Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2020 E. 2019/2336 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2020 Esas
KARAR NO : 2019/2336
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/297 Esas
KARAR NO : 2017/438
KARAR TARİHİ: 27/04/2017
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 06/07/2012 tanzim, 09/07/2012 yürürlük tarihli Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 7. maddesinde sözleşmenin süresi ve feshinin düzenlenmiş olduğunu, sözleşmenin bildirimsiz feshi durumunda bildirimsiz fesih talebinde bulunan tarafın, diğer tarafa 1 aylık fatura bedelini en geç 1 hafta içinde ödeneceği düzenlendiğini, davalı tarafın 13/02/2014 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi bildirimsiz feshettiğini, bu nedenle davalı aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu belirterek takibin devamına, %20 dan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın iddia ettiği gibi sözleşmenin, 09/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmediğini, sözleşmenin şubat 2012 ayında kurulup yürürlüğe girdiğini, tarafların üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmeye başladığını, ancak müvekkil şirketçe mart 2012 ayı için sözleşmenin damga vergisinin beyan edilip ödendiğini, sözleşmenin maksimum 1 yıl uzatma opsiyonu ile maksimum 2 yıllık düzenlendiğini, müvekkil şirketin sözleşme şartları gereğince sözleşmenin sona erdiğini davacı tarafa bildirdiğini, bu durumda davacı tarafın talebine dayanak olan “bildirimsiz fesih talebinde bulunan tarafın diğer tarafa 1 aylık hizmet fatura bedelini ödeme şartının” gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceğini, davacı tarafça sözleşmenin 2 yıllık olduğu ve şubat 2012 ayında kurulduğu ve yürürlüğe girdiği bilinmesine rağmen, süresinden önce bildirimsiz fesih iddiasıyla müvekkil şirketten 1 aylık fatura bedelini talep etmesinin kötü niyetli bir davranış olduğunu, bu sebeple takip konusu bedelin %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, açıklanan nedenlerle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmenin davalı/borçlu tarafından bildirimsiz fesih yolu ile “sözleşmenin uzadığı tarihten sonra” feshedildiği, ilgili sözleşmenin 7.maddesine göre ,” bildirimsiz fesih talebinde bulunulması halinde bir aylık hizmet fatura bedelinin fesih tarihinden itibaren bir hafta içerisinde nakden ve defaten ödemeyi kabul eder” hükmü gereği talep edebileceği gözönüne alındığında fatura bedeli asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile, hesaplanan talep edilebilir 166,90 TL faiz üzerinden itirazın iptaliyle takibin devamına, likit alacağa haksız itiraz nedeniyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili tarafından cevap dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; tacirler arası hizmet alım ilişkisinden kaynaklanan sözleşme gereğince düzenlenen 1 aylık hizmet bedeli fatura alacağın ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince, takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyası ile 02/06/2014 tarihinde 6.090,00 TL fatura alacağı, 168,60 TL işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 6.258,60 TL tutar üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emri davalı borçluya 09/06/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili 13/06/2014 tarihinde borcun aslına ve tüm ferilerine itiraz ettiği, davacı vekili de 09/07/2014 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır.Tarafların dava ve cevap dilekçesinde dayandığı deliller dosyaya ibraz edilmiş, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup sunulan 06/04/2016 tarihli raporda; taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihinde uyuşmazlık olduğunu, davacı vekilinin dilekçesine ekli sunduğu sözleşme fotokopisine göre sözleşmenin yürürlük tarihi 09/07/2012 olduğu, ancak davalı vekilinin cevap dilekçesine ekli olarak sunduğu metni aynı olan sözleşme fotokopisine göre ise sözleşmenin yürürlük tarihi boş olduğu, davacı tarafça düzenlenmiş 29/02/2012 tarihli hizmet faturasının fotokopisini, sözleşmenin kurulmasından hemen öncesinde görüşmelerle ilgili e- mail çıktıları dosyaya sunulduğunu, davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde bunlara karşı çıkmadığı, aksine dolaylı bir şekilde kabul ettiğini, bu durumda sözleşme başlangıç tarihini davacı vekilinin iddia ettiği gibi 09/07/2012 değil, davalı vekilin savunmasında geçtiği gibi şubat 2012 olduğunu, son görüşmenin 09/02/2012 tarihinde yapıldığı anlaşıldığına göre, davacı vekilin sunduğu sözleşme tarihine kıyasen görüşmenin tamamlandığı günden 3 gün sonrası olan 12/02/2012 günü sözleşmenin yürürlük tarihi olacağını, bu itibarla sözleşme 12/02/2013 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile kendiliğinden yenilenmiş ve bitiş tarihi 12/02/2014 tarihi olduğunu, davalı bu tarihten 30 gün önce sözleşmeyi fesih etmediğinden, sözleşme bu kez kendiliğinden 1 yıl süreyle uzadığını, davacının 13/02/2014 tarihinde gönderdiği fesih ihbarı bildirimsiz fesih niteliğinde olduğunu, bu nedenle sözleşmenin 7. maddesinde yazılı 1 aylık fatura bedelini davalının ödemek zorunda olduğunu, aylık hizmet bedeli fatura tutarlarına itiraz olmadığından davacının talebi açıklanan nedenlerle asıl alacak yönünden kabul edilebilir görüldüğünü, fesih ihbarının tebliğ şerhi mevcut olmadığınından hangi tarihte ulaştığı belli değil ise de, davacı vekilinin sunduğu elektronik postadan da 28/02/2014 tarihinden önce ulaştığı, sözleşme bu tarihte sona ereceğine göre temerrüt tarihi 1 hafta sonrası olan 08/03/2014 tarihinden itibaren avans faiz üzerinden yapılan hesaplamada işlemiş faizin 166,96 TL tutarında olduğu tespiti yapılmıştır. Somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasında 06/07/2012 tanzim tarihli, 09/07/2012 yürürlük tarihli Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi düzenlediği, sözleşmenin 7. maddesinde, iş bu sözleşmenin süresi taraflarca imzalandığı tarihten itibaren bir yıl olup sözleşmenin bitim tarihinden itibaren 30 gün önce yazılı bildirim ile feshedilmediği takdirde sözleşme aynı şartlarla bir yıl daha geçerli olacağı, bildirimsiz fesih talebinde bulunan taraf diğer tarafa bir aylık hizmet bedelini fesih tarihinden itibaren en geç bir hafta içerisinde nakden ve defaten ödemeyi kabul ettiği kararlaştırılmıştır. Davalı şirket, Beykoz …. Noterliği’nin 13/02/2014 tarih … yevmiye sayılı ihbarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini davacıya bildirmiştir. Fesih ihbarının tebliğ şerhi ibraz edilmemiş ise de davalı tarafından gönderilen elektronik postaya göre de sözleşmeyi 28/02/2014 tarihi itibariyle feshettiği ayrıca bildirilmiştir. Bu itibarla taraflar arasındaki sözleşme 28/02/2014 tarihi itibariyle davalı tarafça feshedildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında sözleşmenin başlangıç tarihinde uyuşmazlık vardır. Davacı vekilinin dilekçesine ekli sunduğu sözleşme fotokopisine göre, sözleşmenin yürürlük tarihi 09/07/2012 olduğu ancak davalı vekilinin cevap dilekçesine ekli olarak sunduğu metni aynı olan sözleşme fotokopisine göre ise, sözleşmenin yürürlük tarihi boş bırakıldığı, davacının boş bırakılan tarihi tarafların anlaşmasına aykırı olarak doldurulduğu, sözleşmenin şubat 2012 ayında kurulduğu iddia edilmiştir. Bilirkişi raporunda dosyaya sunulan hizmet faturası, taraflar arasındaki e-mail görüşmelerinin içeriği gereğince, 12/02/2012 tarihi, sözleşmenin yürürlük tarihi olarak alınması gerektiği belirtilmiş ise de taraflar tacir olup basiretli iş adamı gibi davranmak zorunda olduğu, taraflarca imzalanan hizmet sözleşmesinde, sözleşmenin yürürlük tarihi 09/07/2012 tarihi olarak yazıldığından sözleşme tarihinin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu davalı tarafça yazılı belge ile ispatlanması gerekmektedir. Ancak sözleşme tarihinin sözleşmeye aykırı olarak doldurulduğu yani sözleşme tarihinin şubat 2012 tarihi olduğu davalı tarafça ispata elverişli yasal deliller ile kanıtlanamadığından sözleşme yürürlük tarihinin 09/07/2012 tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Kaldı ki sözleşmenin yürürlük tarihinin 09/07/2012 yada 12/02/2012 tarihi olması da bir önem arz etmemektedir. Şöyle ki taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, sözleşmenin süresi, taraflarca imzalandığı tarihten itibaren bir yıl olup sözleşmenin bitim tarihinden itibaren 30 gün önce yazılı bildirim ile feshedilmediği takdirde sözleşme aynı şartlarla bir yıl daha geçerli olacağı kararlaştırılmıştır. Davalı vekili sözleşme süresinin maksimum 2 yıl olduğunu iddia etmiş ise de sözleşmede sürenin uzatılmasına ilişkin sınırlama yapılmadığı, dolayısıyla sözleşme süresinin bitim tarihinden itibaren 30 gün önce yazılı bildirim ile feshedilmediği takdirde sözleşme aynı şartlarla tekrardan bir yıl daha uzatıldığı kabul edilmiştir. Bu nedenle sözleşme yürürlük tarihi 09/07/2012 yada 12/02/2012 tarihi olsa da sözleşmenin uzadığı tarihten sonra davalı, 28/02/2014 tarihi itibariyle fesih bildirimde bulunmuştur. Davalı süresi içerisinde fesih bildirimde bulunmadığı ve buna bağlı olarak sözleşmenin 7. Maddesine göre “bildirimsiz fesih talebinde bulunulması halinde bir aylık hizmet fatura bedelinin fesih tarihinden itibaren bir hafta içerisinde nakden ve defaten ödemeyi kabul eder ” hükmü uyarınca davacının, 1 aylık hizmet fatura bedelini ve fesih bildirim tarihinden bir hafta sonra işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan talep etme hakkı bulunmaktadır. Mahkemenin, sözleşmenin yürürlük tarihini esas aldığı tarih hatalı ise de 30 günlük fesih bildirim süresini etkilemeyeceği anlaşılmakla gerekçenin içeriği ve hüküm doğru olduğundan davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın davalının peşin olarak yatırdığı 192,70 TL’den mahsubu ile arta kalan 3,20 TL harcın talep halinde davalı tarafa iadesine,3-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/12/2019