Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2011 E. 2019/519 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2011 Esas
KARAR NO : 2019/519
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İSTANBUL 13.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/250 Esas
KARAR NO : 2018/337
KARAR TARİHİ : 27/04/2018
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 01/02/2013 tarihinde 12 ay süreli iş yeri hekim ve iş güvenliği uzmanlık hizmeti sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşmeye göre müvekkilleri şirket yüklenici, davalı şirket ise işveren olduğunu, sözleşmenin konusu, müvekkilleri şirketin davalı şirkete iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı kapsamındaki yasal yükümlülüklerinin takibi ve yerine getirilmesi konusundaki iş yeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı hizmeti sunulması olduğunu, müvekkilleri şirket iş bu sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirmiş olmasına rağmen davalının …. numaralı 31/05/2014 tarihli ve 3.340,00-TL bedelli ve …. numaralı 30/04/2014 tarihli ve 3.340,00-TL bedelli faturaları ödemesini yapmadığını, iş bu faturalar iş güvenliği ile işyeri hekimi hizmet bedelleri artı KDV olduğunu, müvekkilleri şirket, davalı şirkete anılan faturaların bedellerinin ödenmesi hususunda uyarıda bulunmasına rağmen davalı tarafından ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün…. E. Sayılı dosyası icra takibi yapıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA Davalı vekili cevap dilekçseinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğünün.. E. Sayılı dosyasında müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin kanuna aykırı olduğunu bu sebeple davacının sözleşmeye istinaden talepte bulunmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince, davacı şirketin, 6331 sayılı kanunla sınırları belirlenmiş olan OSGB hizmeti işini verecek kuruluşların en temel görevinin, bakanlık adına kayıtlı olarak işlem yapacak olması gerektiğinden adı geçen firmanın OSGB hizmeti verebilmesinin sözleşme noksanlığı sebebiyle mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, 25/07/2018 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükle- rinini eksiksiz olarak yerine getirdiği hizmet sırasında çalışanların fotoğrafları, aldıkları sertifikalar ve diğer delillerin dosyada mübrez olduğu, 2-Sözleşmenin eksik olmamasına rağmen, sözleşme noksanlı- ğının hizmet karışığını ödememek için ileri sürmenin açıkça dürüstlük kuralına aykırı olduğu için TMK 2.2 maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması halini teşkil edeceğinden geçersizlik iddiasının göz önüne alınması gerektiği, 3-Yerel mahkeme kararında bahsi geçen bakanlık onayı olma- masının … programına sözleşmenin girişinin yapılmamasını belirttiği, firmanın yetkilendirilmesinde veya kuruluş belgelerinde bir eksikliğin söz konusu olmadığı, iş güvenliği uzmanlarının görev, yetki ve sorumluluk eğitimleri hakkında yönetmelikten anlaşılacağı üzere …üzerinden sözleşme yapılmadan hizmet verilmesi veya henüz onaylanmamış sözleşmelere hizmet verilmesi durumunda kuruma ihtar puanı uygulanacağı, bu sözleşmelere, karşı tarafın insifiyatinde olan onay işleminin verilmemesinin yaptırımının hizmet verenin hizmetinin karşılığının ödenmemesinin olamayacağı, kaldı ki burada …. üzerinden sözleşme yapılmamasının sorumlusunun müvekkili şirket değil davalı şirketin olduğu, nitekim müvekkili şirketin bu sözleşmenin sistemden onaylanmaması ve hizmet alan şirketin bu tür davranışları ile önceden karşılaşması nedeni ile bunu önlemek amacı ile ticari sözleşmesine davacı tarafın sözleşmeye …üzerinden onay vermemesi halinde sözleşmenin geçerliliğini koruyacağı ibaresinin eklendiği, bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME Dava, faturaya dayalı alacak nedeni ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyası ile 3.340,00-TL asıl alacak, 231,17-TL işlemiş faiz ve 3.340,00 TL asıl alacak, 197,84-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.109,01-TL alacağın tahsili için 02/12/2014 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçlunun da süresi içerisinde 08/12/2014 tarihinde yetkiye ve borca itiraz ettiği anlaşılmıştır.Taraflar arasında 01/02/2013 başlangıç tarihli ve 12 ay süreli iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlık hizmeti sözleşmesi ile 01/04/2014 tarihli aynı hizmete ilişkin yine 12 ay süreli ikinci bir sözleşme düzenlendiği, bu sözleşmeler kapsamında davacı tarafından verildiği iddia edilen hizmet sebebiyle iki adet fatura düzenlendiği, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalının sözleşmeleri inkar ettiği ve sözleşmeler doğru olsa bile iş sağlığı ve güvenliği kapsamında geçerli bir sözleşmenin varlığı için öncelikle kamu düzenini ilgilendiren ve işveren ile OSGB olarak faaliyet gösteren firmalar için emredici kurallar getiren 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu ve bu kanuna uygun olarak çıkartılan iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğine uygun sözleşme olması gerektiği, oysa davacının var olduğunu iddia ettiği sözleşmenin 6331 sayılı yasaya uygun şekilde … sistemine dahil edilmiş ve onaylanmış bir OSGB’ nin bulunmadığının ileri sürüldüğü görülmektedir.Mahkemece mali müşavir ve SGK iş güvenliği uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden 04/040/2016 tarihli asıl ve 20/06/2016 tarihli ek rapor alınmış olup her iki raporda özetle; incelemesi yapılan davacı tarafın usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerine göre, davacının davalıdan 6.428,60 TL cari hesap alacağının bulunduğu, davalı ticari defterlerininde usulüne uygun tutulduğu fakat davacı şirkete ilişkin bir kaydın bulunmadığı, öte yandan davalı şirketin, 6331 sayılı kanunla sınırları belirlenmiş olan OSGB hizmeti işini verecek kuruluşlarının en temel görevinin bakanlık adına kayıtlı olarak işlem yapacak olması gerektiği, fakat davacı şirketin 6331 sayılı İSGK’na göre … sistemi üzerinden kayıtlarını yapmamış olduğundan, OSGB hizmeti verebilmesinin sözleşme noksanlığı nedeni ile mümkün olmadığı, bu nedenle de dava konusu faturalardan dolayı alacağının bulunmadığı, öte yandan faturaların açık faturalar düzenlendiği, faturaların davalıya tebliğine ilişkin dosyada herhangi bir veri bulunmadığı, açık faturanın bedelinin ödenmediğine karine olduğu tespitleri yapılmıştır. Davacı fatura alacağına dayalı olarak alacak talebinde bulunmakla, öncelikle davalıya fatura içeriği hizmetin verildiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Yukarıda da açıklandığı üzere, takibe dayanak faturalar davalı tarafa tebliğ edilmediği gibi, davalı ticari defterlerinde de davacı şirkete ait hiç bir kayıt bulunmamaktadır. Davalı şirketin, sözleşme konusu hizmete ilişkin bir ödemesine de rastlanmamaktadır.Davacı tarafça davalı ile aralarındaki sözleşme gereğince hizmet verdiği konusunda bir takım sertifikalar sunmuşsa da bu sertifikaların eğitim konulu olduğu, faturada belirtilen hizmetlerle ilgisinin bulunmadığı görülmektedir.Sonuç olarak, davacı tarafın icra takibine dayanak fatura içeriği hizmetin davalıya verildiğini kanıtlayamadığı, bu nedenle davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararının esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, istinaf başvurusunun HMK 353.1.b.1 maddesi gereğince oy çokluğu ile esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubuna, bakiye 32,30 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olmak üzere Hakim …’in karşı oyu ve oy çokluğu ile karar verildi. 21/03/2019
MUHALEFET ŞERHİ
6133 sayılı İSGK gereğince iş verenlerce görevlendirilmesi gereken iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimlerine ilişkin sözleşme bildirimlerinin ….programı üzerinden onaylanmış olması halinde geçerlilik kazandığı açık olmakla birlikte, davacı tarafın davalıya yukarıda bahsi geçen sözleşmeler kapsamında hizmet verdiği ve davalının bu hizmetleri aldığı anlaşılmaktadır.Nitekim dosyaya davacı tarafça sunulan sertifikalara göre,davacı tarafından davalı işçilerine 2014 yılı Mayıs ve Haziran aylarında çok sayıda iş güvenliği sertifikası verildiği, yukarıda da belirtildiği üzere taraflar arasında 01/02/2013 tarihinde düzenlenen 12 ay süreli sözleşmenin bitimden sonra da, 15/02/2015 tarihinde ve 01/04 /2014 tarihli ve 12 ay süreli ikinci bir sözleşmenin de düzenlenmesinin hizmet ilişkisinin devamlılığını gösterdiği, Sözleşmelerin ödemeler ve şartları başlıklı 8.maddesine göre hizmet bedelinin, hizmet verilen ayı takiben ilk 5 gün içinde faturalandırılıp fatura kesim tarihinden itibaren 5 gün içerisinde hizmet verenin banka hesap numarasına, hizmet alan tarafından yatırılacağının düzenlendiği, davalı tarafça davalıya bu sözleşme kapsamında edimlerin yerine getirilmediği ya da sözleşmenin geçerli olmadığına dair herhangi bir ihtarname gönderildiğine dair belge sunulmadığı gibi, davalınına bu yönde bir savunmasının bulunmadığı, davacı tarafından dosyaya sunulan sözleşme dönemine ilişkin sertifikalara da bir itirazının bulunmadığı görülmektedir. Öte yandan, dava konusu fatura tarihleri ile, yukarıda bahsi geçen ve davacı tarafça sunulan sertifika tarihleri ile örtüştüğü ve bu nedenle faturalar içeriğindeki hizmetlerinde davalıya verildiği görülmektedir. Bu durumda taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 6133 sayılı İSGK’ ya göre … sisteminden onaylanmaması nedeni ile geçersiz olduğunun hizmetin alınmasına rağmen ileri sürülmesi ve hizmet bedelinin ödenmemesi, TMK 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecektir. TMK 2/1 maddesine göre herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. 2.2 maddesine göre de bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni korumaz şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca 6100 Sayılı HMK.’un 28/1 maddesine göre “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar”.Bu çerçevede, davacının sözleşmeler gereği üzerine düşen edimini yerine getirmesi ve davalının da edimlerin büyük bölümünü yerine getirmesinden sonra, sözleşmelerin yasaya aykırılığına dayanarak geçersizlik iddiasında bulunması dürüstlük kuralına aykırı ve adalet duygularını zedeleyici olacaktır.”…Kanunda özel bir hüküm bulunmadıkça, zorunlu şekil şartına aykırılık nedeniyle geçersiz bir sözleşmede ifanında geçersiz kalması genel kural ise de, söz konusu geçersizliğin ileri sürülmesinin hukukun genel ilkeleri arasında yer alan TMK’nun 2 nci maddesinde yazılı dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmesi halinde geçersizlik müeyyidesi uygulanamaz….”(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/2379 E – 2018/8069 K)Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler kapsamında davacının davalıya hizmet verdiği, takip konusu fatura bedellerine ilişkin hizmetin verildiğinin davacı tarafça kanıtlandığı ve fatura bedellerinin davacıya ödenmediği, davacının icra takibinde haklı, davalının ise takibe itirazında haksız olduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın kabulü gerekirken hatalı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi hukuka uygun olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenlerle kabulü ile, HMK 353.1.b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesi gerektiği görüşüyle, sayın çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.21/03/2019

.