Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1464 E. 2018/1225 K. 09.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1464 Esas
KARAR NO : 2018/1225
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2018 (Ara Karar)
NUMARASI : 2016/656 E.
DAVA : İFLAS ERTELEME
TALEP : İHTİYATİ TEDBİR (Rehinli Aracın Teslimi – Satışın Durdurulması)
KARAR TARİHİ: 09/07/2018
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, 08/02/2018 havale tarihli dilekçesiyle, müvekkili şirketle ilgili devam eden iflas erteleme davasında, 11/07/2016 tarihli ara kararla müvekkili şirket aleyhine yapılacak tüm icra takiplerinin durdurulmasına, ara kararının “d” bendinde rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılacak takiplerle ilgili olarak da muhafaza ve satış tedbiri kararı verildiğini, müdahil vekilinin talebi doğrultusunda mahkemece 08/11/2017 tarihli oturumda 2 numaralı ara karar ile müvekkili şirkete ait … plaka sayılı araç yönünden verilen kararın İİK.huh 179/b-2 madde kapsamıyla sınırlı olmak üzere kaldırılmasına karar verildiğini, iş bu karardan sonra araçla ilgili satış işlemlerine devam edilerek aracın muhafaza altına alındığını, müvekkili şirket aleyhine yapılan icra takibine kısmi olarak itiraz edildiğini, rehinli aracın belirlenen rayiç değerinin itiraz edilmeyen alacak miktarı ve işleyecek faizi karşılayacak nitelikte bulunduğunu, bu nedenlerle talep konusu yapılan aracın müvekkiline teslimine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi; Davacı tarafın talebinin kabulü ile İstanbul .. İcra Müdürlüğünün… takip sayılı dosyasında takibe konu edilen rehinli… plaka sayılı araçla ilgili icra takibi baki kalmak koşulu ile satış ve muhafaza işlemlerinin İİK 179/b-2 maddesi gereğince 08/11/2017 tarihli 2 nolu karara uygun olmaması nedeniyle iptaline, aracın davacı borçluya teslimine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Müdahil … Bankası A.Ş vekili istinaf taleplerinde;
1-Dosyaya sundukları14.03.2018 tarihli dilekçeleri ile ayrıntılı açıklama yaptıklarını ancak yerel mahkeme tarafından beyanları nazara alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, mahkemenin ara kararlarının yanlış yorumlandığını, rehinle karşılanmayan faiz alacaklarının teminatlandırılması, teminat yatırılmadığı takdirde tedbirin kaldırılması talep edildiğini, mahkemece bu talep üzerine tedbirin kaldırıldığını, daha önce konulmamış bir tedbirin kaldırılmasının mümkün olmadığını,
2-İcra takip dosyalarından yapılan satış işlemlerinde satışın devamına veya iptaline karar vermekte İstanbul İcra Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu,
3-Faizin teminatlandırılması talepleri hakkında karar verilmeden aracın davacı şirkete iadesi kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkemenin görev alanı dışında olan “satış işlemlerinin iptali” kararının kaldırılması ile rehinle karşılanmayan faiz alacaklarının teminatlandırılmasına, davacı tarafından teminat yatırılmadığı takdirde araç üzerindeki tedbirlerin müvekkil yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiş;
İstinaf Dilekçesi Davacı …. Ltd. Şti. Vekiline 29/03/2018 Tarihinde Tebliğ Edilmiş, İstinaf Talebine 12/04/2018 Tarihli Dilekçesi İle Cevap Verilerek; müdahilin beyan ve taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yoluna başvurmanın durdurulmadığını, muhafaza ve satış işlemlerine geçilmesinin yasa yoluyla önlendiğini, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesi istenmiş, HMK.nun 348.maddesine göre katılma yoluyla istinaf talebinde bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
İlk derece mahkemesinin gerekçeli ara kararının müdahil vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;
Dava, TTK’nun 324, 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkin olup yargılama sırasında verilen tedbir kararının uygulanması ile ilgili olarak Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğundan müdahil vekilinin göreve yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesinin 11/07/2016 tarihli ara kararın (d) bendi ile “Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan ve yapılacak takiplerde muhafaza tedbiri alınmamasına ,satış yapılmamasına (bu durum da erteleme süresince işleyecek ve mevcut rehin ile karşılanamayacak olan faizlerin borçlu tarafından teminatlandırılması şeklinde uygulama yapılmasına) bu istisnai dışındaki tüm takip işlemlerinin durdurulmasına,) bu durumda erteleme süresince işleyecek ve mevcut rehin ile karşılanamayacak olan faizlerin borçlu tarafından teminatlandırılması şeklinde uygulama yapılmasına, bu istisnai durum dışındaki tüm takip işlemlerinin durdurulmasına…” şeklinde karar verildiği, müdahil vekilinin 12/09/2017 tarihli dilekçesi ile rehinle karşılanmayan faiz alacaklarının teminatlandırılması, aksi halde tedbir kararının müvekkili banka yönünden kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece 08/11/2017 tarihli ara kararla talep haklı bulunarak tedbirin kaldırıldığı, bunun üzerine davacı vekilinin 08/02/2018 tarihli dilekçesi ile tedbirin kaldırılmasına itiraz ettiği, mahkemece itiraz haklı bulunarak yazılı şekilde ara karar verildiği, kararın müdahil vekilince istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
İİK.nun 179/b.maddesi gereğince
“Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz kararları uygulanmaz; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.
206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.
…”
Buna göre, İİK.nun 179/b maddesi uyarınca erteleme süresince davacı aleyhine İİK.nun 206.maddesinin l.sırasında yazılı alacaklar hariç olmak üzere 6183 sayılı yasadan kaynaklanan alacaklar dahil olacak şekilde hiç bir icra takibinin yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durdurulur. Erteleme süresi içerisinde taşınır taşınmaz veya ticari işletme rehni ile temin edilen alacaklar nedeni ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibin yapılabilir, başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takipler nedeniyle muhafaza tedbirlerinin alınamaz ve rehinli mallann satışının gerçekleştirilemez. Ancak yargılama sonunda iflas erteleme kararı verilmesi halinde rehinli ve ipotekli alacaklar için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipler nedeniyle alacaklı tarafın satış talep etmesi ve satış gününün icra müdürlüğünce tayini halinde erteleme süresinden kalan süre için işleyecek faizin ipotek ile karşılanmayan kısmının icra müdürlüğü tarafinda hesaplanacak faizinin davacı tarafça teminatlandınlması halinde satış durdurulabilir, aksi halde satış durdurulamaz.İlk derece mahkemesinin 20/07/2016 tarihli tedbir ara kararı yanlış anlamaya yol açabilecek nitelikte ise de bu şekilde yorumlanmalıdır. İlk derece mahkemesince erteleme kararı verilmesi halinde bu kararla birlikte değerlendirilmesi gereken faizlerin teminatlandırılmasına ilişkin kararın henüz işin esası hakkında bir karar verilmeden hüküm altına alınması mümkün değildir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2013/17001 E. ve 2014/6215 K. sayılı kararında da benzer şekilde işaret edildiği üzere İİK.nun 179/b-2 maddesinin uygulanabilmesi için iflasın ertelenmesi kararının verilmesi gerektiği, dosyada henüz iflas erteleme kararı verilmediği, henüz hüküm verilmeden İİK.nun 179/b-2.maddesinin uygulama alanı bulunmadığı, anılan madde hükmünün hükümle beraber değerlendirilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Müdahil vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmektedir.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin kararında hukuka aykırılık bulunmadığından 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince müdahil vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Müdahil tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f Maddesi gereğince kesin olmaz üzere oybirliği ile karar verildi.09/07/2018