Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1564 E. 2019/451 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1564 Esas
KARAR NO : 2019/451
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2018
NUMARASI : 2012/177 ESAS – 2018/150 KARAR
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 07/03/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 06.07.2012 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirkete Tüm İşyeri Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan …… kiracı olarak faaliyet gösterdiği ….. / …… adresinde ki sigortalı mahalle, üst katında faaliyet gösteren davalı şirketin işyerinin bacasından savrulan kıvılcım ve yanar vaziyetteki partiküllerin sigortalı işyerinin bacasından inerek, istiflenmiş ürünlerin üzerine düşmesi neticesinde yangına sebep olması ile sigortalı işyerinde hasar meydana geldiğini, ekspertiz raporuna göre dava konusu olayın bacadan inen kıvılcımların malları tutuşturması süretiyle hasarın meydana gelmiş olduğunun tespit edildiğini, tespit yaptırılarak çıkış sebebi ve nereden kaynaklandığı hususunda ayrıntılı rapor alındığını, sigortalı mahalde oluşan hasardan davalı şirketin Türk Borçlar Kanunun 49. madde hükmü gereğince, kullanımında bulunan mahalde gerekli bakım ve onarımı yapmaması nedeniyle kusurlu sorumluluğu, davalı …’nın ise TBK 69 madde hükmü gereğince kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, müvekkili şirketin yapılan bu ödeme ile TTK 1472. maddesi gereğince sigortalının haklarına halef olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 181.513,82 TL ‘nin ödeme tarihi olan 03.02.2012 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı ……..Tic.Ltd.Şti vekili, davacının, yokluklarında yapılan, müvekkili şirkete tebliğ dahi edilmeyen tespit raporuna dayanarak sigortalıya ödenen tüm ödemeyi taraflarına yüklemeye çalıştığını, tespit talebinin yangının meydana geldiği tarihten 25 gün sonra yapıldığını, ciddi bir hasara neden olan yangın hususundaki bulguların tespitinin tek bir bilirkişinin insafına bırakıldığını , bir an kabul edilse dahi, müvekkilinin bacasından sıçrayan kıvılcımların sigortalının bacasından da geçerek işyerinin içerisine nasıl ulaştığı ve sigortalı tarafından bu yönde bir tedbir alınıp alınmadığının tartışılmadığını, raporda kuvvetli yağmurdan hiç bahsedilmediğini, yangının çıkış sebebi ile müvekkilinin hiçbir ilgisinin bulunmadığını savunarak davanın ve faiz talebi ile faiz haddinin reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı …, davacının rücuen açmış olduğu davaya mal sahibi olarak kendisininde dahil edildiğini, bunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, hasarın muhatabının kendisi olmadığını, hasar bedeli ödenen ……… kiracı olduğu işyerinin de kendisine ait olduğunu, mal sahibi olarak ihmal ve kusuru varsa, davacı ve davalı arasında sorumluluk olduğunu, yangının çıkış nedeninin herhangi bir bacanın temizlenmemesinden kaynaklanan yangın olmadığını, kusur ve ihmali bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili, davalı …’nın cevabına karşı beyan dilekçesinde, davalının dava konusu olayda TBK 69. maddesi gereğince kusursuz sorumlu olduğunu iddia etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, davalılardan …’nın davalı şirketin faaliyet gösterdiği işyerinin mal sahibi olduğu, olayla ilgili kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığı, bilirkişi raporlarında, çorap ve ambalajların yanabilmesi için en az 320-340 santigrat derece civarında ısıya ihtiyaç duyulduğu, çorap istiflerine temas etmesi gerektiği, yangının raporda belirtildiği üzere dördüncü katta bulunan sobanın yakılması sonucunda üçüncü kata ait bacaya düşen kıvılcımlardan kaynaklandığı hususunda bir çelişki bulunmadığı, davalı şirketin üçüncü katta çıkan yangın olayında kusurunun ispat edilmiş olduğu gerekçesiyle, davalı … yönünden açılan davanın reddine, davalı ……Ltd.Şti yönünden açılan davanın kabulüne, 181.513,82 TL nin dava tarihi 06.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, davacı vekili ve davalı …..Ltd.Şti vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, davanın … yönünden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, raporda, davalı bacalarının bakımsız ve temizliğinin yapılmamış olması nedeniyle birbirine bitişik durumda bulunan bu iki bacanın 4. bacadan çıkan kıvılcımların rüzgarın etkisiyle 3. bacaya düşmesi nedeniyle 3. katta bulunan çorap istiflerini tutuşturması sonucu yangının çıktığını , yapı maliki davalının TBK 69. maddesi gereğince kusursuz sorumlu olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı…..Ltd.Şti vekili istinaf nedenleri olarak, tespit raporunun tebliğ edilmediğini, itiraz haklarının kısıtlandığını, raporun eksik incelemeye dayalı olduğunu, bacanın kapalı olup olmadığı konusunda işyeri sahibinin tanık olarak beyanının alınması gerektiğini, asıl bacanın, kare baca olarak gösterilen yerin altındaki ağzı kapalı olan yer olduğunu, resimlerde görülen kare baca olmadığını, tazyikli su müdahalesi sonucu kırılan tuğla parçaların dağıldığı alan olduğunu, itirazların her aşamada tekrar edildiğini, mahkemece dosyaya sunulan CD çözümün dahi yapılmadığını, yeni bir keşif yapılmamasının dışında ek rapor dahi alınmadığını, eksik incelemeye dayalı çelişkiler barındırın rapora göre karar verildiğini iddia ederek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili, davacı vekilinin istinaf başvurusuna karşı beyan dilekçesinde, müvekkilinin somut olayda, taşınmaz maliki olup, kusursuz üçüncü kişi konumunda olduğunu, doğan zarardan malik değil kiracının sorumlu olduğunu, kiracının kusuruna dair rapor alınmadığını belirterek davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, “ Tüm İşyeri ,Yangın Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi “ kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, davacı … şirketi ile dava dışı sigortalı …arasında, başlangıç tarihi, 13.07.2011, bitiş tarihi 13.07.2012 olan sigorta poliçesinin düzenlendiği, riziko adresine ait işyerinin, davalı … tarafından, dava dışı sigortalı ………, 15.06.2010 ve 15.06.2011 tarihli kira sözleşmesi ile çorap ütü konfeksiyon atölyesi olarak kiralandığı, dava dışı sigortalının davalılardan …’nın kiracısı olduğu, söz konusu yerde 23.12.2011 tarihinde yangın meydana geldiği, işyerinin bulunduğu binanın 4 katlı betonarme bina olduğu, işhanı olarak kullanıldığı, davalı …’nın diğer davalının da işyeri sahibi olduğu, davacı … şirketinin dava dışı sigortalıya hasar bedelini ödedikten sonra iş bu rücuen tazminat davasını açtığı anlaşılmıştır.Taraflar arasında, poliçe, yangının çıktığı işyeri, sigortalı ile davalı şirketin, davalı gerçek kişinin kiracıları olduğu konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı gerçek kişi bina sahibinin olaydan dolayı sorumlu olup olmayacağı İle mahkemece yapılan incelemenin yeterli olup olmadığıdır.Uyuşmazlık konularının incelenmesi aşamasından önce, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ilgili maddeleri göz önünde bulundurarak, özelikle, tarafların sıfatı ve davanın niteliği nedeniyle mahkemenin görevli olup olması ile ilgili dava şartının incelenmesi uygun görülmüştür.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK nun 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya geçeceği belirtilmiştir.Halefiyet ile açılan davanın sigorta şirketinin hukuken yerine geçtiği dava dışı sigortalı tarafından sorumlulara karşı hangi mahkemeye dava açması gerekiyorsa o mahkemeye dava açması ve mahkemenin görevinin zarar sorumlusu ile dava dışı sigortalı arasındaki hukuki ilişkiye göre belirlenmesi gerekir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 esas ve 9 sayılı kararında bu husus “ sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusudur “ şeklinde belirtilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 4. maddesinde ise, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın kiralanan taşınmazların, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıklara konu olan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemesinin görevinde olduğu belirtilmiştir.Somut olayda, sigortalı işyerinde çıkan yangın sebebiyle meydana gelen zarar, sigortacı tarafından kiracı olan sigortalıya ödenmiş olup, ödenen tazminat işyeri maliki ile diğer kat maliki ve aynı zamanda kiracıdan talep edilmektedir. Dava dışı sigortalı ile davalı … arasında kira kontratı vardır. Davalı … ile dava dışı sigortalı arasındaki temel hukuki ilişki kira sözleşmesine dayanmaktadır. Her ne kadar, davalı şirkete karşı dava haksız fiil hükümleri gereğince açılmışsa da her iki davalı bakımından açılan davanın ihtisas mahkemesinde görülmesi uygun olacaktır. Kiracı ve kiraya veren arasındaki dava da görevli mahkeme, yukarıda ifade edildiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 4. maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesidir. (emsal, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin, 2014/9780 Esas, 2016/11959 Karar ve 27.12.2016 tarihli, 2015/4764 Esas, 2015/6182 Karar ve 28.04.2015 vb ilamları ).Mahkemelerin görevi yasanın 1. maddesinde belirtildiği gibi, ancak kanunla düzenlenir ve kamu düzenindendir. Dava şartları arasında yer aldığı için, mahkemece taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir ve taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmaz. Ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, halefiyete dayanılarak açılan davanın özelliği nedeniyle, her iki tarafın tacir olması tek başına TTK hükümleri uyarınca davanın ticari dava olmasını gerektirmemektedir.Açıklanan nedenlerle, mahkemece, davanın mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1- c bendi gereğince aynı yasanın 115/2.fıkrası uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmiş olması doğru değildir. Ancak, söz konusu bu hata, özellikle davanın geçirmiş olduğu aşama nedeniyle HMK 30. maddede düzenleme bulan usul ekonomisi ilkesi de gözetildiğinde yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyeceğinden hüküm düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi uygun görülmüştür.Açıklanan nedenlerle, mahkemenin görevli olmaması sebebiyle, davacı ve davalı ………….Ltd.Şti nin istinaf başvurusunun kabulü ile esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin hükmün kaldırılarak, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Davacı vekili ve davalı ………Ltd.Şti vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/177 Esas, 2018/150 Karar ve 01.03.2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA ,3-a)Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendinde düzenlenen mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2. fıkrası uyarınca usülden REDDİNE,b)HMK 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesi ve taraflardan birinin başvurusu halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,c)Aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına,d)HMK 331. maddesi gereğince yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, davalı ……..Ltd.Şti tarafından peşin olarak yatırılan toplam 3.197,90 TL harçtan alınması gereken 189,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.008,40 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde adı geçen davalı tarafa iadesine,5-Davacı ve davalı ………..Ltd.Şti tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine,6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,7-Gerekli işlemlerin tamamlanması için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/3 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/03/2019