Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1911 E. 2021/876 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1911 Esas
KARAR NO: 2021/876
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/04/2018
NUMARASI: 2013/354 Esas, 2018/363 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 28.05.2012 tarihli sözleşme akdedildiğini, sözleşmenin, 24.05.2012 – 24.05.2013 tarihleri arasındaki bir yıllık süreyi kapsadığını, imzalanan sözleşme gereğince davalı şirketin aylık hizmet bedeli olarak 6.000,00 TL + KDV ‘yi sözleşme süresi olan 12 ay boyunca ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalının sözleşmede belirtilen yükümlülükleri yerine getirmediğini, Beyoğlu … Noterliğinin 03.04.2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı tarafa sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmesi ve ödemesi gerektiği halde ödemediği aylık hizmet bedellerini ödemesi gerektiğinin ihtar edildiğini, davalı tarafın ihtarnameye cevap vermeyip herhangi bir ödeme de yapmadığını, davalı tarafın sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle sözleşmeden beklenen fayda sağlanamadığını, sözleşmede belirlenen hizmet bedellerinden yoksun kaldıklarını, davalının bu güne kadar sadece ilk ayın ücretini ödediğini, kalan on bir ayın ücretini ödemediğini, tüm bu nedenlerle yoksun kalınan alacaklarına istinaden fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’nin ihtarnamenin davalı tarafa tebliğinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili adresinin Esenler olması itibariyle davanın Bakırköy Adliyesinde açılması gerektiğini, davacı tarafın kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, müvekkili şirket hastanesine herhangi bir hizmet sunmadığını, çekilen ihtara Bakırköy … Noterliğinin 06.05.2013 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile yanıt verildiğini, davacı tarafın iddialarının aksine müvekkili şirket hastanesinin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacı tarafın hizmet sunmaması nedeni ile yapılan sözleşmenin davacı tarafın da bilgisi ve zımni kabulü ile sona erdirildiğini, sözleşmeye göre davacının, müvekkil şirket hastanesinin kurumsal itibar ve imaj çalışmalarını ve bu süreçten doğan bilgileri doğru medya araçlarını kullanarak kamuoyuna duyurmak, şirket markasının basın bültenlerini hedef kitleye uygun aylık-haftalık ve günlük yayın-yayım mecralarına zamanında ulaştırmak ve yayım aşamalarım takip etmek, şirketin ulusal ve yerel basın haberleri ile duyurulmasını gerçekleştirmek, şirketin kurum kimliğine uygun tüketici bilinçlendirme faaliyetleri vb. çalışmalarını önermek ve faaliyete geçirmekle yükümlü bulunduğunu, ancak davacı tarafın sözleşme başlangıcında ilk 1 ay hizmet sunduğunu, bundan sonra hiçbir hizmet sunmadığını, hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının verdiği bir aylık hizmet için fatura düzenlediğini, sözleşme sona erdirildiği için sonraki aylar için fatura düzenlemediğini, davacı tarafın haksız ve mesnetsiz iddialarını sözleşme süresi içerisinde iletme imkânı mevcutken sözleşmenin bitiş tarihine kadar beklediğini ve süre bitimine yakın bir tarihte talepte bulunduğunu, bu durumun davacı tarafın kötü niyetini ortaya koyduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Davacı vekili 20.04.2016 havale tarihli beyan ve ıslah dilekçesinde, taleplerini 66.000,00 TL’ye arttırmıştır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının kar mahrumiyetinin tam olarak tespitinin mümkün olmadığı, TBK 50 maddesi gereğince, davacının zararı hakkaniyete uygun olarak 30.000,00 TL olarak takdir edildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; 10.000,00 TL’nin dava tarihinden, 20.000,00 TL’nin ıslah tarihi olan 20.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, taraf vekilleri tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; müvekkilinin basın danışmanlığı ve halkla İlişkiler konusunda faaliyet gösterdiğini, 28.05.2012 tarihli sözleşme ile davalı şirkete ait … Hastanesinin görsel ve yazılı basın etkinliklerinin yapılması konusunda anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, davalının sizleşmede belirlenen bedelin bir ayını ödediğini, bakiyesini ödemediğini, alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin alacağının belirlendiğini, ancak mahkemenin kısmen kabul kararı verdiğini, taleplerinin 66.000,00 TL olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davacı tarafın, ödenmeyen hizmet bedellerinin tahsili istemiyle bir alacak davası açtığını, ancak mahkemenin taleple bağlılık kuralını aşarak, dava konusu olayı tazminat boyutuyla ele alarak, kar mahrumiyeti yönünden hüküm kurduğunu, davacının her hangi bir hizmet sunmadığını, taraflarca yapılan sözleşme sona erdirildiği için ilk 1 ay dışında müvekkili şirkete herhangi bir fatura düzenlenmediğini, ödeme talebinde bulunulmadığını, bu durumun mahkemece değerlendirilmediğini, Türk Borçlar Kanunu 50. Maddesi gereğince davacının müvekkilinin kusurunu ispatla mükellef olduğunu, davacı tarafın kusurunun dikkate alınmadığını, zira davacının müvekkili şirkete karşı taleplerini sözleşme süresi içerisinde iletme imkânı mevcutken sözleşmenin bitiş tarihine kadar beklediğini ve süre bitimine yakın bir tarihte talepte bulunduğunu, iyiniyetli olmadığını, davacının sözleşme ile belirlenen ve yerine getirmesi gereken yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeden beklenen faydanın sağlanamadığını, müvekkili hastanenin elde edeceği kazançları elde edemediğini, davacı tarafın müvekkili şirketi maddi ve manevi olarak zarara uğrattığını, tanık … 04.11.2015 tarihli oturumda verdiği ifadesine göre davacının, sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirmediği 1 aylık deneme süresi sonunda sözleşmenin sona erdirildiğinin açıklığa kavuştuğunu, davacının sözlemede üstlendiği edimi yerine getirmediğini, ücrete hak kazanmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Sözleşme ilişkisi yanlar arasında çekişmesiz olup, uyuşmazlık tarafların sözleşmeden kaynaklı edimlerini ifa edip etmedikleri, sözleşmenin feshedilip feshedilmediği, davacının sözleşmede kararlaştırılan bedele hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece, taraf tanıkları dinlenmiş, uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 15.03.2016 tarihli reklam konusunda uzman bilirkişi … raporunda; sözleşmede sözleşmenin fesih şartlarına ait hüküm bulunmadığını, sözleşmenin feshinin zımnen kabul edildiğine dair iddianın inandırıcı almadığı, sözleşmenin süresinin toplamda 1 yıl olarak belirlendiği, fakat aylık taksitlerle ödeme yapılacağının kararlaştırıldığı, hiç iş yapılmasa bile aylık taksitlerin ödenmesi gerektiği, bu tip sözleşmelerin reklamcılık dilinde aylık fee bedelli sözleşmeler olarak adlandırılmakta olup, reklamcının bir yıl boyunca çeşitli periyotlarda verdiği hizmetlerin toplamının aylık taksitlere bölünmesi anlamını taşıdığı, reklamcının, böylece bir yıllık gelirini garanti ettiği,, önünü görerek, kendisini bir yıl boyunca müşterisine adayabildiği, müşteri için de tek tek perakende olarak yaptırması halinde çok daha pahalıya gelecek hizmetleri böylece toptan olarak daha ucuza getirdiği, üstelik çok daha fazla hizmeti bir arada birbiriyle bağlantılı ve birbirinin devamı olarak yapılabilme imkanına kavuştuğu, kopukluk yaşanmadığı, bu gibi sözleşmelerdeki hizmetlerde ilk bir veya iki ayda üstün başarı beklemenin hatalı olduğu, özellikle reklam kampanyası gibi, marka imajı yerleştirme ve geliştirme gibi kampanyalarda ilk 6 ayın sonunda sağlıklı verim ve netice alınabildiği, dolayısı ile davalı tarafın her ay yapılan hizmete ait fatura kesilmesi gerektiği yönündeki iddialarının bu bağlamda piyasa teamülleri ile bağdaşmadığı, sözleşmede her ay 6.000,00 TL reklamcılık hizmeti verileceği yönünde gibi bir hüküm bulunmadığı, davalı tarafın, davacının bir icap anlamında sözleşmeye konu alanlarda davalı hastaneden talepte bulunması gerektiği ve taleple bulunduktan sonra bir hizmet sunmasının gerektiği yönündeki iddiasının reklamcılık ve halkla ilişkiler sektörünün işleyiş tarzı bakımından gerçekçi görünmediği, davalı tarafın kendi reklam ve tanıtımım yaptırmak için reklamcıyı informe edecek bilgileri, belgeleri kendi çıkarı doğrultusunda BRİF denilen tarzda reklamcıya iletmesi ve tanıtım faaliyetlerinin her safhasında reklamcı ile tam bir iletişim halinde olması gerektiği, davalı tarafın, davalının aylar sonra noterden ihtar çektiği, neden çok önceden ihtar çekmediği, bunun kötü niyet belirtisi olduğu iddialarına karşılık davacı tarafın da, reklamcılık ve PR görevini icra ve ifa edebilmek maksadıyla defalarca davalıyla iletişim kurmaya çalıştığını ama davalının buna imkan tanımadığını iddia ettiği, bu iddialardan hangisinin doğru olduğuna dair dosyadaki tanık ifadelerinin incelenmesi ve 2012 ayı Mayıs ayından itibaren altı aylık döneme ait olarak ilgili GSM operatöründen konuşma dökümlerinin istenilmesinin faydalı olacağı, davacı tanık ifadesine göre, davalı tarafın davacı reklamcıyla görüşme imkanlarını kapattığının görüldüğü, internet üzerinde yapılan araştırmalarda o tarihlerde davalı hastane için sağlık haberinin yapıldığının tespit edildiğini, davacının ediminin davalı şirket nezdinde yerine getirdiği, davacının tazmin talebinde haklı olduğu, davacının tazmin miktarı dışında muhtemel kazancından mahrum kaldığı belirtilmiştir.
Mahkemece 25.01.2017 tarihli celsede, dosyanın hesap bilirkişisi …, önceki bilirkişi … ve İ.T.Ü. Hukuk Fakültesi Borçlar Hukuku anabilim dalında görevli öğretim üyesi bir sözleşme uzmanı bilirkişiye tevdi ile rapor alınmasına karar vermiştir. Bilirkişi heyeti 27.04.2017 tarihli raporlarında; davacının mevcut kısıtlı delillere göre edimini davalı şirket nezdinde sektörel teamüller uyarınca yerine getirmiş olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre 1 yıllık hizmet bedelinin (KDV hariç) 72.000,00 TL olarak kararlaştırılmış olduğu, davacının 66.000,00 TL tutarında sözleşmesel bakiye alacağı bulunduğu belirtilmiştir. Aynı heyet 22.08.2017 tarihli raporlarında; reklamcılık sektörünün çok sayıda müşteriye ya da tek müşteriye hizmet verebildiğinden tasarruf ve kâr kaybı tespitinin mevcut delil durumu da göz önüne alındığında mümkün olamayacağı, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre l yıllık hizmet bedelinin (KDV hariç) 72.000,00 TL olarak kararlaştırılmış olduğu, davacının 66,000,00 TL tutarında sözleşmeye dayanan bakiye alacağı bulunduğu ifade edilmiştir. Aynı heyet 25.02.2018 tarihli raporlarında; davacının 06.11.2017 tarihli (tarama) dilekçesi ekinde Mayıs 2012 ile Mayıs 2013 tarihleri arasında 13 aylık dönemde %20 stopaj dahil toplam 10.140,00 TL kira gideri olduğunu beyan ettiği, davacının sunduğu Mayıs 2012-Temmuz 2013 döneminde ilgili vergi dairesine verdiği beyannamelerde 1.950,00 TL gelir matrahı ve bunun üzerinden 390,00 TL tahakkuk eden vergi gözüktüğü, bu durum dönemsel olarak verilen muhtasar beyannamelerin tamamında hiç değişmediği, yani tüm beyannamelerde 1.950,00 TL gelir ve bunun üzerinden tahakkuk eden 390,00 TL vergi gözüktüğü, yukarıdaki verilere göre davacı şirketin adeta stabıl vaziyette ticari faaliyetlerini sürdürmekte olduğu, bir başka deyişle aktif bir şekilde ticari faaliyetlerini sürdürmekle birlikte mali yönden kayıt dışı çalışmakta olduğundan, faaliyet gelirlerinin ticari defter ve bilanço kayıtlarına yansıtılmadığı, bu mali durum karşısında 2 seçeneğin ortaya çıktığı, birisinin 12 aylık sözleşme döneminin ilk bir aylık hizmet bedeli tahsil edildiğine göre, şirketin görünürdeki stabıl bilanço verileri esas alınarak, kalan 11 aylık hizmet bedeli talebinin yerinde olmadığının gündeme gelebileceği, diğer 2. seçeneğin ise yukarıdaki veriler değerlendirildiğinde, davacının yapmaktan kurtulduğu işçilik bulunmadığı, reklam giderleri ile başka bir iş yaparak kazandığı ve kazanmaktan bilerek kaçındığı bedellerin düşülmesi hesaplamasının sonucunda böyle bir tasarrufunun olmadığının anlaşıldığı, sektör uygulamasına göre kar kaybı hesabı yapılmasının gerekli olmadığı, davacının sözleşmesel olarak 12 aylık hizmet bedelinin tamamını tahsil edebileceğinin kabulü halinde; (Bilirkişi heyeti olarak bu görüşten yanayız) davacının 66.000,00 TL tutarında sözleşmeye dayanan bakiye alacağı bulunduğu belirtilmiştir. Taraflar arasında akdedilen 28.05.2012 tarihli sözleşmenin TARAFLAR başlıklı 1. Maddesinde; İşbu hizmet sözleşmesinin tarafları Opr. Dr. … özel … Hastanesi … Mh. … Od, … sk. N. … 34220 Esenler/İSTANBUL ile … Mah, … Sk. … Kat:… Daire:… Esentepe/ İSTANBUL adına …, … HALKLA İLİŞKİLER ve İLETİŞİM DANIŞMANLIĞI(Bundan böyle AJANS olarak anılacaktır.) İş bu sözleşmenin süresi, 1 yıllık bir süreci kapsamaktadır. FAALİYETLER başlıklı 2. maddesinde; a) Yukarıda belirtilen tarihler nezdinde, …’e ilişkin görsel ve yazılı basın etkinlikleri yaparak hedef kitle nezdinde bilinçli tercih oluşturma amacına yönelik Halkla İlişkiler ve Organizasyon planlamaları yapılmasıdır. b) Dönemsel organizasyon planlarıyla gündem sağlayan haber çalışmalarının şirket bütçe onayıyla gerçekleştirilmesi, c) Şirketin, hedef kitle ve müşterilere yönelik kampanya çalışmaların planlanması ve müşterilerle firma arasındaki bağı güçlendirici etkinliklerin şirket onayıyla gerçekleştirilmesi, d) Fuar, Seminer, Kongre v.b. organizasyonların, organize edilmesi ve medya mecraları kanalıyla, kamuoyuna duyurulması. e) Şirket’in basın toplantısı, bayiler toplantısı v.b. organizasyonlarının planlanarak, şirketin onayı doğrultusunda gerçekleştirilmesi. f) Şirketin ilgili marka ve kurum çalışmalarının, ilgili yazılı basın mecralarında duyurulması, bu iletişim perspektifinde iletişim danışmanlığı hizmetinin sunulması, g) Şirket sistemi ve işleyişi içerisinde yıllık tanıtım planlarının belirlenerek, bütçelerinin hazırlanması ve uygulanması. h) Şirketin sponsorluk faaliyetlerinin yönlendirilmesi ve yönetimin onayladığı sponsorluk çalışmalarının takibi. YÜKÜMLÜLÜKLER başlıklı 3. maddesi;
A. AJANS’IN YÜKÜMLÜLÜKLERİ: a) Ajans, Şirket için Kurumsal itibar ve imaj çalışmalar bütünü olan Halkla İlişkiler çalışmaları ve bu süreçten doğan bilgileri, doğru medya araçları kullanarak kamuoyuna duyurmakla yükümlüdür. b) Ajans, Şirket markalarının Basın Bültenlerini hedef kitleye uygun aylık-haftalık ve günlük yayın-yayım mecralarına zamanında ulaştırmak ve yayın aşamalarını takip etmekle yükümlüdür. (Sözleşme süreciyle belirlenmiştir) c) Ajans, şirketin Ulusal ve Yerel Basın haberleri yolu ile duyurulmasını gerçekleştirmekle yükümlüdür. d) Ajans, kurum adına gerçekleştirilen ve/veya gerçekleştirilecek olan organizasyon çalışmalarını ayrı olarak bütçelendirir ve Şirket tarafından onaylanması durumunda, imza edilen organizasyon sözleşmesi koşullarıyla gerçekleştirir. e) Ajans, Şirket’in kurum kimliğine ve marka stratejilerine uygun promosyon, tüketici bilinçlendirme faaliyetleri v.b. çalışmaları önerir, önerilerin Şirket tarafından onaylanması durumunda çalışmalar bütçelendirilerek, faaliyete geçirilir. f) Ajans, Şirket sırlarını ve Kurumun finansal bilgilerini gizli tutmak ve şirket onayı olmadan kamuoyuna açıklamamakla yükümlüdür.
B. ŞİRKETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ: a) Şirket, Ajans’ın çalışmalarını planlayarak gerçekleştirebilmesi için gerekli tüm doküman, fotoğraf, dia v.b. malzemeleri zamanında Ajansa ulaştırmakla yükümlüdür. Zamanında Ajansa ulaşmayan bilgi ve dokümanların basına ve kamuoyuna duyurum çalışmalarında, Ajans sorumluluk kabul etmez. b) Şirket, özellikte basına duyurulan bilgi ve dokümanlarda Ajansı yanıltamaz. Ajansa, kurum ve markalarla ilgili doğru ve eksiksiz bilgi vermekle yükümlüdür, c) Şirket, Halkla İlişkiler, reklam planları ve çalışmaları için, tüm departmanlarından Ajansın bilgi ve destek almasını sağlar. d) Şirket, amaç, hedef, vizyon ve misyonların belirlenmesinde Ajansı yönlendirir ve strateji karşılıklı olarak alınan kararlarla belirlenir,
e) Şirket, tüm iletişim ve organizasyon çalışmalarında öncelikle Ajansı haberdar etmeyi kabul eder. f) Şirket, Kurum sistemi ve sistemin işleyişi ile ilgili olarak Ajansı bilgilendirmekle yükümlüdür. g) Ajans, Şirket sistemi içerisinde doğrudan Yönetim Kurulu Başkanı’na bağlı olarak veya Yönetim Kurulu Başkanının yokluğunda yerine vekalet eden kişiye bağlı olarak çalışmayı kabul eder.
SÜRE/HİZMET BEDELİ: başlıklı 4. maddesi; Şirket, Ajansın entegre halkla ilişkiler ve danışmanlık hizmeti bedeli olarak, 24 Mayıs 2012-24 Mayıs 2013 tarihleri için belirlenen aylık 6.000,00 (altbin) TL+ KDV’nin yarısını (3.000,00 TL) sürecin başlamasıyla birlikte 28.05.2012’de peşin olarak ödemeyi sözleşmenin imzalanması ile birlikte kabul eder. Sözleşme tarihi içerisinde memnuniyet nispetinde karşılıklı müzakerelerde fiyat artışı konuşulacaktır. Hükmünü içerdiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin Halkla ilişkiler/organizasyon ile birlikte danışmanlık hizmetlerini kapsayan bir sözleşme olduğu, davacının iki ayrı edimi üstlendiği anlaşılmaktadır. Her iki tarafa borç yükleyen sözleşme türlerinde kural olarak, taraflardan birinin önceden ifada bulunma yükümlülüğü mevcut değilse, kendi edimini ifa etmeyen borçlu, karşı taraftan edimini ifa etmesini talep edemeyecektir (Prof. Dr. Ahmet M. Kılıçoğlu; Borçlar Hukuk Genel Hükümler, Yeni Borçlar Kanununa göre Hazırlanmış; Genişletilmiş 15. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2012, s.581). Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 96-108. (TBK’nun 112 ve devamı) maddelerinde borçların ödenmemesinin şartları ve sonuçları düzenlenmiştir. Vadesinde yerine getirilmeyen edimler için ifa mümkün ise temerrüt hükümleri uygulanacak, ifanın mümkün olmaması halinde imkânsızlık hükümleri devreye girecektir. 818 sayılı BK’nın 96. maddesindeki, “Alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur.” hükmü uyarınca alacaklının zararının tazmini gerekir. Borcun ifa edilmemesi borçlunun sözleşmenin kendisine yüklediği ifa yüküne karşı bir davranış içinde olmasını ifade eder. Bu durumda borçlu ya borcu ifa imkânını kendi kusuru sonucu kaybetmiştir ya da borcu ifa imkânına sahip olduğu halde, haklı bir sebep bulunmaksızın, ifadan tüm olarak kaçınmaktadır veya ifa etmiştir ama bu ifası noksandır, ayıplıdır ya da borçlu ifada kusurlu olarak gecikmiştir. Kural olarak, borcun ifa edilmemesinin borçlunun sorumluluğu sonucunu meydana getirir ve borcun ifa edilmemesinde borçlu “kusurlu” kabul edilir. Borçlar Kanunu’nun 96-100. maddeleri, muaccel borcun ifa edilmemesinin sonuçlarını düzenlemektedir. Borçlu bu sorumluluktan ancak kendisine bir kusur isnat edilemeyeceğini kanıtlarsa kurtulabilir. Anılan 96. madde hükmünde öngörülen tazminatın nedeni borçlunun taahhüdünü ihlâl etmesidir. Borçlunun taahhüdü genellikle bir akde dayanır. Onun için buna akdi tazminat, borçlunun sorumluluğuna da akdi sorumluluk denilmektedir. Akdi sorumluluğun söz konusu olabilmesi için, a) Geçerli bir borç ilişkisinin varlığı, b) Bir borcun ya hiç ifa edilmemiş ya da kısmen ifa edilmiş bulunması, c) Borçlunun ademi ifasından alacaklının bir zarar görmesi, d) Zarar ile borcun ifa edilmemesi arasında bir illiyet bağı olması, e) Borçlunun ifa etmemede kusurlu olması, şartlarının olayda varlığı aranmalıdır. Borcun ifası imkânsız ve bunda borçlunun kusuru yok ise, borçlu BK’nın 117. maddesine göre borcundan kurtulacaktır. Karşılıklı taahhütleri ihtiva eden akitlerde ifa imkânsızlığı halinde borçlu aldıklarını sebepsiz iktisap kurallarına göre iade etmekle yükümlüdür. (BK’nın 117/2 md.) Sözleşmeye göre belirlenen aylık ücret, entegre halkla ilişkiler ve danışmanlık için kararlaştırılmıştır. Davalının 1 aylık ücreti ödediği yanlar arasında ihtilafsız olup, davacı kalan 11 aylık ücreti talep etmektedir. Sözleşmenin Faaliyetler kısmında davacının hakla ilişkiler konusunda hangi edimleri üstlendiği açıktır. Davacı sözleşmenin imza altına alındığı 28.05.2012 tarihinden yaklaşık 11 ay sonra davalıya keşide ettiği Beyoğlu … Noterliğinin 03.04.2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalının sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmesi ve ödemesi gerektiği halde ödemediği aylık hizmet bedellerinin ödenmesi talep edilmiştir. Sözleşmenin feshedildiği konusunda ispat vasıtası getirilememiştir. Davacının yükümlülüklerini düzenleyen sözleşmenin 3/A-e maddesi gözönüne alındığında, davalı tarafça veri verilmese bile davacının … Halkla ilişkiler konusunda faaliyette bulunabileceği ancak davacının bu kapsamda faaliyette bulunduğuna dair dosya kapsamında her hangi bir delil bulunmadığı, yine davalının yükümlülüklerini belirleyen 3/B maddesi kapsamında, davalının üzerine düşen edimleri de ifa etmediği anlaşılmıştır. Sözleşmenin ifa edilmemesinde her iki tarafta kusurludur. Mahkemece her ne kadar konu tazminat olarak değerlendirilmişse de, sözleşmede taraflara yüklenen hak ve yükümlülükler birlikte değerlendirildiğinde mahkemece sözleşmede kararlaştırılan bedelden yapılan indirim isabetli bulunmuştur.Bu sebeple tarafların istinaf başvurularının reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 2.049,30 TL istinaf nispi karar ve ilam harcından davalı tarafından peşin yatırılan 476,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.572,85 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/07/2021