Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/170 E. 2018/412 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/170 Esas
KARAR NO : 2018/412
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2017
NUMARASI : 2017/527 E. (İhtiyati Tedbir)
DAVA : İFLASIN ERTELENMESİ
KARAR TARİHİ : 14/03/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili müvekkili şirketin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep etmiş, yargılama devam ederken dava üzerinde bulunan ihtiyati tedbirler 27/09/2017 tarihli ara kararla kaldırılmış, davacı vekili, İflas erteleme davalarının özünde bir tedbir davası olup, yerel mahkemece davanın esasına ilişkin bir karar verilmeden tedbir kararının kaldırılmasının bir kısım müdahiller için avantaj sağlarken diğer müdahiller için dezavantaj sağladığını, müvekkili şirketin iyileştirme projesi, borca batıklık durumu değerlendirildiğinde kanundaki öngörülen şartlar yerine gelmişse İflas Erteleme kararı verilmesi, aksi durumda ise şirketin derhal iflasına karar verilmesi gerektiğini, mahkemece esasa ilişkin bir karar verilmeden tedbir kararını kaldırmış olmasının herkes için telafisi güç ve imkânsız zararlar ortaya çıkaracağını, dolayısıyla verilen ara kararın hukuka aykırı olduğunu, tedbir kararının kalkmasıyla öncelikli alacaklılar alacaklarına kavuşsa bile diğer alacaklıların hakkının korunması için ara kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiş, istinaf dilekçesi müdahillere tebliğ edilmiş ancak cevap verilmemiştir.
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkin olup, yargılama sırasında dosyadaki tedbirlerin kaldırılması neticesinde davacı vekilinin tedbirlerin kaldırılmasına yönelik kararı istinaf ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2008/539 E. Sayılı dosyasında 07/11/2008 tarihinde iflas erteleme talebi ile dava açtığı, 19/11/2008 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verildiği, mahkemece 24/09/2010 tarih, 2010/375 K. sayılı kararı ile iflasın ertelenmesine karar verildiği, hükmün Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/05/2012 tarih, 2012/895 E. ve 2012/3388 K. Sayılı ilamı ile bozularak mahkemesine iade edildiği, mahkemece 11/09/2015 Tarih ve 2013/442 E. 2015/677 K. sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Gebze 1.Asliye Ticaret mahkemesine gönderildiği, mahkemenin 2017/527 E. sırasına kaydedildiği, görevsiz mahkemede 19/11/2008 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararının halen devam ettiği, mahkeme ara karar tarihi olan 27/09/2017 tarihine kadar 9 yıldan fazla süre geçtiği anlaşılmaktadır.
İflas erteleme kurumu, bilançosu borca batık sermaye şirketleri ve kooperatifleri, borca batıklıktan kurtulma ümidinin olması halinde kanun koyucu tarafından tanınmış bir haktır. Ekonominin dinamiği olan bu kurumların yüklendikleri görev sadece bu şirketlerin kendileriyle değil toplumla da ilgilidir. Yapılan işlerin kendileriyle ilişkili bir çok şirket, kurum, işçi vb. çevreleri ilgilendirmesi nedeniyle bu durumdaki şirket ve kooperatiflere imkan tanınması halinde borca batıklıktan kurtulabilecek iseler, iflaslarının kanunda tanınan haklar çerçevesinde ertelenmesine karar verilmelidir. Mahkemelerce verilen iflas erteleme kararları yargı yolundan geçmeden veya geçerek kesinleşmiş veya kesinleşme aşamasında erteleme sürelerinin dolması nedeniyle yapılan uzatma talepleri yeni bir dava değil, kanunda çerçevesi çizilen iflas erteleme kurumu içerisinde bir taleptir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 22/03/2017 Tarih ve 2016/9664 E. 2017/888 K. Sayılı kararı bu yöndedir. Bu görüş dairemizce de benimsenmiştir.
İflas erteleme süresi İİK.nun 179/b.maddesi gereğince iflas erteleme ve uzatma sürelerinin toplamı 5 yıl iken 15/7/2016 tarih ve 6728 sayılı yasanın 3.maddesi ile bu süre toplamda 2 yıla indirilmiştir. Dava tarihi itibariyle bahsi geçen 5 yıllık süre usuli kazanılmış hak niteliğindedir. Davacı şirket için verilen ilk tedbir kararının 19/11/2008 tarihinde verildiğinden mahkeme ara karar tarihi itibariyle 5 yıllık üst süre dolmuş durumdadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/02/2016 Tarih ve 2014/6847 E. 2016/688 K.sayılı ve benzer içtihatları da bu yöndedir. Bu nedenle her ne kadar 669 ve 673 sayılı K.H.K.ler kapsamında iflas erteleme kararı verilemese de ihtiyati tedbirlerin devamına karar verilmesi zaten mümkün değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 55,20 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,8 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 98,10 TL harçtan peşin olarak yatırılan 85,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,4 TL olmak üzere toplam 36,2 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1f Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/03/2018