Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2017 E. 2018/2171 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2017 Esas
KARAR NO : 2018/2171
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2018
NUMARASI : 2015/87 2018/490
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin konut iş yeri ve ticarethane inşaatları yapmak, satmak, kendi hesabına arazi ve arsa almak, kat karşılığı binalar ve inşaat, taahhüt ve montaj işleri yapmak amacıyla 2008 yılında kurulduğunu, şirketin halen devam eden inşaat yapım işleri olduğunu, 2014 yılına kadar başarılı bir grafik çizilmesine rağmen TOKİ tahsilatlarının gecikmesi nedeniyle ihtiyacı olan kaynağı aşırı faizlerle temin etmek durumunda kalan şirketin yüksek finans maaliyetleri yanında, nakit akışının bozulması nedeniyle, inşaat girdilerinin aşırı fiyatlarla temin edilmek zorunda kalınması sonucu 2014 yılını zararla kapattığını, şirketin aktif değerleri toplamının pasif kalem toplamını karşılamadığından borca batık olduğunu, dava dilekçesinde ekli sunulan iyileştirme projesinin uygulanması halinde borca batıklıktan çıkabileceğini bildirerek davacı şirketin iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davacı şirketin iflasın ertelenmesi isteminin reddi ile şirketin borca batık olduğundan iflasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı Vekili İstinaf Taleplerinde;
1-Müvekkili şirketin karar tarihinde borca batıklıktan çıktığını, mahkemenin gerekçesine dayanak yaptığı bilirkişi raporunun 31.12.2016 tarihli olduğunu, bilirkişilerin de esas aldıkları mali verilerin yaklaşık 1,5 yıl öncesine yani 06/05/2016 tarihine ait olduğunu, stok ve özellikle gayrimenkul değerlerinin de bu tarihe yani 06.05.2016 tarihine ait olduğunu, gayrimenkul değerlemelerinin üstünden 2 yıldan fazla süre geçtiğini ve güncel verilere dayanmadığından yanıltıcı olduğunu, çünkü bu bölgelerde gayrimenkul fiyatlarında ciddi artışlar meydana geldiğini, bu nedenle gayrimenkullerin güncel değerlerinin tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından, iki gayrimenkul değerleme uzmanından gayrimenkullerin güncel değerlerini gösteren rapor alındığını, bu rapora göre müvekkil şirket adına kayıtlı gayrimenkullerin güncel rayiç değerlerinin 1.634.000,00.-TL olduğunu, oysa bilirkişilerin bu gayrimenkullerin iki sene önceki değeri olan 900.000,00.-TL üzerinden aldıklarını, gayrimenkullerin değerindeki artışın dahi tek başına müvekkili şirketi borca batık olmaktan çıkarmaya yettiğini,
2-Sermaye artırma taahhüdünün bakiye 100,000.-TL lik kısmının ödendiğini, dekontların dosyaya ibraz edildiğini, bu durumun dahi borca batıklığı yaklaşık 1/3 oranında azalttığını, dilekçede ayrıntılı olarak belirtilen işlerden dolayı yaklaşık 1.937.000.TL alacaklarının bulunduğunu, bunlar hesaba katılmadan 367.000.-TL borca batık olduğu gerekçesi ile iflas kararı verilmesinin doğru olmadığını, kayyım raporları da incelendiğinde, müvekkili şirketin durumunun iyi olduğunu, bu hususun dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin alacaklarının ve mal varlıklarının toplamının borçlarından fazla olduğunu belirterek İstanbul Anadolu 5, Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.05.2018 tarih ve 2015/87 E., 2018/490 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesi talep ve istinaf etmiş;
İstinaf dilekçesi Müdahil …Tic Ltd. Şti vekiline 04/07/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 11/07/2018 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; Davacı şirketin halen borca batık olduğunu ve mali durumunun da iyileşme ihtimali bulunmadığını, kayyım raporlarından da anlaşılacağı gibi davacı şirketin 2017 yılında gelir getirici hiçbir faaliyetinin olmadığını, 2017 yılında 377.066,67 TL zarar ettiğini, mahkemenin karar verdiği tarihten 1 gün önce dosyaya sunulmuş olan son kayyım raporuna göre de 2018 yılının ilk 3 ayı içinde davacı şirketin gelir getirici hiçbir işleminin bulunmadığını, 31.03.2018 dönemini de zararla kapattığını, kayyımın, şirketin iyileşmesinin mümkün olmayacağı yönündeki değerlendirmesine katılmamanın mümkün olmadığını, mahkeme kararının yerinde olduğunu belirterek davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
İstinaf dilekçesi Müdahil … A.Ş. vekiline 06/07/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 20/07/2018 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; Davacı şirketin borca batık olduğunu, iyileştirme projesinin de yerine getirilmediğini, bu sebeple davacı şirketin iflasına karar verilmiş olmasının hukuka uygun olup istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
İstinaf dilekçesi Müdahil …A.Ş vekiline 04/07/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf talebine 17/07/2018 tarihli dilekçesi ile cevap verilerek; 09.04.2018 tarihli bilirkişi kurulunca tanzim edilen bilirkişi ek raporuyla sabit olduğu üzere, 31.12.2016 tarihi itibariyle değerlendirme yapılmış olup, şirketin 2017 yılı ve 2018 yılı başından bu yana davacı şirketin küçük miktarlı satışından elde ettiği cirosu dışında faaliyeti bulunmadığı ve bu dönemi bütünüyle zararlı kapatığı tespit edilmiş olduğundan şirketin borca batık olduğu ve borca batıklıktan kurtulmasının mümkün olmadığı hususunda kuşku bulunmadığını, davacı tarafça uzun bir süre ödenmeyen sermaye taahhüdünün hükmün verildiği tarihten bir gün önce 50.000,00TL sermaye artışının ödendiğine dair belge sunulmasının iyileştirme yönünden samimi olmadığını, işbu iflas erteleme davasını uzatma amacında olduklarını açıkça gösterdiğini, davacı şirketin istinaf dilekçesinde belirttiği işlerin beklenen, alacaklar doğması muhtemel olan ve kesinlik arz etmeyen işler olduğunu, davacı şirketin aktif hesaplarına girmediğini ve gireceği/ne kadar gireceği belli olmayan ve hatta yargılamayı gerektirecek, sözde kalan ve geçerliliği olmayan miktarlar olduğunu, Ordu SGK Hizmet Binası İnşaatına ilişkin 1.225.000TL fiyat farkı alacağı iddiasının ilgili kurum tarafından kabul edilmediğini, ödeme yapılmadığını, bu hususun yargılamayı gerektirdiğini, davacı şirketin 2017 yılında ve 2018 yılı başında gelir getirici hiçbir faaliyetinin olmadığını, 31.03.2018 dönemini de zararla kapattığını, şirketin faaliyetlerinde teknik çalışmalarda ve teknik verilerde önceki dönemlere göre herhangi bir değişikliğin de söz konusu olmadığını, borca batıklıktan kurtulması mümkün olmadığı gibi borca batıklığın daha yüksek bir rakama ulaştığını, şirketin iyileşmesinin mümkün olmayacağını, son bir buçuk yıllık süreçte olumsuz yönde artış devam etmekle birlikte davacı şirketin sunmuş olduğu iyileştirme projesi iflas erteleme talebinden bu yana geçen süre içerisinde başarı gösteremediğini, bu nedenle iyileştirme projesinin uygulanabilirliği ve inandırıcılığı kalmadığını, alacaklıların mağdur olduğunu, davacı şirket yetkililerine ulaşmaya çalıştıklarını ancak tüm çabalarının sonuçsuz kaldığını, davacı şirketin “iflas ertelemesi” kurumunu mali durumunu düzeltmek ve somut bir plan çerçevesinde aktif pasif dengesini kurmak için değil, sadece alacaklıların takip hukukuna ilişkin haklarını kullanmasını engelleme amacıyla kullanmaya çalıştığını düşündüklerini belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı, davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davacı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na … sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Beykoz/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay içtihatlarında da işaret edildiği üzere, kaydi değerlere bağlı kalmaksızın, borca batıklığın, varlıkların rayiç değerleri dikkate alınarak güncel biçimde belirlenmesi ve projenin bu kapsamda ciddi ve inandırıcı olup olmadığının ve şirketin iflasının ertelenmesi ile mali durumun düzeltilmesinin mümkün bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bilirkişi raporlarının incelenmesinde; 30/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacı şirketin 31/12/2014 tarihi itibariyle kaydi değerlere ve aktiflerin muhtemel satış fiyatı esasına göre borca batık olmadığı, 10/03/2016 havale tarihli bilirkişi raporuna göre, davacı şirketin rayiç değerlere göre borca batık olmadığı, 30/12/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre, malvarlıkları üzerinde yerinde inceleme yapılarak, aktiflerin muhtemel satış fiyatı esasına göre rayiç değerler üzerinden yapılan hesaplamaya göre borca batık olmadığı, davacı vekilinin gayrimenkullere yüksek değer biçildiği itirazı üzerine son alınan 09/04/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre, bilanço değerlerine göre yapılan hesaplamada, davacı şirketin (-) 367.940,72.-TL borca batık olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Rayiç değerler üzerinden borca batıklığın tespiti bakımından alınan 09/04/2018 tarihli son bilirkişi raporunda, 31/12/2014 tarihli veriler kullanılarak hazırlandığı, borca batıklık tespitinin buna göre yapıldığı görülmektedir.
Yargıtay içtihatlarında da işaret edildiği üzere, kaydi değerlere bağlı kalmaksızın, borca batıklığın varlıkların rayiç değerleri dikkate alınarak güncel biçimde belirlenmesi ve projenin bu kapsamda ciddi ve inandırıcı olup olmadığının ve şirketin iflasının ertelenmesi ile mali durumun düzeltilmesinin mümkün bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Rayiç değerler üzerinden yapılan hesaplamanın üzerinden 3 yıldan fazla bir süre geçmiştir. Bu nedenle, davacı şirketin kaydi değerlerle bağlı kalınmaksızın, borca batıklığın varlıkların rayiç değerleri dikkate alınarak güncel biçimde belirlenmesi ve iyileştirme projesinin bu kapsamda ciddi ve inandırıcı olup olmadığının ve şirketin iflasının ertelenmesi ile mali durumun düzeltilmesinin mümkün bulunup bulunmadığı, yada borca batıklıktan çıkıp çıkmadığının değerlendirilmesi amacıyla teknik, yeterli açıklamaları içeren ve denetime elverişli bir rapor alınması suretiyle varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda gereği için dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmektedir
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/87 E. 2018/490 K. 09/05/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/12/2018