Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2022 E. 2019/684 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2022 Esas
KARAR NO : 2019/684
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2017/670 Esas
KARAR NO : 2018/415
KARAR TARİHİ: 11/04/2018
DAVA : TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 11/04/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ DAVA: Davacı vekili, 16/03/2016 havale tarihli dava dilekçesinde, dava dışı …. merkezi Çerkezköy/Tekirdağ adresinde olup, müvekkili şirket nezdinde 14/05/2015-25/12/2015 vade tarihleri arasında ve 0001-…. nolu Ticari Paket Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı bulunduğunu, sigortalının müvekkili sigorta şirketine yapmış olduğu ihbar neticesinde, 07/06/2015 sabah saatlerinde kıvamlaştırıcı bölümünün resmi tatil olması sebebiyle kapalı olduğunu, davalı firmadan 12/02/2013 tarihinde 819627 fatura numarası ile alınmış olan 40 tonluk polietilen tankının patlaması sonucu kıvamlaştırıcı alanında bulunan deiyonize su olarak kullanılan 40 tonluk polietilen tankın hiçbir müdahale olmaksızın durduk yere yarılması sonucu, tank içerisindeki suların etrafa yayıldığını, yakınındaki makine tesisatının gerek suyun şiddeti, gerekse su sirayeti sebebi ile hasarın meydana geldiğini, meydana gelen hasar neticesinde tespit edilen 40.000,00-TL hasar bedelinin müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödendiğini, açıklanan nedenlerle her türlü fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak kusur oranının değişimi ve yeni yapılacak tedavi giderlerine ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik 40.000,00-TL.’nin ödeme tarihi olan 23/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA Davalı vekili, 26/05/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde, müvekkili şirket adresinin Beylikdüzü İstanbul olması sebebi ile Bakırköy Adliyesi Ticaret Mahkemesinin yetkisiz olduğunu, 12.02.2013 fatura tarihinden 07.06,2015 patlama tarihine kadar neredeyse 2 yıl 6 aylık bir süre geçmiş olup, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 231(1) maddesi uyarınca “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar…” İlgili kanun maddesi uyarınca tanınan 2 yıllık süre dolduktan sonra tank patladığı için, öncelikli olarak zamanaşımı definini ileri sürdüklerini, davaya konu tankların patlamasının sebebiyle müvekkili firmanın herhangi bir kusuru bulunmadığını, 12.02.2013 fatura tarihinden 07.06.2015 patlama tarihine kadar geçen neredeyse 2 yıl 4 aylık süreç boyunca herhangi bir problem veya sızıntı yaratmayan ve bu süreç boyunca ….tesislerinde sorunsuz kullanılan tankta iki buçuk yılın ardından müvekkili şirketin kusuru veya üretim hatası sebebiyle bir problem oluşması mümkün olmadığını, ekte sunulan fotoğraflarda görüleceği üzere … personellerinin,…e danışmaksızın, tank üzerinde kare kare kesikler açtıklarını, uzun süredir sorunsuz kullanılan tankın, iki buçuk yılın ardından alıcının sorumluluğunda tank kullanım talimatına aykırı şekilde veya …. danışmaksızın yapılan müdahaleler sebebiyle zarara sebebiyet vermesinin, gene alıcının sorumluluğunda olacağı ve … sorumluluk yüklenemeyeceğinin aşikar olduğunu, davaya konu 40 tonluk ürün 1200 kg olup, 20 tonluk tanklar 400 kg olduğunu, dolayısıyla 800 kg ağırlığında 2 adet tank karşılığında 1200 kg plastik hurdasının iade alındığını, plastiğin geri dönüştürülerek yeniden kullanılabilmesi mümkün olduğu için, müşteriden ayrıca bedel talep edilmediğini, bu vesileyle, müşteri memnuniyetini sağlamayı şirket politikası olarak benimseyen firma müşterisine de bir jest yaptığını, hazırlanan ekspertiz raporunda, tutanaklarda ve dava dilekçesinde üretimden kaynaklanan herhangi bir kusura veya ayıba değinilmediğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz gerekçelere dayanan tazminat talebinin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince, dava konusu tankın herhangi bir harici etki altında bulunmaksızın içinde tabi olarak bulunması gereken suyun basıncından patlaması nedeni ile imalatta ağır kusur bulunduğu, somut olayda satıcının satım konusu emtiayı ağır kusurlu şekilde imal edip sattığı, bu durumda davalının zamanışımı savunmasından yararlanamayacağı ve davacı sigorta tarafından sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödemiş olduğu miktarı tazmin ile yükümlü olduğu sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu 10.05.2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;Bilirkişinin ağır kusura ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmamasına rağmen mahkemenin davayı kabul ettiği, 06.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda kusurun niteliğine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, davacı’nın ağır kusurunun bulunduğuna dair herhangi bir tespite de yer verilmediği, mahkeme’nin ağır kusur konusunda tespitte bulunmayan ve değerlendirme yapmayan bilirkişi raporuna dayanarak, davalı’nın ağır kusuru sebebiyle davayı kabul etmesinin hukuka uygun olmadığı, bilirkişi raporunun her ne kadar sonuç kısmında aleyhte bir kanaat varsa da bu bilirkişinin şahsi bir değerlendirmesinden ibaret olduğu, dolayısıyla da çıkan kararın hukuka aykırı olduğu ve kararın kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME Dava sigorta şirketinin, sigortalısına ödediği bedelin, sorumlu kişiden rücuen tahsili talebine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi, dava dışı sigortalısının meydana gelen hasardan kaynaklı zararının tazmin edildiğini, sigortalısının haklarına halef olması nedeniyle patlayan su tankının üreticisi davalıya, zararının rücuen tazmini için dava açıldığını, zira, patlayan tankın, davalı tarafından dava dışı sigortalısına gizli ayıplı olarak satıldığını iddia ettiği, davalı ise, davaya konu tankların patlamasında kendilerinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, 12.02.2013 fatura tarihinden, 07.06.2015 patlama tarihine kadar geçen, neredeyse 2 yıl 4 aylık süreç boyunca, herhangi bir problem veya sızıntı yaratmayan ve bu süreç boyunca …. tesislerinde sorunsuz kullanılan tankta, iki buçuk yılın ardından müvekkili şirketin kusuru veya üretim hatası sebebiyle bir problem oluşması mümkün olmadığını, talebinde zamanaşımına uğradığını beyan etmiştir.İlk derece mahkemesi 16/02/2017 tarihli kararında, Borçlar Kanunun 231. Maddesi gereğince davanın zaman aşımına uğradığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.Bu kararın istinaf edilmesi üzerine, Dairemizce, her ne kadar TBK 231. Maddede belirtilen 2 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiği görülmekteyse de, davacı tarafın, TBK 231/son fıkrada belirtilen, davalının ağır kusurunu ileri sürdüğü, davalının dava konusu satılan malı, ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu davrandığının tespitinin ise çıplak gözle mümkün olmadığından, kusurun tespiti için konusunda uzman teknik bir bilirkişiden raporu alınması gerektiği, zira ancak bu yönden kusur tespiti yapıldıktan sonra zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının saptanabileceği gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, teknik bilirkişi raporu alınmak suretiyle satıcı davalının ağır kusuru yönünden bir inceleme yapıldıktan sonra, zamanaşımı definin buna göre değerlendirilerek yeniden yargılama yapılması ve karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.Bunun üzerine Mahkemece konusunda uzman bilirkişi kurulundan 06.03.2018 tarihli rapor alınmıştır. Raporda hasarın, içinde su bulunan ve sadece suyan basıncının etkisi altındaki deponun patlaması, polietilen malzemenin yeterli dayanıklı olmaması, zaman ile basıncın etkisi altında en zayıf noktasında patlaması sonucu hasarın meydana geldiğinin belirlendiği, dava konusu tankın herhangi bir harici etki bulunmaksızın içinde tabi olarak bulunması gereken suyun basıncından patlaması nedeni ile imalatta ağır kusur bulunduğu, somut olayda satıcının satım konusu emtiayı ağır kusurlu şekilde imal edip sattığı, davalının zamanışımı savunmasından yararlanamayacağı ve davacı sigorta tarafından sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödemiş olduğu miktarı tazmin ile yükümlü olduğu sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosyada mevcut ve mahkemece karara dayanak yapılan 06.03.2018 tarihli bilirkişi heyet raporu incelendiğinde, dava konusu olaya ilişkin olarak, içinde su bulunan ve sadece suyun basıncının etkisi altındaki deponun patlaması, polietilen malzemenin yeterli dayanıklılıkta olmadığı, zaman ile basıncın etkisi altında en zayıf yerinden patlaması sonucu olayın meydana geldiği sonucuna varıldığı, deponun 2,5 yıldan beri kullanılıyor olması nedeniyle meydana gelen zarardan polietilen tankın üreticisi davalı firmanın sorumlu olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiş, söz konusu tankın hangi yapı ve özellikte olması gerektiği, normal şartlarda dayanma süresinin ne olması gerektiği, bu haliyle söz konusu tankın üretiminin yeterli dayanıklılıkta olmamasının, üretiminin gerektirdiği şartlar çerçevesinde ağır kusur sayılıp sayılamayacağı hususlarında herhangi bir değerlendirme ve tespit yapılmadığı ve bu yönlerden raporun yetersiz ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.Öte yandan aynı olayla ilgili olarak aynı davalıya karşı … Çerkezköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı 2016/614 E. 2018/499 K sayılı davada, bilirkişi raporuna dayanılarak davalı firmanın üretimden kaynaklanan bir kusurunun bulunmadığı, depo üzerinde davalı tarafından gelişi güzel şekilde meydana getirilen kesiklerin patlamaya neden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği görülmektedir.Bu durumda, dava konusu tank üzerinde fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere kesiklerin bulunduğu, davacı sigortalı tarafından tankın bu haliyle alınmasının söz konusu olmadığı ve satımdan sonra gerçekleştirildiği, davacı tarafından kesiklerin sigortalı tarafından gerçekleştirilmediği, yada bu haliyle ayıplı olarak satın alındığının kanıtlanamadığı, kaldı ki ayıplı olarak alınmış olması halinde bile ayıp ihbar süresinin geçirildiği anlaşılmaktadır.Öte yandan dosyadaki son bilirkişi raporunda kesiklerin sigortalı tarafından yapıldığına dair bağımsız bir tespit bulunmadığı gibi soyut tespite karşın, Çerkezköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/614 E. 2018/499 K sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunda patlamaya bu kesiklerin yol açtığı, kesiklerin sigortalı tarafından gerçekleştirildiği, üretimden kaynaklanan bir hatanın ve tankın patlamasında davalının her hangi bir kusurunun bulunmadığı tespiti yapılmış, bu rapor baz alınarak davanın reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.Sonuç olarak, yukarıda açıklandığı üzere, dava konusu patlamanın, tankın davalıdan teslim alındığı tarihten iki yıldan fazla bir süre geçtikten sonra meydana geldiği, patlamaya kadar tankın sorunsuz kullanıldığı, dosyada mevcut delillere göre, tank üzerinde sonradan yapılan kesiklerin mevcut olduğu, Çerkezköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/614 E. 2018/499 K sayılı dosyasında patlamaya bu kesiklerin sebep olduğu tespiti yapılarak buna göre verilen kararın kesinleştiği, söz konusu kesiklerin sigortalı tarafça yapılmadığının kanıtlamadığı, ayrıca patlamanın, tankta gizli ayıp sayılabilecek bir üretim hatasından kaynaklandığı hususununda davacı tarafça kanıtlanamadığı, şayet tankın bu kesiklerle teslim alındığı varsayılsa bile, bu kesiklerin açık ayıp niteliğinde olup, sigortalının tacir olarak süresinde bir ayıp ihbarı yaptığına dair dosyada delil bulunmadığı, bu durumda, zarara neden patlama olayında, davalının üretimden kaynaklanan bir kusurunun varlığı davacı tarafça kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenlerle kabulü ile, HMK 353.1.b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kanıtlamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/670 Esas, 2018/415 Karar, 11/04/2018 tarihli kararının HMK’nın 353.1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA 3a-Davacının davasının reddine 3b-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 44,40 TL başvuru harcı ile 44,40 TL peşin harcı olmak üzere toplam 88,80 TL harcın, Davacı tarafça peşin olarak karşılanan 68,31 TL harçtan mahsubu ile bakiye 20,49 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,3c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan ilk derece mahkemesi yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,3d-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereği 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 303,03 TL harçtan mahsubu ile bakiye 113,53 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,6- İstinaf incelemesi sırasında davalının yapmış olduğu 68,31 TL tebligat ve posta gideri ile 189,50 TL İstinaf karar harcı ve İstinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 257,81-TL’nin davacı taraftan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,7-HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/2 bendi ile aynı kanunun, 362.1.a.1 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/04/2019