Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1539 E. 2020/1408 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1539 Esas
KARAR NO: 2020/1408
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2018
NUMARASI: 2017/144 Esas, 2018/228 Karar
DAVA: KOOPERATİF İHYASI (6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesine göre)
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 14.02.2017 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin, kooperatif üyeliği hissesine düşen dairenin kendisine verilmeyerek, kooperatif dairelerinin yöneticiler tarafından üçüncü kişilere satılıp devredildiğinden ve kooperatiften birşey alma olanağı kalmadığından kooperatif ve sorumlulara karşı TTK ve Kooperatifler Kanunundan doğan sorumlulukları nedeniyle Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/516 Esas dosyasında tazminat davası ikame edildiğini, davanın devamında, sicil kayıtlarından, kooperatifin 2015 yılında sicilden terkin edildiğinin ortaya çıktığını, bu sebeple 31.01.2017 tarihindeki duruşmada taraflarına dava açmaları için süre verildiğini, şirketin tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden silinme ( terkin ) ile sona ereceğini, tüzel kişiliğin sona ermesi içinde tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerektiğini, tasfiye işlemleri tamamlanmamış ve tasfiyesi için gereken işlemlerin eksik bırakılması ticaret sicilinden silinse bile tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabulünün olanaksız olduğunu, sicilden terkinin usulsüz olduğunu, davanın karar aşamasında olduğunu iddia ederek. 14.04.2015 tarihinde sicilden terkin olunan S.S.Hoşerenler Konut Yapı Kooperatifinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …vekili, müvekkilinin TTK ‘nın 32.madde hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle tescil kararı verileceğini, aksi halde, tescil talebini reddedeceğini, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince işlem gerçekleştirildiğini, tebligat ve ilan prosedürleri yerine getirilerek dava konusu şirketin re’sen terkin edildiğini, hukuka uygun olarak terkin edildiğini, müvekkili sicil müdürlüğünün dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, davanın reddi ile yasal hasım konumundaki müvekkilinin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasını istemiştir.Davalı … vekili, tasfiye işlemi yapılmamakla birlikte, müvekkilinin tasfiye memuru olarak tayin edildiğinde haberdar olduğunu, herhangi bir evrakta imzası olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin kooperatiften 23.03.2009 tarihinde istifa ettiğini, kooperatif ile arasındaki ilişkinin sonlandığını, son tasfiye memuru olduğuna dair iddia ile açılan davada müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili, iş bu davada ticaret sicil memurluğuna husumetin yöneltilmesi gerektiğini, sicil memurluğu haricindekilere davanın yönetilmesinin hatalı olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/3122 Esas, 2016/3558 Karar sayılı kararında, açılan davada ticaret sicil memurluğuna husumet yöneltilmesi gerekli ve yeterli olduğu, ihyasına karar verilmesi istenilen şirkete ve bu şirketin tasfiye memuruna açılan davanın husumet yokluğundan reddi gerektiği ifadeleri ile görüş bildirildiğini, işlemlerin usule uygun olarak resen silindiğini belirterek öncelikle husumet yokluğu nedeniyle, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI; Mahkemece, ihyası istenilen kooperatifin aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarını yapmaması nedeniyle re’sen terkin kapsamına alındığı, …tarafından yasanın ve tebliğin verdiği yetkiye dayalı olarak kooperatife ihtarname gönderildiği, ihtarnamenin kooperatife tebliğ edilemediği, ihtarın 13.01.2015 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği verilen iki aylık sürenin beklenildiği , tasfiye memuru ismi bildirilmediği gibi kooperatifin derdest davasının olduğunun da sicile bildirilmediği, prosedürün tamamlanmasına müteakip 14.04.2015 tarihinde kooperatifin sicilden terkin edildiği, terkine ilişkin kararında 20.04.2015 tarihinde sicil gazetesinde ilan edildiği, iş bu davanın beş yıllık süre içinde açıldığı, kooperatif münfesih durumda bulunduğundan sicil kayıtlarına göre yönetim kurulu üyesi …’ın kooperatife tasfiye memuru olarak atanmasına dair gerekçe ile, ihyası talep edilen kooperatif yönetim kurulu üyeleri davalılar …, … ve … hakkındaki davaların pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı …yönünden davanın kabulüne, 6102 sayılı TTK nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin olunan S.S Hoşerenler Konut Yapı Kooperatifi’nin Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/516 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere tüzel kişiliğinin İHYASINA, kooperatif münfesih durumda bulunduğundan sicil kayıtlarına göre …’ın kooperatife tasfiye memuru olarak atanmasına, ücret takdirine yer olmadığına, karar kesinleştiğinde keyfiyetin ticaret sicilde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, kooperatif ile herhangi bir bağı olmayan aynı zamanda da Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/516 Esas sayılı dosyasında davalı olan müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmasının kabul edilemeyeceğini, dava dosyasını kooperatif için takip etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin hem kendi hemde şirket adına savunma yapmasının mümkün olmadığını, hatalı karar ile tasfiye memuru olarak atandığını, eski yönetim kurulu üyelerini veya kooperatif ortaklarının tasfiye memuru olarak atanması gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini, ihya kararının da hatalı olduğunu, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, sonuç olarak müvekkilinin 2013/516 Esas sayılı dosyasında kooperatif ile menfaat ve savunmalarının farklı olması, husumetli müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmasının hukuka, kanuna ,içtihatlara aykırı olduğunu iddia ederek, tasfiye memuru olarak atanma kararının ve tüm kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatifin ek tasfiye ile ihyası istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 27.01.1994 tarihinde sicile tescil edilen, S.S Hoşerenler Konut Yapı Kooperatifi’nin, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi ile 30.12.2012 tarih 28513 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin tebliğin (5/1-ç)”sebebi ne olursa olsun aralıksız son 5 yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ve kooperatifler “ bendi gereğince sicil kaydının 14.04.2015 tarihinde resen terkin edildiği, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 20 Nisan 2015 tarihli sayısında yayınlandığı, re’sen terkin öncesinde davalı ve diğer tasfiye memurlarının, kooperatifin yönetim kurulu üyeleri ve ayrıca yetkilileri oldukları, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/516 Esas sayılı dosyasında, kooperatif üyesi olan davacının, davalılar kooperatif ve …, … ve … aleyhinde, Büyükçekmece İlçesi, … mevkiinde davalı kooperatif tarafından inşa edilen binalardan … Blok … nolu dubleks köşe dairenin üyelik hak ve hissesinin Bakırköy … Noterliği’nin 23.08.2001 tarih ve … yevmiye nolu Kooperatif Üyelik Hakkı Devir Sözleşmesi ile 500.000,00 TL bedel karşılığında davacıya temlik edilmesine rağmen işbu dairenin davacıya verilmemesinden dolayı 27.11.2013 tarihinde açılan maddi ve manevi tazminat davası olduğu, yargılama aşamasında davalı kooperatifin TTK .nın geçici 7.maddesi gereğince sicilden re’sen terkin edildiğinin anlaşılması üzerine ,mahkemece 31.01.2017 tarihinde davacı vekiline terkin edilen davalı kooperatifin ihyasına yönelik iki haftalık süre verildiği, davacı tarafça iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında, kooperatifin 6102 sayılı TTK ‘nın geçici 7. maddesi gereğince sicilden resen terkin edildiği, davacının, terkin öncesi dava açtığı, tasfiye memuru olarak atanan …’ın terkin öncesi kooperatifin yönetim kurulu üyeleri, temsilcileri olduğu, ayrıca ihya davası için süre verilen derdest dosyada davalılar arasında yer aldığı konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, ihya kararının ve …’ın kooperatif tasfiye memuru olarak atanmasının usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır.1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 3. maddesinde, Bakanlığın kuruluşa izin vermesi halinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan edileceği, 81. maddede kooperatifin dağılma sebepleri,99. maddede, bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda, Türk Ticaret Kanunundaki Anonim Şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir. Konut Yapı Kooperatifi tip Ana Sözleşmesinin 2. maddesinde ise, Kooperatifin Ticaret Siciline tescil İle tüzel kişilik kazanacağına yer verilmiştir.6102 sayılı TTK’nun 355.maddesinde, şirketin ticaret siciline tescil İle tüzel kişilik kazanacağı ifade edilmiştir. TMK ‘nun ikinci kısım, birinci bölüm47. maddede tüzel kişilik düzenlenmiştir. Aynı yasanın, 48 ve 49. maddelerinde, hak ehliyeti ve fiil ehliyetine yer verilmiştir. Ticaret Sicile tescil ile tüzel kişiliği kazanan tüzel kişilerin terkin ile de tüzel kişiliği ortadan kalkacaktır. İfade edildiği üzere, kooperatif tüzel kişiliği, ticaret şirketlerinde olduğu gibi ticaret sicilinden silinmesi ( terkin ) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, bu durumda tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, kooperatifin yeniden ihyası sağlanmalıdır. İhya davası açılmasında da, diğer davalarda olduğu gibi, hukuki yararın bulunması gerekir. Bu hukuki yarar için, tam olmasa bile, kanaat uyandırıcı bazı delillerin varlığı aranmalıdır. Masraf ve zaman gerektiren ihyanın, gerçek amacına uygun, inandırıcı nedenlere dayanmalıdır. Bu noktada sınır, TMK’nun maddesinde yazılı dürüstlük kuralları ile çizilmelidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 547. maddesinde “ Ek Tasfiye “ düzenlenmiştir. Maddede, tasfiyenin kapanmasından sonra, ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri ve alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, ek işlemler sonuçlana kadar şirketin yeniden tescilini isteyebileceği, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiyesi için yeniden tesciline karar vereceğine yer verilmiştir. Madde gerekçesinde, ek tasfiye yapılmasını zorunlu kılabilecek durumlar olarak, şirkete ait bazı aktiflerin, dağıtım sırasında dikkate alınmaması nedeniyle dağıtım dışında kalmaları, malvarlığı dağıtımı sırasında ilgili kanun hükümlerine uyulmaması, organlara karşı sorumluluk davası açılacaksa, şirketin yararına sonuç doğuracak bir davanın açılması, şirketin bir davada davalı olarak bulunması veya aleyhine icra takibi yapılması gibi hususlar belirtilmiştir. Aynı gerekçede, yeniden tescil isteğinde bulunabilmesi, ek tasfiye yapılabilmesinin üç ana şartın gerçekleşmesine bağlı olduğu, bu şartların örnek olarak verilen hallerde aranacağı, bunların, yeniden tescil isteğinin korunmaya değer bir menfaate dayanması, istemin ve ilgili delillerin inandırıcı olmalarının yeterli olduğu, ispatın şart olmadığı, yeniden tescil isteğinin amaca ulaşmakta kullanılacak tek yol olması gerektiği, silme kararına karşı, bir alacağın veya aktifin varlığı kanaat doğuracak şekilde belgelendirilerek, silme kararının iptalinin dava olunması olarak belirtilmiştir.6102 sayılı TTK nın geçici 7 /1. fıkrasında “ Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır “ düzenlenmesine yer verilmiştir. Fıkrada geçen durumlar arasında d) bendinde “ Sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ve kooperatifler …” e yer verilmiştir. TTK geçici 7/5-a bendinde, tasfiye memuru olarak, şirket veya kooperatifin ortaklarından herhangi biri, ticaret siciline kayıtlı en son yetkilileri ya da bunların belirleyeceği üçüncü şahısların bildirilebileceği belirtilerek, devamında yapılacak işler ifade edilmiştir. 15. bendin son cümlesinde ise “…Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacakları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir “düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olay davanın dayanağı TTK 547. madde ve gerekçesi anlamında değerlendirildiğinde, kooperatif, kooperatif aleyhine bir dava devam ederken terkin edilmiştir. Terkin kararı ne şekilde verilmiş olursa olsun, terkin edilen kooperatifin taraf olduğu ve henüz kesinleşmemiş bir dava mevcuttur. Yasada açıkça, ek işlemler sonuçlanıncaya kadar, şirketin yeniden tescilinin istenebileceği, bu işlemlerin yapılması için tasfiye memuru atanarak, tescil ve ilan ettirilir düzenlemesi karşısında, mahkemece, davacının talebi gözetilerek, ilgili dosyaya münhasıran kooperatifin ihyasına dair verilen kararda, somut olayın özelliği ve kooperatife karşı açılan dava tarihide gözetilerek, bir usulsüzlük görülmemiş, yasanın düzenleme ve gerekçesine uygun olduğu kanaatine varılmıştır.Diğer yandan, 6102 sayılı TTK ‘nın 547. maddenin gerekçesinde, ek tasfiyenin şirketin sicile yeniden tescilini talep etmeye yönelik olduğu, mahkemenin davada talebin doğruluğunu inceledikten sonra olumlu sonuca varırsa şirketin yeniden tesciline karar vereceği, ek tasfiye kararının tescilinin bildirici olduğu, zira eksik kalan işlemler nedeniyle gerçekte tasfiyenin sona ermediği, tescil üzerine şirketin tüzel kişiliğini yeniden kazanacağı, organlarının yeniden çalışmaya başlayacağı, ancak bu durumun şirketin sona ermiş olduğu gerçeğini değiştiremeyeceği, şirketin yine tasfiye şirketi olduğu, ek tasfiye halinde yeniden alacaklılara çağrı yapılmasına ve bloke yılına gerek olmadığı, ek tasfiye tamamlandıktan sonra yeni bir kapanış bildirimi, tescil ve defterlerin korumaya alınması işlemlerine ihtiyaç olduğu, ek tasfiye başladığında tasfiye memurlarının yeniden atanması gerektiği, zira önceki tasfiye memurlarının görevinin sona erdiği, bu nedenle mahkemenin, şirketin tesciline takiben tekrar son tasfiye memurlarını veya yeni kişi veya kişileri tasfiye memuru olarak atayacağı, davacının amaca uygun şekilde şahsi bir öneride sunabileceği, atanan kişinin ticaret siciline tescil ve ilan ettirilmesi gerektiği, tescilin yeniden atanan tasfiye memurları tarafından gerçekleştireceğine yer verilmiştir. Somut davada, davacı taraf, tasfiye memuru olarak herhangi bir öneride bulunmamıştır. Mahkemece, 6102 saylı TTK ‘nın geçici 7. maddesindeki 5/a fıkrasındaki düzenleme dikkate alınarak, kooperatifin son yetkililerinden biri tasfiye memuru olarak atanmıştır. Davalının tasfiye memuru olarak atanmasında yasal düzenleme kapsamında herhangi bir engel yoktur. Her ne kadar TTK anlamında tasfiye halindeki şirketi temsil yetkisi tasfiye memuruna ait ise de, buradaki amaç kooperatifin sicile yeniden tescili ile tüzel kişiliğinin kazanılmasının sağlanmasıdır. Derdest dosyada, davacı taraf, davalının tasfiye memuru olarak atanmasının menfaat çatışması yarattığını iddia etmediği gibi, böyle bir iddia halinde gerekirse kooperatife kayyım tayin edilebilecektir. Kaldı ki, kooperatif terkin edilmeden önce açılan bir davada da davalı yönetim kurulu üyesi, yine kooperatifi temsil yetkisine sahip üyelerden biri olacaktı.Açıklanan nedenlerle, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince sicilden resen terkin edilen kooperatifin, TTK ‘nun 547. maddesi gereğince ihyası, son yönetim kurulu üyesinin tasfiye memuru olarak atanmasında ve sicile tescilinde bir usulsüzlük görülmediğinden, davalının istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/144 Esas, 2018/228 Karar ve 29.03.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan ,davalı … vekilinin istinaf başvurularının ayrı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 . bendi gereğince REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken , 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davalının peşin olarak yatırmış olduğu 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 98,10 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/07/2020