Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2035 E. 2018/1997 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2035 Esas
KARAR NO : 2018/1997
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/05/2018 (Ara Karar)
NUMARASI : 2017/1172 E.
DAVA :TAPU İPTALİ VE TESCİL (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı kooperatife 1997 yılında üye olduğunu, bazı aidat ödemelerini aksattığından bahisle ihraç edildiğini, ihraç kararının iptal edilerek kesinleştiğini, gayrimenkulün teslimi konusunda davalıya ihtarat yapılmasına rağmen teslim edilmediğini, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/262 E. sayılı dosyasında daire teslimi ve tazminat davası açtığını, davanın reddedildiğini, kararın Yargıtay’ca bozulması üzerine mahkemece gayrimenkulün teslimine ve tazminata karar verildiğini, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından yapılan takiple gayrimenkulü teslim aldığını ancak Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün… Talimat sayılı dosyasından haciz işlemi yapıldığını, kooperatifin bu süreçte müvekkilini tekrar ihraç ettiğini, bu ihraç kararının da iptal edildiğini, müvekkiline dava konusu gayrimenkulün tapusu verilmediğinden adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiş, dava ile birlikte dava konusu gayrimenkulün … İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından uygulanan haciz işlemi doğrultusunda Büyükçekmece….İcra Müdürlüğünün … Tal. dosyasındaki satışın tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiş, talebi mahkemece, 16/05/2018 tarihli ara kararla kabul edilerek satışın % 15 teminatla durdurulmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine dava dışı 3. Şahıs (Fer’i müdahil) …, davalının üyesi olduğunu, kurada 17.parseldeki bağımsız bölümün kendisine verildiğini, tapuyu devralmak istediğinde gayrimenkul üzerinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında davacının haczinin bulunduğunu öğrendiğini, gayrimenkulün satılacağı endişesi ile borcu ödeyip tapusunu aldığını, daha sonra alacağını davalıdan rücu amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğünün ….sayılı dosyasında icra takibi başlatarak davalı kooperatif adına kayıtlı dava konusu gayrimenkule haciz tesis ettirdiğini, satış işlemlerine başlandığını ancak mahkemece tedbir kararı verildiğinden satış işleminin yapılamadığını, bu şekilde yani satışı durdurur şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden tedbirin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece 30/05/2018 tarihli ara kararla talebin reddine karar vermiştir.
Red kararı üzerine 3. Şahıs (Feri Müdahil) … vekili istinaf kanun yoluna başvurarak; Davacının, danışıklı hacze yönelik iddialarının salt satışı durdurmaya yönelik olduğunu, mahkemeler tarafından verilen ihtiyati tedbir kararlarının, rıza-i olarak gerçekleştirilecek devir ve temlikleri önleyecek nitelikte olmakla birlikte cebri icra kanalı ile yapılan takibi ve takip sonunda yapılacak satışı engeller nitelikte olmadığını, ihtiyati tedbirin, icra-i satış ve devre engel olup olmadığına dair uyuşmazlıkların İcra hukuk mevzuatına göre yetkili mercilerce çözümlenmesi gerektiğini, Yargıtay 12. H.D.nin 05.04.2011 tarih 2010/22335 E. 2011/5578 K., Gaziantep BAM 1. H.D.nin 10.05.2017 tarih 2017/107 E. 2017/115 K.vb sayılı kararlarının da bu yönde olduğunu, icra-i satışı durdurur nitelikte tesis edilen ihtiyati tedbir kararının hukuka aykırı olduğu gibi taşınmazın değeri 400.000,00.-TL olmasına rağmen, dava değerinin 10.000. TL olarak kabulü ile %15’i (1500.-TL) üzerinden hükmedilen teminatın da açıkça yasalara aykırı olması nedeniyle Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1172 E. sayılı dosyası üzerinden 30.05.2018 tarihinde verilen “İcrai Satışı ve Devri Önleyici Nitelikte Tedbir Kararının kaldırılmasına İlişkin Talebin reddine” dair ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf dilekçesi davacı vekiline 04/07/2018’de, davalı vekiline ise 04/07/2018 tarihinde tebliğ edilmiş her iki tarafta istinaf dilekçesine cevap vermemiştir.
Davacının davalı kooperatife 1997 yılında üye olduğu, cebri satışa konu bağımsız bölümün kendisine tahsil edildiği, edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı kooperatifçe üyelikten 26/09/2005 tarihinde yönetim kurulu kararıyla ihraç edildiği, ihraç kararının Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2010 tarih ve 2000/943 E. 2010/619 K. Sayılı kararıyla iptal edildiği, iptal kararından sonra bu kez tekrar davalı kooperatifçe 16/09/2011 tarih ve 591 sayılı genel kurul kararı ile tekrar üyelikten ihracına karar verildiği, bu kararın da Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/862 E. 2012/381 K.sayılı kararı ile iptal edildiği, bunun üzerine davacının, icrai satışa konu dairenin kendisine teslimi ile beraber maddi-manevi tazminat talebiyle dava açtığı, yargılama sonunda Bakırköy 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/09/2014 tarih ve 2013/353 E. 2014/266 K.sayılı kararı ile tazminat taleplerinin reddine, söz konusu bağımsız bölümün kendisine teslimine karar verildiği, hükmün Yargıtay 23.HD.nin 17/11/2015 T.2015/347 E. 2015/7369 K.sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, hâlen davalı tarafından kooperatif aidat borçlarının bulunduğu iddiasıyla Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/411 E.sayılı dosyasında itirazın iptali davası bulunduğu, davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır.
HMK’nun 389. Maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesini önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”
HMK.nun 391/1.maddesinde “Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir” düzenlemeleri yapılmıştır.
Bu düzenlemelere göre, mevcut durumda meydana gelecek bir değişme sonucu hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde tehlikeye düşmesi durumunda mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Tedbiren satışının durdurulması talep edilen taşınmaz davalı kooperatif adına kayıtlı olsa da davacı ile davalı arasında yukarı ifade edildiği üzere, taşınmaz hususunda bir çok dava sonuçlanmıştır. 2013/353 Esas sayılı dosyada, bağımsız bölümün davacıya ait olduğunun tespiti ile davacıya teslimine karar verilmiş ve halen davalının kullanımındadır. Bu davada ise davacı, taşınmazın tapunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir. Dolayısıyla tedbiren satışı durdurulması talep edilen taşınmaz dava konusudur. Bu yönden ilk derece mahkemesi kararı isabetlidir.
Tedbiren, icra marifeti ile satışı yapılan taşınmazın satışının durdurulamayacağı istinaf edilmiştir. Öncelikle taşınmaz davalı tarafından yapılan takip sonucu satışa arz edilmemiştir. Dava dışı 3. Kişi davalı kooperatifin borcu sebebiyle taşınmazın satışını talep etmiştir. Önceki mahkeme kararlarından anlaşılacağı üzere, dava konusu ve tedbir konulan taşınmazın mülkiyetinde bir ihtilaf bulunmamaktadır. Mahkeme, taşınmazın davacıya ait olduğunun tespitine ve davacıya teslimine karar verdiğine göre, bu taşınmazın davalının borcu sebebiyle satışının durdurulmasında bir isabetsizlik yoktur. Zira taşınmazın satışı halinde iş bu dosyada yürüyen tapu iptali tescil davasının konusu kalmayacaktır. Davacı HMK’nun 389. Maddesi gereğince hakkını elde edemeyecektir. Ve hakkını elde etmekte zor duruma düşecektir. Bu sebeple ilk derece mahkemesi kararı isabetli olduğundan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından, HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince müdahil tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Müdahil tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f. Maddesi uyarınca kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 05/04/2011 Tarih ve 2010/22335 E. 2011/5578 K.sayılı vb. pek çok içtihadında işaret edildiği üzere ihtiyati tedbir kararları sadece malikin taşınmazı üçüncü kişilere rızai devrini ve tasarruflarını engellemektedir. Yoksa mülkiyet sahibinin üçüncü kişilere karşı borcundan dolayı cebri icra yolu ile satışını engellememektedir. Alacaklı 3.kişilerin hukuki korunma hakkı, davacının mülkiyet hakkından değersiz olmadığı gibi bu kişiler arasında hakların yarışması da söz konusu değildir. Davacı tarafından, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasındaki icra takibinin davalı ile 3.Şahıs (Feri Müdahil) … arasındaki muvazalı işleme dayandığı da iddia edilmediğine göre yazılı şekilde cebri satışı durdurur şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve bu karara karşı yapılan itirazın reddi doğru değildir. Bu nedenle 3.Şahıs (Feri Müdahil) … vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne karar vermek gerektiği kanaatindeyim Bu nedenle sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim.