Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2018 E. 2018/1906 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2018 Esas
KARAR NO : 2018/1906
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 06/08/2018 (Ara Karar & İhtiyati Tedbir)
NUMARASI : 2018/739 E.
DAVA : KONKORDATO
KARAR TARİHİ: 15/11/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; konkordato talebinde bulunarak, derdest davada konkordato tedbirlerine öncelikle karar verilmesini özellikle alacaklılar arasında eşitliğin korunması ve müvekkili firmanın faaliyetinin devamı açısından önem arz eden bankalarda bulunan müvekkilinin hesabına gelecek olan paraların, hesabın bulunduğu banka tarafından alıkonulmasının, alacağına mahsup edilmesinin veya blokaj konulmasının önlenmesi yönünden tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; talep edilen tedbirin borçlunun mal varlığının muhafazası için gerekli tedbirlerden olmadığı gibi blokaj uygulayan bankaların işleminin haksız olduğunun iddia edilmesi halinde bu hususun borçlu tarafından açılabilecek bir davada ileri sürülmesi gerektiği gerekçesi ile reddine, karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf taleplerinde;
Söz konusu kararın alacaklılar arasındaki eşit olmayan işlemler yapılması yasağına aykırı olmaktan başka yeniden yapılandırma kurumu olan konkordatonun amaç ve ruhuna da açıkça aykırı olduğunu, bu tedbir sayesinde müvekkil firmanın herhangi bir bankadaki hesabına gelecek paralar tüm alacaklılar yönünden ortak havuzda birikerek tüm alacaklıların eşit bir şekilde faydalanacaklarını, bir alacaklı diğer alacaklıların zararına olarak menfaat elde edemeyeceğini, tedbir talebinin reddedilmiş olmasının konkordato ön projesinin uygulanmasını aksatarak zora sokacağını, böylece sadece borçlu müvekkili firmanın değil, aynı zamanda konkordato ön projesi çerçevesinde alacaklarının tamamına kavuşma imkan ve ihtimali olan tüm alacaklıların da açıkça zararına sonuç doğuracağını, oysa bu yönde verilecek olan tedbir kararının, komiser denetiminde olan müvekkili firma ve alacaklılar yönünden hiç bir zararlı yanı bulunmadığını belirterek 06/08/2018 tarihli ara kararın kaldırılarak usul ekonomisi ilkesi de gözetilmek suretiyle doğrudan bu yöndeki taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesi kararı davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, İİK.nun 285 vd.maddeleri gereğince açılmış konkordato talebine ilişkindir.
İİk.nun Geçici mühlet başlıklı 287.maddesi gereğince, Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286 ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir ve 297 nci maddenin ikinci fıkrasındaki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır.
Uyuşmazlık, konkordato talebi ve geçici mühlet kararı ile birlikte alınması gereken tedbirler, borçlu şirket hesaplarına yatırılacak hakediş vb. bedellerinin alacaklı bankanın alacağına karşılık mahsubuna engel olacak tedbir kararının verilmesinin konkordatonun amacına uygun olup olmadığıdır.
İlk derece mahkemesince, davacı tarafından İİK.nun 286.maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak sunulduğu kabul edilerek tensibin 5 nolu kararı ile 3 ay geçici mühlet kararı verildiği ancak yukarıda açıklanan tedbir talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
Borçlunun konkordato mühleti içinde bazı istisnai alacaklar dışında, malvarlığının korunmasına dair alınması gereken tüm terbirler konkordatonun amacının öngördüğü zorunlu bir sonuç olduğunu kabul etmek gerekir, Zira, konkordato talep eden borçlunun konkordato işlemlerini gerçekleştireceği süreç içinde, icra ve iflas takiplerine muhatap kılınması ve bir kısım tedbirlerin alınmaması malvarlığının tümüyle elinden çıkmasına yol açabilir. Oysa konkordatoda temel ilke, borçlunun malvarlığının korunması ve işletmesi ile yeniden sağlam bir yapıya kavuşturması amaçlanmaktadır. Bu süreçte borçlunun, tedbirlerin alınmaması sonucunda malvarlığının tasfiye edilmesi durumu ile karşılaşması hali konkordato kurumunun amacı ile bağdaşmayacaktır. Zira konkordato, borçlunun mallarının başında kalarak alacaklıların gerekli çoğunluğu tarafından kabul edilen ve mahkemece tasdik edilen konkordato projesine göre, alacaklıları daha iyi bir şekilde ve eşit koşullar altında tatmin etmeyi amaçlamaktadır. Buna karşılık gerekli görülen tedbirlere karar verilmemesi konkordato ile hedeflenen amaca ulaşılmasını imkansız kılabilecektir. Zaten mali yönden ödeme güçlüğü içinde bulunan borçlu bakımından çok kere büyük bir meblağ teşkil eden hakediş vb. bedellerinin, alacaklı bankalar tarafından mahsup edilerek kendi alacaklarını tahsil etmeleri, yukarıda ifade edildiği üzere proje kapsamında borçlarını ödemek suretiyle alacaklıların İflas tasfiyesine göre daha iyi bir şekilde ve eşit koşullar altında tatmin etmeye yönelik konkordato ile ulaşılması öngörülen hedefe uygun düşmeyecektir.
Açıklanan nedenlerle ve özellikle 2004 sayılı İİK.nun 287. maddedeki, mahkemenin borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır, düzenlemesi de göz önünde bulundurularak, konkordatonun amacı ile aykırı düşmeyecek olan, borçlu şirketlerin kendi hesaplarına, geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında gelecek olan hakediş bedellerinin, bankalar tarafından kendi alacaklarına mahsup edilmemesi yönünde, hakediş bedellerinin ve alacaklarının konkordato projesi çerçevesinde ve konkordato komiseri denetiminde kullanımının sağlanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken buna ilişkin talebin yasanın amacına uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle reddi doğru olmamıştır.. Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; Davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına yönelik aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf taleplerinin KABULÜNE,
2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/08/2018 Tarih ve 2018/739 E. Sayılı ara kararının KALDIRILMASINA,
3a-İhtiyati Tedbir talebinin KABULÜNE,
3b-Davacının banka hesaplarına hakediş, borç ödeme, vb.sebeplerle Gönderilen paraların, hesabın bulunduğu banka tarafından alacaklarına mahsup edilmesi veya blokaj konulmasının ÖNLENMESİNE,
4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b, 2 ve 362/1f. Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/11/2018