Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1695 E. 2018/1570 K. 11.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1695 Esas
KARAR NO : 2018/1570
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2018
NUMARASI : 2016/560 2018/259
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 11/10/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin 30/04/2016 tarih Kaydi Bilançosuna göre özvarlığının pozitifinin 50.650.605,00 olmasına karşılık, müvekkili şirket tarafından hazırlanan 30/04/2016 tarih rayici bilançosuna (Mal Varlığı Bilançosu) göre Özvarlığının negatifinin 3.199.723,00 olduğunu, 30/04/2016 tarih rayici bilançoya göre aktif değerler toplamının (32.565.791,00), pasif kalemler (borçlar) toplamını (35.765.514,00) karşılamadığını ve şirketin (32.565.791,00-35.765.514=) 3.199.723,00 borca batık olduğunu, davacı şirket yönetim kurulunun 08/06/2016 gün ve 2016/11 nolu toplantısında TTK.m.634,vd. maddeleri kapsamında tespiti ile müvekkili şirketçe hazırlanan iyileştirme projesine göre iflasının ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davacının iflâs erteleme talebinin reddine ve iflasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı … A.Ş. vekili istinaf taleplerinde; Mahkemece işletmenin satışı ile şirketin tasfiye edileceği ve bu durumun iflas ertelemesi ile bağdaşmadığı yönündeki görüşüne katılmadıklarını, zira işletmenin satışı yapıldığında şirket yöneticisinin işletmenin başında kalmaya devam edeceğini, kararda bahsi geçen kayyım raporlarını kabul etmediklerini, matematiksel bir yaklaşım ile hareket edildiğini, raporların gerçeklikten uzak pratik faydadan yoksun olduğunu, mahkemece verilen iflas kararının doğru olmadığını, yerel mahkemenin 2016/560 E. 2018/259 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Müdahil … AŞ, Vekili İstinaf Taleplerinde; Davacı tarafça sunulan iyileştirme projesinin hukuka uygun, ciddi, ve gerçekçi olduğunu, bilirkişi raporlarında ise iyileştirme projesinin yeterince irdelenmediğini, borçlu şirketin yargılama süresince faaliyetlerine devam ettiğini, borçlarını ödemeye çalıştığını, peyderpey alacakların ödenmesine karar vermenin, şirketin değeri iflas neticesinde düşeceğinden, gerçek değerinin altında düşük fiyatla satılmasından daha karlı olacağını, zaten şirketin varlıklarının tüm alacaklıların alacaklarını karşılamaya yetmediğini, Bakırköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/560 E. 2018/259 K. sayılı ilamının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
İstinaf dilekçesi tüm müdahillere tebliğ edilmiş olup istinaf dilekçelerine yalnız … A.Ş. vekili 10/05/2018 tarihinde tebliğ alarak, istinaf talebine 15/05/2018 tarihli dilekçesi ile cevap verilmiş; Davacı tarafın yargılamanın başından beri süreci uzatmaya yönelik kötü niyetli yaklaşımlar sergilediğini, istinaf başvurularının dahi aynı kötü niyetli yaklaşımın devamı niteliğinde olduğunu, davacı şirketin finansman arayışına gittiğini, bu tarihten sonra sürekli mahkemeden süre istenerek görüşmelerin devam ettiğinin bildirildiğini, tam dokuz ay mahkeme ve alacaklılar oyalandıktan sonra kredi görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığının beyan edildiğini, davanın kabul edilebilmesinin mümkün olmadığını anlayan davacı tarafın bu kez de şirketlerini satıp, borçlarını tasfiye edeceğini beyan ettiğini, bu talebinin iflasın ertelenmesi kurumu ile bağdaşır yanı bulunmadığını, asli amacın şirketlerin varlığını sürdürmesinin sağlanması olduğunu belirterek istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı ve müdahil vekilleri tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Davacı şirketin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na … sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin ../İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.İflas erteleme kurumunun amacı İflas erteleme talebinde bulunan şirketin ekonomik ve finansal durumunun iyileşme umudunun bulunması halinde iflasının önlenmesi, bu yolla faaliyetinin devamı sağlanarak ekonomiye kazandırılması, bu şekilde alacaklılarının iflastan kaynaklanan olumsuzluklardan korunması, şirketin faaliyetlerine devam etmesi nedeniyle işten çıkarmalar olmayacağından veya sınırlı olacağından işsizliğin önlenmesidir. Bu nedenle işletmenin satışı aynı zamanda tasfiye anlamına geleceğinden iflas erteleme kurumunun ruhuna uygun olmayıp buna yönelik istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Bilirkişi ile kayyım raporları ve dosya kapsamına göre; davacı şirketin iş hacminin azalmasından dolayı zaman içerisinde işçi sayısınında buna bağlı olarak düştüğü, çalışanlarının ücretlerinin tam ve zamanında ödenemediği, SGK ve vergi borçlarının ödenemediği, dönen varlıkları ile kısa vadeli borçlarını ödeme gücünün kalmadığı, şirketin mali yapısının zaman içerisinde giderek bozulduğu, şirketin, usulsüz olarak henüz satışı yapılmamış ürünleri satış bedellerine dahil ederek satış gelirlerini yüksek gösterdiğinin raporla tespit edildiği, bu nedenle şirketin 2017 yılı dokuz aylık dönem net kârının 2.694.006,68.-TL olarak gerçekleştiği, iyileştirme projesindeki hedefin ise 982.500,00.-TL olduğu, aslında şirketin 2017 yılı dokuz aylık dönemini 7.673.321,81.-TL zararla kapattığı, bu nedenle iyileştirme projesindeki satış, maliyet ve kâr hedeflerinin gerçekte tutturulamadığı, davacı şirketin tirajının giderek düştüğü, üretimin fiilen tamamen durduğu, davanın açıldığı tarihten karar tarihine kadar geçen yaklaşık 1 yıl 9 aylık süre içinde uygulanan ihtiyati tedbire rağmen durumunda iyileşme olmadığı, borca batıklıktan çıkmasının ek finansman (kredi) bulunmasına bağlı olduğu ve bu kredinin de alınamadığı, dolayısıyla ek finansman sağlama olanağınını da kalmadığı gözlendiğinden ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı ve müdahil vekillerinin istinaf taleplerinin bu nedenlerle reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünde hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı ve müdahil tarafın istinaf başvurularının esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı ve müdahil tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile, İİK’nun 179/c. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/10/2018