Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1828 E. 2018/1624 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1828 Esas
KARAR NO : 2018/1624
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ :21/05/2018
NUMARASI :2018/542 E. 2018/464 K.
KARAR TARİHİ: 18/10/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin yaklaşık 13 yıldan beri Radyo TV sektöründe yapım, teknik destek, idari iş ve benzeri hizmetler verdiğini, ülkenin yaşadığı ekonomik kriz ve borçlarını ödemede gösterdiği hassasiyete rağmen artık borçlarını ödeyemez bir hale düştüğünü, bu ekonomik sıkıntılar nedeniyle aylardır kirasını dahi ödeyemediğini, müvekkili şirketin kurtuluşunun konkordato mühletinin verilmesi ile gerçekleşeceğini, konkordato talebi ile amaçlanan belli bir süre haciz ve muhafaza baskısı yaşamadan faaliyet göstermesinin sağlanması olduğunu, projeye uygun olarak işletme sermayesi ihtiyacını çözdüğü taktirde borçlarını ödeyecek ve kar elde edecek duruma geleceğini, ancak alacaklılarının alacağına kavuşması hemde şirketin iflasının önlenip ticari hayatına devam edebilmesinin konkordato talebinin kabulüne bağlı olduğunu, davacı şirketin malvarlığının borçlarını karşılar durumda olmadığı tespit edildikten sonra konkordato talebinin kabul görmemesi halinde olası bir iflas durumunda muhtemel satış değeri ile varlıklarının paraya çevrilerek borçlarının ödenmesi halinde alacaklıların alacağına kavuşma oranının kaydi değer üzerinden yaklaşık %20 değerinde olduğunu, bu itibarla dosyaya sunulan muhasebe kayıtları, ekonomik veriler ve diğer her türlü ticari defter kayıtlarına göre müvekkilinin borçlarını %30 iskonto yapmak sureti ile 31 Mayıs 2018 tarihinden başlamak üzere %50 sini 12 ay içerisinde kalan borçlarını 31 Mayıs 2020 tarihine kadar ödemeye hazır olduğunu, bu plan dahilinde müvekkilinin yaklaşık 2 yıl içerisinde tüm borçlarını ödeyebileceğini belirterek müvekkilinin faaliyetine devam edebilmesi ve malvarlığını koruyabilmesi için ihtiyati tedbir yoluyla haciz, ihtiyati haciz, e-haciz, ihtiyati tedbir, satış, muhafaza ve tahliye işlemleri uygulanmaması, evvelce yapılmış olan tüm takiplerin durdurulması, davacı şirket hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışların durdurulması, rehinli menkullerin muhafazasının durdurulması, davacı şirketlerin tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi, evvelce yapılmış takiplerden üzerine haciz konulan hak ve alacaklarda dahil olmak üzere tüm hak ve alacaklarını davalı şirkete ödenmesi, davacı şirketin muhafaza altına alınmış ve alınacak emtia, taşıt, cihaz, leasing kapsamındaki makine ve diğer hak ve alacakların davacı şirketlere iadesi, davacı şirketin takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3. şahıs konumunda oldukları takiplerde kendilerine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesi, davacıların bankalar nezdindeki teminat mektuplarının nakte çevrilmesinin tedbiren durdurulması zımnında, yargılama neticesine kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve şirkete komiser tayinine, İİK 287 md. uyarınca 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesine, gerekli görülmesi halinde işbu müddetin 2 ay daha uzatılmasına, geçici mühlet sonunda İİK 289 md. gereğince 1 yıllık kesin mühlet kararı 6 ay daha uzatılmasına, konkordatonun tasdikine, tasdik kararının ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi; Davacının konkordato talebinin, kiralayan durumundaki mal sahibinin mirasçılarını, organik bağ içinde bulunduğu şirketleri kullanarak mağdur etmeye yönelik görüldüğünden samimi olmadığı gerekçesi ile esastan reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf taleplerinde; 1-Bilirkişinin raporunun kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketi ve çalışanlarının geleceğini hiç düşünmediğini, onların mağdur edilmeye çalışıldığını, faaliyetin sürdürüldüğü mecurdan tahliye edilmesi halinde işlerini düzene sokamayacağını, konkordatonun amacının belirli bir süre haciz ve muhafaza baskısı yaşamadan faaliyet gösterilmesinin sağlanması olduğunu, 2-Borç ve alacaklara ilişkin tahsilat ve ödeme işlemlerinin karşılıklı anlaşılarak yapıldığını, alacaklı oldukları firmalardan alacaklarını taksitler halinde tahsil etmeleri için karşı taraftaki firmanın iflas erteleme veyahut konkordato almış olmasına gerek olmadığını, serbest piyasa ekonomisi içerisinde tahsilat ve borç ödemeleri olduğunu, bu yönden raporun samimi olmadığı kanaatine varılamayacağını, 3-Yine müvekkili şirketin borçlu olduğu firmalara karşı bir teklif sunduğunu ve bunun firmalarca kabul edilip edilmeyeceğinin bilinmeden bilirkişinin iyi niyet ve samimi davranmadıkları beyanını kabul etmediklerini, bilirkişinin bu görüşünün iyi niyetten uzak ve ön yargılı olduğunu, 4-Yerel mahkemenin, konkordato geçici mühlet ve tedbir taleplerini değerlendirmek için dosyayı bilirkişiye tevdi etmesinin de hukuka aykırı olduğunu,
5-Yerel mahkemenin bilanço ve borçlar hakkındaki olumsuz görüşlerine de katılmanın mümkün olmadığını, sehven yapılan hesap ve excel hatalarını şirketlerine sormak yerine davanın reddedilmesinin hakkaniyet uygun düşmediğini, çünkü bilançodaki kalemlerin doğru ve yerinde olduğunu, 6-İİK.nun 286. maddedeki tüm belgelerin eksiksiz olarak dosyaya sunulduğunu, bu durumda mahkemenin derhal geçici mühlet vermek zorunda olduğunu, hiçbir gerekçe ile bundan imtina edilemeyeceğini, 7-Yerel mahkemenin konkordatonun tasdikinin iflasa nazaran alacaklılar lehine olmasına rağmen aksi yönde karar vererek, hem müvekkili hem de alacaklılar zararına bir karar verdiğini, 8-Yerel Mahkemenin, müvekkil şirketin alacaklıları ve borçluları ile organik bağı olduğu gerekçesiyle, başvurumuzun iyi niyetli olmadığı yönündeki görüşlerine katılmadıklarını, müvekkili şirketin ortak ve yetkililerin halihazırda veyahut bazı dönemlerde ortaklıklarının bulunmasının salt bir kötü niyet göstergesi olmadığını, önemli olan müvekkili şirketin faal olup olmadığı, çalışanlarının olup olmadığı, ticari ilişkilerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının tespiti olduğunu, salt İTO kayıtlarına bakılarak soyut gerekçelerle karar verildiğini, şirketin tüm işlemlerinin yasal olduğunu, zaten mahkeme tarafından atanacak komiserin de bu araştırmayı yapacağını belirterek yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilmesiıs talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla; Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir. Davacı şirket dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na …… sicil numarası ile kayıtlı olup ticari merkezi Kavacık Beykoz/İSTANBUL’dur. Bu kapsamda dava İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açılmıştır. Davacı tarafın konkordato talebinde bulunduğu, istemin yazılı gerekçelerle reddedildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, konkordato talebinin samimi olup olmadığı ve taleple birlikte İİK.nun 286 ve 287.maddeleri gereği istenilen belgelerin sunulması ile birlikte geçici mühlet kararının hemen verilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesi dosya üzerinde, 11/05/2018 tarihli ara kararı ile İİK.nun 286/son maddesi gereğince açıklama ve eksik belgelerin tamamlanması talep edilmiştir. Geçici mühlet kararı verilip verilmeyeceği hususu bu belgelerin sunulmasına bağlanmıştır. 15/05/2018 tarihli ara kararla da bilirkişi incelemesi yaptırılmış akabinde dosya üzerinde davanın esastan reddine karar verilmiştir. İİK.nun 7101 sayılı yasanın 15.maddesi ile değişik 287. Maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi, konkordato talebi üzerine İİK.’nun 286.maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak sunulduğunun tespiti halinde geçici mühlet kararı vererek 297/2.maddesindeki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır. Davacı tarafın, dava dilekçesi ekinde ve sonrasında İİK.nun 286.maddesinde sayılan belgeleri mahkemeye sunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemenin kabulü de bu yönde olup zaten eksik belge olup olmadığı hususunda tartışma da bulunmamaktadır. Öyle ise mahkemece 287.madde gereğince geçici mühlet kararı verilerek borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alması gerekirken bu yasal zorunluluğu atlayarak doğrudan sonuca gidecek şekilde alınan bilirkişi raporu ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin istinafının esasa dair talepleri incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf taleplerinin esasa yönelik sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/05/2018 Tarih ve 2018/542 E. 2018/464 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-İİK.nun 287/1.maddesi gereğince davacı şirkete 3 AY GEÇİCİ MÜHLET VERİLMESİNE, 4-İİK.nun 293/2.maddesi gereğince, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirlerin takdiri ile alınması, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE 5-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 6-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b, 2 ve İİK.nun 293/2, maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/10/2018