Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/210 E. 2020/440 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/210 Esas
KARAR NO: 2020/440
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2017
NUMARASI: 2017/24 Esas, 2017/690 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ ( Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARŞI DAVA: Menfi tespit-istirdat
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı-davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya 24-25-26/05/2016 tarihlerinde hazır paketlenmiş yemek hizmeti verdiğini, 100.000,00 TL’lik fatura bedelinin 46.000,00 TL’lik kısmının davalı tarafından ödendiğini, bakiyesinin ödenmediğini, davalı aleyhinde Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20 si oranında inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı-davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin kuruluşu … Hastanesi çalışanlarına Ramazan ayında sokakta iftar yemeği organizasyonu düzenlemesi konusunda davacı şirket yetkilisi olarak gözüken kişiyle anlaşıldığını, davacıya avans olarak 26.000TL bedelli çek verildiğini, davacının edinimini yerine getirmediği gibi avans olarak çeki de tahsil ettiğini, bu defa kesilen fatura gereğince yılbaşı yemeği düzenleyelim teklifini getirdiğini, davacıya yeniden 20.000,00 TL’lik başka bir çekin avans olarak verildiğini, davacının takibinin haksız olduğunu, yemek organizasyonunun gerçekleştirmediğini, dayanak olarak ibraz edilen 3 adet irsaliyeleri imzalayan …’in müvekkili şirket çalışanı olmadığını belirterek davanın reddine, davacı tarafından tahsil edin 46.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davacı-davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı nazaran asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı-davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacı-davalı şirketin 16/05/2016 tarihinde tasfiyeye girdiğini, aktif dava ehliyetinin kalmadığını, delil listesinde sayılan davacı-davalı şirketin ticaret sicili ve vergi dairesi kayıtları, muhasebe kayıtları celp edilmediği, tasfiye memuru ve ihbar edilen arasındaki telefon kayıtlarının istenilmediğini, irsaliyeleri imzalayan kişinin yetkili olup olmadığını araştırılmadığını, davacı-davalı tarafça ibraz edilen ticari defterlerin lehine delil vasfının bulunmadığını, 04/05/2016 tarih kararıyla tasfiye sürecine giren şirketin yeni dönem için yeni defter tasdiklerini yaptırması gerektiğini, müvekkili şirkete ait hastanede sabah akşam yemek çıktığını, o dönemde çalışan kişi sayısının 200’den az olduğunu, teslim edildiği iddia edilen yemeğin gerçek durumla örtüşmediği, yerel mahkemece faturanın müvekkili şirket kayıtlarında gözüktüğünden bahisle hüküm tesis edildiğini, oysa fatura karşılığının alınmadığını bu konudaki delillerin toplanmadığını, irsaliyeleri imzalayan kişinin şirket çalışanı veya ortağı olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını davacının davasının reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, davacı-davalının fatura alacağını tahsili amacıyla davalı aleyhine giriştiği takibe karşı davalı-davacının itirazının iptali, karşı dava yönünden ise hizmetin alınmadığından bahisle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamında davacı-davalı şirkete ait sicil dosyasına rastlanmamıştır. Ancak tasfiye sürecinin başlatıldığı, yargılama sırasında sicilden terkin edildiği uyap kayıtlarından anlaşılmıştır. Ayrıca şirketin İTO kayıtları, ilgili kurumun resmi internet sitesinden temin edilerek dosya içerisine alınmıştır. Kayıtlara göre davacı-davalı şirketin davanın açıldığı 09/01/2017 tarihinden önce 04/05/2016 tarihinde tasfiye kararı aldığı, şirket yetkilisinin verdiği vekaletle Av. …’in eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. 6100 Sayılı Yasa’nın 50 ve 51. maddeleri gereğince, tüzel kişilerin de taraf ve dava ehliyetlerinin bulunması gerekir. Aynı Kanun’un 52. maddesi hükmü gereğince de; tüzel kişiler davada yetkili organları tarafından temsil edilir. Diğer yandan TMK’nın 48. maddesi hükmüne göre tüzel kişinin hak ehliyeti; 49. maddesi hükmüne göre de fiil ehliyeti belirlenebilir. Az yukarıda açıklandığı üzere; alacaklı şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin sonucu son bulduğuna göre, davada taraf ve dava ehliyeti de bulunmamaktadır. HMK’nın 53. maddesi hükmü uyarınca, dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması ve ayrıca dava yetkisine sahip olunması; ve bunun yanında vekil aracılığı ile takip edilen davalarda, vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamesinin bulunması HMK’nın 114. maddesi hükmü gereğince “dava şartı” olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece, re’sen gözetilmesi zorunludur. (Bkz. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04/02/2019 2018/9275 E, 2019/1210 K. Sayılı ilamı) Bu sebeple, ilk derece mahkemesince davacı-davalının sicil dosyasının getirtilerek, hangi tarihte tasfiye kararı alındığı ve tasfiye memurunun atandığı tarih ile terkin tarihinin belirlenmesi, davada usulüne uygun taraf teşkilinin sağlanması, şirketin sicilden terkin edilmiş olması durumunda mahkemece, davacı-davalı şirketin ihya edilmesi amacıyla taraflara uygun süre verilerek şirketin ihyası için dava açması sağlanıp, ihya gerçekleştikten sonra dosyanın sağlanan temsile göre yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Başvuran davalı-davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin HMK’nun 353/1a-4 maddesi gereğince KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/10/2017 Tarih, 2017/24 E, 2017/690 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın, peşin olarak yatırılan 1.007,88 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 775,78 TL harcın istem halinde davalı-davacıya iadesine, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Başvuran davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- a/ 4 gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/02/2020