Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1858 E. 2018/1646 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1858 Esas
KARAR NO : 2018/1646
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2017
NUMARASI : 2014/910 2017/650
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 25/10/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …. Tic. Ltd. Şti.nin 28/12/2001 tarihinde kurularak İstanbul’da turizm ve servis taşımacılığı sektöründe faaliyet gösterdiğini, halen 3 ortaklı olup … %60 , … %20 ve…’un %20 hisseye sahip olduğunu, sermayesinin 2.275.000,00 TL olup …’un tek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğunu, şirketin aktifinde 91 adet aracının olduğunu, piyasadan da yaklaşık olarak 500 adet araçın taşeron olarak müvekkili şirkete hizmet verdiğini, 2012 yılı başında ekonomik sorunlar yaşanmaya başladığını, alacaklarının tahsil edilemediğini, esas sorunun bu olduğunu, şirketin nakit akışında sorun çıkınca küçülmeye gidilerek borçların ödenmeye çalışıldığını, şirketin haciz ve muhafaza baskısı yaşamaya başladığını, mevcut bilançoya ve nakit akış dengesine göre kısa vadede borçların ödenmesinin mümkün gözükmediğini, diğer müvekkili şirket olan … Tic. Ltd. Şti. yönünden ise, bu şirketin turizm ve inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, 10/01/1995 yılında kurulduğunu, diğer müvekkili şirket gibi aile şirketi olduğunu, ortaklık yapısının ise … %25 , …%25 ve … %50 şeklinde olduğunu, ödenmiş sermayesinin 100.000,00 TL olduğunu, şirketin imza ve ilmaza her üç ortağın da münferiden yetkili olduğunu, bu şirketin de grup şirketi olduğunu, davacı diğer şirketi …. Tid. Ltd. Şti. ‘nin banka kredilerine müştereken ve müteselsilen kefil olmasından dolayı mali sıkıntıya düştüğünü, kefaletten dolayı borca batık durumda olduğunu, şirketlerin iflasına karar verilmeden önce şirketlere son olarak bir fırsat verilmesi halinde şirketlerin iflas halinden kurtarılması, hayatiyetini devam ettirmesinin mümkün olduğunu, böylece şirket çalışanları ve piyasadaki tedarikçiler ile birlikte yaklaşık 2.000 kişinin doğrudan fayda göreceğini, İİK.nın 179, 179/a ve devamı maddeleri uyarınca bu imkanın müvekkili şirketlere tanıması gerektiğini belirterek şirketlerin TTK.nın 376-377.maddeleri gereğince borca batıklığının tespitine, iyileştirme projesi ve şirkete sermaye konması ihtimali de dikkate alınarak şirketlerin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine, erteleme kararı ile birlikte tedbir kararı verilmesine, şirketlere kayyım atanmasına, HMK 389 vd. Maddeleri ve İİK.nın 179-179/a maddeleri gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve şirketlerin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davacı şirketlerin borca batıklığı tespit edilemediğinden davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Feri Müdahil … Vekili İstinaf Taleplerinde;
1-Dosyadaki raporda ve bilirkişi raporunda davacı şirketin dava tarihi itibariyle borca batık olduğunun tespit edildiğini, cari dönem borca batıklığın evrak sunulmadığından tespit edilemediği belirtilmesine karşın davacının borca batıklığı tespit edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını,
2- Davacın iflas erteleme talebinin reddi kararı yerinde olmadığını, Ancak dava tarihi itibariyle davacının borca batık olduğu tespit edilmiş iken salt evrak sunulmadığından cari dönem borca batıklık tespit edilmediği gerekçesi ile davacının iflasına karar verilmemesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, davacı şirketin borca batık olduğu tespit ve beyan olunduğundan davacının iflasına karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sadece İflas erteleme talebinin reddine karar verildiğini, iflas kararı verilmemesi kararın kaldırılarak davanın reddine ve davacının iflasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf Dilekçesi Davacı Vekiline 05/06/2018 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Dilekçesine Cevap Verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının müdahil vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edilmediği anlaşılmakta ise de;
İflas erteleme davalarının İİK’nun 179/c. Maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde istinaf edilebileceği, İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının müdahile 14/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, hükmün davacı tarafından en geç 24/05/2018 (Perşembe) mesai bitimine kadar istinaf edilmesi gerekirken 25/05/2018 tarihinde (Cuma) 10 günlük yasal süre dolduktan sonra istinaf edildiği, ancak gerek kısa kararda gerekse gerekçeli karardaki hüküm fıkrasında istinaf süresi gösterilmediğinden Anayasa Mahkemesinin 26/06/2014 Tarih ve 2012/855 başvuru sayılı kararı ile Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 17/06/2016 Tarih ve 2015/3127 E. 2016/3720 K.sayılı kararı da göz önüne alındığında istinaf talebinin süresinde olduğu kabul edilerek;
Dava, TTK’nun 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davacı şirketler …. Ltd. Şti. ve … Tic. Ltd. Şti.nin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na (sırasıyla) … ve… sicil numaraları ile kayıtlı olduğu, ticari merkezlerinin Bayrampaşa/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde;
…. Tic. Ltd. Şti.yönünden;Bu şirketin 15/10/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre kaydi değerlere göre 541.517,90.-TL borca batık olduğu, en son rayiç değerlemesinin 12/11/2012 olduğu, 28/12/2016 tarihli raporda da 2014 yılının 10.ayından beri mali tablolar verilmediğinden cari dönem borca batıklık tespitinin yapılamadığı, 02/11/2015 tarihli kayyım raporuna göre de (ki bu tarihten sonraki tarihli başka bir kayyım raporuna rastlanamamıştır. Kayyımın da 14/07/2014 tarihinde ticari defter ve belgelerin sunulmadığı, ücretinin yatmadığı gerekçesi ile istifa ettiği anlaşılmaktadır. Bilirkişiler de dosyada 17/10/2014 tarihinden sonra düzenlenmiş güncel bir kayyım raporunun olmadığını söylemektedirler.) borca batıklığın 247.481,56.-TL olduğu, sermayenin 300.000.-TL’lik kısmının halen ödenmediği bildirilmiştir.
…Tic. Ltd. Şti.yönünden; Bu şirketin 31/12/2013 tarihli kayyım raporuna göre aktiflerinin % 55’ini kaybettiği, 11/11/2014 tarihli bilirkişi raporuna göre gayri faal olduğu, 31/08/2012 tarihi itibariyle 281.162,80.-TL borca batık olduğu, 2012 yılından itibaren hiç bir finansal tablo verilmediğinden cari dönem borca batıklık tespitinin yapılamadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere iflas erteleme kurumu, bilançosu borca batık sermaye şirketleri ve kooperatifleri, borca batıklıktan kurtulma ümidinin olması halinde kanun koyucu tarafından tanınmış bir haktır. Ekonominin dinamiği olan bu kurumların yüklendikleri görev sadece bu şirketlerin kendileriyle değil toplumla da ilgilidir. Yapılan işlerin kendileriyle ilişkili bir çok şirket, kurum, işçi vb. çevreleri ilgilendirmesi nedeniyle bu durumdaki şirket ve kooperatiflere imkan tanınması halinde borca batıklıktan kurtulabilecek iseler, iflaslarının kanunda tanınan haklar çerçevesinde ertelenmesine karar verilmelidir.
Talepte bulunan şirketin veya kooperatifin borca batık olması ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görülmesi, kayyım tarafından üç aylık dönemlerde ibraz edilen raporlara göre şirketin durumunun iyiye giderek iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunması izleniyor ise iflas erteleme kararı verilmesi, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görülmemesi, bekleme süresinde alınan kayyım raporlarına göre şirketin iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunmaması ve nihayet İİK’nın 179/b-4 maddesinde belirlenen sürenin dolması halinde ise şirketin veya kooperatifin İİK’nın 179/b-5 maddesi uyarınca iflasına karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 22/03/2017 Tarih ve 2016/9664 E. 2017/888 K. Sayılı kararı bu yöndedir. Bu görüş dairemizce de benimsenmiştir.
Yargıtay içtihatlarında da işaret edildiği üzere, kaydî değerlere bağlı kalmaksızın, borca batıklığın, varlıkların rayiç değerleri dikkate alınarak güncel biçimde belirlenmesi ve projenin bu kapsamda ciddi ve inandırıcı olup olmadığının ve şirketin iflasının ertelenmesi ile mali durumun düzeltilmesinin mümkün bulunup bulunmadığının tespiti gerekmekte ise de yaklaşık 4-5 yıldır mali tabloların verilmediği, 3-4 yıldır, davacı şirketlere kayyım atanmadığı, şirketlerin halen borca batık olduğu, …. Tic. Ltd. Şti.nin yıllardır gayri faal olduğu, bu nedenle davanın kamusal yönü olduğu unutularak, davacı şirketlerin iflaslarına karar verilmesi hususunun değerlendirilmesinin gözardı edilerek sanki ispatlanamamış bir dava gibi düşünülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davanın 08/10/2012 tarihinde açıldığı, 06/11/2012 tarihli kararla İİK.nun 179/b.maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verildiği, hükümle birlikte davanın reddine rağmen tedbirler konusunda hiç bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.
İflas erteleme süresi İİK.nun 179/b.maddesi gereğince iflas erteleme ve uzatma sürelerinin toplamı 5 yıl iken 15/07/2016 tarih ve 6728 sayılı yasanın 3.maddesi ile bu süre toplamda 2 yıla indirilmiştir. Dava tarihi itibariyle bahsi geçen 5 yıllık süre usuli kazanılmış hak niteliğindedir. Davacı şirket için verilen ilk tedbir kararı 06/11/2012 tarihinde verildiğinden mahkeme karar tarihi olan 29/09/2017 tarihi itibariyle 5 yıllık üst süre dolmamış ise de inceleme tarihinde dolmuş durumdadır. Kaldı ki kabul şekline göre de tedbirlerin kaldırılmasına karar vermek gerekirken bu hususa hiç değinilmemesi de doğru olmamıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/02/2016 Tarih ve 2014/6847 E. 2016/688 K.sayılı ve benzer içtihatları da bu yöndedir.
İlk derece mahkemesince, öncelikle davacı şirketlerin ticaret sicilindeki son kayıtlarının celbi ile ticari şirketlerin ticaret sicilinden resen terkin edilip edilmediği araştırılarak, şirketlerin ticaret siciline resen terkin edildiğinin anlaşılması halinde buna göre yargılama yapılması, aksi halde dosya kapsamı itibariyle, davacı şirketlerin iflaslarına karar vermek hususunun değerlendirilmesi veya gerek duyuluyorsa rayiç değerlere göre şirketlerin borca batıklığının yeniden tespiti hususları değerlendirilerek buna göre işlem yapılması için dosyanın mahkemesine iadesine, her ne kadar istinaf konusu yapılmasa da çoğun içinde azı da vardır ilkesi gereği ve davanın kamu düzenini ilgilendiren niteliği gereğince dosyadaki tüm tedbirlerin yukarıdaki gerekçelerle kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Müdahil vekilinin istinaf taleplerinin KABULÜNE
2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/09/2017 Tarih ve 2014/910 E. 2017/650 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA
3-Dosyada 06/11/2012 Tarihli ara kararla verilmiş tüm ihtiyati tedbirlerin HMK.nun 355 ve İİK.nun 179/b.maddesi gereğince KALDIRILMASINA, kaldırma kararı ile ilgili işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
4-Dosyanın gereği için mahkemesine İADESİNE,
5-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
6- Müdahil tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İ.İ.K 179/c. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/10/2018