Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1536 E. 2018/1303 K. 10.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1536 Esas
KARAR NO : 2018/1303
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2018 ( Arar Karar)
NUMARASI : 2018/431 Esas
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 10/07/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, 08/04/2018 tarihli kooperatif genel kurul toplantısına katıldıklarını, dava konusu edilen genel kurul kararının Kooperatifler Kanunu madde 53 uyarınca anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kişilerin toplantıya katıldığını ve oy kullandığını, toplantıya 435 ortağın asaleten, 123 ortağın ise vekaleten olmak üzere toplamda 558 ortağın iştirak ettiğini, akabinde gündem açıldığını ce gündem maddelerinin oylamaya geçildiğini, tutanağın 6. maddesinde yönetim kurulu faaliyet raporunun 3 red oyuna karşılık 555 oy ile oyçokluğu ile kabul edildiğini, denetim kurulu raporunun 6 red oyuna karşılık 552 oy oyçokluğu ile kabul edildiğini, bilanço gelir gider cetvelinin 3 red oyuna karşılık 555 oy ile oyçokluğuyla kabul edildiğini, yani toplamda toplantıya katılan üye sayısının 558 kişi olduğunu, tutanağın 13. Maddesinde yönetim kurulu seçimi için oylamaya geçildiğinde açılan sandıklarda seçim listesinde imzası bulunan 657 oydan 28 oyun fazla kullanıldığının görüldüğünü, toplantıya katılan üye sayısı 558 olduğunu, seçim listesine 657 üyenin oy kullandığını, sandıklar açıldığında ise 685 zarf sayıldığını, bu durumda genel kurul toplantısına kooperatife üye olmayan kişilerinde katılmış ve oy kullanmış olduğunu, kamera kayıtları incelendiğinde toplantı sırasında özellikle yönetim kurulu seçimine ilişkin oy kullanırken kaos çıktığını, …’in bu oylamanın sağlıklı olmadığı için çekildiğini, ve kalan iki adayla seçime geçildiğini, ancak oy kullanma esnasında yine kavga ve kaos ortamının oluştuğunu, her ne kadar tutanağa geçilmese de kamera kayıtlarında görüleceği üzere; ismini bilmediğimiz bir kişi tarafından “-ben üye olmadığım halde bu salona alındım bana oy pusulası verildi, bu seçim usulsüzdür” şeklinde bir bağırma olduğunu ve bu kişinin hemen salondan dışarı çıkarıldığını, çıkan kavgalar ve arbede sebebiyle divan kurulunun görevini yapmadığını, saymanların dahi toplantı bitmeden salonu terk ederek tutanağa imza atmadığını, divan tarafından mevcut hazirunla yapılması gereken oylama yok sayıldığını, yeniden hazirun oluşturularak oylama yapıldığını, toplantı tutanağının 13. maddesinde kalan iki liste ile seçime geçildiğini, ayrıca boş bir liste verilerek seçimde oy kullananlar listesi oluşturularak imza atılarak oy kullandırıldı şeklinde beyanda bulunulduğunu, oysaki ikinci bir hazirun listesinin oluşturulamayacağını, seçimin güvenilirliğinden bahsedilemeyeceğini, genel kurul katılım hazirun cetveli ile seçim hazirunundaki imzaların kontrol edildiğinde yapılan sahteciliğin açıkca görüleceğini, kanuna aykırı şekilde seçilen yönetim kurulu kararının henüz tescil ettirmemiş ve göreve başlamamış olduğunu, bu şekilde usulsüz seçilen bir temsil organın da görevde olmaması gerektiğini, genel kurula yetkili olmayan kişilerin katılıp oy kullandığı gerek toplantığı tutanağında gerek kamera kayıtlarında ayan beyan ortada olduğunu, ortada geçerizliğinin tespit edilmesi aksi halde ise anasözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan yargılama neticesinde iptal edilme ihtimali kuvvetle muhtemel bir genel kurul kararı olduğunu, bu sebeple tedbiren dava konusu ettiğimiz genel kurul kararının uygulanmayarak, tescilinin engellenerek, yönetime mevcut yönetim kurulu ile devam edilmesi yönünde tedbir taleplerinin bulunduğunu, tedbir taleplerinin kabulü ile usulsüz seçilen yönetim kurlunun tescilinin engellenmesi ve kooperatifi temsile mevcut yönetim kurulu ile devam edilmesi yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacının genel kurul kararının uygulanmayarak, tescilinin engellenmesi, yönetime mevcut yönetim kurulu ile devam edilmesi yönündeki tedbir talebinin bu davanın konusunu oluşturmakta olup, dava ile elde edilecek sonuca tedbiren ulaşılması kanunen mümkün olmadığından davacının tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafça 30/04/2018 tarihli süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar esas dava ile bu konuda bir hüküm verilecekse de kooperatif yönetim kurulu üyelerinin 3 yıl için seçildikleri, adli tatil, ilk derece yargılaması, istinaf yargılaması ve ardından temyiz süreci dikkate alındığında bu davanın 3 yıldan da fazla sürebileceği bu durumda da açılmış bu davanın da hiçbir anlamının kalmayacağı zira bu üç yıllık süre boyunca kanuna aykırı olarak seçilmiş yönetim kurulu üyelerinin faaliyetlerinin de devam edeceği bu sebeple hukuka aykırı olduğu ayan beyan ortada olan bir kararın uygulanmasına hukukun müsaade etmemesi gerektiği, tedbir talep etmekte hukuki yararlarının bulunduğu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği, tedbir taleplerinin kabulü ile hukuka aykırı genel kurul kararının uygulanmasının durdurularak tedbiren dava sonuçlanıncaya kadar yönetime seçimden önceki yönetimle devam edilmesi yönünde karar verilmesi gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
Davanın konusu, genel kurul kararlarının iptaline ilişkindir. Tedbir talebinin konusu ise, genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulması ve eski yönetimle kooperatifin yönetilmesine ilişkindir. Genel kurul kararlarının iptali ancak yargılama sonucunda verilecek bir mahkeme kararı ile mümkündür. Davacı tarafça talep edilen tedbirlerin uygulanması halinde fiilen genel kurul kararlarının uygulanmaması ve bu durumunda dava sonucuna tedbir yoluyla baştan ulaşılması anlamına gelecek olup, bu aşamada telafisi güç zararların önlenmesi amaçlı tedbir şartlarının oluşmadığı, bu yöndeki ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesinin 26/04/2018 tarihli ara kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.f Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/07/2018