Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/177 E. 2019/2316 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/177 Esas
KARAR NO : 2019/2316
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2017
NUMARASI : 2017/268 Esas, 2017/265 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin İBB’nin özel hukuk tüzel kişiliğine haiz iştiraki olduğunu, belediyeye ait bir kısım işlerin taraflar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesi ile davalı şirketlerce yerine getirildiğini, bu kapsamda davalı alt işverenler nezdinde çalışan dava dışı işçi … kıdem tazminatı ödediğini, davalılarla düzenlenen hizmet alım sözleşmeleri uyarınca işçilik alacaklarından davalıların sorumlu olduğunu belirterek dava dışı işçiye ödenen 14.449,09 TL net kıdem tazminatının davalı şirketlerden müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesi, davanın tarafların ticari işletmelerinden kaynaklanmadığı, ödenen kıdem tazminatının rücuen tahsiline ilişkin olduğu ve iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın HMK 114/1-c, 115/1. fıkraları gereğince usulden reddine karar vermiştir.Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçelerinde özetle; davanın taraflar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesinden kaynaklandığını ve tarafların tacir olduğunu, bu nedenle davaya ticaret mahkemelerinde bakılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalılar … vekili de yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde davaya ticaret mahkemelerinde bakılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı …, istinaf talebine cevap vermemiştir. Dava, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirket ile davalı şirketler arasında, ilaçlama çalışmalarında görevlendirilecek personel temini hizmet alım işi sözleşme düzenlendiği, bu kapsamda çalışan dava dışı işçiye davacı şirketin kıdem tazminatı olarak 14.559,59 TL ödediği, davacının işçiye ödediği bedeli davalılardan rücuen tahsili için eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, iş bu davada görevli olan mahkemenin iş mahkemesi mi, yoksa asliye ticaret mahkemesi mi olduğudur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde ticari davalar düzenlenmiştir. 4/1. fıkrada, her iki tarafında ticari işletmesi İle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda veya yasada belirtilen kanun veya düzenlemelerden kaynaklanan davaların ticari davalar olduğu belirtilmiştir. Düzenleme kapsamında, TTK ‘nun 4/1-a/f ‘de sayılan, TTK ‘da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Somut olayda, her iki taraf tacir olup, talep konusu her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgilidir. Bu durumda, uyuşmazlık konusu davanın nisbi ticari dava olduğunun kabulü ve aynı yasanın 5. maddesi gereğince ticaret mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerekecektir. Nitekim, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 1. maddesi “ İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle ( o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç,D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç ) işveren veya işveren vekilleri arasında İş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur” hükmünü; 4857 sayılı İş Kanunun 2/6 bendi “ Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren İle İş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren – alt işveren ilişkisi denir. Taraflar arasında işçi – işveren ilişkisinin bulunmaması, yukarıda ifade edildiği üzere her iki tarafın tacir ve dava konusu uyuşmazlığın ise taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanmış olması nedeniyle, uygulama yeri olmayan 4857 sayılı İş Kanunu ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri kanuna göre İş mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü doğru olmamıştır. (emsal, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/7793 Esas, 2015/883 Karar ve 16.05.2015 tarihli ilamı).Açıklanan nedenlerle, mahkemece, işin esasına ilişkin uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi doğru kabul edilemeyeceğinden esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin davacı ve bir kısım davalıların istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Tarafların istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/268 Esas, 2017/265 Karar, 22/03/2017 tarihli kararının HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın kararımız doğrultusunda karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 36,80 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 35,60 TL olmak üzere TOPLAM 72,40’şer TL harcın istinaf kanun yoluna başvuran davacı ve davalılardan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 6-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 ve 362/1 c bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/12/2019