Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2088 E. 2018/2172 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2088 Esas
KARAR NO : 2018/2172
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2018
NUMARASI : 2016/922 2018/715
DAVA : İFLAS (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin davalı/borçlu şirketten 2.725.309,00 TL alacağı bulunduğunu, aralarında hesap mutabakatının da olduğunu, borcun ödememesi üzerine, davalı/borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu şirketin takibe itiraz ettiğini, İİK.nun 43.maddesi uyarınca takibin türünün değiştirilerek davalı/borçlu aleyhine iflas yoluyla adi takibe geçilerek iflas ödeme emri gönderildiğini, iflas ödeme emri davalı/borçluya 02.08.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı/borçlu tarafından bir itiraz olmadığını, iflas yoluyla başlatılan adi takibin kesinleştiğini, haricen yaptıkları araştırma neticesinde davalı/borçlu şirketin ekonomik durumunun kötü olduğunu, davalı/borçlu şirketin mali güçlükler içerisinde bulunduğunu öğrendiklerini belirterek davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; müvekkili şirketin davacı ile aralarında alacak borç ilişkisi bulunmadığını, kendisinin sadece şirketin hissedarı olduğunu, davalı şirket ile davacı arasında borca/alacağa dair herhangi bir sözleşmede bulunmadığını, davacının, davalı şirkette sadece hissedar sıfatına sahip olduğunu, davalı şirketin 750.000 lira sermayeli bir anonim şirket olup şu anda yaşanmakta olan ve hemen hemen 2 yıldır süren ekonomik krizin etkisiyle her şirket gibi ticari yönden sıkıntıları mevcutsa da iflası gerektiren bir durum bulunmadığını, hesap mutabakatı olarak dosyada bulunan tablonun hukuki bir değeri ve bağlayıcılığının olmadığını, çeşitli tarihlerde… tarafından gönderildiği iddia edilen paraların ise bu hesaba nasıl dahil edildiğini anlayamadıklarını, bir an için davacıya borçlarının olduğu varsayılsa dahi …’ın alacaklı sıfatının bulunmadığını, icra takibine ve iflas takibine itiraz edildiğini, 04.08.2016 günü 3764180970 iş emir numarası ile en geniş şekilde iflas ödeme emrine itiraz edildiğini, bu nedenle açılan davanın usulden reddi gerektiğini, çünkü itirazın kaldırılması talebinin dilekçede mevcut olmadığnı, ayrıca zamanaşımı definde de bulunduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davalı ….’nin borçlu olduğu, verilen depo kararınında yerine getirilmediği gerekçesi ile şirketin iflasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …. Vekili İstinaf Taleplerinde;
1-Davacı …’in, davalı şirketin ortağı olduğunu, bu nedenle iflas davası açamayacağını, sadece şirketin tasfiyesini isteyebileceğine dair itirazlarının yerel mahkeme kararında değerlendirilmediğini, davacının gönderdiği paranın, şirketin ileride yapacağı sermaye arttırımlarında kullanılmak üzere gönderilen avans mahiyetinde olduğunu, taraflar arasında herhangi bir borçlanma sözleşmesi bulunmadığını, sadece banka dekontundaki ibareye istinaden “borç” sayılmasının hukuken mümkün olmadığını, TTK.nun 480. maddesi gereğince “pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına ilişkin hakları saklıdır.” hükmü gereğince davacının bu parayı geri isteyemeyeceğini,
2-Karara dayanak alınan bilirkişi raporunun da hatalı olduğunu, zira “sermaye artışı avansına” ilişkin itirazlarının “herhangi bir Genel Kurul kararının dosyaya ibraz edilmediği” gerekçesiyle hiç değerlendirilmediğini, bu eksiklikler tamamlanmadan ve değerlendirmeksizin oluşturulan bilirkişi raporuna dayanak yerel mahkeme kararının denetime elverişli olmadığını,
3-Dava dilekçesinin “Sonuç ve İstem” bölümü incelendiğinde, sadece iflas talep edildiğini, itirazın kaldırılmasının talep edilmediğini, yapılan iflas takibine itiraz ettiklerini, mahkemece itiraz kaldırılmadan iflas kararı verildiğini,
4-Yerel Mahkeme kararında belirtildiğinin aksine depo emrinin şirketin adresine usulüne uygun biçimde tebliğ edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İstinaf Dilekçesi Davacı Vekiline 16/08/2018 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Talebine 17/08/2018 Tarihli Dilekçesi İle Cevap Verilerek;
Davalının sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde mahkeme kararının özeti, taraf ve vekillerinin adresleri bulunmadığından yasada aranılan koşulları taşımadığını, istinaf giderlerinin de yatırılmadığını, istinaf giderlerinin, davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanamayacağını, istinaf dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esas yönünden ise müvekkilinin davalı şirketin ortağı olması sebebiyle şirkete verdiği parayı geri isteyemeyeceğine yönelik istinaf gerekçesinin yerinde olmadığını, bilirkişi raporlarından da açıkça anlaşılacağı üzere sermaye koyma borcunun tamamının yerine getirildiğini, müvekkilinin davalı şirkete hiçbir sermaye koyma borcu bulunmadığını, dosyada bulunan dekontlardan da anlaşılacağı üzere müvekkili tarafından şirkete gönderilen paraların sermaye koyma borcuna yönelik değil, borç olarak gönderildiğini, bu hususun davalı şirketin defterlerinden de açıkça görüldüğünü, davalı şirketin bir tüzel kişilik olup, 3. Kişilere karşı borçlarından sorumlu olduğunu, bu anlamda müvekkilinin davalı şirkete sermaye koyma borcu dışında göndermiş olduğu borçlar için şirkete karşı ortak değil 3. Kişi konumunda olduğunu, davada, itiraz kaldırılmadan iflas kararı verildiği belirtilmiş ise de mahkemece 15.03.2018 tarihli duruşmada davalı itirazının kesin olarak kaldırılmasına, takipte kesinleşen tutar ile giderler de dahil olmak üzere depo kararı verildiğini, depo emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediği iddiasının da zaman kazanmaya yönelik olduğunu, zira İTO’da kayıtlı adrese tebliğin usulüne uygun olarak yapıldığını belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, İİK.nun 154 ve devamı maddelerine dayalı iflas davasıdır.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na … sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Şişli/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
İİk.nun 158.maddesi gereğince; Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.
Mahkeme, icra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak, gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder. Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir.
Dosyada icra dosyasının aslı veya okunaklı ve onaylı bir sureti de bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinde 15/03/2018 tarihli celsede itirazın kesin olarak kaldırılmasına ve depo emrine karar verilmiş ise de iflas ilanları hususunda karar verilmediği ve ilanların yaptırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin esasa ilişkin nedenler incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak iflas ilanlarının yaptırılması için dosyanın iadesine karar vermek gerekmektedir.
Kabule göre de, yargılama giderleri konusunda istinafa konu bir itiraz bulunmasa da, bu husus HMK.nun 332/1.maddesi gereğince hakimin re’sen gözeteceği durumlardan olması nedeniyle; ortada henüz yapılmış bir harcama (yargılama masrafı) olmadığı, iflas avansının yapılması muhtemel masraflar için alınan bedel (avans) olması nedeniyle ve yatırılan iflas avansının iflas masasınca değerlendirilerek davacıya ödeneceği gözetilmeden kısa kararda ve hükümde yargılama giderleri içerisinde gösterilerek davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru olmamıştır. Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; Davalı vekilinin istinaf talebinin esasa ilişkin nedenler incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/922 E. 2018/715 K. 21/06/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/12/2018