Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1841 E. 2018/1583 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1841 Esas
KARAR NO : 2018/1583
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27/04/2017
NUMARASI : 2007/94 Esas, 2017/447 Karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ: 11/10/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, 05.02.2007 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı kooperatife üye olduğunu, … nolu dairelerin sahibi bulunduğunu, inşaatların sona erip bağımsız bölümlerin sahiplerine teslim edildiğini, davalı kooperatifin kat irtifakı kurup , üyelerin bir kısmına tapuda tescil işlemleri yapılarak bağımsız bölüm tapularının kendisine verildiğini, müvekkilinin davalı kooperatife olan tüm borçlarını eksiksiz ödemesine rağmen sahibi olduğu dairelerin tapuda adına tescil edilmediğini ,ihtarnameler ve şifahi görüşmelerin sonuç vermediğini iddia ederek, kooperatifte müvekkilinin sahibi olduğu … nolu dairelerin tapuda müvekkili adına tesciline ve bağımsız bölüm tapularının verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;
Davalı , davaya karşı cevap vermemiştir.11.02.2009 tarihli bilirkişi raporuna karşı İtiraz ve beyan dilekçesinde, yeniden keşif yolu İle bilirkişi incelemesi yaptırılmasını, müvekkili kooperatifin davacı adına tapu tescil ettirmemesinin nedeninin ödemelerini eksiksiz olarak yerine getirmemesi olduğunu , davacının müvekkili kooperatife borçlu olup olmadığı hususunda defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, davalı kooperatifin 1999 ve 2000 yılı ticari defterlerinin incelemede hazır bulundurduğu diğer yıllara ilişkin defterleri ibrazdan kaçındığı , … Bankası tarafından mahkemeye yazılan yazıya göre kooperatif adına davacı tarafça düzenlenen 05.10.2000 keşide tarihli 4000 bedelli çekin ciro yolu ile …’ye ödendiği , davacının 315,00 TL ve 1.685,00 TL lik ödemelerin davalı defter ve kayıtlarında yer aldığı , 4000 TL bedelli çekin davalı kooperatif kayıtlarında görülmediği ancak ciro yolu ile kooperatif tarafından kullanıldığı, davacının davalı kooperatife borcunun kalmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, İstanbul İli , …. parsel sayılı 12/1000 arsa paylı mesken nitelikte … nolu bağımsız bölüm ve… nolu bağımsız bölümün davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Karar , davalı kooperatif tasfiye memuru …’nin karar tarihinden sonra 24.06.2017 tarihinde vefatı nedeni ile kooperatif eski yönetim kurulu üyeleri , yetkilileri, …ve …vekili tarafından istinaf edilmiştir, istinaf nedenleri olarak, kararın dayanaktan yoksun olduğunu, davacının kooperatif üyesi olup dava konusu 2 adet dairenin adına tahsisli olduğunu, tapuda adına tescilini isteyebilmesi için öncelikle kooperatife karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi, tüm borçlarını ödemiş olması gerektiği, kararda raporların dayanak alındığını, raporların eksik incelemeye dayalı hatalı olduğunu, raporların çeliştiğini, davacının ödemesi gereken toplam tutarın bilirkişinin belirlemiş olduğu 43.741,38 TL den daha fazla olduğunu, taraflarından defter ve belge istenmediğini, bu hususun gerçeği yansıtmadığını, çek bedelinin üyelik bedeli olarak kabul edilmesinin yasal olmadığını iddia ederek kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif üyesinin kooperatife karşı açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasıdır.
Dosya kapsamından ve özellikle kooperatifin kaşesini taşıyan antetli 14.06.2002 tarihli yazısına göre davacının kooperatif üyesi olduğu, kendisine…. nolu dairelerin tahsis edildiği, gelen tapu sicil müdürlüğü yazısına göre ise bağımsız bölümlerin kooperatif adına kayıtlı olduğu, kat irtifakının 2000 yılında oluşturulduğu, davacı adına …Sitesi tarafından düzenlenmiş, dava konusu dairelere ait 2006-2008 yıllarının değişik aylarını taşıyan makbuz örnekleri ve apartman gelir gider makbuz örneklerinin olduğu , iş bu dava tarihinden sonra, 16.12.2009 tarihinde, davalı kooperatif tarafından davacı aleyhine, kooperatife dairelerden herbiri için 2001 tarihi itibarı ile 4.570,00 TL borcu olduğu iddiası İle alacak davası açtığı, açılan dava hakkında, Kartal 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1693 Esas, 2012/363 Karar ve 01.03.2012 tarihinde zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği, verilen kararın ise, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/ 288 Esas, 2013/976 Karar ve 21.02.2013 tarihli kararı ile onandığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında , davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu, dava konusu dairelerin adına tahsis edildiği, alınan genel kurul kararları hakkında bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, davacı üyenin tapu iptal tescil talebinin şartlarının oluşup oluşmadığıdır.
20.01.2009 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davalı kooperatifin defter ve kayıtlarını ibraz etmemekle birlikte dosyaya sunulan kooperatifin 14.06.2002 tarihli yazısına göre davacının kooperatif üyesi olduğu, kendisine…. nolu dairelerin tahsis edildiğinin anlaşıldığı, davacının davalı kooperatifte … nolu dairelerin tahsis hakkına sahip olduğu, bu dairelerin tapu kaydında hangi blok hangi numaraya tekabül ettiğinin belirlenemediği, bu hususun belirlenmesi halinde davacının tapu tescil talebinin haklı olacağı belirtilmiştir.
Davalı vekili rapora itiraz ederek, davacının kooperatife borçlu olup olmadığı hususunda defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılmasını talep etmiştir.
13.07.2013 tarihli ek bilirkişi raporunda, davalı kooperatife aidatlarla ilgili ve davacıya ait cari hesapla ilgili hiçbir belge ibraz edilmediği, bu hususların ispatının gerektiği, sonuç olarak dava konusu yapılan … nolu daireye ait tapu kaydının getirtilmesi sonucu … nolu dairenin tapuda … numarada kayıtlı olduğu, tapu kaydının kooperatif adına tescil edilmiş olduğunun subuta ermesi halinde 20.01.2009 tarihli rapordaki kayıtların … olarak değiştirileceği beyan edilmiştir.
Davacı vekili, 09.09.2009 tarihli beyan dilekçesinde ,dava konusu dairelerin bulunduğu …Sitesi yönetiminin yazısında , site kayıtlarında …no’lu dairenin tapu kaydında … numarada kayıtlı olduğu , site kayıtlarında…. no’lu dairenin ise tapu kayıtlarında … numarada kayıtlı olduğunun belirtildiğini , dairelerinin müvekkiline teslim edildiğini ancak müvekkili adına tescil işleminin yapılmadığını, davalı kooperatifin 2002 yılından beri genel kurul toplantısı dahi yapmadığını davalarının haklı olduğunu belirtmiş, davalı kooperatif vekili ise , 09.09.2009 tarihli dilekçe ile bilirkişi ek raporuna karşı İtiraz ederek, defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılmasını talep etmiştir.
23.09.2009 tarihinde keşfen bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 11.11.2009 tarihli ikinci ek bilirkişi raporunda, …nolu dairenin … no’lu bağımsız bölüm olduğu, bu dairede halen davacının kardeşinin oturduğu, …no’lu dairenin 4….no’lu bağımsız bölüm olduğu, davacının çalışanının oturduğu , davalı kooperatifin 2002 yılından sonra genel kurul yapmaması sebebi ile organsız kaldığı konusundaki görüşlerinin K.K 57 ve T.T.K 435. maddelerine dayandığını , yönetim kurulu yetkilerinin sadece zorunlu işlerle sınırlı olduğu ,kısıtlı bir yetki olduğu ,genel kurulu toplantıya çağırarak yasal organların oluşturulmasını sağlamakla görevli olduğu, sonuç olarak davacının dava konusu tescil taleplerinin haklı bulunacağı belirtilmiştir.
Davalı vekili 05.04.2010 tarihli rapora beyan dilekçesi ile, kooperatif defter ve belgelerini hazır etmelerine rağmen inceleme yapılmadığını, davacının kooperatife borçlu olup olmadığı, bu borcun ne zaman tahakkuk ettirilmiş olduğu hususlarının tespit edilmediğini , alacak davasının halen derdest olduğunu bekletici mesele yapılmasını talep etmiştir.
Mahkemece genel kurul yapıldığına dair beyan üzerine ticaret sicil kayıtlarının celbine karar verilmiş, davacı vekili 30.06.2010 tarihli dilekçede, bekletici mesele yapılması talebinin reddini istemiştir.
Mahkemece, Kartal 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1693 Esas sayılı dosyasının kesinleşmesini bekletici mesele yapılmıştır.
16.12.2013 tarihli 3. bilirkişi ek raporunda, mahkemenin 14.11.2013 tarihli ara kararında , dosya üzerinde ve davalı kooperatife ait tüm yasal defter ve dayanakları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması kararı alındığı, bilindiği üzere davacının tahsis edilen daireleri adına tapuda kaydını isteyebilmesi için akçalı yükümlülüğünü yerine getirmiş olması yani dava tarihi itibarı ile tüm aidat borçlarını ödemiş olması gerektiği, davalı tarafça 1999-2000 yılı ticari defterlerini ibraz ettiği, noter kapanış tasdikinin yaptırılmadığı, bu nedenle delil niteliğinin bulunmadığı davacının davalı ticari defterlerinde 1999 yılında 32.787,38 TL ödemesinin olduğu, 2000 yılı kapanış bilançolarında davacının davalı kooperatife 915,53 YTL borcu bulunduğunun tespit edildiği, 2001 ve müteakip defterler ibraz edilmediğinden seyirlerin incelenemediği,bu durumda davacının genel kurul kararlarına göre ne kadar ödeme yapması gerektiğinin tespitinin gerektiği, dosyaya sunulan genel kurul kararlarına göre toplam (25.04.1996-28.06.2001 genel kurulları ) 21.870,69 TL olduğu, davacının iki daire üyeliği olduğundan 21.870,69*2=43.741,38 TL ödenecek tutar olacağı, ibraz edilen 1999-2000 yılı ticari defterlerde davacının ödediği tutarın 32.787,38 TL (43.741,38-32.787,38)=10.954,00 TL eksik ödemesi olduğu görülmüş ise de , 2000 yılı sonu itibarı ile defterlerde davacının görünen borcunun 915,53 TL olduğu, bu durumda davacının değil, davalının defterlerde görülen borcunu ispatlaması gerektiği 5 yıllık zamanaşımın dolduğunun kabulü halinde mali yükümlülüğünün ortadan kalkmış olacağı, zaman aşımı dolmadığı kanaati halinde davacının 915,53 TL borcunun olduğu, faizi ile birlikte 17.04.2014 celse tarihine kadar 915,53 TL ana para , 3.801,16 TL faiz olmak üzere toplam 4.716,69 TL ni davalı tarafa ödediği takdirde iki adet daireyi adına tescil ettirme hakkının olacağı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Davacı , vadesi 05.10.2000 , 03.10.2000 keşide tarihli, …bank / Sultanbeyli Şubesine ait çek hesabından, davalı kooperatif adına keşide ettiği 4.000.000 TL bedelli çek senet bordrosu fotokopisini dosyaya ibraz etmiştir, fotokopi üzerinde kooperatif kaşesi üzerine denk gelecek şekilde el yazısı İle, iskan hariç hiçbir borcu kalmamıştır ibaresini içeren yazısının olduğu görülmüştür.Davacı vekili, söz konusu bordro ve diğer ödeme belge fotokopilerini de dosyaya sunarak rapora beyan ve itirazda bulunmuş müvekkilinin borcunun olmadığını belirtmiştir.Davalı vekili, 17.04.2014 tarihli celse zaptına geçen beyanında rapora bir diyeceklerinin olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, TMSF ‘ye çek ödemesi İle ilgili yazılan müzekkereye ,25.12.2014 tarihli cevap verilmiş verilen cevapta, …bankın Fon’ a devredildiği,…A.Ş bünyesinde birleştiği, ünvanın… A.Ş olduğu belirtilmiş,…A.Ş ise, 22.07.2015 tarihli cevapta, … tarafından, kooperatif lehine keşide edilen çekin Pendik Şubesinden …’ye ödendiği belirtilmiştir.
4. ve 23.11.2016 tarihli ek bilirkişi raporunda , sonuç olarak 4000 TL çek ödemesi karşısında davacının dava tarihi itibarı İle borcu kalmadığı, bu nedenle tapu iptal talebinin haklı olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece, dosya ve rapora göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bütün yapı kooperatiflerinin amacı ortaklarını işyeri veya konut sahibi yapmaktır.Başka bir anlatımla kişiler yapı kooperatifine kooperatifin türüne göre işyeri, yada konut edinmek amacıyla ortak olurlar.Bu nedenle ortaklık hakkı belirli bir süre sonra mülkiyet hakkını doğurmaktadır.Genel hükümlere göre taşınmazlarda mülkiyet resmî şekilde yapılacak bir işlemle sağlandığı halde , yapı kooperatiflerinde bu kural istisna teşkil etmektedir.Yani kişiler taşınmaz mal alımında işlemini tapudan veya noterden yaptırmak zorunda oldukları halde, yapı kooperatiflerinde resmî şekil şartı aranmamaktadır.Kooperatife ortak olmakla kooperatif bu ortağı KK’nun 2. maddesine göre kooperatifin kuruluş amacı olan taşınmazı anasözleşme hükümleri çerçevesinde vermeyi taahhüt etmektedir. Yapı kooperatiflerinde ortaklık ilişkisi belirli bir süreden sonra mülkiyet ilişkisini doğurmaktadır.Şöyleki ,kooperatifin kuruluşunda ortakların herne kadar bir taşınmaz edinme amacıyla ortak olması söz konusu ise de , bu taşınmazın tapuda ortak adına ferdileşmesine kadar geçen süreçte ortaklık hakkı aynı zamanda mülkiyet hakkını içermiş olmakla birlikte bu ortaklık herhangi bir taşınmazı ifade etmediğinden sadece ortaklık ilişkisi olarak işlem görmekte ve kayıtları kooperatifçe yürütülmektedir.Ancak ,kooperatifin amacı olan konutların ferdileştirilmesinden sonra ortaklık hakkı ve mülkiyet hakkı birbirinden ayrılmaktadır.Kooperatifte ferdi ilişkiye geçilmiş ve ortaklarda tapunun verilmesini istemiş ise, borcun tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekir.Yukarıda yapı kooperatiflerinin ortaklarına konut veya işyeri inşa etmek amacıyla kurulduğunu ifade etmiştik.Bu amaçlarının gerçekleşmesi doğrultusunda kooperatif ana sözleşmesinin 21,23/6 ve 61. maddesi gereğince ortağın konutun veya işyerinin maliyet bedelini genel kurul kararları doğrultusunda ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır.Parasal yükümlülük, kooperatife karşı her türlü akçeli yükümlülüğü ifade etmektedir.Kooperatif tarafından yapılan konutların ortaklar adına tapuya tesciline karar verilebilmesi için ,kooperatifte ferdileşmeye geçilmesi ve kooperatifin ferdileştirmeyi sağlamaması ,ayrıca ortağın kooperatife bir borcunun bulunmaması gerekmektedir.Ferdileştirme, inşa edilen ev veya işyerinin, kooperatifi yapan veya yapmakta olan kurumdan ,kooperatif üyeleri adına geçmesi yani tescil edilmesidir.İşlem kooperatif temsilcilerinin isteği ile tamamlanır.Somut olayda, davacı adına tahsis edilen konutlar için, davacı tarafça davalının ibraz ettiği ticari defterlerine, banka cevabı yazısına göre herhangi bir borcu ve akçeli yükümlülüğü yoktur.Yargılama sırasında davalı kendisini vekilli temsil etmiştir, talep edilen defterlerin tamamı incelemeye ibraz edilmediği gibi ibraz edilen defterlerinde kapanış tasdikinin olmaması nedeniyle delil niteliği olmadığı raporla sabittir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 222/4. fıkrasında, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlarının sahibi aleyhine delil olacağı düzenlenmiştir.Bu durumda, davalı kooperatif kayıtlarında davalı İle ilgili ödeme ve borç kayıtlarının kabulü kaçınılmazdır.Diğer yandan, davalı kooperatif genel kurullarında belirlenen aidat alacaklarına ve faizine ilişkin bakiye borcun ise çekle ödendiği , bu ödemenin başka bir hukuki ilişki neticesinde ödendiğine dair yargılama da bir iddiada ileri sürülmemiştir.Aynı yasanın 357/1. fıkrasının son cümlesi gereğince, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez kuralı gereğince davalının buna dair istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı ve ayrıca soyut olduğu kanaatine varılmıştır.HMK 190/1. fıkrasında ise, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu ifade edilmiştir.Somut olayda , açıklanan nedenlerle , davacı taraf kooperatif üyeliğinden kaynaklanan akçeli yükümlülüklerini yerine getirdiğini yasal delillerle ispatlamış iken davalı taraf savunmada ileri sürdüğü konularda davacı iddiaların aksini ispata yarar delil ibraz edememiştir.
Açıklanan tüm nedenler ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve ilgili yasal düzenlemeler kapsamında mahkeme kararının yerinde olduğu kanaatine varılarak, davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,
1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/94 Esas, 2017/447 Karar ve 27.04.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1_b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, fazla alınan harcın varlığı ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi ile aynı Kanunun 361/1.maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/10/2018