil kooperatif ortağı sorumlu olur.
Dosya kapsamına göre ortaklık payının davalıya devredildiğine ilişkin hiçbir belge olmadığı gibi bu yönde bir iddia da bulunmadığına göre eski ortağın (yani dava dışı …un) kooperatif ortaklığı devam ettiğinden kooperatife karşı hak ve yükümlülüklerin davalıda olmadığı, bu nedenle davalıya pasif husumet yöneltilemeyeceğinden ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu gerekçeler ile davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubuna, bakiye 32,30 TL harç ile , yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/01/2019