Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2016 E. 2018/2170 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2016 Esas
KARAR NO : 2018/2170
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2018
NUMARASI : 2015/288 2018/298
DAVA : İFLAS (İflasın Açılması-İİK.nun 177/4)
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı şirket, müvekkillerinin kıdem ve işçilik alacaklarını ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla her bir müvekkili tarafından, Bozüyük 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesine dava açıldığını, davaların kabul ile sonuçlandığını, kararların icraya konulduğunu, takibin kesinleştiğini ancak alacakların ödenmediğini, müvekkillerinin mağdur olduğunu, davalı şirketin muvazalı bir şekilde faaliyetini sürdürdüğünü, çalıştırdığı işçilerin maaşlarını ödediğini belirterek davanın kabulü ile davalı şirketin İİK.nun 177/4.maddesi gereğince doğrudan doğruya iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; Davacı vekilinin vekaletnamesinde iflas davası açmaya ve davayı takibe dair özel yetkisinin bulunmadığını, ayrıca davacılar vekilince dosyaya sunulan delillerin kendilerine tebliğ edilmediğini, delilleri inceleyemediğini, ülke ekonomisindeki gelişmelerin müvekkili şirketi olumsuz yönde etkilediğini, işçi maaşlarının ödenmesinde de bir takım aksama ve gecikmeler yaşandığını, bu nedenle davacıların iş akitlerini feshedip müvekkili aleyhine davalar ikame ettiğini ve icra takipleri başlattığını, Müvekkilinin ürettiği malları satması halinde borçları ödeyebileceğini, bu durum davacılar tarafından bilinmesine rağmen müvekkilinin iş yerinde haciz ve muhafaza yaptıklarını, muhafaza atlına alınan eşyalar satılmadığından depo ücreti ödendiğini, yeddiemin depolarındaki binlerce yatağı çürümeye terk edildiğini, buna rağmen bu davanın açılmasında davacıların kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin ticari itibarını ortadan kaldıracak olan huzurdaki davaya ilişkin olarak davacı tarafla oluşturulan anlaşmanın imza aşamasına gelindiğini, duruşmanın ileri aşamalarında yapılacak protokollerin sunulacacağını, bir kısım davacının ise alacaklannı ayni olarak tahsil ettiklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davacılara 18.01.2018 tarihli celsenin 2. Nolu ara kararı uyarınca ihtaratlı kesin süre verildiği, davacıların kesin süreye uymaması sebebiyle İİK.nun 160, HMK 114/2, 115 ve 120. Maddeleri gereğince davanın usulden reddine, karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf taleplerinde;
Yerel Mahkemece, iflas avansının hazineden ödenmesine ilişkin taleplerinin reddedildiğini, kararın HMK’nun 324/3 ve 325/1.maddeleri nazara alındığında haksız olduğunu, iflas davalarında resen araştırma ilkesinin geçerli olduğunu, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği davalardan olduğunu, bu sebeple ilgili giderlerin hazinece karşılanması gerektiğini, hâkimin, kendiliğinden araştırma ilkesi gereği, somut olayın gerektirdiği başka vakıa ve kanıtları araştırmak ve incelemek konusunda yetkili ve buna zorunlu olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesi davalı vekiline 12/07/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf dilekçesine 17/07/2018 tarihinde verilen cevap dilekçesinde, İflas avansının davanın ikame edildiği 2015 yılından 2018 yılına kadar verilen tüm sürelere rağmen davacılar tarafından yatırılmadığını, bu bedelin hâzineden ödenmesi gerektiği yönündeki ısrarlı talebin usul ve yasaya, dosya kapsamına açıkça aykırı olduğunu, basit bir hesaplama ile ilk derece mahkemesine yatırılması gereken iflas avansının davacılardan her birine isabet eden rakamın 25.060.00 TL /44 = 568.19 TL. olması gerçeği karsısında davacılar vekilinin iddialarının yerinde olmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı vekiline 06/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği, hükmün davacı vekili tarafından en geç 18/06/2018 (Pazartesi) mesai bitimine kadar istinaf edilmesi gerekirken 19/06/2018 tarihinde (Salı) İİK.nun 164.maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre dolduktan sonra istinaf edildiği, ancak gerek kısa kararda gerekse gerekçeli karardaki hüküm fıkrasında istinaf süresi 2 hafta olarak gösterildiğinden, Anayasa Mahkemesinin 26/06/2014 Tarih ve 2012/855 başvuru sayılı kararı ile Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 17/06/2016 Tarih ve 2015/3127 E. 2016/3720 K.sayılı kararı da göz önüne alındığında istinaf talebinin süresinde olduğu kabul edilmiştir.
Dava, İİK.nun 177/4.maddesine dayalı doğrudan doğruya iflas davasıdır.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na … sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Eyüp/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, kesinleşmiş mahkeme ilamı ile başlatılan icra takibine rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle İİK.nun 177/4.maddesine dayalı doğrudan doğruya iflas davası olup, yargılamada istenen iflas avansının HMK.nun 325.maddesi gereğince hazineden ödenmesine karar verilmesi gerekip gerekmediği, dolayısıyla İİK.nun 177.maddesine dayalı iflas davalarının, HMK.nun 325.maddesinde işaret edilen Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerden olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İİK.nun 160.maddesi gereğince, iflas isteyen alacaklı, ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumludur. Mahkeme, bu masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesini ister. İflas avansı yatırılmadan iflas kararı verilemez. Yargıtay 23. HD.nin 26/12/2016 Tarih ve 2016/1242 E. 2016/5434 K.sayılı kararı vb. içtihatları da bu yöndedir. (Benzer şekilde 17.HD.nin 21/03/1995 T.1435/2570 E.K.)
Borçlu tarafından İİk.nun 178 ve 179.vd.maddelerine dayanılarak hasımsız olarak açılan iflas ve iflas erteleme davaları HMK.nun 325.maddesi kapsamında tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerden sayılırken, İİK.nun 155, 167 ve 177.maddelerine dayanılarak hasımlı açılan iflas yolu ile âdi takip, kambiyo senetlerine mahsus iflaslı takip ve alacaklının açtığı doğrudan doğruya iflas davaları bu kapsamın dışındadır. Diğer bir anlatımla bu davalar HMK.nun 325.maddesi kapsamında, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerden değildir. Bu nedenle iflas avansının davacı alacaklı tarafça yatırılması gerekmektedir.
Somut olayda, davanın açılması ile birlikte 20/03/2015 tarihli tensibin 6 nolu ara kararıyla iflas avansının davacı tarafça yatırılmasına karar verildiği ve ilgilisine tebliğ edildiği, iflas avansının yatırılmadığı, 12/07/2017 tarihli celsede iflas avansının yatırılması için davacıya tekrar süre verildiği, davacının bu giderin hazinden karşılanması gerekçesi ile yine yatırılmadığı, 18/01/2018 tarihli celsede tekrar (bu kez kesin) süre verildiği, davacı tarafın yine görüşünde ısrar ederek iflas avansını yatırmadığı ve davanın bu nedenle mahkemece reddi üzerine bu hususun istinaf konusu yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda İİK.nun 177/4.maddesine dayanılarak hasımlı açılan doğrudan doğruya iflas davaları, HMK.nun 325.maddesi kapsamında, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerden sayılmadığından iflas avansının aynı madde uyarınca hazineden karşılanması mümkün olmadığından ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile , İİK’nun 164. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/12/2018