Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1619 E. 2021/773 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1619 Esas
KARAR NO : 2021/773
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2018
NUMARASI: 2016/736 Esas, 2018/446 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili 29/07/2016 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirketle davalı şirket arasında 19/10/2010 başlangıç tarihli güvenlik hizmetleri sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirketin ruhsatlı bulunduğu havalimanlarından veya bu havalimanlarına davalı borçlu şirketin gerçekleşecek iç hat ve dış hat seferlerine yönelik yasal mevzuatlar doğrultusunda müvekkili tarafından verilecek güvenlik hizmetlerinin esaslarının belirlendiğini, bu hizmetlerin karşılığı hak edilecek ücretlerin kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin sözleşme gereğince tüm yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalı şirketin ise sözleşme gereği müvekkilinin hak ettiği ödemeleri düzenli olarak yapmadığını, bu nedenle davalıya ihtarname keşide edildiğini, ancak davalı borçlunun ödemeye ilişkin yükümlülüklerini ihlal etmeye devam ettiğini, Bakırköy …. Noterliğinin 03/05/2016 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini ve cari hesaba dayalı olarak 165.799,44 TL olan borcun ödenmesinin belirtildiğini, borçlu şirketle yapılan tüm görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, bu nedenle noterlikçe 23/05/2016 tarihli ihtarnamenin keşide edilerek güvenlik hizmetleri sözleşmesinin feshedildiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında verdiği hizmetler gereği hak ettiği ücretler ve davalı borçlu tarafından zamanında ödenmeyen ücretlere uygulanan faizler nedeniyle fesih tarihi itibariyle 195.876,09 TL alacaklı olduğunu, bu nedenle alacağın tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu şirketin 20/06/2016 tarihli dilekçesi ile 186.880,89 TL alacağı kabul ettiğini, bakiye kısma itiraz ettiğini, davalı borçlunun zamanında yapmadığı ödemelere ilişkin olarak sözleşme kapsamında işletilen faizlere kötü niyetli olarak itiraz edip asıl alacağı kabul ettiğini, müvekkili şirketin alacaklı olduğunun ispatı olduğunu iddia ederek, davalı borçlunun icra takibine karşı yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili; davacı tarafın her ne kadar imzalanan sözleşmede ödemelerin vadesinin fatura tarihlerinin temerrüte düşürülme halinin düzenlendiğini beyan etmiş ise de bu hususun soyut olduğunu, sözleşmenin 3.1.maddesinde sadece fatura tebliğinden sonraki sekiz gün içinde ödemenin yapılacağının hüküm altına alındığını, ödemenin yapılması hususunda sözleşmede belirli bir vadenin tayin edilmediğini, 6.1.maddesinde taraflardan birinin 60 gün önceden karşı tarafın merkez ofisine iadeli taahhütlü mektup veya fesih yapılabileceği hükmünün olduğunu, davacı tarafın ihtarnamesi ile yapılan feshin sözleşmeye aykırı olduğunu, iddiaların hukuka aykırı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece; bilirkişi raporunda, davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde davacının davalıdan 195.876,09 TL alacaklı olduğu, davalı ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde ise davacı şirketin 187.880,89 TL alacaklı olduğunun, aradaki cari hesap farkının 31/01/2016 tarihli 7.181,00 TL ve 29/02/2016 tarihli 814,20 TL tutarındaki 2 adet faturanın davalı ticari defterlerine işlenmemesinden kaynaklandığı, söz konusu faturaların davacı şirket tarafından e-fatura olarak düzenlenmiş olması nedeniyle davacı şirketin kayıtlarına alınmasının gerektiğini, netice itibariyle takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 195.876,09 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davanın ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında güvenlik hizmetleri sözleşmesi yapıldığı hususunun uyuşmazlık konusu olmadığı, uyuşmazlığın sözleşmenin feshedilip edilmediği, davacının davalıdan bu sözleşme nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı ve ferilerine ilişkin olduğunun anlaşıldığı, tarafların ticari defterleri incelenmek suretiyle tanzim olunan ve mahkemece itibar olunan bilirkişi raporu ile davacının davalıdan 195.876,09 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafça bu miktarın ödendiğine ilişkin belge ve delil ibraz edilmemiş olduğu gerekçesiyle açılan davanın kabulü ile Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın %20 si oranında 39.175,21 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; gerekçeli kararda mahkemenin açılan davanın kabulüne, takibin iptaline ve 195.876,05 TL asıl alacak üzerinden devamına şeklinde ibareye yer verildiğini, kısa kararda ise açılan davanın kabulü şeklinde hüküm kurularak gerekçeli kararın kısa karar ile çelişkili olduğunu, huzurdaki davaya konu icra takibinin 195.876,09 TL asıl alacak ve 1.014,26 TL faiz alacağı olmak üzere 196.890,35 TL alacaktan oluştuğunu, harca esas değerinde bu olduğunu, kök ve ek raporlarla faiz talebinin haklılığının ispatlandığını, hükmün tavzih talebinin ise reddedildiğini, müvekkilinin davalı tarafı temerrüte düşürmediği tespitinin hatalı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve yeniden yapılacak yargılama neticesinde takibine 196.890,35 TL üzerinden devamına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; kararın maddi ve hukuki gerçekliğe aykırı olduğunu, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bilirkişi incelemesinin eksik ve hatalı olduğunu, müvekkili şirketin davacının dava dilekçesinde gösterdiği faturalara karşı herhangi bir itirazda bulunmamasının alacağın varlığını ispatlayamayacağını, %20 icra inkar tazminat kararının hatalı olduğunu, aksine takibin mesnetsiz olduğunu, bu nedenle haksız davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, kararın kaldırılmasını ve yeniden karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili tarafından 19/11/2019 tarihli dilekçeye ekli olarak, müvekkili şirketin Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2014/1164 Esas numarası ile görülen davada 07/11/2019 tarihinde iflasına karar verildiğini, İİK 194.maddesi gereğince hukuk davalarının alacaklıların ikinci toplantısından 10 gün sonra devam edileceğini, yasa kapsamında davanın durdurulmasına karar verilmesini talep ederek, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1164 Esas, 2019/1056 Karar ve 07/11/2019 tarihli takipli iflas sonucu davalı borçlu şirket hakkında verilen ve henüz kesinleşmemiş iflas kararını dosyaya ibraz etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; hizmet sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap ve fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.Taraflar arasında; güvenlik hizmetleri sözleşmesinin düzenlendiği konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık; mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı ve davacının faiz alacağına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.Dosya kapsamından; taraflar arasında 19/11/2010 başlangıç tarihli güvenlik hizmetleri sözleşmesinin düzenlendiği, sözleşme konusunun …Jet’in davacı şirketin ruhsatlı bulunduğu havalimanlarından veya havalimanlarına gerçekleşecek iç hat ve dış hat seferlerine yönelik milli sivil havacılık güvenlik programı 33.maddesinde belirtilen müsaadeli silah taşıma hükümleri 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun, 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanunu ve bağlı yönetmelikleri ve hava yolu operasyon standartları doğrultusunda tabi olunan esas ve usullere uygun sayı ve nitelikte görevlendirilecek güvenlik görevlisi ile gerçekleştirilecek güvenlik hizmetlerinin detaylarını belirlemek ve hizmetler karşılığı alınacak ücretleri tespit etmek şeklinde ifade edildiği, ücretlendirmenin 1.3.madde de düzenlendiği, ödemelere ise 3.madde de yer verildiği, 3.1.bentte, davacının hizmet faturalarını yedişer günlük periyotlar içinde hazırlayacağı ve teslim edeceği, hazırlanan her fatura için Bora Jet’in fatura teslim tarihinden itibaren 8 takvim günü içerisinde ödeme yapmayı kabul edeceğinin belirtildiği, davacı şirket tarafından davalı şirkete Mayıs 2016 ve Haziran 2015 tarihlerinde ihtarnameler keşide edildiği, 04/06/2015 tarihli noter ihtarnamesinde; 39.029,92 TL bakiye borcun ödenmesinin talep edildiği, Mayıs 2016 tarihli noter ihtarnamesinde ise; 19/10/2010 başlangıç tarihli güvenlik sözleşmesi kapsamında 165.799,44 TL bakiye borcun olduğu, tebliğ tarihinden itibaren beş gün içerisinde banka hesabına tam ve eksiksiz olarak ödenmemesi halinde sözleşmeyi ihlal nedeniyle altıncı günden geçerli olmak üzere sözleşmenin feshedilmiş sayılacağının belirtildiği, 23/05/2016 tarihli noter ihtarnamesinde ise sözleşmenin 27/05/2016 tarihi itibariyle haklı nedenlerle feshedildiği, fesih tarihi itibariyle sözleşme kapsamındaki hizmetlerin verilmesinin sona ereceğinin belirtildiği, davacı şirket tarafından davalı şirket adına silah taşıma hizmeti adı altında değişik tarihli ve miktarlı e-faturaların düzenlenmiş olduğu, davacı şirket tarafından davalı hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 14/06/2016 tarihinde 195.876,09 TL asıl alacak ve 1.014,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 196.890,35 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, takibe dayanak olarak 19/10/2010 tarihli sözleşmeye istinaden cari hesap ve fatura alacağının gösterildiği, borçlu şirkete ödeme emrinin 17/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, şirketin 20/06/2016 tarihinde takibe karşı yasal süre içerisinde kısmi itirazda bulunduğu, itirazında, borçlu şirketin kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle 187.880,89 TL borcu bulunduğu, bu tutarı aşan ana para, işlemiş faiz, faiz oranı ve takibin diğer unsurlarına ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, netice olarak kısmi itirazın kabulü ile takip çıkış rakamından işlemiş faiz tutarı 1.014,26 TL ile itiraz edilen 7.995,20 TL’lik kısmı açısından takibin durdurulmasını ve takip çıkış rakamının 187.880,89 TL olarak ele alınıp hesap çıkarılmasını talep ettiği, 24/06/2016 tarihli ikinci dilekçe ile ise yine yedi günlük süre içerisinde şirket kayıtlarında yapılan ilk inceleme sonucunda verilen bilgi doğrultusunda 20/06/2016 günü itiraz dilekçesi verildiğini, ilk dilekçede borcun bir kısmına itiraz edildiğini, ancak sonradan kayıtlarını tekrar inceleyen şirketin takip borçlusuna hiçbir borcu olmadığı bilgisini aktardığını, tebliğ tarihinden itibaren İİK 62.maddesi gereğince borçluya tanınan yedi günlük itiraz süresi dolmadığından takiple ödenmesi talep edilen borcun tamamına, faize, faiz oranına ve borcun ferilerine itiraz ettiklerini beyan ettiği, davacının ise İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açmış olduğu anlaşılmıştır.31/03/2017 tarihli mali müşavir bağımsız denetçi bilirkişi raporunda; tarafların iddia ve savunmaları belirtildikten sonra davacı şirketin ticari defterlerinden 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin incelemeye tabi tutulduğu, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırıldığı, ticari defterlerin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, kendi lehine delil olma vasfına sahip olduğu, davacı defterlerine göre davacı şirketin 2016 yılı ticari defterlerinde davalı şirketin 2015 yılından 85.102,00 TL borçlu olduğu, 2016 yılında davalı şirkete 128.935,40 TL tutarında elli adet fatura düzenlendiği, karşılığında 18.161,31 TL tahsilat yapıldığı, takip tarihi itibariyle davalı şirketin 195.876,00 TL borçlu olduğun tespit edildiği, davalı şirketin ticari defterlerinden 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yılına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğu, defterlerin yasal süresi içerisinde açılış ve kapanış onaylarının ve e-defter berat onaylarının yasal süre içerisinde yaptırıldığı, TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, kendi lehine delil vasfına sahip olduğu, davalı defterlerinde davacı şirket ile olan hesap hareketlerini cari hesap kodunda takip ettiği, davacı şirketten alınan faturaların bu hesabın alacağına, davacı şirketten yapılan ödemelerin ise bu hesabın borcuna kaydedildiği, davalı şirketin incelenen 2016 yılı ticari defterlerinden 2015 yılından 85.102,00 TL alacaklı olduğu, 2016 yılında davacı şirketten 120.940,20 TL tutarında 48 adet fatura alındığı, karşılığında 18.161,31 TL ödeme yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacı şirketin 187.880,89 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, taraflar arasında 7.995,20 TL cari hesap farkının bulunduğu, bu farkın davalı şirket tarafından düzenlenen 31/01/2016 tarihli 7.181,00 TL ve 29/02/2016 tarihli 814,20 TL tutarındaki iki adet faturanın davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, söz konusu faturaların davacı şirket tarafından e-fatura uygulaması kapsamında elektronik olarak ticari satış faturası şeklinde düzenlendiğinden davalı şirket tarafından kayıtlarına alınması gerektiği, davalı şirketin 7.995,20 TL tutarındaki bu faturayı kayıtlarına almaması nedeniyle davacı şirkete 195.876,09 TL borçtan sorumlu olacağı kanaatine varıldığı, davacının takip talebinde 1.014,26 TL işlemiş faiz talep ettiği, bir alacağa faiz talep edebilmesi için ödeneceği tarihin kesin olarak belli olması yada borçlunun bir ihtar yada ihbarla temerrüte düşürülmesi gerektiği, dosya içerisinde davacı şirketin bir anlaşma yada belge, davalı şirkete tebliğ edilmiş herhangi bir ihtarın sunulmadığı, bu nedenle faiz hesabının yapılmadığı, davalı şirketin davacı şirkete 195.876,09 TL borçlu olduğu belirtilmiştir. Tarafların rapora beyan ve itirazları üzerine düzenlenen 30/03/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacı şirket tarafından davalı şirkete 03/05/2016 tarihli gönderilen ihtarname ile 165.799,44 TL alacağın ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren beş gün içerisinde ödenmemesi halinde tahsil edileceğinin bildirildiği, ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 05/05/2016 tarihinden itibaren beş gün sonrası olan 10/05/2016’dan takip tarihi 14/06/2016 tarihine kadar geçen sürede davacı şirketin 1.669,35 TL işlemiş faiz talep edebileceği belirtilmiştir. Mahkemece; bilirkişi raporuna göre açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava dilekçesinde davanın harca esas değeri 196,890,35 TL olarak gösterilmiş ve harç bu miktar üzerinden karşılanmıştır. Mahkeme kısa kararında açılan davanın kabulüne, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalının itirazının iptaline, takibin devamına, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalının itirazının iptaline, takibin 195.876,09 TL asıl alacak üzerinden devamına şeklinde hüküm tesis etmiştir. Mahkeme hükmü, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 298/2.fıkrasına uygun düşmemektedir. HMK 298.madde de; hükmün yazılması üst başlığı altında, ikinci fıkrada, gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Yasanın düzenlemesi emredici niteliktedir.Kabule göre ise; Anayasa’nın 138. ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 27.maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kuralı bağlanmıştır. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. ‘ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6’ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki dinlenilme hakkı gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık şekilde gerekçelendirmek zorundadır. Eksik, şekli ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma (hukuki dinlenilme hakkının), ihlalidir. HMK 297.maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantıda ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde kararların doğruluğunun denetlenmesi mümkün olacaktır. Mahkemece verilen kararın incelenmesinde, tarafların iddia ve savunmaları, hangi delillere dayanıldığı, hangi delilin diğerine neden üstün tutulduğu gerekçede tartışılmamıştır. Bu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin, gerekçeli karar ile tefhim edilen hüküm sonucunun aykırı olması ile kararın gerekçesiz ve delil değerlendirilmesi hiç yapılmadan verilmiş olması nedenleriyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1a-6.bentte göz önünde bulundurularak kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Davalı vekili tarafından istinaf dilekçesi tarihinden sonra dosyaya ibraz edilen 19/11/2019 tarihli dilekçeye ekli Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1164 Esas, 2019/1056 Karar ve 07/11/2019 tarihli kararı ile davalı şirket hakkında iflas kararı verilmiş olması da göz önünde bulundurularak, İİK 165.maddesi gereğince iflasın hükümle açılacağı düzenlemesi ve aynı yasanın 226.maddesinde masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu düzenlemeleri kapsamında iflas idaresine davanın yöneltilerek sonucuna göre karar verilmesi hususunun ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine. )
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1- Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/736 Esas, 2018/446 Karar ve 30/04/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 3.362,40 TL’den mahsubu ile bakiye 3.303,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE,5- İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/06/2021