Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1917 E. 2018/1648 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1917 Esas
KARAR NO : 2018/1648
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17/05/2018 (Ara Karar & İhtiyati Tedbir )
NUMARASI : 2017/1056 E.
DAVALI : HASIMSIZ
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
TALEP : İHTİYATİ TEDBİR
KARAR TARİHİ: 25/10/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 09/05/2018 dava dilekçesi ile; müvekkili şirketlerin 08/02/2017 tarihli celsede iflasına karar verildiğini, kararın yüksek mahkeme tarafından kaldırıldığını, şirketler hakkında İİK’nın 179/A maddesi gereğince tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, her ne kadar OHAL gereğince tedbir kararı verilemeyecek ise de bu davanın evveliyatının OHAL yasasından önce olması nedeniyle OHAL kapsamına girmediğini belirterek tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; davacılar vekilinin İİK’nın 179/a ve devamı maddeleri gereğince talep etmiş olduğu tedbir talebinin, önceki hüküm istinaf kanun yolu incelemesi ile kaldırılmış olduğundan ve tedbirlerin de bu kararla kalkmış olması nedeniyle, davanın yeni bir esas aldığı, bu aşamada tedbir talebinin de yeni bir talep niteliğinde olduğundan reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf taleplerinde;
Müvekkil şirketlerin iflasının ertelenmesi amacıyla 23.09.2013 tarihinde huzurdaki davanın açıldığını, 08.02.2017 tarihli celsede iflaslarına karar verildiğini, karara karşı istinaf yoluna başvurulduğunu, Yüksek Mahkeme tarafından yapılan değerlendirme neticesinde ise iflasa ilişkin kararın kaldırılmasına karar verilerek, yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderildiğini, davaya 2017/1056 E. sayılı dosya üzerinden yeniden devam edildiğini, huzurdaki davanın evveliyatının olması sebebiyle OHAL kapsamına girmediğinden bahisle İİK 179/A maddesi gereğince tedbir kararı verilmesi talep edildiğini ancak mahkemece taleplerinin reddedildiğini, taleplerinin yeni bir tedbir talebi olarak değerlendirilerek ve huzurdaki davayı da yeni bir dava olarak kabul ederek red kararı verilmesinin doğru olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacılar vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince 08/02/2017 tarih ve 2014/802 E. 2017/77 K. Sayılı kararla davacı şirketlerin iflaslarına karar verilerek dosyadaki ihtiyati tedbirlerin kaldırıldığı, davacı şirketler vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dairemizin 02/11/2017 Tarih ve 2017/2145 E. 2017/1718 K.sayılı kararıyla eksik inceleme nedeniyle hükmün kaldırıldığı, bunun üzerine davacılar vekilince tekrar ihtiyati tedbir kararı verilmesi istendiği, ilk derece mahkemesince de yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddedildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle, dairemiz kararından sonra dava dosyası yeni bir esas numarası almakla davanın yeni bir dava olarak kabul edilip edilemeyeceği uyuşmazlığın temelini oluşturmaktadır.
İflas erteleme kurumu, bilançosu borca batık sermaye şirketleri ve kooperatifleri, borca batıklıktan kurtulma ümidinin olması halinde kanun koyucu tarafından tanınmış bir haktır. Ekonominin dinamiği olan bu kurumların yüklendikleri görev sadece bu şirketlerin kendileriyle değil toplumla da ilgilidir. Yapılan işlerin kendileriyle ilişkili bir çok şirket, kurum, işçi vb. çevreleri ilgilendirmesi nedeniyle bu durumdaki şirket ve kooperatiflere imkan tanınması halinde borca batıklıktan kurtulabilecek iseler, iflaslarının kanunda tanınan haklar çerçevesinde ertelenmesine karar verilmelidir. Mahkemelerce verilen iflas erteleme kararları yargı yolundan geçmeden veya geçerek kesinleşmiş veya kesinleşme aşamasında erteleme sürelerinin dolması nedeniyle yapılan uzatma talepleri yeni bir dava değil, kanunda çerçevesi çizilen iflas erteleme kurumu içerisinde bir taleptir. Bu nedenle iflas erteleme kararının uzatılması talebini yeni bir talep gibi görerek olağanüstü hal ilamından sonra çıkartılan 669 ve 673 sayılı K.H. Kararnameler kapsamında reddine karar verilmesi ne iflas erteleme kurumunun ruhuna, ne de K.H.Kararnamelerinin amacına uygun düşmemektedir.
Bu nedenle; iflas erteleme talebinin olağanüstü halin ilanından önce yapılmış olması ve tedbir verilmiş olması halinde, tedbir kararları İİK’nın 179 ve devamı maddelerinde belirlenen işleyişe göre değerlendirilmelidir. Bu cümleden olmak üzere mahkemece yeni tedbir kararı verilmeyerek önceden verilen tedbir kararlarının iflas erteleme kurumunun amacı nazara alınarak devamına olanak sağlanmalıdır.
İflas erteleme talebinin 20/07/2016 tarihinden önce yapılmış olması halinde; talepte bulunan şirketin veya kooperatifin borca batık olması ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görülmesi, kayyım tarafından üç aylık dönemlerde ibraz edilen raporlara göre şirketin durumunun iyiye giderek iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunması izleniyor ise, bu durumda iflas erteleme kararı da verilemeyeceği için dosyanın olağanüstü halin kalkmasına veya İİK’nın 179/b-4’te belirlenen sürenin dolmasına kadar elde bekletilmesi, bu süreler sonunda mevcut duruma göre karar verilmesi, ancak iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görülmemesi, bekleme süresinde alınan kayyım raporlarına göre şirketin iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunmaması ve nihayet İİK’nın 179/b-4 maddesinde belirlenen sürenin dolması halinde ise şirketin veya kooperatifin İİK’nın 179/b-5 maddesi uyarınca iflasına karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 22/03/2017 Tarih ve 2016/9664 E. 2017/888 K. Sayılı kararı bu yöndedir. Bu görüş dairemizce de benimsenmiştir.
Görüldüğü üzere iflas ertelemenin uzatılması davaları dahi Yargıtayca yeni bir dava olarak kabul edilmemekte, ilk davanın devamı niteliğinde kabul edilmektedir. İlk derece mahkemesince verilen kararın dairemizce kaldırılarak yeni bir esas alması da aynı şekilde yeni bir dava olarak değerlendirilip kabul edilemez. Dairemizin kararı ile ilk derece mahkemesinin iflas ve tedbirlerin kaldırılmasına yönelik hükmü de ortadan kalkmış durumdadır. Mahkemece tedbirlerin devam ettiğine işaret edilmek suretiyle ara karar kurarak, davacılar vekilince talep edilen ihtiyati tedbir talebi konusunda zaten tedbirler devam ettiğinden yeniden karar vermeye yer olmadığına şeklinde hüküm kurması gerekirken yazılı şekilde talebin reddi doğru olmamıştır. Bu yöndeki hüküm dairemizce kurularak; Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; Davacılar vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf taleplerinin KABULÜNE,
2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1056 E.sayılı dosyasındaki 17/05/2018 Tarihli ara kararın KALDIRILMASINA,
3-İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbirler devam ettiğinden, davacılar vekilince yeniden ihtiyati tedbir verilmesine yönelik talebi konusunda KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-f. Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/10/2018