Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1599 E. 2018/1483 K. 04.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1599 Esas
KARAR NO : 2018/1483
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R IİNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2018
NUMARASI : 2017/311 2018/281
DAVA : İTİRAZIN KALDIRILMASI ve İFLAS
KARAR TARİHİ: 04/10/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketten kiralamış olduğu taşınırların kira bedellerini ödemeyen davalı şirketle, müvekkili şirket arasında var olan Finansal Kiralama Sözleşmelerinin feshedildiğini, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2009/250 E. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda 14 Ekim 2009 gün ve 2009/544 sayılı kararı ile kiralama konusu malların müvekkili şirkete aynen iadesine karar verildiğini ayrıca kira bedellerini ödememekte direnen borçlu şirket aleyhinde kira bedellerinin tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün…E. sayılı dosyaları ile ilamsız takip yoluna başvurduklarını, icra takiplerinin kesinleştiğini, sadece İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takibin İİK’ nun ilgili maddesi kapsamında iflas yolu ile takibe çevrildiğini ve iflas ödeme emrinin borçlu şirket çalışanına 16/06/2010 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalı şirket vekili tarafından ödeme emrine itiraz edildiğini, itiraz sonrası borçlu şirketin müvekkili şirketle olan uyuşmazlığın sözleşme yapılarak çözümlenmesi için başvuruda bulunduğunu, başvurunun müvekkili şirket tarafından kabul edildiğini, taraflar arasında 30 Temmuz 2010 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşme kapsamında bir bölüm yükümlülüklerini yerine getiren davalı şirketin son ödemelerinde direndiğini ve protokolün 2. ve 4. maddesi kapsamında yapılan indirimin hukuken geçersiz hale geldiğini bu sebeple itirazın kaldırılması ve davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinin bulunmadığı ancak mahkememiye sunmuş olduğu son beyan dilekçesinde özetle; davacının Finansal Kiralama Sözleşmelerinden kaynaklanan borcun sona erdiğine dair müvekkili şirkete 11.09.2013 tarihli …sıra no’lu ve 24.09.2013 283943 sıra no’lu olmak üzere 3 adet faturayı kestiğini, leasing sözleşmelerinde alacaklı tarafın fatura tanzim etmesinin taraflar arasındaki borç ilişkisinin sona erdiğinin kanıtı olduğunu, mahkemeye sunmuş oldukları faturalardan ve bilirkişilerce düzenlenen rapor ile davacı şirketin defterlerinde herhangi bir borç veya alacak kaydının bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı şirket ile imzalamış olduğu 30.07.2010 tarihli protokolde, asıl alacağını ve yargılama giderlerini davacıya ödediğini, iş bu protokolden kaynaklı yalnızca 40.000,00 TL’lik vekâlet ücreti ödenmediğini, bunun üzerine davacı şirketin kötüniyetle, tüm finansal kiralama sözleşmelerinde yer alan, aslında tamamı müvekkili şirketçe ödenen alacak üzerinden takibi devam ettirdiğini, davacı şirketin, sayın mahkemenize sunmuş olduğu bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde, bilirkişinin sonuç kısmında borcun vekâlet ücretinin ödenmemesinden kaynaklandığı ve bu nedenle vekâlet ücretinin faizi ile birlikte 65.929,86 TL olduğuna ilişkin bir itirazının olmadığını beyan etmekle borcun aslında takip konusu borçtan kaynaklanmadığını ikrar ettiğini, ödenmeyen 40.000,00 TL’nin vekalet ücreti olup davaya konu takip dosyasının alacak konusu ile bir ilgisinin olmadığını, müvekkili şirketin davacı şirkete iflas takip dosyasında talep etmiş olduğu borcu bulunmadığının bilirkişi raporu ile kanıtlandığını tüm bu nedenlerle davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Takip konusu borç dava tarihinden sonra ödenerek sona erdiğinden dava konusuz kalmış olmakla karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf taleplerinde;
Davacı şirket ile müvekkili davalı şirket arasında 30/07/2010 tarihinde 5 ayrı takip dosyası için ortak bir protokol yapıldığını, 40.000-TL’lik vekalet ücreti alacağının mahkeme dosyasına konu takip (İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …) için belirlenen bedel olmayıp 5 dosyanın tamamı için ortak olarak belirlendiğini, hangi dosya için ne kadar vekâlet ücreti ödenmesi gerektiği hususunda protokolde hüküm bulunmadığını, davacı şirketin kötü niyetle, protokol gereğince müvekkili şirketçe kendisine ödeme yapılmasına rağmen işbu davaya devam ettiğini, cevap dilekçesinde ayrıntılı olarak belirttiği üzere borcunun olmadığını, Sonuç olarak vekalet ücreti alacağının, davanın konusu iflas takibine bağlı iflas davasına konu alacak ile bir ilgisi olmadığını, davacı şirket vekilince ayrı takip ve dava konusu olması gerektiğini, zira protokolün yapılması ile birlikte yeni bir hukuki durum ortaya çıktığını, dolayısıyla yapılan ödemelerin hangi dosya için yapıldığının belli olmadığını, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücret-i vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporundan da açıkça görüldüğü üzere müvekkilinin davacıya olan borcunu 2013 yılında ödediğini, mahkeme karanının kaldırılarak işbu davada kötüniyetli olan davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiş; İstinaf Dilekçesi Davacı …A.Ş. Vekiline 24/05/2018 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Talebine 30/05/2018 Tarihli Dilekçesi İle Cevap Verilerek; Davanın Reddine ve %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesi taleplerinin dayanaksız olduğunu, ilgili protokol kapsamında taahhütlerin yerine getirilmediğini, Davalı tarafın 30/07/2010 tarihli Protokol hükümlerine uymamasına rağmen, Protokol şartları bu nedenle ortadan kalkmış ve iflasa çevrilen İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamında inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, yerel mahkemenin Protokol hükümlerine göre değerlendirme yaparak ve kendilerinin vekalet ücret alacağı karşılanmamış olmasına rağmen defter kayıtlarını baz alarak davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş ise de 11/05/2018 günlü istinaf dilekçelerinde belirttikleri dikkate alınarak depo kararı oluşturulması gerektiğini, davanın açıldığı tarih itibari ile ödemelerin Protokol hükümlerine uygun olarak yapılmadığı tespitli ve davalının ikrarında iken bir de davanın reddini talep etmek; hatta kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmek, davalının kötüniyetinin açık delili olduğunu, bunun yanında davalı tarafın yargılamanın hiçbir aşamasında kötüniyet tazminatı talebinde bulunmazken istinaf aşamasında kötüniyet tazminatı talebinde bulunmasının hukuk sistemine göre kabul edilemeyeceği gibi huzurdaki dosyanın bir “iflas davası” olduğu gözönüne alındığında davalının kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmesinin de mümkün olmadığını, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin de davalının üstüne bırakılması gerektiğini, davalı hakkında iflas davasının açılış tarihi 6 Haziran 2011 olup, borcun 2 yıl sonra ödendiğini, bu hususun davalının da kabulünde olduğunu, bir davada asıl talebin konusuz hale gelmesi durumunda, bunun fer’i (yan) niteliğindeki diğer talepler hakkında yargılamaya devam edilerek, bunlar hakkında da bir karar verilmesi gerektiğini, diğer bir söyleyişle, davanın konusuz kalması halinde mahkemenin yargılamaya devam ederek, davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip, o tarafı yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum etmesi gerektiğini, (KURU, Baki; Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 3, Sayfa 3030 vd., 6. Baskı, 2001). Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 423/6.maddesinde de açıkça belirtildiği gibi, vekalet ücretinin bir yargılama gideri olduğunu, haksız çıkan taraf üzerinde bırakılmasının doğru olduğunu, Yargıtay 17.HD.nin 28/06/2010 tarih ve 2010/2850 E ve 2010/5982 K. sayılı kararının da bu yönde olduğunu belirterek davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı… A.Ş. Vekili İstinaf Taleplerinde;
1-Taraflar arasında imzalanan 30/07/2010 tarihli Protokol çerçevesinde davalının borçlu olduğu 5 ayrı takip dosyasındaki davalının müvekkil şirkete olan borcunun yapılandırıldığını, rapora göre de ödenmesi gereken 40.000,00-TL ‘lik icra ve vekalet ücretinin ise ödenmediğini, diğer ödemelerin ise gecikmeli de olsa ödendiğinin tespit edildiğini, böylece davalının belirtilen vadelerde taahhüt etmiş olduğu ödemeleri yerine getirmediğini, bu nedenle protokol hükümlerinin geçerli olamayacağı sonucuna varıldığını, mahkemece de gerekçeli kararda bu hususa değinildiğini fakat, yerel mahkemenin yargılaması iflasa çevrilen ve davalı tarafça itiraz edilen İstanbul …icra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından kaynaklanan dosya borcunun ne kadar olduğu ve borcun ödenip ödenmediğini araştırması gerekirken eksik inceleme ile sadece müvekkil şirketin defterlerini baz alarak karar verdiğini, başka bir deyişle yerel mahkemenin geçerli olmadığına kanaat getirdiği geçersiz bir protokol kapsamındaki ödeme miktarlarını dikkate alan bilirkişi Raporuna göre değerlendirme yaptığını, dosya üzerinden yeniden yapılacak bir inceleme ile dava tarihi ve hesap tarihi itibari ile 30/07/2010 tarihli Protokol dikkate alınmaksızın İstanbul ….icra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosya borcunun yapılan ödemeler ile karşılanıp karşılanmadığının araştırılması gerektiğini,
2-Yerel Mahkemenin, asıl alacağının eklentisi niteliğinde olan vekalet ücretinin ödenmemesi durumunda bunun depo emrine esas alınamayacağı hususundaki tespitlerine de katılmadıklarını, zira ilgili borç-alacak ilişkisinin sona ermesinin asıl alacak yanında onun ferileri niteliğindeki icra gider, masraf ve vekalet ücretlerinin de ödenmesi koşuluna bağlı olduğunu, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/311 E. ve 2018/281 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş, İstinaf dilekçesi davalı vekiline 24/05/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf dilekçesine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının taraf vekilleri tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, İİK.nun 154 ve devamı maddelerine dayalı iflas davasıdır.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle Gebze Ticaret Sicil Memurluğu’na 4749 sicil numarası ile kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Gebze/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile 06/03/2009 tarihinde 16.114,66.-EUR asıl alacak, 26,86.-EUR faiz, 4,87.-EUR % 18 KDV olmak üzere toplam 16.146,39.-EUR üzerinden ilamsız icra takibi başlattıktan sonra, takip yolunu 16/12/2009 tarihinde değiştirerek iflas ödeme emrinin borçlu/davalıya 16 /06/2010 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 21/06/2010 tarihinde hiçbir borcu olmadığını belirtilerek, borcun tamamına ve faize itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 06/06/2011 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın kaldırılması ve iflas davası açtığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafın davaya cevap vermediğinden HMK.nun 357.maddesi gereğince kötüniyet tazminatına yönelik iddiaları dinlenemeyeceği gibi huzurdaki davanın iflas davası olması nedeniyle de bu tür davalarda zaten kötüniyet tazminatına hükmedilmesi yasal olarak da mümkün görülmediğinden buna yönelik istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında finansal kiralama sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmeden doğan borçların 30/07/2010 tarihli Protokole bağlandığı, protokole bağlanan taksitlerin de zamanında ödenmediği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık borcun tamamen ödenip ödenmediği ve yargılama giderlerinden kimin ne kadar sorumlu olacağı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan Finansal Kiralama sözleşmesinde delil sözleşmesi yapılmış olup, buna göre davacı tarafın kayıtlarının esas alınması kararlaştırıldığından davacı vekilinin, davalı tarafın da kayıtları incelenmeden eksik araştırma ile hüküm kurulduğu yönündeki itiraz ve talepleri yerinde görülmemiştir.
Görevsiz mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davacının 06/03/2009 tarihi itibariyle 123.125,21 Euro alacağı bulunduğu, takip tarihinden sonra yapılan ödemeler dikkate alındığında en son ödemenin yapıldığı 24/11/2010 tarihi itibari ile davacı şirketin 93.220,47 Euro alacağı bulunduğu bildirilmiş, 2.kez alınan raporda davacı ile davalı arasında imzalanan 3 adet finansal kiralama sözleşmesine göre toplam 481.067 Euro borç bulunduğu, bu miktarın 05/06/2012 tarihli rapor ile birbirini teyit ettiği bildirilmiş, aynı bilirkişi heyetinden alınan ek raporla, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeye göre 31/12/2009 tarihi itibari ile davacı yana 1.425,81 TL borçlu, 31/12/2010 tarihi itibari ile davalı yanın kayıtlarında fazladan ödemelerin görülmesi ile davacıdan 68.267,19.-TL alacaklı olduğu tespit edilmiş, görevli mahkemece çelişkinin giderilmesi için 3.kez bilirkişiye başvurulmuş, bu rapora göre, davacı şirketin defter kayıtlarının incelenmesinde; ödemeler toplamının 328.652,61.-Euro olduğu, ayrıca davacı şirket tarafından davalı şirkette euro cinsinden mal devri, sigorta ve … faturaları düzenlendiği, 11.12.2017 hesaplama tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten herhangi bir alacak veya borç bakiyesinin bulunmadığı, alacak/borç bakiye tutarının 0,00 TL olarak tespit edildiği, davacının defter kayıtlarında davalının hesaplarının kapatılmış olduğunun görüldüğü, ödemelerin ise gecikmelide olsa yapıldığı, davacının ticari defter kayıtlarında davalının hesaplarının kapatıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan finansal kiralama sözleşmelerinden kaynaklanan davalının ödenmeyen borçları nedeniyle 5 ayrı icra takibi başlatıldığı, bunlardan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyası nedeniyle huzurdaki iflas davasının açıldığı, iflas davası açılmadan önce fakat icra takibi başlatıldıktan sonra taraflar arasında yapılan 30/07/2010 tarihli protokolün ödemelerin zamanında yapılmaması nedeniyle geçerliliğini yitirdiğinin tarafların kabulünde olduğu gibi mahkemenin de kabulünde olduğu konularında da tartışma olmadığına göre; davacı vekilinin istinaf dilekçesinde de işaret ettiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 100 (mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 84) maddesi göz önüne alınarak dava konusu icra takibine ilişkin ödemelerin hangi tarihlerde yapıldığı ve bu icra dosyasına ilişkin (hangi finansal kiralama sözleşmesine ilişkin ise) ana borcun, faizlerin ve vekalet ücreti dahil masrafların ödenip ödenmediğinin açık ve net olarak tespiti ile yapılan ödemeler (ödeme tarihlerine göre) mahsup edilerek (gerekirse TBK 100.hükmü nazara alınarak bu konuda davacı tarafa açıklama yaptırılmak suretiyle) buna göre İİK.nun 158.maddesine uygun, karar tarihine en yakın hesap yapılıp sonucuna göre işlem yapılması gerekirken tüm icra dosyaları ve yapılan tüm finansal kiralama sözleşmelerinden doğan borç birlikte değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu nadanla davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine, davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1a,6. maddesi gereğince yukarıda açıklandığı üzere gereği için dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun REDDİNE,
2-Davacı tarafın istinaf başvurusu, esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/311 E. 2018/281 K. 26/03/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Davacı tarafından yapılmış olan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/10/2018